21/11/2011 | Yazar: Murat Çınar

İtalya bir hafta önce yaşlı şövalyesi Silvio Berlusconi’nin başbakanlıktan istifasına tanıklık ederken şimdi yerini apar topar dolduran Mario Monti’nin kim olduğunu anlamaya çalışıyor.

Kimdir Bu Monti ve Ne Yapabilir? Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
İtalya bir hafta önce yaşlı şövalyesi Silvio Berlusconi’nin başbakanlıktan istifasına tanıklık ederken şimdi yerini apar topar dolduran Mario Monti’nin kim olduğunu anlamaya çalışıyor.
 
Cinsel ilişki skandalları ve yüzlerce mafya bağlantılı davadan ‘aklanan’ ama gene de durmadan ‘komünist’ savcılara saldıran Berlusconi son aylarda gerek çoğunluğu yitirmeye yaklaştığından gerekse de farklı sebeplerden dolayı meydanları her gün dolduran halkın baskısı sebebiyle istifasını sundu, en azından öyle gözüküyor. Buraya kadar iç borcu 1199 milyar dolar olan, siyasetçilerin sultanlar gibi yaşadığı ve sosyal devlet yapısına iktisadi darbeler yiyen bir ülkede böyle bir durumun olağanlığı ve kabullenilebilirliği tartışılmaz gözüküyor. Hatta başbakan Berlusconi olunca... Ancak istifa kararından az öncesi ve sonrasında olanlar aslında camdaki pusu bir hayli arttırıyor.
 
Neden bu an beklendi? İktisadi zorluk ise, ülke son iki senedir bilhassa, ama aşikâr şekilde en az on senedir büyümesi durmuş ve yıllardır iç borcu tavanları delen durumda. Berlusconi’nin kabullenebilir davranışlar sınırını aşmış olması ise sebep, son iki senedir cinsel ilişki skandalları ve göreve gelmesinden önce başlayan organize suç örgütleriyle bağlantılı davaları söz konusu. Çoğunluğu kaybetmesi ise, son güvenoyunda onu da az da olsa farkla almıştı.
 
Silvio Berlusconi istifasını sunmadan bir kaç gün önce gazete ve televizyonlar aniden böyle bir şey olabileceğini dile getirmeye başladı. Basına bir milletvekilinin Berlusconi’nin o gün istifasını vereceğini arkadaşına aktardığı telefondaki konuşması sızdı. Cumhurbaşkanı bir anda ‘ülkeye yeni bir hükümet gerek’ dedi ve muhalefet seçim çanları çalmaya başladı. Berlusconi ‘eğer’ görevini bırakırsa şu anki Adalet Bakanı Angelino Alfano’nun onun yerine aday olacağını söyledi. Bu karmaşada bir anda ‘üstün başarılarından dolayı’ 1943 doğumlu profesör, Milano Bocconi Üniversitesi ve Avrupa Birliği İç Pazar Komisyonu başkanı Mario Monti hayat boyu sürecek senatörlük görevine layık görüldü. Monti, gelişmesinde başrol oynadığı Klein-Monti tezinden dolayı (devlet monopolünde bankaların rolü) Nobel ödülü kazanmıştı, işte asıl senatörlüğe getirilme sebebi bu. İtalya anayasasına göre üstün başarılı yurttaşlar senatörlük unvanına layık görülebilirler. Bu noktada olağan gözüken durum bir anda Monti’nin basında yeni başbakan olması ile farklı bir boyut aldı. İşte aslında perde o anda açılmaya başladı.
 
Bir anda televizyon programları, milletvekilleri, radyo programları ve gazeteler Mario Monti’nin başbakan olursa ne kadar güzel olacağından ve Berlusconi devrinin bitmesinden bahsetmeye başladılar. Muhalefet meydanlarda kutlamalara başlarken yavaş yavaş Monti’nin kim olduğunun anlaşılması halkın şüphesini çekmeye başladı.
 
Mario Monti Avrupa Birliği destekli bankaların eline bırakılmış kapitalizm savunucusu bir akademisyen. Kuzey İtalya’nın Varese kentinde 1943 yılında doğan Monti 1994 yılından beri Milano’nun ve İtalya’nın en büyük özel üniversitelerinden biri olan Bocconi’nin başkanlığını yapıyor. 1995-1999 yılları arasında Avrupa Birliği İç Pazar Komisyonu başkanlığını yaptı. 2004 yılına kadar görevini Avrupa Birliği Rekabet Kurumu başkanlığında yürüttü. Dedesi ve babası banker olan Monti İktisadi Bilimler Fakültesi mezunu. Aslında yeni başbakan İtalya’da ilk defa devlet görevinde bulunmuyor, öncelikle 1981 yılında enflasyonla mücadele ve ekonomik paket üzerine çalışmalar yürüttü ardından 1981-1982 yıllarında Finans ve Kredi Komisyonu sorumlusu oldu, 1988-1989 yıllarında ise İç Borç Komisyonu’nda çalışmalar yürüttü. Öte yandan 1988 ile 1990 yılları arasında İtalyan Ticaret Bankası (Comit)’nın başkan yardımcılığını yaptı.
 
1994 yılında Avrupa Birliği Komisyonu’nda Berlusconi tarafından İç Pazar, Finans Hizmetleri ve Denetimi ve Gümrük Birliği temsilcisi olarak çalıştırıldı. 1999 yılında D’Alema hükümetince tekel karşıtı siyasetler ve rekabet yapısı üzerine araştırma yapan komisyonlarda İtalya’yı temsil etmek üzere görevlendirildi.
 
Monti’nin iktisadi yapılarla kurumsal yapıların birleştiği noktalarda yürüttüğü çalışmalara Bruegel’in ilk başkanlığını yapmış olması da ekleniyor. AB üyesi 16 ülke ve 28 çok uluslu şirket tarafından finanse edilen bu yapılanma devlet kurumları ve ekonomik yönetim siyasetleri üzerine araştırmalar yapıyor. Think tank temeli üzerine kurulan Bruegel ülkelerin siyasi ve iktisadi tercihlerinin askeri harcamalarla bağlantısı ve ilişkisini de inceleyip önerilerde bulunuyor. ABD kökenli think tank şirketleri ülke yönetimlerine iktisadi gerçekler üzerinden siyasi değişim tavsiyeleri vermekle ünlü.
 
Öte yandan Mario Monti, Bilderberg grubu üyesi olmasıyla da tanınıyor. Aralarında askeri, iktisadi ve siyasi bireylerin olduğu 130 üyeye sahip grup dünyanın gidişatı üzerine her yıl sistematik olarak kararlar alan bir yapı. Avrupa, ABD ve Kanada’da otellerde buluşup toplantılar yapan Bildererg 1954 yılından bu yana bir araya geliyor. Katılanların kim olduğu basına açıklanırken toplantılarda kayıt yapılması yasak, böylelikle bu 130 kişi haricinde kimse konuşulanlardan haberdar olamıyor.
 
Monti 2005 yılında Goldman Sachs şirketi için uluslararası danışmanlık görevini de üstlendi. Londra, Frankfurt, Tokyo ve Hong Kong’da ofisleri bulunan bu şirket kısacası dünyanın en büyük ticaret bankalarından biri. 1869 yılında ABD’de kurulan Goldman Sachs 1930’lu yıllardan beri ABD’nin en önemli şirketleri ile çalışıyor. 1990 ile 2000 arasında bilhassa Asya pazarına ve borsalarına açılan şirket Yahoo’yu borsaya sokmasıyla ünlü. Goldman Sachs 2010 yılında SEC (ABD borsa denetim kurumu) tarafından müşterilerini geliştirdiği bir sistem sayesinde dolandırmakla suçlandı bunun karşısında bir çok müşterisini kaybeden şirkete bu tedbirin getirilmesi ABD meclisi içindeki ilgili komisyonda 3 demokrat üyenin olumlu 2 cumhuriyetçi üyenin ise red kararı ile alındı.
 
Özellikleri arasında Coca Cola Company’nin danışmanları arasında olması da bulunan Mario Monti başbakanlık görevine İktisat Bakanlığı’nı da ekledi. Bakanlarını üniversite profesörleri, Unicredit ve San Paolo bankaları yönetim üyeleri, Vatikan’a yakın finans kurumları ve basın birimleri yöneticilerinden seçen Mario Monti, İtalya’yı bankaların spekülasyonlarına bırakacağından korkuluyor.
 
İç borç çalışmalarını, pazarları serbestleştirmek ve neo-liberal tercihlerle yürütme yanlısı olan profesörün 1199 milyar dolarlık iç borcu olan, büyümesinin son 10 senedir %1 üzerine çıkamadığı ve Avrupa’nın en yaşlı nüfusuna sahip sosyal devletinde nasıl bir ‘kurtarma’ operasyonu yapacağı halen merak konusu. İlk ev için ödenen verginin yeniden ödeneceğini ve belirli gelir seviyeleri için ek vergiler olacağını belirten Monti yıllardır %20 olan KDV’nin %23’e yükselmesinden kısa bir süre sonra göreve geldi ve gelirken ‘Gözyaşı ve kan dolu bir paket yok aklımda, ancak İtalya’yı hiç kolay ve hoş olmayan günler bekliyor’ dedi.
 

Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam