16/04/2009 | Yazar: Kaos GL
Batı Avrupa’da 1950’lerde değişik grupların eşit yasal haklara sahip olarak yaşadığı ülkelerde, farklılıkların her kesimin gelişmesine ve toplumun bütünlüğüne katkı verecek kültürel zenginlik olara
Batı Avrupa’da 1950’lerde değişik grupların eşit yasal haklara sahip olarak yaşadığı ülkelerde, farklılıkların her kesimin gelişmesine ve toplumun bütünlüğüne katkı verecek kültürel zenginlik olarak algılanmasının gerekliliği belirginleşmeye ve o yılların sosyal politikalarına yansımaya başlamıştır. Amerika’daki ırksal ayrımcı kesimlerin politik yenilgisi ve siyahların eşit sosyal hak taleplerini kazanmalarından sonraysa, 1970’lerdeki toplumsal barış ve ortak bir Amerikan kültürünü oluşturma arayışında çok kültürlülüğü benimseyen politikalar ve akademik çalışmalar üretilmiştir. Kişilik gelişimi üzerine yapılan psikolojik ve sosyolojik araştırmalar sonucunda geliştirilen teoriler, kişisel ve toplumsal kimlik oluşum süreçlerinin anlaşılmasına; profesyonel hizmet alanlarında özeleştirinin geliştirilmesi sonucunda, ayrımcılığa karşı ve ayrımcılığı önlemeyi amaçlayan pratiklerin geliştirilmesine katkıda bulunmuştur.
2000’lere gelindiğinde okullarda, polis ve orduda, iş yerlerinde ve daha birçok alanda, farklı kimliklere hizmet verirken yer alabilecek ayrımcılığın giderilmesi için eğitim programları verilmeye başlanmıştır. Yine de, birçok batı ülkesinde bugün, ayrımcılıkla mücadele eğitimi, sosyo-kültürel eşitlik politikaları ve uygulamaları yetersiz kalmaya devam etmektedir. Bizim coğrafyamızda da barışın sağlanması ve daha insanca bir yaşam için, farklılıkların birer çatışma unsuru olmaktan çıkartılıp kabullenilmesi ve çoğulculuk üzerine kurulan ortak bir kültürün yaratılmasının eşiğine gelmiş gibi(mi)yiz...
Türkiye’de bu sıralarda, bazı açılımların büyük çelişkilerle de olsa başlatıldığı gözlemleniyor. Dileğimiz, TRT’nin Kürtçe Şeş kanalının açılması ve Güneşi Gördüm filminin galasına Ankara’daki bütün politik çevrelerin katılmasının, seçim öncesi yapılan yatırımlardan öte geniş çaplı bir politik vizyonun ve çoğulcu topluma geçişin ilk adımlarının habercisi olmasıdır. Yoksa bu fazla iyimser ve pozitif bir yaklaşım mıdır?
Coğrafyamızdaki ırk, etnik, pan-etnik, azınlık ve çoğunluk çatışmalarının kökenindeki kişisel ve grup dinamiklerinin anlaşılmasına ve aşılmasına katkı verebileceğini düşündüğüm, Kişilik Gelişim Teorilerine çok kısaca değinmek istiyorum. Batı kaynaklı herhangi bir teorinin bizim coğrafyamızda da aynen geçerli olacağını düşünmemekle beraber, bu teorilerin kişilik gelişim süreçlerinin anlaşılmasında bir başlangıç noktası oluşturabileceği inancındayım. Bu teoriler, batı kültürüne sahip ülkelerde sosyal hizmetler, psikoloji, danışmanlık vb eğitimlerinde, farklı kimliklere duyarlılığın arttırılması ve ayrımcılığın giderilmesi amacıyla verilen derslerde yer almaktadır. İnternette yaptığım aramada bu teorilerle ilgili Türkçe hiçbir yazı çıkmaması, bu konuların Türkiye’deki öğretim programlarında yer almadığını düşündürüyor. Türkiye’de şimdiye kadar farklılıklar görmezden gelindiği ve azınlıklar asimile edilmeye çalışıldığı için, profesyonel eğitim ve pratiklerde de ayrımcılıkları giderecek çalışmaların henüz başlatılmadığı anlaşılıyor.
Cross (1971) ve Atkinson, Morten & Sue (1979) tarafından geliştirilen iki farklı Azınlık Kişilik Gelişim Teorileri, birçok araştırmacının eleştiri ve katkılarıyla günümüze gelmiştir. Büyük bir genelleme yaparak, Azınlık ve Çoğunluk Kişilik Gelişim Modellerinin, kişilik oluşumunu aşağıda sıraladığım devrelerle açıkladıkları söylenebilir. Bu devrelerin ard arda, farklı sıralarda ve hatta birkaçının eş zamanda yaşanabildiği gözlemlenmiştir. İnsan bilimlerin araştırma sonuçları ve üretilen teoriler, kesin ve kalıcı olmayıp sürekli geliştirilebilir niteliktedir ki aslında bu bütün bilim alanlarında böyledir. Ayrıca insan yapısı değişken, çok boyutlu ve karmaşık olduğundan, herhangi bir teorinin insan ilişki dinamiklerini tam olarak ve bütün ayrıntılarıyla açıklayabilmesi imkânsızdır. Azınlık ve Çoğunluk Kişilik Gelişim Teorilerinin de, değişik coğrafyalara, toplumlara ve alt gruplara uyarlanması gerekiyor.
Azınlık Kişilik Gelişim Devreleri
1. Kendi grubuna konformist olmak ve başka kimliklerin veya kendi farklı alt kimliklerinin farkındalığında olmamak (kendi grup kimliğinin ve diğer kimliklerin bilincinde olmamak)
2. Başka kimliklerin farkındalığının kendi kimliğinde çelişki ve zorlama yaratması
3. Kendi grup kimliğini kucaklamak veya red etmek veya alt kimliklerin yarattığı iç kimlik çatışması nedeniyle kendi içine kapanmak
4. Kendi grup kimliğinin eleştiriye tabi tutularak içselleştirilmesiyle, kendi (alt kimlikleri de dâhil) ve farklı grup kimliklerinin bilincine varmak
5. Kişiliğin bütünlük kazanmasıyla, kendi grup kimliğine bağlılıkla birlikte otonom düşünebilmek ve farklı kimliklere ilgi ve saygı duymak
Çoğunluk Kişilik Gelişim Devreleri
1. Başka kimliklerle karşılaşmak
2. Kendi kimliğinin zorlanması, iç kimlik çelişkisi veya kimlik krizi nedeniyle başka kimlikleri inkâr ve red etmek
3. Kimlik bütünlüğünün sözde sağlanmasıyla kendi kimliğinin üstünlüğüne inanmak
4. Kendi grubundan sözde bağımsız kimlik oluşturulmasıyla, başka kimliklere hoşgörü göstermekle birlikte sıkça çelişen tavır ve davranışlarda bulunmak
5. Başka grup kimliklerine ilginin artması veya kucaklanmaları
6. Otonom kimliğin gelişmesiyle, kendi grup kimliğine ve farklı kimliklere eleştirel yaklaşımla bağlılık ve saygı duyma
(Burada ‘kucaklama’’yı, kendini aşırı bir şekilde verme/bağlama anlamında kullandım.)
Not: 1982’den beri Avrupa’da yaşadığım ve Türkçe okuyup yazmaya son zamanlarda yeniden başladığım için bazen çok kötü ifadeler kullanabiliyor, büyük yanlışlar yapabiliyorum. İçerik, yazım şeklim, kullandığım dil vs hakkında yorum ve eleştiriler almak istiyorum.. Olursa çok sevinirim..
İngilizce kaynaklar:
Practicing multiculturalism: affirming diversity in counseling and psychology
By Timothy B. Smith
Contributor Timothy B. Smith
Edition: 3, illustrated
Published by Allyn and Bacon, 2004
Original from the University of Michigan
Digitized 23 Aug 2007
Practicing multiculturalism … - Google Book Search
Etiketler:
insan hakları