08/07/2011 | Yazar: Kaos GL
Kuzey Kıbrıslı Feminist Atölye aktivistleri ülkede uygulanan neo-liberal politikaları protesto etmek amacıyla KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde bir eylem gerçekleştirdi.

Kuzey Kıbrıslı Feminist Atölye aktivistleri ülkede uygulanan neo-liberal politikaları protesto etmek amacıyla KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde bir eylem gerçekleştirdi.
Sendikal Platform üyeleri ve Feminist Atölye aktivistleri tarafından gerçekleştirilen eylemlerin ardından meclis çalışmalarını izleyecek kişilere ilişkin yeni düzenlemeler yapıldı. Bunun üzerine, Feminist Atölye, “Meclis çalışmalarının izlenmesini izne tabi tutmak hukuka aykırıdır!” açıklaması yaptı.
“Meclise Girmemiz Engellenemez”
Meclis Genel Kurulu’nun toplandığı saatlerde “yer yoktur” gerekçesiyle içeriye alınmayan Feminist Atölye grubu üyeleri, Sendikal Platform’un eylemi nedeniyle verilen ara sonrası Meclis Genel Kurulu’nu izlemek istedi. Görevlilerin “Meclis Başkanı’nın içeriye alınmanıza izni yoktur” şeklindeki açıklaması üzerine eyleme geçen grup üyeleri, genel kurul izleyici bölümüne girerek feminist bayrakları açıp “Meclise Girmemiz Engellenemez”, “Hükümet İstifa, UBP İstifa”, “Özelleştirmeye Hayır” şeklinde slogan atmaya başladı. Eylemciler “Kıbrıs Recepistan Olmayacak”, “Özelleştirmeye Hayır” şeklinde de pankart açtı.
Bu arada içeride bulunan Meclis güvenlik görevlileri ve oraya gelen sivil polislerin olaya müdahale etmesi sonucu itişip kakışma yaşandı. Yaşanan gerginliğin ardından grup üyeleri dışarıya çıkarıldı.
Feminist Atölye adına Meclis bahçesinde basına açıklama yapan Doğuş Derya, bugün Meclis’i izlemeye geldiklerini, ilk toplantıda “yer yoktur” diye içeriye alınmadıklarını, verilen aradan sonra yeniden izlemek için gittiklerinde bu kez ise “Meclis Başkanı’nın içeriye alınmanıza izni yoktur” şeklinde açıklamayla karşılaştıklarını söyledi.
Buna tavır koymak için eylem gerçekleştirdiklerini anlatan Derya, polis şiddeti ile karşılaştıklarını ifade ederek bu durumu protesto etti.
Feminist Atölye olarak özelleştirmeye karşı olduklarını, yapılanın özelleştirme değil “Kıbrıs Türk halkını yok saymak ve Türkiye’nin bir vilayeti gibi görme girişimi” olduğunu savunan Doğuş Derya, “AKP’nin işbirlikçisi” diye nitelediği UBP hükümetini istifaya davet etti.
“Meclis çalışmalarının izlenmesini izne tabi tutmak hukuka aykırıdır!”
Feminist Atölye tarafından apılan açıklamanın tam metni:
“Feminist Atölye aktivistleri olarak, ülkede uygulanan neoliberal politikaları protesto etmek amacıyla KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde bir eylem gerçekleştirdik. Temsili demokrasiye dayanan yönetimlerde icra edilen meclis çalışmaları kural olarak herhangi bir kısıtlamaya maruz bırakılmaksızın halk tarafından izlenebilmektedir. Buna rağmen keyfi gerekçeler ileri sürülerek meclisin dinleyici locasına girmemiz engellendi. Bunun üzerine demokratik hakkımızı kullanıp locaya girdik, pankart ve bayraklarımız ile eylemimizi gerçekleştirdik. Sendikal Platform üyeleri ve Feminist Atölye aktivistleri tarafından gerçekleştirilen eylemlerin ardından meclis çalışmalarını izleyecek kişilere ilişkin yeni düzenlemeler yapıldı. Bundan böyle, herhangi bir vatandaşın meclis çalışmalarını izleyebilmesi bir takım sınırlamalar çerçevesinde mümkün olabilecektir. Buna göre Meclis çalışmalarını izlemek, saat 09:00-10:00 arasında, Meclis Başkanı veya Başkan Yardımcısı’ndan izin almak suretiyle mümkün olabilecektir. “İznin” hangi kriterlere bağlı olarak verileceği de belirtilmemiştir. Bu sebeple sözü edilen düzenleme, demokratik yönetimlerde varlığı kabul edilemeyecek keyfi uygulamalara neden olabilecek niteliktedir. Ayrıca meclisin iç düzeninin sağlanmasını düzenleyen yürürlükteki meclis iç tüzüğü ve ilgili yönetmelik incelendiğinde Meclis Başkan veya Başkan Yardımcısı’na iddia edildiği gibi “girişi izne tabi tutabilme” yetkisi verilmediği anlaşılmaktadır. Kısacası ilgili düzenleme yalnızca demokratik teamüllere değil, hukuka da aykırıdır.
Bunların yanında, Meclis Başkanı ve Meclis Başkan Yardımcısı’nın Meclis’te meydana gelen eylemlere ve uygulamaya konan yeni düzenlemeye ilişkin yaptıkları açıklamalar değerlendirilmelidir. Yapılan açıklamalarda bu tip düzenlemelerin Meclis’in iç düzenini sağlamayı amaçladığı, Meclis’e duyulan saygının yitirilmesinin engellenmesine yönelik olduğu, “hukuksuzluğun hukuksuzluğu doğurmasını” önleyeceği söylenmiştir.
Bu noktada hukukilik ile meşruluk arasında bir ayrım yapılması gerektiğine dikkat edilmelidir. Mevzuata göre, Meclis Başkanı’nın Meclis’in çalışma düzenini bozan davranışlar sergileyen izleyicileri salondan çıkarma yetkisi vardır. Ancak, hukuk devletinin değerleri çerçevesinde icra edilen bir eyleme ilişkin saptamada bulunacaksak onun pozitif hukuk kurallarına uygunluğu yanında meşruluğunun da değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Unutulmamalıdır ki sözü edilen eylem, silahsız, şiddet içermeyen, kaba güce dayanmayan bir eylemdir. Eylemin amacı, halkın iradesini çalışmalarına yansıtmakla yükümlü olan Meclis’in uzun bir süreden beri devam etmekte olan toplumsal tepkiyi dikkate almasının sağlanmasıdır. Ülke içerisinde bir takım kurumlar elden çıkarılmakta, birçok insan hayatlarını idame ettirdikleri işlerini kaybetmekte, toplumun iradesi hiçe sayılarak hareket edilmektedir. Temsili demokraside millet iradesi kullanılarak bir takım işlemler yapıldığına göre, toplumu oluşturan bireylerin yapılanlarla ilgili tepkilerinin dikkate alınması demokrasinin gereğidir. Bu sebeple çalışmaları izlemek ve sözü edilen mekan içerisinde tepki göstermek, kabul edilmeyen neoliberal politikalara karşı verilen meşru bir cevaptır. Bu meşruiyet, halkın Meclis dışında dillendirdiği tepkiye kulak tıkayan milletvekillerinin bu tepkiden haberdar kılınmasının demokrasinin gereği olmasından kaynaklanmaktadır.
Yukarıda anlatılanlardan hareketle, meclis eylemleri sonrasında yapılan değişikliğe dair herhangi bir meşru gerekçenin varlığını kabul etmek mümkün değildir. Söz konusu düzenleme, Meclis çalışmalarının izlenmesinin izne bağlanması yetkisinin Meclis içtüzüğünde ve diğer mevzuatta yer almaması nedeniyle hukuka aykırı olduğu gibi, yurttaşların seslerine kulaklarını tıkayan milletvekillerinin halkın iradesinden haberdar edilmesini engellediği için demokratik teamüller çerçevesinde meşru da değildir.”
Etiketler: kadın