13/01/2025 | Yazar: Ebru Apalak
Eda Gecikmez'in eserleri, beden, coğrafya ve direniş temalarını bir araya getirerek toplumsal mücadelelerin izlerini sürüyor. 18 Ocak'a kadar Galeri Nev’de ziyaret edilebilecek sergi, sanatla politikanın kesişiminde yeni bir başlangıca işaret ediyor.

Ankara Galeri Nev’de düzenlenen “Kök ve Temel” sergisi kapsamında 11 Ocak’ta bir söyleşi yapıldı. Söyleşiye Kaos GL Derneği Akademi ve Kültürel Çalışmalar Programı Koordinatörü Aylime Aslı Demir, sanatçı Eda Gecikmez, Ankara Üniversitesi DTCF Felsefe Bölümü’nden Dr. Gülben Salman ve Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü'nden Doç. Dr. Toros Güneş Esgün konuşmacı olarak katıldı.
Söyleşide feminizm ve post-hümanizm perspektiflerinden doğa kılığındaki normatifliğin eleştirisi, ortakyaşar yaşam anlayışının direniş potansiyelleri ve toplumsal hareketlerin kolektif beden stratejileri ele alındı. Farklı disiplinlerden gelen konuşmacılar, akademik ve sanatsal perspektifleriyle izleyicilerle görsel anlatının estetik yaklaşımlarından hareketle duyulur olanın paylaşımındaki yenilikleri tartıştı.
Eserlerinde kişisel ve toplumsal hikâyelerden beslenen sanatçı Eda Gecikmez, “Kök ve Temel”in yeni işler için bir başlangıç olduğunu vurguladı.
Boğaziçi Direnişi’nden Cumartesi Annelerinin mücadelesine, LGBTİ+’ların mücadelesinden maden ocaklarına karşı sürdürülen mücadeleye kadar birçok toplumsal hareketten izler taşıyan sergi, 18 Ocak’a kadar Galeri Nev’de ziyaret edilebilir.
Eda Gecikmez: Bu sergi, başka işlerin başlangıcı
Sergideki eserleri üreten sanatçı Eda Gecikmez, ilk çalışmalarını kendi bedenini tanımak ve kendini anlamak için yaptığını belirtti. Gecikmez, “Kök ve Temel’de beden ve coğrafya kavramları üzerine odaklanarak “emeği evcilleştirme ile kadınların ve insanlar dışındaki canlıların bedenlerini sömürgeleştirme” üzerinde duruyor.
İstanbul Kartallı olan Gecikmez, Kartal’da yaşadığı dönemde tanıklık ettiği kentsel dönüşümün eserlerindeki bedenleri şekillendirdiğini aktardı. “Kenti bir dünya ve coğrafya ölçeğinde, bedenleri yalnızca insan bedeni değil tüm canlıların bedeni” olarak işlediğini ifade etti.
Kelebeğin olduğu eserinde 2022’de Marmaris’te çıkan orman yangınında haberlere yansıyan bir itfaiyeciyle kelebekten yola çıktığını aktardı. Ojeli tırnakların olduğu eserinde ise Türkiye’deki farklı mücadelelerden beslendiğini ifade etti. Mavi yeşil ojeli tırnağın üzerinde KaosGL.org Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar’ın çektiği, Mersin’de basın açıklaması yapmak istediği için engellenen LGBTİ+’ların teknede açıklama yaptıkları fotoğrafının olduğunu anlattı.
Eserlerine özellikle künye ve metin eklemediğini böylece eserlerini izleyicilerle baş başa bırakmak istediğini belirten Gecikmez, “Bu sergi, başka işlerin başlangıcı” dedi.
Aylime Aslı Demir: “Kök ve Temel”, direnişi örgütleyen bir sergi
Kaos GL’den Aylime Aslı Demir, bu serginin bedeni coğrafya, coğrafyayı beden olarak okuduğunu ve “direnişi örgütleyen bir sergi” olduğunu belirtti. Serginin küratörlüğünü üstlenen Demir, “Muhteşem bir deneyimdi” dedi.
“Aile aslında bir tarih”
Çağdaş felsefe ve feminist kuram üzerine çalışan Dr. Gülben Salman, Verónica Gago’nun “Feminist Enternasyonel” isimli kitabının ilham verici olduğunu söyledi. Günümüzde ırk, sınıf ve cinsiyetin aynı mücadelenin bir parçası olduğunu vurguladı. Anneannesiyle Gecikmez’in anneannelerinin birbirlerini tanıdığını anlattı. Gecikmez’in anneannesinin yaptığı patchwork’ü katılımcılara göstererek “Aile aslında bir tarih” dedi.
“Bizi durdurup tokatlayan sanat eserleriyle nadiren karşılaşıyoruz”
Eleştirel teori ve politika felsefesi üzerine çalışan Doç. Dr. Toros Güneş Esgün, Gecikmez’in sergideki eserlerinden söz etti. Günümüzde sanatla estetiğin ve politikanın ilişkisinin koptuğuna dikkat çekti. Esgün, “Bizi durdurup tokatlayan sanat eserleriyle nadiren karşılaşıyoruz” dedi. Kök ve Temel’de sanatla politikanın birlikte var olduğunu dile getirdi. Gecikmez’in sergide eller, tırnaklar ve dişler üzerinden izleyicileri “ortaklaştıran bir hat” kurduğuna, eserlerin gerçekliği temsil etme iddiasına yakın olduğuna işaret etti. Eserlerdeki realist unsurlara değinerek, “görülen değil işitilen bir ritim” olduğunu kaydetti. Gecikmez’in eserlerinde sertliğin yanında umut ve neşenin de olduğunu söyledi.
Etiketler: kültür sanat, özel haber, beda