04/03/2020 | Yazar: Ali Erol
Şubat’ın son haftasının homofobik nefret “köşe”leri Millî Gazete, Akit, Konya Yeni Gün ve Yeni Asya yazarlarından…
Şubat ayının son haftasından cinsiyetçi ve homofobik nefret “köşe”lerini Millî Gazete, Akit, Konya Yeni Gün ve Yeni Asya yazarlarından seçtik…
Homofobik nefret söylemiyle bendini aşıp “köşe”lerine sığmayan gazete yazılarını okumaya devam ediyoruz.
Millî Gazete, Mücahit Gültekin: Gözler homofobik nefretle kararınca, “akademik” sorumluluğu kim sallar!
Millî Gazete’nin hak hukuk tanımazlıkta hızını alamayan “akademisyen” ve “köşe” yazarı Mücahit Gültekin, LGBTİ+ toplumunu ve kurumlarını kriminalize eden karalamalarını “Bizi bunlardan kim koruyacak?” başlıklı yazısıyla sürdürüyor.
On sene öncenin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı tarafından Afyon’da düzenlenen ‘Terörle Mücadele Değerlendirme ve Koordinasyon Toplantısı’na katılmış, “psikolojik terör”, “bilimsel terör” şeklinde yeni terör tarifleri ile herkesi “terörist” ilan etmiş, yetinmemiş, eşcinselliği de, “namussuzluk”, “ahlaksızlık” ve “gayriinsanî durum” olarak saymıştı.
Mevcut İçişleri Bakanı da, herhalde rastlantıdır gene Afyon’da, “LGBTİ”yi “terör” ile aynı cümle içinde telaffuz eden, nefret söylemi oluşturan ayrımcı dile devam etmiş ve vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlayıp, her türlü tehdit ve baskıya karşı korumakla yükümlü Bakanlık’ın temsilcisi olduğu halde LGBTİ+’ları hedef göstermekte sakınca görmemişti.
“Öğretim üyesi” ve Millî Gazete yazarı Mücahit Gültekin de, “köşe” yazısına, sivil toplum kuruluşlarını “maske” takmış “underground yapılar” şeklinde itham eden tipik ve geleneksel devlet söylemini marifet gibi yineleyerek başlıyor.
“Köşe” yazısının “konu”sunu tabii ki “eşcinseller”e bağlarken, “öngörülü” fantezileri ile muhafazakâr medyada cılkı çıkmış küresel komplo teorileriyle de harmanlayarak kendi yerleştirdiği güya “maske”yi kaldırıyor ve “komplo”yu deşifre ediyor.
Kendisini “Afyon Kocatepe Üniversitesi'nde Öğretim Üyesi” olarak tanıtan Millî Gazete “köşe” yazarı Mücahit Gültekin, homofobik nefretle gözünü karartınca, “akademik” sorumluluğu sallamıyor, haliyle, peki ortalığa öylece boca edilen uluslararası insan kaçakçılığını, çocuğun cinsel istismarını bir cinsel yönelim olarak eşcinsellik ile bağlantılandırma gayreti n’olaki sorularını karşılıksız bırakmakta beis görmüyor.
Akit, Şevki Yılmaz: “Domuz dâhil hiçbir hayvanın kabul etmediği hemcinslerin beraberlikleri…”
İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik dezenformasyon üretmeye, toplumsal cinsiyet ve kadın-erkek eşitliğine karşı cinsiyetçi ve homofobik nefret nakaratına devam eden “köşe”ler, Şubat ayının üçüncü haftasının ardından son haftayı da boş bırakmadılar!
“LGBT”yi daha önce “terörden de tehlikeli” diye niteleyen TBMM 20. dönem Rize milletvekili Akit yazarı Şevki Yılmaz, “Kademimiz kaymasın! Yoksa…” başlıklı “köşe” yazısına geleneksel ırkçı, cinsiyetçi ve komplocu tekerlemeleri sıralayarak başlıyor.
“Kadına iş istihdamı”nı bile “aile yuvalarını yıkmaya sebep” sayan tipik Şevki Yılmaz cinsiyetçi tekerlemelerinin yuvarlandıkça arada “KADEM”e laf sokup “İstanbul Sözleşmesi”ni karalarken tüm bunlar homofobik nefret söylemi üretmeden eksik kalmaz mı: ““Cinsel eşitlik, cinsel tercihlere saygı ve hoşgörü!” tuzağıyla, domuz dâhil hiçbir hayvanın kabul etmediği hemcinslerin beraberliklerine, lezbiyenlik ve geyliği hukuki zeminde meşrulaştırarak aile yuvalarını yıkmaya sebep olduğumuzun farkında mıyız?”
Konya Yeni Gün, Salih Sedat Ersöz: “Sapıklıkların tümü, sözleşmeyle korunur”
Konya Yeni Gün, Salih Sedat Ersöz, “İstanbul Sözleşmesi dedikleri” başlıklı şiirli manili “köşe” yazısında, “Sözleşme”ye yönelik cinsiyetçi ve homofobik nefret nakaratlarını tekrar ediyor.
“Homoseksüellik, lezbiyenlik gibi sapıklıklar”ın sözleşmeyle koruma altına alındığını söyleyen Konya Yeni Gün “köşe” yazarı Salih Sedat Ersöz, “sapıklık” diye diye devam ediyor:
““Partnerler” deyiminin kimleri kapsadığı belirtilmemiş olduğundan, homoseksüel ilişkide bulunanlar da partner sınıfına girmektedir. Maddede, “eşler veya partnerler” denilerek eş ile partner sınıfına girenleri eşit derecede değerlendirmekte ve homoseksüellik yasal teminat altına alınmış olmaktadır. Böylece bu madde ile homoseksüeller, eşler gibi birbirlerine sorumlu hale gelmekte, bir aile olarak değerlendirilmekte ve homoseksüellik yasal koruma altına alınmaktadır.”
“Sözleşmenin 4. madde 3. fıkrasında; “Temel Haklar, Eşitlik ve Ayrımcılık Yapmama” başlığı altında, “Cinsel tercih/Yönelim” de sayılmakla, her türlü sapıklık, açıkça meşrulaştırılmaktadır. Yani bu maddeye göre homoseksüellik ve lezbiyenlik temel bir hak olarak ifade ediliyor. Bunun sonucunda da bu sapıklıklar engellenemiyor, bunların üzerine gidilemiyor, yasal işlem yapılamıyor. Homoseksüelliği icra etmeleri ve bunlara engel olmamaları üzerine helak edilen Lut Kavmindeki sapıklığa işaret ederek “Lut Kavminin Çocuklarıyız” pankartı taşıyanlar ve bu sapıklıkları icra edenler, diğer normal insanlarla eşit sayılıyor.”
Yeni Asya, Yasemin Güleçyüz: “Çocukların dahi cinsiyet ve cinsel tercihlerine kendilerinin karar vermesi gerektiğini savunup…”
Yeni Asya’dan Yasemin Güleçyüz, ““Ben nesli” ve feminizm” başlıklı “köşe” yazısında, “hanımlar”ın, “farkına bile varamadan hayat tercihleriyle fıtratlarını bozuyorlar” olmalarından yakınıyor.
“Feminist bir öncü” sıfatıyla kadın hareketinde Simone De Beauvoir’ı övgüyle anan Yeni Asya’dan Yasemin Güleçyüz, “üçüncü dalga, dördüncü dalga feminizmden” dert yanıyor:
“Feministler “cinsiyet eşitliği’’ çerçevesinde çocukların dahi cinsiyet ve cinsel tercihlerine kendilerinin karar vermesi gerektiğini savunup bunun hukukî alt yapısını oluşturmaya çalışıyorlar.”
Not: Bu haberde, alıntıların yazım hatalarına dokunulmuyor; olduğu gibi alınıyor.
Etiketler: medya