23/12/2010 | Yazar: Kaos GL

KTÜ’de Kitap Kulübünün kapatılmasını protesto eden öğrenciler “Medeniyet Kaybı” kitabını yaktılar.

KTÜ’de Öğrenciler Kulüplerinin Kapatılmasını Protesto Ettiler Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

KTÜ’de Kitap Kulübünün kapatılmasını protesto eden öğrenciler “Medeniyet Kaybı” kitabını yaktılar. Öğrenciler, "Yasakları yasaklamak iktidarınızdan sonra mı gerçekleşecek?" diye Başbakan'a seslendiler.

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) bünyesinde faaliyet gösteren Kitap ve Sosyal Araştırmalar Kulübü’nün (KSAK) kapatılması öğrenciler tarafından protesto edildi. KTÜ Kanuni Kampüsü'ndeki kütüphane binası önünde toplanan kulüp üyesi öğrenciler, kitapları çevresine alev figürleri yaptıkları kartondan bir kazana atarak, temsili olarak yaktılar. 
Basın açıklmasına, Karadeniz Teknik Üniversitesi öğrencilerini temsilen okulun etkin çalışmalar yapan kulüplerinden Kitap ve Sosyal araştırmalar Kulübü, Çevre Kulübü, Fotoğraf ve Görsel Sanatlar Kulübü katıldılar.  

Basın açıklamasının ana başlıkları KSAK'ın kapatılması, üniversite öğrencilerinin gördüğü baskı, okulun bürokrasisi ve üniversite öğrencilerin üniversitede yaşadıkları soruşturmalardı.
 
Basın açıklaması okunduktan sonra “Kitap okumamız istenmiyor, öyleyse biz de Kütüphane’nin önünde kitaplarımızı temsili olarak yakıyoruz” diyerek bir mizansenle tiyatral bir oyuna geçtiler. Bu sırada öğrenciler fon kâğıtlarıyla hazırladıkları ve etrafında Fahrenheit 451 kitabının kapak resimlerinin olduğu ateşin etrafında toplandılar. Bunun ardından “Yeni bir uygarlık bu küllerin üzerine mi doğacak, siz hepiniz kafayı yemişsiniz. Küllerden doğan bir uygarlık yok, görülmemiştir. Yeni bir uygarlığı bu küller üzerinden yeniden nasıl kuracaksınız? Kütüphane yakmakla, kitap yakmakla hangi medeniyeti canlandırdığınızı sanıyorsunuz?” sözlerini sarf ettikten sonra öğrenciler kitapları temsili olarak yakmaya “Medeniyet Kaybı’yla” başladılar. 

Grup adına basın açıklamasını okuyan Özgür Yalçınkaya, şunları söyledi: “KSAK'ın 2 Ekim 2010 tarihinde kapatılmasına gerekçe olarak Genel Kurul tutanağı ve faaliyet raporunun verilmemesi, görevlilerin uyarılarına rağmen projeksiyon makinesinin kullanılması gösterilmiştir. Bu karar KSAK'a resmi kapatılma tarihinden aylar sonra, 25 Kasım'da bildirilmiş ve hiçbir savunma hakkı tanınmamıştır. Yıllardır üyesi bile olmayan ve hiçbir bürokratik işlemi yerine getirmeyen birçok kulüp dururken, neden kapatılmak için KTÜ'nün en aktif kulüplerinden biri seçilmiştir? Biliyoruz ki bürokratik işlemlerin kapatılma gerekçesi olarak gösterilmesi; sesimizi kesmemiz, düşüncelerimize ket vurmamız, okumamamız, araştırmamamız ve en önemlisi düşünmememiz için önümüze konulan bahaneden başka bir şey değildir. İstiyorlar ki, çevre kulübü sadece okula ağaç diksin, fotoğraf kulübü sadece deklanşöre bassın, satranç kulübü hamlelerini düşünmeden oynasın. Tek amaçları öğrencileri sanattan ve düşünceden soyutlamak.”
 
Ellerinde, 'Kitap; dolu bir silah, yakın gitsin', 'Emirle mi çalışır düşünce?', 'Kapatılmak istenen düşüncemizdir' yazılı pankartlar taşıyan öğrenciler, alkışlarla üniversite yönetimini protesto ettikten sonra dağıldılar.
 
Kitap ve Sosyal Araştırmalar Kulübü, Çevre Kulübü, Fotoğraf ve Görsel Sanatlar Kulübü’nden Ortak Açıklama 
Basın açıklmasının tam metni:
Kitap ve Sosyal Araştırmalar Kulübü’nün, 02.10.2010 tarihinden itibaren kapatılmasına gerekçe olarak Genel Kurul Tutanağı ve Faaliyet Raporu’nu vermemeleri, öğrenci kulüpler binasındaki toplantı salonunda kendi toplantı saatlerinde film göstermeleri ve projektörün kullanılmaması gerektiğiyle ilgili görevli personelin uyarılarının dikkate almamaları gösterilmiştir. Bu karar ise KSAK’a resmi kapatılma tarihinden aylar sonra tam da sınavlar öncesi 25.11.2010 tarihinde herhangi bir savunma hakkı tanınmadan, uyarı verilmeden hatta konuyla ilgili görüşleri dahi alınmadan bir anda iletilmiştir.

Şimdi soruyoruz. Yıllardır içersinde tek bir üyesi dahi olmayan ve hiçbir bürokratik işlemi yerine getirmeyen birçok kulüp dururken ve aynı sorunları birebir yaşayan kulüpler de varken kapatılmak için neden KTÜ’nün en aktif kulüplerinden biri seçilmiştir? Çünkü biliyoruz ki bürokratik işlemlerin kapatılma gerekçesi olarak gösterilmesi; sesimizi kesmemiz, düşüncelerimize ket vurmamız, okumamamız, araştırmamamız ve en önemlisi de düşünmememiz için önümüze konan bir bahaneden başka bir şey değildir. Her nasılsa bürokrasiyi bahane eden üniversite yönetimi yeni kulüp başkanlarını bu bürokrasiden haberdar etmeyi de kendinde görev görmüyor. Her çalışmamızda önümüze engel olarak konan bürokrasinizle bizi yıldıramayacaksınız.

KTÜ’nün akıl erdiremediğimiz gizemli bürokrasine bir örnek de hiç adını sanını bilmediğimiz, tanımadığımız bir kulüpler birliği başkanımızın olması. Her nasıl seçiliyorsa bizi temsilen öğrenci konseyi toplantılarında bölüm temsilcilerine istediğim kulübü açtırırım istediğim kulübü kapatırım kardeşim, ayağınızı denk alın diyormuş! Ve daha kapatılacak çok kulüp var, önce ideolojik olanları kapatacağız diyormuş! İstiyorlar ki çevre kulübü sadece okula ağaç diksin. Fotoğraf kulübü sadece deklanşöre bassın. Satranç kulübü hamlelerini “düşünmeden” oynasın. “Sanattan ve düşünceden soyutlayalım öğrencileri.” Bizi susturmak, yıldırmak hatta kapatmak için ise resmi olarak sadece bürokratik gerekçeler gösteriyorlar her nedense. 

KSAK’ı kapatarak kulüpler hatta tüm üniversite öğrencileri üzerinde bir baskı oluşturmak isteniyor. Nitekim artık bizlere sandalye alırken bile sıkıntı çıkartıyorlar. Anlayacağınız diyorlar ki sandalye var, oturtmam! Projektör var, film izletmem! Salon var, kullandırtmam! Tüm kulüpler olarak bu trajikomik senaryonun birer figüranı haline getirildik. Artık bu oyunu oynamak istemediğimizi söylemenin zamanıdır.

Soruyoruz! Etkinlik parası adı altında bizden alınan paralar nereye harcanıyor? Kulüpler olarak hiçbir maddi katkı alamadığımız bir yana yaptığımız birçok işte okul yönetimi sıkıntı çıkarmaya devam ediyor. Artık öyle bir hal almış ki parası olmayan öğrenciler kulüplere gidemez olmuş. Ne paraşüt alabiliyoruz, ne havuza ücretsiz girebiliyoruz ne de izinli dergilerimizi okulun matbaasında bastırabiliyoruz. Öyleyse bizden aldığınız paraları geri istiyoruz!

Son olarak buradan Başbakan’a sesleniyoruz. Yasakları yasaklamak iktidarınızdan sonra mı gerçekleşecek? Bugün dahi KTÜ’de kulüpler kapatılıyor, soruşturmalar açılıyor, ikna odaları kuruluyor, işleme konmayan tutanaklarla öğrenciler tehdit ediliyor. Düşünceye ve düşünme eylemine bu denli tavır alan bir siyasi otoritesi, onun üniversite yönetimleri ve de üniversite yönetimlerinin öğrencilerin film izlemesinden dahi tedirgin olan memur-memureleri olan bir ülkede yaşıyoruz. Ağanın uşağı ağadan zalim olur derler! Baskısını her dem üniversitelerde hissettiren siyasi otoriteye rağmen üniversitede özgür düşüncenin yaygınlaşmasını sağlaması gereken üniversite yönetimleri, siyasi otoritenin baskı mekanizmasının uygulayıcıları konumunda bizleri dizginlemeye çalışıyor. Engellemelerle, bürokratik angaryalarla üreten düşünen sorgulayan insanları yıldırmak istiyorlar. Hiçbir düşünce kanunlarla yönetmeliklerle kapatılamaz yok edilemez.

Kapatılmak istenen kulüpler değil düşüncelerimizdir. Araştıran sorgulayan üniversite öğrencileri yerine söylenen her şeye boyun eğen herhangi bir sosyal faaliyette bulunmayan suskun bir gençlik istenmektedir. Biz buna tüm üniversite öğrencileriyle dayanışma halinde karşı çıkıyor, sesimizi olabildiğince yükseltiyoruz. 

“Dört duvar arası kapanmaz ki bizdeki özgür ruh.” Kitap ve Sosyal Araştırmalar Kulübünün atölye çalışmaları, sosyal araştırmaları ve Mantar Dergisi çalışmaları olağan seyrinde devam edecektir. Kulübün tekrar açılması için hukuksal süreç de bir an önce başlatılacaktır.

İlgili Bağlantı:

Etiketler: insan hakları, eğitim
İstihdam