30/12/2011 | Yazar: Kaos GL

Jerusalem Open House direktörü ve feminist aktivist Elinor Sidi, İsrail’in kadın hakları ve ultra-Ortodoks toplulukları tartışması üzerinden yükselmekte olan gerginlik üzerine kaosgl.org’a yazdı.

Küçük Na’ama Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Herkes, kadınların İsrail liberalizminin kalbinde yaşadığı şiddetten, seküler protestolarda kadınların sessizliğe hapsedilmesinden ve liberal aktivistlerin kadınları hep arka plana itmesinden bahsetmeyi, kendinden memnun bir şekilde unuttu. Ultra-Ortodoks erkekleri, her meselede suçlamak ah ne kadar da kolay!
 
Jerusalem Open House direktörü ve feminist aktivist Elinor Sidi, İsrail’in kadın hakları ve ultra-Ortodoks toplulukları tartışması üzerinden yükselmekte olan gerginlik üzerine kaosgl.org’a yazdı.
 
Görünüşe göre İsrail, sonunda cinsiyetçilik meselesini keşfetti son birkaç gündür. Anaakım medyadaki 4 dakikalık bir haber, feminist hareketin yıllardır beceremediğini yaptı --kamusal alandan kadınların kovulmasına dikkatleri çekti.
 
Haberlerde gösterilen 8 yaşındaki kız çocuğu ağlıyordu, okuluna gitmekten artık korkmakta olduğu için. Okula gidilen yol, ultra-Ortodoks bir muhitin içinden geçiyordu. Kız çocuğu yeterince “dindar ve ahlaki giyinmiş” olsa da, kendisine her gün bağıran ve üzerine tüküren erkekler için hala yeterince ahlaki giyinmiş değildi. Bu haberler kapsamında, sözkonusu erkeklerle röporajlar da yapılmıştı. Cüsseli, korku uyandıran, ultra-Ortodoks erkeklerin her biri siyahlar içindeydi. Çekimler, onlar korku saçarlarken yapılmış; sadece okuluna gitmeye çalışan Na’ama’ya bağırıyorlar ve onu tehdit ediyorlardı.
 
Televizyondaki görüntüler, tekerleri harekete geçirecek kadar güçlüydü. Görünüşe gore, feministlerin yıllardır hayalini kurduğu rüyaları gerçek olmuştu ve kamu, kadın meselelerine katılmıştı sonunda: İsrail Meclisi Knesset üyeleri konuştu, toplumun liderleri açıklama yaptı, polisler harekete geçti ve halk protesto etti. Her şey bir hayal gibiydi, feministler kullanıldıklarını anlayana kadar. Alaycı bir şekilde kullanıldıklarını…
 
Seküler, libral, Yahudi toplum, kadınların kamusal alandan kovulması meselesini ultra-Ortodoks kesimlere has bir hastalık olduğu ve tüm bunların kendileri ile kesinlikle alakalı olmadığı şeklinde sunmakta beis görmüyor. Cinsiyetçilik ve mizojini, İsrail toplumunun her katmerinde var olan sorunlar, ancak tek sorumluların ultra-Ortodoks, korkunç, siyahlara bürünmüş, iri ve bağıran çağıran erkekler olduğunu düşünmek çok daha kolay.
 
Ülkenin her yanından binlerce insan, küçük Na’ama’nın yaşadığı yer olan Beit Shamesh’e geldi protestoya katılmak için. Birbiri ardına sayısız erkek, kürsüye çıktı ve kadınların kamusal alandan itilmesi, toplu taşıma araçlarında en arkaya oturtulmaları ve sessis kalmaya itilmeleri meselelerine dair tutku dolu konuşmalarını yaptı. Birbiri ardına sayısız erkek… İlk kadın konuşmacı kürsüye vardığı zaman, zaten çoktan bir saati geçmişti ve herkes ayrılmaya başlamıştı bile. Herkes, kadınların İsrail liberalizminin kalbinde yaşadığı şiddetten, seküler protestolarda kadınların sessizliğe hapsedilmesinden ve liberal aktivistlerin kadınları hep arka plana itmesinden bahsetmeyi, kendinden memnun bir şekilde unuttu. Ultra-Ortodoks erkekleri, her meselede suçlamak ah ne kadar da kolay!
 
Şimdi, beni sakın yanlış anlamayın—ultra-Ortodoks topluluk içinde feminist meselelere dair ciddi sorunlar var. Orada olan biten her şeyin düzgün olduğunu söylemiyorum, ancak feminist meselelerin alaycı bir açıdan ele alınması ve kadınların yaşadığı acıların gücü elinde tutan seküler erkekler ile dindar erkekler arasındaki çatışmalarda heba edilmesi beni çok kızdırıyor. Üzerine tükürülen Na’ama için ne değişirdi ki, tükürenin dindar ya da seküler olması? Na’ama’nın yine üzerine tükürülmüş olmaz mıydı? 

elinor@joh.org.il

(Çeviren: Nevin Öztop)


Etiketler: kadın
İstihdam