01/09/2022 | Yazar: Kaos GL

KuirMar’ın Dünya Barış Günü açıklamasından: “Savaşın etkilerini doğrudan yaşayan ve deneyimleyen biz lubunyalar, savaşın kime yaradığını ve kimleri hedef aldığını görerek barış mücadelesinin hayati olduğunu biliyor, barış mücadelemizden vazgeçmiyoruz.”

KuirMar: “Dünya halklarına barışı lubunyalar getirecek!” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü. Marmara Üniversitesi Marmara Üniversitesi LGBTİQAA+ Dayanışma Ağı’nın yayınladığı açıklamanın tam metni şöyle:

“Bir 1 Eylül Dünya Barış Günü'ne daha savaşın ve savaş politikalarının gölgesinde giriyoruz. Bu önemli günde KuirMar olarak bizler bir kez daha muktedirlerin kendi çıkarları için başlattıkları savaş(lar)a karşı halkların kardeşliğinden ve barıştan taraf olduğumuzu bildiriyoruz. Türkiye'de dünyadaki birçok ülke gibi savaşın ve savaş politikalarını on yıllardır sürdürüyor. AKP-MHP iktidarı kendilerinden önceki iktidarlar gibi ‘güvenlik’, ‘beka’, ‘vatan’ gibi popülist söylemlerle Kürtlere ve Kürt illerine yönelik savaş siyasetini devam ettiriyor.

Yürütülen bu savaş yalnızca sınırın bu tarafında değil sınırın ötesindeki Kürtleri ve Kürt illerini de gerek doğrudan gerek IŞID gibi mezhepçi-tekfirci terör örgütlerini destekleyerek hedef alıyor. Türkiye'nin yürüttüğü bu savaş siyaseti tüm bölge halklarını derinden etkiliyor ve geri dönülmez zararlar doğuruyor. İktidarın açtığı savaşın doğurduğu makro ölçekli zararların yanında savaş politikalarıyla barıştan yana olan toplumsal muhalefete yönelik baskı arttırılarak savaş siyaseti sistematik hale getiriliyor. AKP-MHP iktidarı bu savaş sürecinde barış akademisyenlerini ihraç ederek, Kürt kadın ve LGBTİQA+ oluşumlarını kapatarak, insan hakları aktivistlerini ve toplumsal muhalefette bulunanları ‘terör’ safsatalarıyla kriminalize ederek, barış aktivistlerini yargı yoluyla taciz ederek bunun birçok örneğini bizlere gösterdi ve göstermeye devam ediyor.

Türkiye dışında da yakın dönemde bizleri derinden etkileyen birçok savaş gerçekleşti. Bunlardan en yoğunları yayılmacı politikalarıyla çatışmayı yükseltmeye çalışan Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaş ve Türkiye'nin de desteklediği İslamcı terör örgütü Taliban'ın Afganistan'da hükümeti ele geçirerek başta kadınlar ve LGBTIQA+'lar olmak üzere bölge halklarına açtığı savaştır. Her iki örnekte de tüm savaşlarda olduğu gibi hak ihlalleri, göç, yoksulluk ilk biz ezilenleri vurmuştur. Savaş; muktedirlerin, kendi çizdikleri sınırların ardına sığınarak iktidarlarını korumak sağlamlaştırmak için, para ve rant uğruna başlattıkları ve bedelini biz LGBTIQA+’lara, halklara, yoksullara, işçilere, kadınlara, çocuklara ödettiği bir araçtır. Savaş ve savaş politikaları iktidar sahiplerinin ve muktedirlerin servetine servet katarken; biz ezilenler savaşın beraberinde getirdiği ekonomik krizle daha da yoksullaşıyor, şehirlerimizin yerle bir edilmesinden ötürü yerlerimizden ediliyor, ekoloji dengesinin bozulmasından dolayı doğal kaynaklara erişemiyor, kültürel mirasın yok edilmesiyle hafızasızlaştırılıyor, yaşam, eğitim, sağlık, adalet, barınma başta olmak üzere temel haklarımıza erişemez hale geliyoruz. Savaşın etkilerini doğrudan yaşayan ve deneyimleyen biz lubunyalar, savaşın kime yaradığını ve kimleri hedef aldığını görerek barış mücadelesinin hayati olduğunu biliyor, barış mücadelemizden vazgeçmiyoruz. Kaynağını militarizmden, milliyetçilikten, cinsiyetçilikten, dincilikten ve heteroseksizmden alan savaş ve işgal pratiklerini sona erdirecek olan da bu yok edişe karşı yükselttiğimiz itirazımız ve barış talebindeki israrımızdır. Yaşasın Barış! Bijî Aşitî!”


Etiketler: insan hakları, yaşam
İstihdam