19/04/2011 | Yazar: Sarphan Uzunoğlu

Akademisyen, BirGün Gazetesi köşe yazarı ve aktivist Kürşad Kahramanoğlu İzmir Ekonomi Üniversitesi'nde EKOKAM desteğiyle Homofobi Karşıtı Buluşmalar'ın bir ayağı olarak dü

Kürşad Kahramanoğlu: İnsan Haklarının Hiyerarşisi Olmaz Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Akademisyen, BirGün Gazetesi köşe yazarı ve aktivist Kürşad Kahramanoğlu İzmir Ekonomi Üniversitesi'nde EKOKAM desteğiyle Homofobi Karşıtı Buluşmalar'ın bir ayağı olarak düzenlenen "Toplumsal Cinsiyet ve İnsan Hakları" söyleşisine katıldı. Kahramanoğlu eşcinsel hareketinin İngiltere'den Türkiye'ye uzanan insan hakları mücadelesinin tarihinden ve insan hakları hareketine dair Türkiye'deki yerleşik algıdan bahsetti.

İzmir Ekonomi Üniversitesi'nden Devrim Sezer'in yönettiği söyleşide akademisyen olsa da aslen aktivist olduğunu vurgulayarak konuşmaya başlayan Kahramanoğlu, akademik dünyanın kendisine yetmediğini, bu nedenle aktivizm gibi bir yön seçtiğini söyledi. Konuşmasının başında insan hakları ihlâllerinin özellikle de kurumlar bazında incelenmesi gerektiğine değinen Kahramanoğlu, çok partili demokrasinin olduğu ve seçimlere gittiğimiz bu ortamda masanın üstüne konulması gereken bir başlık olarak insan haklarını ele aldı.
İthâl edilmiş bir insan hakları mantığı
Kendisine göre insan haklarının "bireylerin daha rahat nefes alması" olarak tanımlanabileceğini belirtirken, demokrasinin öneminin bu hakların sağlayıcısı olmasından kaynaklandığını vurguladı. Dünyanın çeşitli bölgelerindeki ayaklanmaların üç temel talebinin iş, aş ve insan hakları olduğuna değinen akademisyen, Türkiye'deki insan hakları mücadelesi algısına dair sorunları Batı'daki aydınlanma ve ihtilal pratiğinin aksine Türkiye'de ve coğrafyamızda böyle bir pratik yaşanmadığına ve anayasamız gibi mücadelenin de ithâl olmasına vurgu yaptı. Batıda kilise ve benzeri kurumlara karşı verilen mücadelenin burada verilmediğine dikkat çeken Kahramanoğlu, böyle bir alt yapı dahilinde Türkiye'deki tüm partilerin de programlarında insan hakları söz konusu olduğunda "önemlidir" dediklerini; ancak bunun altını doldurmadıklarını belirtti.

"Haklar arası hiyerarşi olmamalı"
Mısır'da yaşanan olaylar sürecinde Obama'nın bu ülkelere Türkiye demokrasisini örnek gösterdiğine değinen Kahramanoğlu, bunun manipule edilmiş bir bilgi olma ihtimalini de atlamayarak, Türkiye'nin örnek verilecek bir noktada olmadığını söyledi. En büyük etnik azınlık olan Kürtlerin, en büyük dini azınlık olan Alevilerin ve en büyük cinsel azınlık olan eşcinsellerin haklarının tanınmadığının altını çizen Kahramanoğlu, bunca ayrımcılığın olduğu bir alanda gelişme olarak sadece baş örtüsünün sunulmasının haklar arası bir hiyerarşi yarattığını belirtti.

İngiltere'de nereden nereye gelindi?
İngiltere'deki eşcinsellik mücadelesinin 1950'lerden bu yana sürdüğünü, ayrımcılık içeren yasalardan evliliğe kadar varan haklara gelindiğini belirten Kahramanoğlu, bugün İngiltere'de muhafazakâr partilerin dahi içinde LGBT örgütlenmeleri olduğuna dikkat çekti.

Çözüm nerede?
Kanunların tek başına değişmelerinin yetersiz olacağına dikkat çeken akademisyen, eşcinselliğin önündeki en önemli engellerden birinin de ön yargılar olduğunun altını çizdi. Nefret suçlarının tanınmadığı bir anayasanın geri olduğunu söyleyen ve nefret suçlarının tanımını yapan Kahramanoğlu, çoğulcu demokratik ülkelerde nefret suçları ve insan hakları kavramlarının tartışılır olduğunu, Türkiye'de ise işlerin böyle yürümediğini vurguladı.
 
Utancı atmalıyız
Sadece partilerin değil, akademisyenlerin, entelektüellerin ve öne çıkan tüm bireylerin LGBT mücadelesinde aktif hale gelmeleri gerektiği fikrini sunan Kahramanoğlu, LGBT bireylerin görünür olmalarının LGBT mücadelesine en büyük katkı olacağını, LGBT yayın ve derneklerinin artmasının eşcinsel hareketinin mücadelesine de toplumsal muhalefete de yarar sağlayacağını belirtti.
Söyleşi, katılımcıların sorduğu çeşitli soruların ardından sona erdi.

Fotoğraflar: İzmir Siyah Pembe Üçgen Derneği
 

Etiketler: insan hakları
nefret