06/08/2012 | Yazar: Hilal Demir
Yasa tasarısı, İspanya’yı Franco diktatörlüğü dönemine geri götürdüğü ve kadın haklarına darbe indirdiği söylemiyle kadınlar tarafından protesto edildi.
İspanyol feministler yeni kürtaj yasasının İspanyayı 1970’lere geri götüreceğini söylüyor. Herkesin kontrol edildiği, insan haklarının yok sayıldığı, kadınlarının kürtaj için Londra’ya gittiği sıkıyönetimin zamanları
Malumunuz Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde kadınların kürtaj hakkı masaya yatırıldı. Konuyla ilgili tartışmalar devam ederken İspanya’dan bir haber gözüme ilişti. Haberde diyordu ki İspanya’da oturma iznine sahip olmayan yabancı kadınların İspanya’da kürtaj yapması yasaklanmıştı. Bahane ise ekonomik kriz nedeniyle sağlık harcamalarını azaltmaktı. Bunun da üzerinden çok geçmedi ki bu sefer iktidardaki muhafazakâr parti önderliğinde İspanyol Adalet bakanı Alberto Ruiz-Gallardo’nun kürtaj hakkıyla ilgili yorumu ve kısıtlamalar getiren yeni yasa tasarısı gündemde yerini aldı.
İspanya’da olup bitenlere biraz detaylı yaklaşmak ve Türkiye’de olup bitenlerle ilgili küçük bir analiz yapmamız mümkün gibi.
Avrupa’da önce Yunanistan’ı vuran sonra adım adım yayılan ekonomik krizin bir sonraki durağı İspanya oldu. Hâlâ krizle boğuşan İspanya’da halk her gün yeni bir kesinti ya da yeni yasalara tanık olmaya başladı. Akdeniz kültürünün baskın olduğu bu ülkede işlerinden olan halk kaybettiği konformizmi geri alma arzusuyla meydanlara döküldü. Tabii ki aralarında toptan değişim isteyen bir azınlık olduysa da onların sesleri işlerini geri isteyen çoğunluk kadar yüksek çıkamadı. Krizden dönemin sosyalist iktidar partisi PSOE sorumlu tutuldu ve denize düşen yılana sarılır misali oyların çoğunluğu muhafazakâr partiye gitti. Muhafazakâr parti koltuğa oturur oturmaz eşcinsel eşitliği ve kürtaj hakkı konusunda demeçlerini vermeye başladı. Ekonomik krize dair alınan önlemler krizi hafifletmek bir yana dursun bizdeki kemer sıkma politikaları gibi her gün halktan biraz daha "almak"ta. Gelin görün ki ne bankalar ne de elit sınıf bu yapılan değişikliklerden payını almıyor. Bu noktada krizin asıl amacının devletlerine iş gücü sağlayan halkın biraz daha köleleştirilmesi olduğunu düşünmeden edemiyorum. Elektriğe yapılan zamları artık takip edemez olduk, çalışmayana sağlık hizmeti yok, bankalar kandırarak imzalattıkları kontratlar ile müşterilerin parasını sınırsız süre tutuyorlar vs vs..
Peki tüm bunların kürtaj ile ilişkisi ne ola ki?
Şu soruyu sormak istiyorum: bu denli zor zamanlarda değil de normal hayatın aktığı bir zamanda bu kürtaj konusu İspanya’da gündeme gelseydi ne olurdu? Biraz derdim büyük resmi görmeye çalışmak... Muhafazakârların inançları gereği belli konularda kısıtlamalar getirmek istemeleri bana garip gelmiyor. Onların insan haklarına getirmek istediği bu kısıtlamalara karşı vereceğimiz cevaplar sayesinde bu değişiklikler kolaylıkla yapılamıyor. En azından demokrasiyle gerçekten yönetilen ülkelerde.
Peki neden hep kadınların hakları ilk elden masaya yatırılan oluyor? Sanırım cevabı çok komplike değil. Kadın bedenini kontrol altına alarak bütün bir toplumu rahatlıkla yönetebilirsiniz. Ne zaman çocuk doğuracağına karar vermek, cinsel özgürlük kadının istediği gibi yani özgür biçimde varolması için vazgeçilemez iki unsur. Birisi ataerkil değerlerle örülmüş namus kisvesi altında diğeri de kürtaj hakkı ile elinden alınmaya çalışılıyor.
İspanyol feministler bu yeni kürtaj yasasının İspanyayı 1970’lere geri götürmek olduğunu söylüyor. Yani sıkıyönetimin olduğu, herkesin kontrol edildiği, insan haklarının yok sayıldığı, İspanyol kadınlarının kürtaj için Londra’ya gittiği zamanlara. Türkiye’de ise bırakın sadece kürtaj hakkının kısıtlanmasını, üstüne gebe olan kadınlar için kontrol sistemi kuruluyor. Türkiye’de ekonomik kriz yok zamanlama olarak ama ciddi bir hak krizi var. Her tarafımızdan kuşatılıyoruz.
İspanya’da sıra eşcinsellere de gelecek. Bakalım evlilik hakkı mı kısıtlanır yoksa kaldırılır göreceğiz. Ama tüm dünyada olanlara baktığımızda bir “daralma” yaşadığımızı görüyorum. Savaşlar ve/veya krizlerle devletlerin neredeyse hepsi bir “sıkma” politikası içindeler. Ve bunu yapabilmelerinin gördüğüm tek nedeni korku...
Etiketler: kadın