30/03/2017 | Yazar: Özgül Saygun

Girne’de hamileliğini sonlandıran kadına 9 aylık hapis cezası verilirken, hastane sahiplerine bir yaptırım uygulanmaması yasaların ataerkil zihniyetini gözler önüne seriyor.

Kuzey Kıbrıs kadının kürtaj hakkını tanımıyor! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Girne’de hamileliğini sonlandıran kadına 9 aylık hapis cezası verilirken, hastane sahiplerine bir yaptırım uygulanmaması yasaların ataerkil zihniyetini gözler önüne seriyor.

Geçtiğimiz yıl Şubat ayında Kıbrıs’ın kuzeyi, Girne’de faaliyet gösteren bir Sağlık Merkezi’ne düzenlenen polis baskınıyla çalkalanmıştı. Yapılan baskında Sağlık Merkezi’nin bahçesinde fetüs olduğundan şüphelenilen bulgulara rastlanıldı ve Ada Hospital Sağlık Merkezi doktorları ve çalışanlarına 20 farklı suçtan dava açıldı. Bu süreç Kıbrıs’ın kuzeyinde büyük tepkiye yol açmışken, yapılan araştırmada bahçede bulunan bir fetüsün DNA’sından kime ait olduğu bulundu ve kadın ‘hamileliği yasa dışı sonlandırma' suçuyla yargılandı.

Geçtiğimiz aylarda sona eren davada yargıç, hamileliğini sonlandıran kadına, hamilelik süresi kadar; yani 9 ay hapis cezası verdi. 28 Mart tarihinde görülen davada ise 1 yılı aşkın süredir devam eden, 20 davadan yargılanan Ada Hospital sahibi Verda Tunçbilek, Mehmet Ali Tunçbilek ve hastanede ameliyat hemşiresi olarak çalışan Taner Okburan için beraat kararı verildi.

Kamuoyunun yakından takip ettiği dava süreci Kıbrıs’ın kuzeyinde neredeyse her kesimde konuşuldu ve eleştirildi. Köşe yazarları, doktorlar ve bakanlar bu konu da cinsiyetçi açıklamalarda bulunurken, yaşananlar Kıbrıs’ın kuzeyindeki gazetelere de cinsiyetçi bir dille yansımıştı. Sadece yasal bir düzlemde bakıldığında alınan kararlar birçok hukukçu için 'yasal' görülmekte. Ancak, hamileliğini sonlandıran kadına verilen 9 aylık hapis cezası karşısında sistematik bir şekilde bir sağlık merkezini ticarethane olarak kullanan kişilere bir yaptırım uygulanmaması yasaların ataerkil zihniyetini gözler önüne sermekte.

#kürtajhaktır!

İki davada da alınan kararların toplumsal cinsiyet rolleri ve ataerkil sistemin ürettiği yasalardan bağımsız düşünülemeyeceği tüm feminist örgütler ve çevrelerce de onaylanırken, feminist örgütlerden olaya karşı tepkiler de büyüyor.

Mahkeme koridorlarında ataerki ve kapitalizm kol kola…

Yeni Kıbrıs Partisi zemininde feminist politika örgütleyen YKP-Fem'den Münevver Özakalın gelişmeleri KaosGL.org için şöyle değerlendirdi:

“Ada yarısında adaletin terazisi yine kadın bedeni üzerinden şaşıyor. Ada yarısında en çok kapitale sahip meslek grubu olan doktorlar ve sağlık sektörü sermaye kuvvetleri adalet tarafından kamu vicdanını yok sayarak korundu ve ağırlaştırılmış suçu ile bir anne istenmeyen bir hamileliği bitirmek istediği, kendi bedeni üzerinde söz sahibi olmak istediği için, çocuğun anne karnındaki gelişim süreci kadar hapis cezasına çarptırıldı. Ataerki ve kapitalizm kol kola sevinç çığlıkları atıyordu dün mahkeme koridorlarında. Erkek sadece durdu, devlet ziyadesi ise korudu."

Kadının kendi bedeni hakkında karar verme hakkı elinden alındı!

Çoğulcu, ekolojist, feminist, anti-kapitalist, özyönetimci ve enternasyonalist bir sol için Dayanışma’dan Nuray Özgeçen ise yaşananları şöyle değerlendirdi:

"Her birey kendi bedeni üzerinde söz sahibi olmalıdır. Kürtaj bir kadının söz sahibi olması gereken en önemli alanlardan biridir. Geçmişe dönüp baktığımızda kadınlar bu minvalde mücadeleler vermiş ve hala en son Polonya'da da gördüğümüz gibi de vermektedirler. Kıbrıs’ın kuzeyinde son yaşanan 'yasadışı kürtaj davası' eşitlikçi olmaktan uzak yasalar ve uygulamaların varlığını yeniden somutlaştırmıştır. 5 aylık hamileliğini sonlandırıp kendi bedenine dair karar veren bir kadının 9 aylık cezaya mahkûm edilmesi ile yasalar aracılığı ile kadının kendi bedeni hakkındaki karar verme hakkı elinden alınmıştır. Buna benzer pek çok operasyonun gerçekleştiği hastane sahipleri beraat etmiş yasal sınırı geçmiş hamilelik operasyonlarından uzun yıllardır yüklü miktarda gelir elde eden kişiler ise 4-5 yıla mahkûm edilmiştir. Bu durum bize yine cezalandırılanın korkutulmak istenenin kadınlar olduğunu ve sermayedarların teşvik edildiğini göstermiştir. Yasaların iyileştirilmesi ve uygulayıcıların eğitilmesi insan hakları acısından elzemdir. Kadının insan hakları için gerek yasaların düzenlenmesi surecinde gerekse kamuoyu yaratmak için mücadeleye devam edeceğiz. #MelizeÖzgürlük"

Kürtaj; yasal, ücretsiz ve güvenli şekilde yapılmalı

Bağımsızlık Yolu'ndan Cansu Nazlı doğum kontrolü hakkındaki sağlık hizmet ve imkânlarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti:

“Ceza Yasası’nda ivedi olarak tadilata gidilerek, kürtaj konusunda ceza tayin edilirken devletin doğum kontrolü ve istenmeyen gebeliğin sonlandırılması konusunda sosyal hizmet ve sağlık imkânlarının ne kadar gelişmiş olduğu gibi faktörlerin göz önünde tutulmasını talep ediyoruz. Dünyada kürtaj süresi 24 haftaya kadar çıkarılan ülkeler olduğu düşünüldüğünde yasa tadil edilirken uzmanlarca yasal kürtaj süresinin de gözden geçirilmesini önemsiyoruz. Yasa dışı kürtaj önlenmek isteniyorsa, devlet buna gayriinsani cezalar koymak yerine kürtajın yasal, ücretsiz ve güvenli şekilde yapılabilmesinin imkânlarını sağlamalıdır."

Kürtaj yaptırdığı için 9 aylık hapis cezası alan #MelizeÖzgürlük demek ve eril adalete karşı tepkimizi ortaya koymak için Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Platformu’nun düzenlediği buluşma 31 Mart Cuma günü saat 13.30 da KKTC Meclis'i önünde gerçekleşecek.


Etiketler: kadın
İstihdam