08/05/2020 | Yazar: Yunus Emre Demir

“Çok sorun yaşadım iş ararken. Hep yarım ağız konuştular. Biz sizi ararız tavırları ya da rest çekip biz sizinle çalışamayız gibi tavırlar sergilendi bana. Üzücü ama yılmadım.”

Lavanta Tavan: “Hep yarım ağız konuştular” / Zahter Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

LGBTİ+’ların iş hayatında neler yaşadığını konuştuğumuz Lavanta Tavan dizisinde altıncı konuğumuz Zahter. 24 yaşında özel sektör çalışanı Zahter’le Covid-19 sebebiyle ücretsiz izne ayrılmak zorunda kaldığı günlerde, özel sektörün durumunu ve transların özel sektördeki yerini konuştuk.

“Kimliğimi saklarsam bununla psikolojik anlamda baş edemem”

Zahter merhaba. Röportaj teklifimi kabul ettiğin için teşekkür ederim. Biraz kendinden bahseder misin?

Ben Zahter. 24 yaşındayım. Halk Bilimi mezunuyum aslında ama kendi mesleğim Türkiye’de çok değersiz görüldüğü için yapamamaktayım. Bunun yanı sıra özel sektörde çalışıyorum. Bir şirkette sekreterlik yapıyorum. İzmir’de yaşıyorum. 2014 yılında geldim buraya. Öncesinde Doğu illerinde ve Suriye’deydim.

Daha önce ne işler yaptın? İlk iş yerin mi burası?

Hiçbir zaman kendi mesleğimi yapamadım. Kitapevlerinde, ikinci el kitapçılarda çalıştım. Bir meslek odasında sekreterlik yaptım. Bir de çağrı merkezi deneyimim oldu. Yani genelde özel sektörde, hizmet sektöründe yer aldım. Aynı zamanda özel bir hastanede de çalıştım.

İşe giriş sürecini anlatabilir misin? Nasıl ilerledi?

Şu an çalıştığım şirkette teyzelerim çalışıyor. Anne tarafımdan bir sürü akrabam da orada. Bu şirket bayağı köklü bir şirket. Petrol sanayi, gıda gibi birçok alanda aktif bir şirket. Ben gıda bölümünde çalışıyorum. Diyabetimden kaynaklı engelli raporum var, bu şirkette de 4 tane engelli raporlu çalışan bulundurmak zorundalarmış. Teyzem 4 ay önce beni aradı ve çalıştığı şirkette işe girmek ister miyim diye sordu. Ben de o dönem zaten iş arıyordum. Kabul ettim. Ama kriterlerimi de anlattım, bu şartlarla kabul ettim. Sorun olmadığını söylediler.

Sekterliğini yaptığım müdürüm çok duyarlı bir kadın. Asla kimlikteki yazan ismimle hitap ettirmiyor kimseye, hanım dedirtiyor. Genç de bir kadın, muhtemelen onun da verdiği bir duyarlılık var. Ofis içinde de yemekhane gibi yerlerde de LGBTİ+ fobiyi elinden geldiğince azaltmaya, ortadan kaldırmaya çalışıyor. Tabi herkese müdahale edemiyor ama en azından şanslı bir kadroya sahibim. Trans olduğumu büyük patronlar da biliyor. Şimdiye kadar herhangi bir transfobik bir tavırla karşılaşmadım umarım karşılaşmam da.

Kimliğin açık olmasaydı sence verimin etkilenir miydi?

Asla çalışamazdım. Verimli olabilmem için orada mutlu olmam lazım, pozitif olmam lazım. Ama kendi kimliğimi saklarsam ve baskılarsam bununla psikolojik anlamda baş edemem. Bu beni çok demoralize eder. Agresifleşirim ve çalışmak istemem muhtemelen. Açık kimlikli olarak çalışmam ve iş yerimin bunu kabul etmesi benim için çok kıymetli ve heyecan verici.

“Çok sorun yaşadım iş ararken”

Buraya girerken sorun yaşamaman çok sevindirici. Daha önce iş arama süreçlerinde sorun yaşadığın oldu mu?

Çok sorun yaşadım iş ararken. Başvurduğum her yere açık kimlikli gittim ve direkt söyledim kim olduğumu. Hep yarım ağız konuştular. Standart biz sizi ararız tavırları ya da direkt rest çekip biz sizinle çalışamayız gibi tavırlar sergilendi bana karşı. Belli bir noktada üzücü ama yılmadım. Şimdi çok iyi bir işe sahibim, çok mutluyum.

İnsanlar biraz bilgisizlikten kaynaklı bir fobi üretiyorlar kendi kendilerine. Ama onlar da farkında değiller çok yaptıkları şeyin ve etkilerinin. Şirkette de bazen bunu konuşuyorum, anlatıyorum ve birçok insanın bakış açısı değişti LGBTİ+’lara karşı. İnsanlara biraz dokunmak gerek. Gerçekten LGBTİ+’ların hayatın her alanında özgürce yaşamaları gerekiyor. Bir şekilde her yerde var olduğumuzu açık açık belli etmemiz gerek edebildiğimiz kadar.

lavanta-tavan-hep-yarim-agiz-konustular-zahter-1

Özel sektöre dair çokça deneyimin olmuş. Senin deneyimlerine göre, sence sektör işçi dostu mu?

Özel sektörün neredeyse tamamı işçi hakları konusunda çok kötü durumda. Hatta Covid-19 sürecinde kendi deneyimimde de şunu tekrar gördüm: Özel sektör öldürür. İşçinin hakkını çok fazla sömüren, haklarını gözetmeyen bir alan. İnsani değerler açısından oldukça kötü deneyimler oluyor özel sektörde.

Trans olarak özel sektörde çalışmayı deneyimliyorsun. Sence özel sektörün koşulları transların yaşamlarını idame ettirebilmesi için uygun mu?

Özellikle muhatap olduğumuz kurumun idari yapısının zihniyeti çok çok önemli. Eğer o idari yapı gerçekten dostane yaklaşır ve seni öz kimliğinle benimserse insan daha fazla motive oluyor. Şahsen benim idari kadrom beni böyle karşılamasaydı ben böyle çalışmak istemezdim. Buranın özel sektör mü olduğu veya devlet kurumu mu olduğu fark etmiyor. İdari yapının ne düşündüğü çok önemli.

Her kurumdaki idarecilerin devlet, yerel yönetimler ve sivil toplum tarafından bir eğitime tabi tutulması gerektiğini düşünüyorum. Bir farkındalık eğitiminden geçmeleri gerekiyor. Benim bulunduğum yerde imalathane de var ve 300 kişi çalışıyoruz. Elbette bir sürü farklı insan tipi var. Benim sayemde belki kendi aralarında açılmış insanlar da olabilir ve ben bunu hissediyorum. Benimle sohbetleri hep bu konuda oluyor.

Yöneticilerle aran iyi anladığım kadarıyla. Peki karşılaştığın müşteriler ve diğer çalışanlarla diyaloğun nasıl oluyor?

Ben müşterilerle çok karşılaşmıyorum. En fazla müşterilerin bölge sorumluları geldiğinde karşılaşıyorum. Onlar da bazen hitap konusunda arada kalıyorlar ama asla bir transfobik tavırla karşılamıyorlar. İnsanları arada bırakmak da aslında çok hoşuma gidiyor. Onları düşündürmek, arada bırakmak bayağı iyi geliyor.

Çalışanlar yönünden de hiçbir sıkıntım yok. Yemeklerimizi ayrı yerlerde yiyoruz ama bazen yemekten sonra oraya gidip sohbet etmeye çalışıyorum. Genelde kadın çalışanlarla daha fazla olumlu diyalog yaşıyorum. Erkeklerle ve şoförlerle çok fazla diyalog kurmuyorum biraz dengesizler. Sağları solları belli olmuyor. Bir gerginlik çıksın istemiyorum ben de. Bir tek onlarla aramda mesafe var. Diğer çalışanlarla, idarecilerle falan aram gayet iyi nazar da değmesin.

“Türkiye’deki sendikal hareketin kendi ütopyasında yaşadığını düşünüyorum”

Herhangi bir sendika veya meslek örgütünde örgütlü müsün veya buna dair bir planın var mı?

Örgütlü değilim. DİSK’e üye olmak için görüştüm geçenlerde. İşyeriyle alakalı gerekli koşulları anlattılar bana, 10 kişiyle beraber gelmem gerekiyormuş. Çalıştığım yerdeki insanlar genelde sağda konumlanan kişiler. Pek sendikal çalışmalarda bulunmak istemiyorlar doğal olarak. Şu an sendikasızım ama umarım ilerleyen dönemlerde sendikalı olurum.

Ama Türkiye’de sendikalı olsan da olmasan da hiçbir şey değişmiyor gerçekten. Türkiye’deki sendikal harekete dair de eleştirilerim var.

Nasıl eleştirilerin var biraz açar mısın?

Sendikada cis-kadın olmak bile çok zorken trans kadın olarak var olmak… Olabilene ne mutlu ne güzel ne umut verici bir şey. Ama gerçekten ben bu enerjimi LGBTİ+ harekete harcamak isterim, sendikal harekete harcamak istemem ki değmez de zaten.

Ben Türkiye’deki sendikal hareketin kendi ütopyasında yaşadığını düşünüyorum.

Hem politik çevrende hem de sosyal medyada sağlıkla alakalı konularda da görüş bildirdiğin, aktivizm yaptığın oluyor. Çalıştığın sektör, çeşitli sağlık veya beden durumlarına açık bir sektör mü sence?

Benim çalışma ortamımdaki arkadaşlarım gerçekten sağlık durumlarıma çok duyarlılar. Ama zihniyetlerini ölçebilmek için bazen sohbet ediyorum ve mesela HIV konusunda bu kadar da açık olmadıklarını görüyorum. HIV fobikler. HIV’le yaşıyor olsaydım iş yerimde açık açık söyleyemezdim muhtemelen. Alışılagelmiş diyabet gibi durumlar dışındaki sağlık durumlarına çok açık olduğunu düşünmüyorum sektörün.

Ama diyabetim ve kemoterapi sürecinde oldukça hassaslardı. Yine de bu Covid-19 sürecinde ücretli izne çıkamadım, ücretsiz izin verdiler bu konuda biraz canım sıkkın. Ücretsiz izne çıktığım için kredi başvurusu yapmam gerekti. Neden kredi başvurusu yapayım ki?

Veya çeşitli beslenme alışkanlarına da açık değiller. Vegan beslenmek istememe rağmen her gün etli yemekler geliyor. Sürekli dilekçe yazıyorum, başka etsiz yemek isteyenler de var ama hiçbir iyileştirme olmuyor.

Mezun olduğun işi yapamadığını söyledin. Hayalin neydi, gelecek planların varsa paylaşır mısın? Şu an olduğun noktadan memnun musun?

Edebiyat alanında tanınmayı çok istiyorum. Bu alanda bir şeyler üretip buradan para kazanmayı her şeyden çok istiyorum.

Gelecek hayalim daha farklı olsa da şu an olduğum noktadan memnunum. Tam olarak yapmak istediğim iş olmasa da kendimi bundan dolayı şanslı hissediyorum, mutluluk duyuyorum.

Ama umarım hayallerimi de gerçekleştiririm ve daha daha mutlu olurum.

Söylediğin aslında birçok gencin yaşadığı bir durum. İş bulduğumuz için şükreder bir durumda çoğu genç insan. Türkiye’de yaşayan emekçi genç bir trans olarak umutlu musun?

Ben kendimi bildiğimden beri hep umutluyum. Umudumu hiçbir zaman kaybetmeyeceğim. Ben şu zamana kadar bunları başardıysam ilerisi daha güzeldir diye düşünmekteyim.

Reddedildiğin başvurular da olduğundan ve bunların da trans olduğun için yaşandığından bahsettin. Tekrar nasıl enerji bulup iş aramaya koyuldun? Motivasyonun ne oldu? Yola tekrar çıkarken sana iyi gelenler ne oldu?

Dediğim gibi, içimde hep umut vardı. Çok az miktarda da olsa her şey için hep umut ettim. Şunu yapıyorum ilk olarak, gece yatarken mutlu uyursam sabah da mutlu uyanıyorum. Güne güzel bir müzikle başlıyorum, güzel bir kahvaltıyla başlayarak hem kendimi motive etmeye hem de fiziksel olarak iyi kalmaya çalışıyorum. Fiziksel sağlığım iyi olunca ruh sağlığım da iyi oluyor. Bunlar birbirini ite kaka belli bir noktaya getiriyor beni. Bu noktaya ulaştıktan sonra bence mutlu da olabilirsin, umutlu da olabilirsin. Hiçbir şey seni engelleyemez o noktadan sonra. İşin de kötü olsa, iş yerindekilerle sorunun da olsa bunlara kulak asmamak çok önemli.

Transların önemli bir kısmı zaten ailelerini karşılarına alarak başlıyorlar yaşama. Bence mücadelenin en zorlu olduğu grup ailedir. Dışarıdaki insanlara kulak asmamak o yüzden çok daha kolay geliyor. Aileyle mücadele etmek aynı zamanda toplumsal normlarla mücadele etmeyi de öğretiyor. Mücadele etmekten de kaçmamak gerekiyor. Yöntem bazen yanlış, bazen doğru olur ama direnerek mücadele etmek gerekir.


Etiketler: insan hakları, çalışma hayatı, sağlık, sağlık hakkı
nefret