26/04/2025 | Yazar: Kaos GL

"Ankara Valiliği’nin kullandığı transfobik, cinsiyetçi ve kriminalize edici dil tüm trans topluluğuna yöneltilmiş sistemli ve süreğen bir nefret siyasetinin ürünüdür. Bu tutum işkenceyi meşrulaştırmakla kalmıyor, teşvik ediyor ve suça ortak oluyor!"

LGBTİ+ derneklerinden Ankara Valiliği’nin transfobik açıklamasına dair ortak açıklama Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Fotoğraf: Şehlem Kaçar / csgorselarsiv.org

Ankara Valiliği, dün (25 Nisan) Ankara’da yapılan “Gençlik Ayakta” yürüyüşüne ilişkin polis saldırısını transfobiyle savundu.

Konur Sokak’ta yapılan eylemde 300 kişilik gruba saldıran polis, 30 kişiyi işkenceyle gözaltına aldı. Bir trans kadının işkenceyle gözaltına alınmasına dair görüntülerin sosyal medyaya yansımasının ardından açıklama yapan Ankara Valiliği, işkenceyi transfobiyle savundu.

LGBTİ+ dernekleri polis işkencesine ve Ankara Valiliği’nin transfobik açıklamasına dair “Transfobi ve İşkence İnsan Hakları İhlalidir!” başlıklı bir ortak açıklama yayınladı.

Derneklerin açıklamasının tamamı şöyle:

“25 Nisan gecesi Ankara Konur Sokak’ta anti-demokratik gelişmelere karşı barışçıl toplanma ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanan bir trans kadının hukuksuz yere gözaltına alındığı sırada maruz bırakıldığı polis şiddeti yalnızca ona değil, hepimizin bedenine ve kimliğine yönelik bir saldırıdır. Ankara Valiliği tarafından yapılan “sözde açıklama” ise bu kasıtlı şiddeti örtbas etme ve meşrulaştırma için hedef gösterme çabasından başka bir anlam taşımamaktadır. Trans bir kadının kimliği ve varoluşu için saldırıya uğradığını ilk kez görmüyoruz. Bornova sokak ve çevresinde sırf varoluşundan ötürü linç edilmek istenen arkadaşlarımızı, Bayram Sokak’ta evlerimize yapılan polis baskınlarını,

Esat-Eryaman’da polis destekli çetelerin bıçak ve sopalarla saldırdığı, devletin ise bizleri korumak yerine bu saldırıları örgütlediği katliam girişimlerini unutmuyoruz ve susmuyoruz! Şimdi yine bir trans kadını gözaltında işkenceyle aşağılayarak, çıplak aramaya maruz bırakarak, bedenini teşhir ederek ve kimliğini kriminalize ederek şiddeti meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Çünkü biliyorlar: Trans varoluş, onların inşa ettiği nefret düzenine karşı en büyük tehditlerden biridir. Çünkü biz yalnızca hayatta kalmıyoruz; yaşıyoruz, direniyoruz, örgütleniyoruz ve birbirimize sarılıyoruz.

Kolluğun boğma, sürükleme ve orantısız güç kullanımı, açıkça kötü muamele ve işkence suçudur. Bu işkencenin failleri yalnızca uygulayıcılar değil; göz yumanlar, üstünü örtenler, hedef gösterenlerdir! Gözaltına alınan kişinin cinsiyet kimliği ile ilgili özel bilgilerin ifşasıyla kişilik onuru ve temel hakları açıkça ihlal edilmiştir. Ankara Valiliği’nin kullandığı transfobik, cinsiyetçi ve kriminalize edici dil tüm trans topluluğuna yöneltilmiş sistemli ve süreğen bir nefret siyasetinin ürünüdür. Bu tutum işkenceyi meşrulaştırmakla kalmıyor, teşvik ediyor ve suça ortak oluyor! Artık yeter! Bu münferit bir olay değildir. Bu, devlet eliyle örgütlenen sistematik bir şiddettir. İşkenceye, kamusal alanda aşağılanmaya, ayrımcılığa ve devlet eliyle üretilen nefrete karşı sessiz kalmayacağız! Adalet talep ediyoruz. Failleri biliyoruz. Nefreti kabul etmiyoruz. Trans hakları insan haklarıdır!”

İmzacı dernekler

17 Mayıs Derneği, 20 Kasım Nefret Suçlarıyla Mücadele Derneği, Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği (GALADER), Hevi LGBTİ+ Derneği, Kaos GL Derneği, Lambdaistanbul LGBTİ+ Dayanışma Derneği, LGBTİ+ Aileleri ve Yakınları Derneği (LİSTAG), Mersin 7 Renk LGBTİ+ Dayanışma Derneği, Muamma LGBTİ+ Eğitim Araştırma ve Dayanışma Derneği, Özgür Renkler LGBTİ+ Dayanışma Derneği, Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneği, Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD), ÜniKuir Derneği.


Etiketler: insan hakları, kadın, nefret suçları, siyaset
İstihdam