28/05/2025 | Yazar: Kaos GL
Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik soruşturma kapsamında tutuklanan LGBTİ+ hakları aktivisti Erkin’in yargılandığı davanın ilk duruşması bugün görüldü. Soruşturma kapsamında yargılanan 7 kişi tahliye edildi.

Halkların Demokratik Kongresi’ne yönelik soruşturma kapsamında gözaltına alınarak 21 Şubat’ta tutuklanan Ayşe Bengi Çelik, Aynur Cengiz, Melek Kızılocak, EMEP İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros, Şengül Erdoğan, Ece Yıldız Karabacak, Yakup Kadri Karabacak ve LGBTİ+ hakları aktivisti Erkin Barın Göylüler 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk kez hakim karşısına çıktı.
İlke TV’den Eylül Deniz Başar’ın haberine göre; Sema Barbaros, Yakup Kadri Karabacak, Ece Yıldız Karabacak, Aynur Cengiz, Ayşe Bengi ve Erkin Barın Göylüler için mahkeme tahliye kararı verdi.
Göylüler’in savunması şöyle:
“HDK bütün halkların, inançların bir araya gelerek ülkenin sorunlarına çözüm aradığı demokratik bir alandır ve bu ülkenin anayasalarına göre kurulmuştur. İddianamede, tapelerde bazı kişilere Whatsapp’a gel dediğim söyleniyor, paketim bittiğinde kablosuz internete bağlanıp insanlarla WhatsApp üzerinden iletişim kuruyorum. Bir görüşmede de hapishane görüşüne kabul edildiğim bana haber verilmiş, bu anayasal bir haktır, telefon görüşçüsü olmak anayasal bir haktır. Bu insanları sosyal çevremden tanıyorum, bundan kaynaklı görüşçüleri olmak istedim; burada herhangi bir örgütsel mesaj iletmek söz konusu değil, zaten devletin gözetimi altında olan bir iletişimde ben örgütsel mesaj iletemem.”
“Bir Excel dosyasında ismim geçmiş, evet, delegelik bir görevlendirme meselesi değildir, ben milletvekili danışmanı olduğum için birçok yere çağırılıyorum, HDK’nin bir paneline de davet edildim. Benim danışman olarak davet aldığım yerlere gitmem vazifemdir. Geçtiğimiz yıl Lozan’ın 100. Yılında girdik, bununla ilgili bir etkinliğe katıldım. Lozan üzerinden şu an herkes bir tartışma yürütüyor, tarihi anlatan panellere katılmak suç değildir. Bu suç olsaydı İlber Ortaylı da suçlu olurdu.”
“Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi’nin eylemleri iddianameye suç olarak konulmuş. Anayasaya göre kişiler silahsız bir gösteriye katılabilirler. Bu ülkede birçok yaşlı ve hasta tutsak var, bunların talebini dile getirmek suç değil. Biz demokratik haklarımızı kullanarak gün o eyleme katıldık.”
“Evimde ele geçirilen kitaplar var. Necip Fazıl Kısakürek’ten Nihal Atsız’a kadar evimde pek çok yazarın kitabı vardır. Herhangi birinin kitabının evimde bulunmuş olması beni örgüt üyesi yapmaz. Necip Fazıl okuduğum için ben İslamcı mıyım? Ya da başka birilerinin kitapları var diye hem liberal hem komünist hem İslamcı olabilir miyim? Toplama kararı olmayan bir kitap neden suç sayılıyor?”
“Biz tutuklandığımız zaman HDK Eş Sözcüleri adliye önünde basın açıklaması gerçekleştirdiler. Hangi illegal örgütün mensupları çıkıp böyle açıklama yapabiliyor? Bu kişiler aynı zamanda mecliste milletvekili olarak temsiliyette bulunmuş kişiler. Ayrıca hiçbir illegal örgüt çıkıp da kamuya açık alanda basın açıklaması yapmaz.”
Etiketler: insan hakları, siyaset, dava