06/01/2015 | Yazar: Kaos GL

LGBTİ örgütleri ve CİSST, yapılması planlanan LGBTİ cezaevine ilişkin, ‘LGBTİ hapishanesi ayrımcılığı devlet eliyle kurumsallaştırmaktır’ dedi, kötü muamele, taciz ve tecavüzün hapishane personelinden geldiğini hatırlattı.

LGBTİ hapishanesi, ayrımcılığı kurumsallaştırmaktır! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
LGBTİ örgütleri ve CİSST, yapılması planlanan LGBTİ cezaevine ilişkin, “LGBTİ hapishanesi ayrımcılığı devlet eliyle kurumsallaştırmaktır” dedi, kötü muamele, taciz ve tecavüzün hapishane personelinden geldiğini hatırlattı.
 
Aralarında Kaos GL’nin de olduğu LGBTİ örgütleri ve Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) “LGBTİ hapishanesi”ne ilişkin Adalet Bakanlığı’na çağrı mektubu yayınladı. “Endişeliyiz” diyen örgütler süreci şöyle özetledi:
 
“Adalet Bakanlığı, çeşitli bilgi edinme başvuruları ve soru önergelerine verdiği cevaplarda LGBTİ mahpuslara yönelik olarak özel bir hapishane inşa edeceğini açıkladı ve açıklamaya devam ediyor. Son olarak bir trans mahpusun bilgi edinme başvurusuna verdiği cevap daha net bilgiler içeriyor: ‘Bakanlığımızca, lezbiyen, gay, transeksüeller ve biseksüellerin muhafaza edileceği Açık ve Kapalı Ceza İnfaz Kurumları yapımına yönelik proje çalışmaları başlatılmıştır. Söz konusu projenin 2015 yılında İzmir ilinde ihale edilerek inşaatına başlanması öngörülmüştür. İhale ve yer teslimine müteakip takriben 2 yıl içinde tamamlanacaktır.’”
 
“Adalet Bakanlığı’nın ısrarı endişelerimizi arttırıyor”
 
Adalet Bakanlığı açıklamasına göre 2017 yılında bir “LGBTİ hapishanesi” inşa edilmiş olacağını vurgulayan örgütler açıklamanın devamında şunları hatırlattı:
 
“Adalet Bakanlığı, bu konuyu her gündeme getirdiğinde aşağıda imzası bulunan kurumlar olarak birçok defa açıklamalar yaparak, gazete ve dergilere demeçler vererek, televizyon programlarına katılarak bu konudaki endişelerimizi dile getirdik. Adalet Bakanlığı’nın tüm bu açıklamaları yok sayarak bu konudaki ısrarını sürdürmesi endişelerimizi arttırmaktadır.”
 
Örgütlerin hapishane inşasına ilişkin görüş ve çağrıları şöyle:
 
“LGBTİ mahpuslar için, onların yaşantısını doğrudan etkileyecek adımlar atılırken onların, konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin ve bu alanda çalışma yapan akademisyenlerin görüşleri alınmamış, yapılan açıklamalar yok sayılmıştır.
 
“İnsanların yaşamlarını doğrudan etkileyecek kararlar alınır, adımlar atılırken onlara danışılması, onları karar mekanizmalarına dahil edecek yapılar yaratılması demokrasinin gereğidir.
 
“LGBTİ mahpuslara, STÖ’lere ve ilgili akademisyenlere “siz ne istersiniz” diye sorulmalı ve görüşleri alınmalı, böyle bir tartışma, danışma sürecinden sonra ne yapılacağına karar verilmelidir.
 
“Yargılamanın sağlıklı yürümesi ve aileleriyle, sosyal çevreleriyle bağlarının sürebilmesi için mahpusların tutuklandıkları yerde hapsedilmeleri önemlidir. Bakanlığın Mayıs 2014 tarihli verilerine göre 95 LGBTİ mahpus tutulmakta olduğu çok sayıda farklı hapishaneden (2013 yılı Temmuz ayı verilerine göre Türkiye’nin 18 ayrı hapishanesinde 79 LGBTİ mahpus tutulmaktadır) alınıp İzmir’de inşa edilecek bu hapishaneye götürülecektir.
 
“Mahpusları toplamak ‘sürgün’ anlamına gelebilir”
 
“Mahpusları bulundukları hapishanelerden alıp tek bir hapishaneye toplamak hem yargılamayı olumsuz etkileyecek hem de onları sosyal çevrelerinden koparacaktır. Bu uygulama “sürgün” anlamına gelebileceği gibi ve hapsetmeye ek olarak mahpusu ikinci kez cezalandırmak olarak değerlendirmeye açıktır.
 
“Mahpuslar, yargılamanın sağlıklı sürebilmesi, mahkemeye gidiş gelişlerinin bir eziyete dönüşmemesi (Başka illerdeki mahkemelerine oldukça kötü koşullar içeren ringlerle ve saatler süren yolculuklarla gitmek zorunda bırakılmak…), avukatlarıyla düzenli görüşebilmeleri ve aileleri, çocukları ve arkadaşları tarafından ziyaret edilebilmeleri için onlarla aynı ilde olmalı, Türkiye’nin tek bir iline yapılacak hapishaneye sürgün edilmemelidirler.
 
“Türkiye’de LGBTİ insanlara yönelik ayrımcılık önemli bir problemdir. LGBTİ’lere yönelik saldırılar ve nefret cinayetleri bu ayrımcılığın en bariz göstergesidir. Bu ayrımcılık hapishanelerde de varlığını sürdürmekte ve hatta daha boyutlu yaşanabilmektedir. Bu nedenle hapishanelerde LGBTİ mahpuslara dair bir güvenlik sorunu olduğu doğrudur. Bu güvenlik gerekçe gösterilerek LGBTİ mahpuslar diğer mahpuslarla bir araya getirilmemekte, çoğu hapishanede ortak kullanım alanlarını kullanamamakta sosyal yaşama dahil olamamaktadır. O hapishanede tek tutulan LGBTİ mahpuslar için bu durum katı bir tecrit anlamına gelmektedir. Adalet Bakanlığı, LGBTİ mahpuslara özel hapishane inşa etme kararını bu güvenlik sorununu aşmak ve fiili izolasyon durumuna son vermek ile gerekçelendirebilir. Ancak:
 
“LGBTİ hapishanesi açmak ayrımcılıktır!”
 
“Bir LGBTİ hapishanesi açıp onları diğer mahpuslardan soyutlamak var olan ayrımcılığı kurumsallaştırmak, devlet eliyle ve mimari aracılığıyla da ayrımcılık yapmaktır.
 
“Bir LGBTİ hapishanesi açmak, orada tutulacak bütün mahpusları damgalamaktır. Kendi cinsel yönelimini ailesine, çevresine açıklamayan insanlar tutuklandıklarında gönderilecekleri yer bu hapishane olduğunda cinsel yönelimleri devlet eliyle ifşa edilmiş olacaktır.
 
“LGBTİ hapishanesi yoluyla gerçekleştirilecek olan damgalama burada tutulacak mahpusların yanı sıra bu hapishaneye gidecek olan ziyaretçileri de kapsayacaktır. Bu hapishanedeki yakınlarını, arkadaşlarını ziyarete gidecek olan insanlar da görünür, işaret edilir, parmakla gösterilir hale getirilecektir. Son yapılan hapishanelerin neredeyse tamamının şehir dışında, toplu taşıma araçlarının dahi ulaşamadığı yerlerde olduğu düşünülürse bu damgalama ve sorun daha anlaşılır olmaktadır.
 
“LGBTİ mahpuslara tecavüz hapishane personelinden kaynaklanıyor”
 
“Güvenlik gerekçesi söz konusu ise LGBTİ mahpusların hali hazırda hapishanelerde ayrı koğuşlarda tutuldukları, diğer mahpuslarla bir araya getirilmediği de hatırlanmalıdır. Bu nedenle LGBTİ mahpuslara yönelik taciz, tecavüz, kötü muamele vakalarının bilinenlerinin neredeyse tamamı mahpuslardan değil hapishane personelinden kaynaklıdır.  Ayrı bir LGBTİ hapishanesi inşa etmek bu güvenlik kaygısını ortadan kaldırmayacaktır.
 
“Akla gelen bir diğer çekinceli durum ise hapishanelerde tecavüze uğrayan mahpusların ve tecavüzcülerinin de “farklı cinsel yönelim” iddiasıyla buraya gönderilip gönderilmeyeceğidir. Buraya gönderilmenin kriterlerinin ne olacağı bilinmemektedir.
 
“STÖ’ler sürece dahil edilmelidir!”
 
“Tüm bu eleştiri ve çekincelerimiz nedeniyle ayrı bir LGBTİ hapishanesinin yapılmasını olumsuz bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Yapılması gerekenin ayrı bir hapishane inşa etmek yoluyla ayrımcılığı kurumsallaştırmak, mahpusları ve yakınlarını damgalamak, mahpusları sosyal yaşam alanlarının dışına taşımak, onları sürgün etmek, ek bir cezalandırmaya tabi tutmak değil onların tutulduğu hapishanelerde ayrımcılık ve güvenlik sorunlarını çözmeye çalışmak, bunun için de sivil toplum örgütlerinin sürece dahil olmasını sağlamak olduğunu düşünüyoruz. Sivil toplum örgütleri hem LGBTİ mahpuslara yönelik çalışmalar yapıp onların izole edilmiş hallerinin ortadan kaldırılmasına yardımcı olabilir hem de diğer mahpuslara ve hapishane personeline yönelik çalışmalarıyla ayrımcılığı geriletmeye katkı sunabilirler. Hapishane yönetimlerinin de bu konuda irade göstermesi ve tavır alması sayesinde LGBTİ mahpuslar güvenlik kaygısı olmaksızın ortak kullanım alanlarını kullanabilecek, diğer mahpuslar gibi sosyal faaliyetlerden yararlanabilecek ve fiili izolasyon durumu sona erebilecektir. Bunun olması için ayrı bir hapishane inşa etmeye gerek yoktur. Sorunun çözümü konusunda irade göstermek ve STÖ’leri ve ilgili akademisyenleri sürece dahil etmek önemli bir adım olacaktır.
 
“Bu projenin inşaatına başlamadan önce, konunun muhatapları olan STÖ’ler olarak Adalet Bakanlığı yetkilileriyle beraber LGBTİ mahpusları ziyaret etmek, bu projeyi onlara da anlatmak, konuya ilişkin onların da görüşlerini almak ve sonrasında kamuya da açık bir şekilde görüşlerin tartışılacağı bir süreç yürütmek istiyoruz. Demokratik tutum bunu gerektirmektedir. Adalet Bakanlığı’nı LGBTİ mahpusların yaşantısını doğrudan etkileyecek “LGBTİ hapishanesi” adımını atmadan önce bu tutumu almaya çağırıyoruz.”
 
İmzacı kurumlar:
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST)
Flu Baykuş (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi)
Hêvî LGBTİ
İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği
KAOS GL
Kars Homofobi ve Transfobi Karşıtı Platform
Kırmızı Şemsiye Derneği
Lambdaistanbul LGBTİ
LeGeBİT Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Araştırmaları ve Dayanışma Topluluğu (Ege Üniversitesi)
Lion Queer (Galatasaray Üniversitesi)
LİSTAG
Malatya Homofobi ve Transfobi Karşıtı Gençlik
Pembe Hayat
Queer Adana
Siyah Pembe Üçgen
Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPOD)
Trans Danışma Merkezi Derneği
ZeugMadi LGBT  

Etiketler: insan hakları
İstihdam