13/11/2024 | Yazar: Oğulcan Özgenç

Uganda’da LGBTİ+ hakları alanında hak savunuculuğu yapan FARUG Derneği’nin kurucusu Kasha Jacqueline Nabagesera anlatıyor.

“LGBTİ+ karşıtı yasa, Uganda’da yaşayan LGBTİ+’ları yeraltına itti” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Uganda, Afrika’da LGBTİ+ karşıtlığının yasal ve toplumsal düzlemde en şiddetli şekilde yaşandığı ülkelerden birisi. İngiliz sömürge döneminden kalan Ceza Yasası’nın eşcinselliği suç sayan maddeleri uygulanmasa da 1990’lardan bu yana maddeleri uygulamaya yönelik baskı, 2023’te Afrika’nın en ağır LGBTİ+ karşıtı yasası olma özelliği taşıyan bir yasanın kabul edilmesiyle sonuçlandı.

Yasa, eşcinsel eylemlere ilişkin hapis cezası öngörmekle birlikte “eşcinselliği teşvik etmek” olarak tanımlanan bir suçla ülkedeki hak savunucularının çalışmalarını baltalıyor. Bununla beraber; “ağırlaştırılmış eşcinsellik” olarak tanımlanan bir suç, Uganda’da yaşayan LGBTİ+’ların ölüm cezasına çarptırılmasının önünü açıyor.

Uganda’daki LGBTİ+ karşıtı yasal çerçeve LGBTİ+ hakları alanında çalışan aktivistlerin çabalarını nasıl etkiliyor? Uganda’da LGBTİ+ karşıtı hareketi örgütleyen belli toplumsal gruplar var mı? Nefret yasası, LGBTİ+’ları nasıl etkiliyor?

Tüm bunları Uganda’da LGBTİ+ hakları alanında hak savunuculuğu yapan Freedoom and Roam Derneği’nin (FARUG) kurucusu ve GALAS'tan 2013’te Yılın Uluslararası Aktivisti ödülünü alan Kasha Jacqueline Nabagesera ile konuştuk.

Uganda'da geçen yıl LGBTİ+ karşıtı bir yasa kabul edildi. Yasa “ağırlaştırılmış eşcinsellikten” suçlu bulunanları ölüm cezasının önünü açıyor ve Afrika’daki en ağır LGBTİ+ karşıtı yasa olarak tanımlanıyor. Bununla beraber kabul edilen yasada “eşcinselliği teşvik etmek” ifadeleriyle bir suç da tanımlanıyor. Bu yasa LGBTİ+ hakları için savunuculuk faaliyetlerinizi nasıl etkiliyor?

Yasa; LGBTİ+ topluluğu üyelerine sağlık hizmetleri sunan, istihdam sağlayan, eğitim amaçlı ve güvenli buluşma alanları sağlayan kaynak merkezlerinin işletilmesini ve çalışmalarımızın kapsamını bütünüyle suç haline getiriyor. Eşcinselliğin teşviki maddesi açık bir şekilde faaliyet göstermemizi zorlaştırıyor. Yasa, Uganda’da yaşayan LGBTİ+ topluluğunu daha da yeraltına itti. Pek çok üye kendilerine sağlık hizmeti sunan, istihdam sağlayan, eğitim amaçlı ve güvenli buluşma alanları sağlayan kaynak merkezlerini film izlemek, başkalarıyla tanışmak ve sosyalleşmek için güvenli bir sığınak olarak kullanıyordu ki bu artık mümkün değil. Merkezlerin sunduğu hizmetleri, daha geniş bir topluluğa ulaştırması da artık imkânsız çünkü LGBTİ+ topluluğu yeraltına itildiği için bu hizmetleri ulaştırmak çok pahalı hale geldi.

Çeşitli ülkelerde LGBTİ+ karşıtlığını örgütleyen farklı gruplar var. Örneğin Türkiye'de LGBTİ+'lar 'Büyük Aile Buluşmaları' adı altında düzenlenen etkinliklerde hedef alınıyor. Bu toplantılar çoğunlukla radikal İslamcı gruplar tarafından organize ediliyor. Bu noktada şunu sormak istiyorum: Uganda'da LGBTİ+ karşıtı hareketleri destekleyen gruplar var mı?

LGBTİ+ karşıtı grupların hem iç hem de dış destekçileri var. LGBTİ+ karşıtı hareketleri finanse eden aşırı dini gruplar var ve ayrıca yürütmeden yasamaya kadar Uganda'nın liderleri de onları destekliyor. Uganda’daki LGBTİ+ karşıtı söylemler; Uganda'daki “görünmez güç” yani First Lady[1] tarafından yoğun bir şekilde desteklenen batıdaki LGBTİ+ karşıtı lobi gruplarından büyük destek alıyor. Uganda'daki LGBTİ+ karşıtı hareketin yüzü olan figürler var. Dünya bunu biliyor ama esas tehlikeli olan First Lady’nin LGBTİ+ karşıtı harekete destek olması. Tüm Ugandalı politikacıları dünyanın önde gelen LGBTİ+ karşıtı oluşumu olan Family Network'e bağlayan kişi o.

“LGBTİ+ topluluğu sürekli korku içinde yaşıyor”

Uganda’daki yasal ve siyasi bağlam LGBTİ+’ları nasıl etkiliyor? LGBTİ+ karşıtı yasanın kabul edilmesinin ardından LGBTİ+ topluluğu ne durumda? Bu konudaki gözlemleriniz neler?

Topluluk; yasadışı gözaltılar, tahliyeler, fiziksel ve cinsel saldırılar, anal muayene vb. durumlarla karşı karşıya kalarak sürekli korku içinde yaşıyor. Hareketin başladığı 1999 yılından bu yana 12 ay içinde 500'den fazla vaka kaydettik. Yasanın yürürlükte olması, polislere haklarımızı her şekilde ihlal etmeleri için imkan verdi ve mevcut durumda işleyen bir cezasızlık politikası var. Bir çete/mafya düzeni hakim. Medya sansürlü, bu da bize cinsel haklar konusunda duyarlı olma ve farkındalık yaratma alanı bırakmıyor. İkinci sınıf vatandaş konumundayız. Ancak umutsuzluğa yer yok, yolumuza devam ediyoruz.

Uganda’da faaliyet gösteren “Fredoom and Roam Uganda”nın kurucusu olduğunuzu biliyoruz. Bu bağlamda, LGBTİ+ karşıtı harekete karşı mücadele etmek için diğer kuruluşlar veya paydaşlar arasında herhangi bir işbirliği veya ortaklık var mı? Başka bir deyişle, Uganda'da LGBTİ+ haklarını savunan bir ittifak var mı? LGBTİ+ hakları alanında çalışmayan ancak hak savunuculuğu yapan diğer sivil toplum kuruluşları, LGBTİ+ haklarını savunmak için ne yapıyor?

Evet, hala bizimle birlikte çalışan birkaç kuruluş var, birçoğunu süreçten korktukları için yol boyunca kaybettik. Hala bizimle yan yana duran ve bizi sonuna kadar savunmaya istekli olanlarımız var. Yasalar pek çok kişinin bize katılmasını zorlaştırdı.

“Yasa iptal edilse bile kitleler hakkımızda olumsuz çağrışımlara sahipler”

Uganda’daki LGBTİ+ karşıtlığını göz önüne aldığınızda LGBTİ+ hakları için devam eden mücadelede en büyük zorluklar olarak neleri görüyorsunuz?

En büyük zorluk, farkındalık yaratacak platformları kaybetmemiz, çünkü yasa iptal edilse bile kitleler hala hakkımızda olumsuz çağrışımlara sahipler. Bu da LGBTİ+ topluluğunun eşitsizlikle ve adaletsizliklere karşı karşıya kalmaya devam edeceğini gösteriyor. İngiliz sömürge döneminden miras alınan Ceza Yasası[2] da eşcinselliğin bir suç olduğunu söylüyor. Elbette eşcinselliğin suç olmaktan çıkarılması en doğru yol çünkü bu takdirde en azından bizi koruyan ve kimsenin LGBTİ+’ları cezalandırmak için atıfta bulunmayacağı bir yasa için mücadele edebileceğiz.

LGBTİ+ karşıtı hareketler dünya çapında yükselişte. Devlet başkanları, hükümet yetkilileri, siyasi partiler LGBTİ+ karşıtlığı konusunda birbirlerinden çok şey öğreniyor. Bu noktada, dünya çapında LGBTİ+ hakları üzerine çalışan aktivistlerin ve örgütlerin uluslararası dayanışmayı örgütlemeleri önemli görünüyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Biz her zaman dünyanın dört bir yanından diğer örgütler ve hareketlerle birlikte çalıştık ve bunca yıldır devam etmemizi sağlayan da bu dayanışma oldu. Tüm sosyal adalet hareketlerine, sendikalara, feministlere, çevrecilere, şirketlere ihtiyacımız var, herkes ayağa kalkmalı ve başka bir grubun karşılaştığı herhangi bir adaletsizlikle mücadele etmeli. Bu dünyanın biraz daha iyi ve barışçıl olmasının tek yolu bu.

Türkiye'deki LGBTİ+’lar ile paylaşmak istediğiniz bir mesaj var mı?

Umutsuzluğa kapılmayın. 50 yıl önceki hareket, varlığını kabul ettirmek için güçlü durdu, bugün birçoğumuzun ayağa kalkması için bir yol açtı. Bugün mücadele etmeyerek bizden sonra gelenlere de haksızlık etmeyelim. Kolay olacağını söylemeyeceğim, yol boyunca birçok kişiyi kaybedeceğiz, evlerimizi, arkadaşlarımızı ve ailelerimizi feda edeceğiz ama üstesinden geleceğiz. Yalnız değilsiniz. A luta continua[3].

 

Bu söyleşi ilk olarak Kaos GL Dergisi'nin Uluslararası Ahval dosya konulu 197. sayısında yayınlanmıştır. Dergiye kitapçılardan veya Notebene Yayınları’nın sitesinden ulaşabilirsiniz. Online aboneler dergi sitesinden dergiyi okuyabilir.

 



[1] Janet Kataaha Museveni: 1986’dan bu yana Uganda başkanı Yoweri Museveni’nin eşi. 6 Ekim 2016’dan bu yana Eğitim ve Spor Bakanı olarak görev yapan Janet Kataaha Museveni’nin ülkedeki LGBTİ+ karşıtlığı konusunda önemli bir rolü olduğu belirtiliyor.

[2] Uganda’nın İngiliz sömürge bölgesi olmasıyla beraber eşcinselliği suç sayan yasalar, Uganda’nın bağımsızlığını ilan etmesinden bu yana muhafaza edildi. Söz konusu yasalar, uzun zamandır uygulanmasa da eşcinsellik karşıtı kimi uygulamaları canlandırma girişimleri 1990’lardan bu yana devam ediyor. Ülkedeki mevcut LGBTİ+ karşıtlığı ve 2023’te kabul edilen yasa 1990’lardan bu yana ivme kazanan sürecin bir sonucu olarak okunabilir.

[3] Bu çağrı, Mozambik bağımsızlık savaşında Portekiz sömürge yönetimine karşı bir toplanma çağrısıydı. Türkçeye “Mücadele devam ediyor” olarak çevrilebilecek çağrı, 2011 yılında Ugandalı LGBTİ+ hakları aktivisti David Kato’nun öldürülmesinin ardından bir dayanışma çağrısı olarak da kullanıldı.


Etiketler: insan hakları, kadın, siyaset, dünyadan
2024