30/04/2024 | Yazar: Kaos GL

1 Mayıs’a giderken LGBTİ+’lar işyerlerinde ayrımcılığa maruz kalmaya devam ediyor, istifaya zorlanıyor, tehdit ediliyor. Koruma mekanizmaları ise LGBTİ+ çalışanların haklarını korumak konusunda yetersiz.

“LGBTİ+lar işyerlerinde cinsel yönelim ve cinsiyet kimlikleri nedeniyle istifaya zorlanıyor” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Yarın, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü. Uluslararası İşçi Bayramı’nda dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçiler sokakta olacak. Grev hakkı, güvencesiz ve taşeron çalışma, adil maaşlar, sendikal haklar, iş kazaları 1 Mayıs’ın gündemlerinden sadece bazıları.

LGBTİ+’lar da 1 Mayıs’ın öznesi olarak mevcut zorlu koşulları deneyimleyen toplumsal gruplardan sadece birisi. LGBTİ+’lar cinsel yönelimleri ve cinsiyet kimlikleri nedeniyle işyerlerinde ayrımcılığa maruz kalmaya devam ediyor. Koruma mekanizmalarının yetersizliği ve eksikliği, LGBTİ+’ların çalışma hayatını derinden etkiliyor.

Kaos GL Derneği’nin her sene yaptığı istihdam araştırmasının 2023 sonuçları geçtiğimiz aylarda “Türkiye’de Kamu Çalışanı LGBTİ+’ların Durumu” ve “Türkiye’de Özel Sektör Çalışanı LGBTİ+’ların Durumu” başlıklı iki raporda kamuoyu ile paylaşıldı. Prof. Dr. Mary Lou O’Neil, Dr. Reyda Ergün, Dr. Selma Değirmenci, Dr. Kıvılcım Turanlı, Doğancan Erkengel ve Öykü Deniz Aytemiz’in hazırladığı, editörlüğünü Kaos GL’den Murat Köylü ve Defne Güzel’in yaptığı raporlar; LGBTİ+’ların işyerlerinde maruz kaldığı ayrımcılığı belgeliyor.

“İşime son verildi ve birkaç iş anlaşmasının da iptaline sebep oldular, bu yüzden gizlenmek zorunda kaldım”

Türkiye’de Özel Sektör Çalışanı LGBTİ+’ların Durumu 2023 Raporu’nun verilerine göre; araştırmaya katılan 197 kişinin yüzde 16,2’si cinsiyet kimliği veya cinsel yönelimleri nedeniyle işyerlerinde ayrımcılığa maruz kaldığını belirtti. Rapora göre; ayrımcılığa maruz kalmamak için kimliğini gizleyenlerin oranı ise yüzde 22,8.  

Raporda yer alan özel sektöre çalışanı LGBTİ+’ların ifadelerden bazıları şöyle:

“Daha önceki iş yerimde bu sebeple işime son verildi ve birkaç iş anlaşmasının da iptaline sebep oldular, bu yüzden gizlenmek zorunda kaldım.”

“Kadınlar lavabosunu kullanamıyorum, istediğim isimle hitap edilmiyor ve zamiri de istediğim şekilde değil doğumda atanmış cinsiyetime göre kullanıyorlar.”

“Bir yöneticim sınır aşan soruları “dostça” yaklaştığını düşünerek sordu. Yeni işe giren ve akabinde çıkan biri, aileleri LGBTİ+ özendirmesinden korumak gerektiğini, çocukken bunların anlaşılamayacağını söyledi; benim dışımda tepki veren olmadı.”

Rapora göre, özel sektörde çalışan LGBTİ+’ların yüzde 25’i maruz kaldığı ayrımcılığa dair herhangi bir bildirimde bulunmadı.

Raporda, şu ifadeler yer aldı:

“LGBTİ+ çalışanlar ayrımcılık karşısında işlerini kaybetme korkusu, daha ağır bedeller ödeme olasılığı, cinsel kimliklerinin kendi kontrolleri dışında açığa çıkmasından çekinme, iş dışındaki hayatlarında karşılaşabilecekleri zorluklar ve benzeri nedenlerle haklarını arayamamaktadırlar. Önemli bir başka bulgu da LGBTİ+ çalışanların ayrımcılığa karşı haklarının korunacağına dair inançsızlıklarıdır.”

Raporda maruz kalınan ayrımcılığı bildirmede kurumsal ve hukuksal yaklaşımın yetersizliği, sendika ve meslek örgütleri açısından da önemli bir bulgu olarak kaydedildi. Özel sektör raporunun verilerine göre; araştırmaya katılan özel sektör çalışanı LGBTİ+’ların yüzde 82,2’si herhangi bir meslek örgütüne veya sendikaya üye olmadığını ifade etti.

“Müdürüm beni sürmekle ya da işten attırmakla tehdit ediyor”

Türkiye’de Kamu Çalışanı LGBTİ+’ların Durumu 2023 Raporu’na göre ise kamu sektöründe çalışan LGBTİ+’ların yüzde 16,7’si ayrımcılığa maruz kaldığını belirtti. Araştırmaya katılanların yüzde 47,9’u ise herhangi bir ayrımcılıkla karşılaşmadığını çünkü cinsel yönelim veya cinsiyet kimliklerini gizlediklerini ifade etti.

Raporda araştırmaya katılanların şu ifadeleri yer aldı:

“Lezbiyen olduğumu dışardan tahmin edenler oldu ve buna yönelik arkamdan hem yüzüme karşı kötü yargılayıcı dışlayan sözler söyleyenler oldu.”

“Giydiğim gökkuşağı renklerine yakın tişörtler her zaman alay veya iğneleme konusu oluyor.”

Belirttiğim gibi müdürüm bazen beni tehdit ediyor. Her ne kadar gey olduğumu bilmese de anlıyor ve beni sürmekle ya da işten attırmakla tehdit ediyor.”

Rapora göre; kamu sektöründe çalışan LGBTİ+’ların yüzde 47,4’ü çalıştığı kurumda maruz kaldığı ayrımcılığa dair herhangi bir bildirimde bulunmadı. Araştırmaya katılanlardan sadece bir kişinin maruz kaldığı ayrımcılığı yargıya taşıdığı belirtilen raporda şu ifadeler yer aldı:

“Kurum içinde yetkililere sadece 1 kişi sözlü bildirimde bulunmuştur. TİHEK’e ve Kamu Denetçiliği Kurumuna başvuru ise hiçbir vakada tercih edilmemiştir. Katılımcıların hiçbirisi yaşanan ayrımcılığı sendikaya veya meslek örgütüne bildirmemiştir.”

İstihdamda LGBTİ+’ların Durumu 2024 Araştırması başladı!

2024 Araştırması anketine katılmak için tıklayın!

“Çalışma hayatında kapalılık stratejisi ile var olmaya çalıştığınızda iş kolunuzdaki meslek odasında, dernekte ya da sendikada var olamıyorsunuz”

29 Nisan Pazartesi günü Genç LGBTİ+ Derneği’nin düzenlediği “Kadın+'lar ve LGBTİ+'ların Sendikalaşma Süreci” panelinde konuşan Kaos GL Derneği Genel Koordinatörü Umut Güner de LGBTİ+’ların çalışma hayatında yaşadığı zorluklara ve LGBTİ+’ların 1 Mayıs yürüyüşlerine katılmasının tarihine ilişkin bir konuşma yaptı.

Güner, LGBTİ+ olarak açılmanın en zor olduğu alanlardan birisinin çalışma hayatı olduğuna dikkat çekti. Güner, LGBTİ+’ların sendikalarda ve meslek örgütlerinde var olamamasına dair şunları söyledi:

“Açılmanın en zor olduğu alanlardan biri çalışma hayatı olduğu için, işyerinde açılamayan LGBTİ+lar, çalışma hayatına ilişkin LGBTİ+ sosyal ortamlarında da konuşmak istemiyorlar. Bir lubunyaya her şeyi sorabilirsiniz ama nerede ne iş yaptığını soramazsınız. Çalışma hayatında kapalılık stratejisi ile var olmaya çalıştığınızda ve kapalı olarak yaşadığınızda çalışma işkolunuzdaki meslek odasında, dernekte ya da sendikada var olamıyorsunuz.”

Sendikaların ve meslek odalarının LGBTİ+ üyelerinin olabileceğinin düşünülmediğini vurgulayan Güner, “Kaos GL ilk kez 1 Mayıs 2001 yılında 1 Mayıs’a katıldıklarında “Eşcinsellerin 1 Mayıs’ta ne işi var” gündemi ile tartışma oldu. O dönem KESK, DİSK, Türk-İş sendikalarının başkanlarına da mikrofon uzatıldı. Kaos GL’ye ya da alanda yürüyen LGBTİ+’lara mikrofon tutmadılar. Ve o dönemde en iyi yanıt “1 Mayıs özgürlük talebi olan herkesin talebini yükseltebileceği bir alandır” yanıtı idi. Peki bu yanıt bize ne diyor? “Aslında eşcinsel biseksüel, translar işçi ya da memur olamazlar” sadece özgürlük talepleri olabilir. Ve bu talepler iş yaşamlarına ilişkin olamaz diyor” dedi.

Güner, 1993’te yasaklanan Onur Yürüyüşü sonrasında Onur Yürüyüşlerine giden yolun 1 Mayıs’la başladığını belirtti.  

“Çalışma hayatındaki sorunları sadece çalışma saatleri ve koşulları ile sınırlı bir alan olarak tariflemek mümkün değil”

Güner, çalışma hayatında LGBTİ+’ların maruz kaldığı zorluklara dair şunları söyledi:

“LGBTİ+lar işyerlerinde açılamadıkları için özel hayatlarında da gizlenmek zorunda kalabiliyorlar. Bu da sosyal hayata katılımını, kendini gerçekleştirmesinin önünde bir engele dönüşebiliyor. Özel hayatta yaşadığı bir şiddet, ayrımcılık ya da zorbalığa karşı herhangi bir şekilde harekete geçmesinin önünde bunun çalışma hayatında karşısına çıkmasından endişe edebiliyor. Bu da çalışma hayatının zorluğunu göstermesi açısından önemli oluyor. Çalışma hayatı aynı zamanda aileye karşı özgürlüğümüzü en azından ekonomik özgürlük bakımından kazanmamızı sağlayan sürecin önemli bir parçası. Doğal olarak çalışma hayatındaki sorunları sadece çalışma saatleri ve koşulları ile sınırlı bir alan olarak tariflemek mümkün değil.”

Güner, sözlerine şöyle devam etti:

“Türkiye özelinde çalışma hayatında “aile”yi merkeze alan ve çalışma hayatındaki sosyal destek mekanizmalarında her çalışanın cis-heteroseksüel olduğu ve ailesi olanların öncelikli olduğu bir iş yeri kültürü hâkim. Bayram tatilleri, izin öncelikleri gibi sosyal destek mekanizmaları her zaman ailesi olanların önceliklendirildiği ve bekarların zaten buna ihtiyacı olmadığı üzerinden ilerler. Eşcinsel, biseksüel, translar “evli olmadıkları” için bekar çalışan kategorisinde her daim fedakârlık yapılması beklenir.”

“İşyerinde açık olamayan LGBTİ+lar sendikalarda da açık kimlikleriyle örgütlenemiyorlar”

Çalışma hayatında LGBTİ+’lar açısından bir “pembe tavan”ın varlığından söz eden Güner, “LGBTİ+lar işyerinde cinsel yönelim ve cinsiyet kimlikleri nedeniyle istifaya zorlanıyor ve “tacizci olmakla” veyahut “açılmaya zorlamak” gibi tehditlerle istifa etmek zorunda kalabiliyor.  Çalışma hayatında LGBTİ+lar görünür olmadıkça yaşadıkları sorunlar da görünür olamıyor. Bütün bu gündemlerle biz özel sektörde ve kamu sektöründe LGBTİ+ çalışanlar ne sorunlar yaşıyor araştırmasını yapmaya başladık. Bu araştırmanın bu sene 10.senesindeyiz. Araştırma sonuçlarına genel olarak baktığımız da çalışanların iş görüşmesi sürecinde ayrımcılığa uğradıklarını, iş yerinde ayrımcılığa uğramamak için gizlenme stratejileri geliştirdiklerini görüyoruz. Aynı zamanda işyerinde açık olamayan LGBTİ+lar sendikalarda da açık kimlikleriyle örgütlenemiyorlar” diye konuştu.

Kaos GL’nin 2010’dan bu yana sendikalara yönelik farkındalık çalışmaları yaptığını belirten Güner, “Sendikal hareketin kendine has sorunlar var. Eril yapısı ve sendika yönetimlerinin 3 senede bir değişiyor olması, sendikalarla yaptığınız bütün çalışmaların sıfırdan başlamasına neden oluyor. Bu durumda da sendikalar, LGBTİ+ haklarını geliştirme konusunda farkındalık kazanmanın ötesine geçemiyor” dedi.

Güner, sözlerini şöyle noktaladı:

“KESK, Tüm Bel-Sen, Eğitim-Sen, SES sendikaları tüzük değişikliklerini yaptı. Bu değişiklikler Türkiyeli lubunya işçi ve memurların mücadelesi ile oldu.”


Etiketler: insan hakları, çalışma hayatı
2024