04/07/2023 | Yazar: Aslı Alpar

Av. Kerem Dikmen, RTÜK’ün açıkladığı internet medyası denetimindeki “kırmızı çizgileri”ni KaosGL.org’a değerlendirdi.

“LGBTİ+’lar üzerinde uyguladıkları deneyi toplumun bütününe uyguluyorlar” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Fotoğraf: Avukat Kerem Dikmen, Kaos GL Derneği 2022 LGBTİ+'ların İnsan Hakları Raporu sunumundan, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi

Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) internet üzerinden isteğe bağlı yayıncılığın denetimine dair dün yayımladığı açıklamayı Kaos GL Hukuk Koordinatörü Kerem Dikmen değerlendirdi.

Av. Dikmen, İstanbul’da 18 Eylül 2022’de gerçekleştirilen LGBTİ+’ları hedef gösteren “Büyük Aile Buluşması” çağrısını kamu spotu olarak yayınlayan RTÜK’ün “ailenin, çocukların ve milli-manevi değerlerin korunması”na dair kırmızı çizgilerinin yer aldığı açıklamasını “topluma ayar verme” olarak yorumluyor:

“RTÜK’ün bu açıklaması bana kullandığı dil ve yaklaşım nedeniyle, yayın kuruluşlarına kırmızı çizgi hatırlatması yapması nedeniyle Genel Kurmay Başkanlığı’nın internet sitesinden duyurulan ve sonra da e-muhtıra olarak anılan 27 Nisan 2007 bildirisini hatırlattı. Okurken sanki ekranda birinin bana parmak salladığını hissettim.

“Orada da temel değerler üzerinden, dini duyguların istismar edilmesi, aileye küçük çocuklara karşı faaliyetlerin ön plana çıkarılması gibi bir takım unsurlar üzerinden siyasete ayar verilmişti. Elbette RTÜK üyeleri ve başkanı TBMM tarafından seçilmektedir ve durumu özdeşleştirmek hata olur. Ancak RTÜK’ün son açıklamasının bende hissettirdiği duygu da ‘bunu bir yerden hatırlıyorum’ oldu. RTÜK’ün bir denetim değil yayıncı kuruluşlar üzerinde vesayet kurumu olduğunu çok net şekilde gösteriyor.

“Bu da topluma ayar verme bildirisi. Bu anlamda 27 Nisan e-muhtırasından tek farkı bana göre o bildirinin apoletsiz bir versiyonu. RTÜK tıpkı diğer kamusal kurullarda olduğu gibi önce en zayıf gördüğü kesimlere saldırıyor, o kesimlere yaptığı saldırılara karşı toplumun refleksini ölçüyor, toplum yeterli refleks göstermezse o yöntemi toplumun bütününe yayıyor.”

“Ailenin yaşadığı krizin sebebi LGBTİ+’lar değil, devlet yöneticileri”

RTÜK’ün kurumsal ayrımcılığının bahanesi olan “ailenin korunması”na dair Av. Dikmen şunları belirtti:

“Bizim için bu açıklama şaşırtıcı değil çünkü RTÜK’ün sırf iki eşcinsel çiftin varlığını gösterdiği için yayıncı kuruluşları yasaklandığını ya da onlara para cezası verdiğini gördük yakın geçmişte. Bu bildiriyle de LGBTİ+’lar üzerinden uyguladıkları ve başarıya ulaştığını düşündükleri metodolojiyi, yayıncı kuruluşlar üzerinden toplumun genelinde uyguluyorlar.

“Ancak ne yazık ki bu yaşananlar meslek ve hak örgütlerince yeterli tepkiyi karşılanmıyor, bu çok açık şekilde topluma ayar verme açıklaması. Bu ayar verilirken yine aile kullanılıyor, ailenin ve çocukların sözde korunması kullanılıyor. Sözde diyorum çünkü Türkiye’de aile çok ciddi bir kriz içerisinde ama gerçek krizden bahseden yok.

“Aileler evrensel standartlarda sağlık ve eğitim hizmetine ulaşamıyor, aileler yoksulluk içinde, kirasını ödeyemiyor, ilaca erişemiyor, iş bulamıyor, iş bulanların maaşları artan ücretlere yetişemiyor, sağlıklı beslenme imkanından yoksun. Bunun sebebi devlet tarafından sunulan kamu hizmetlerinin yetersizliği. Özetle bu krizi yaratanlar LGBTİ+’lar değil, topladığı verginin gereği gibi kamu hizmet vermeyen devlet yöneticileri. Bugün LGBTİ+’ların, ailelerin, çocukların yaşadığı yoksulluk ve yoksunluk krizinin nedeni ifade özgürlüğünün baskı altına alındığı bu ortamda özgür ve açık bir tartışmanın yapılamıyor oluşu.”

 


Etiketler: insan hakları, medya, nefret suçları
2024