10/12/2024 | Yazar: Ebru Apalak
Bütün dünyada insan hakları ihlalleriyle mücadele eden LGBTİ+’ların yeni yılda çözülmesi gereken birçok sorunu var.
Fotoğraf: Dilara Açıkgöz / csgorselarsiv.org
Bugün 10 Aralık İnsan Hakları Günü, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişinin 76'ncı yıldönümü.
LGBTİ+’lar 2024 yılında Türkiye’de ve dünyada birçok hak ihlaline maruz kaldı. Türkiye’nin yanı sıra Rusya, Gürcistan, Azerbaycan, Polonya ve Macaristan, LGBTİ+’lara yönelik hak ihlallerinde başı çeken ülkeler arasında. LGBTİ+ karşıtı uygulama ve politikalar ülkeden ülkeye farklılık gösterse de özellikle sağ iktidarların yükselişiyle birlikte birçok ülkede aile odaklı tartışmalar sürüyor. Aktivist ve hukukçular, LGBTİ+’ların 2025 yılında gündeme getirilmesi gereken sorun ve talepleri arasında seçim yapmakta zorlanıyor.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi LGBTİ+ Hakları Komisyonu’ndan Atilla Dirim, Ankara Barosu LGBTİ+ Hakları Merkezi’nden Avukat İlayda Doğa Karaman ve Kaos GL Derneği İnsan Hakları Programı Koordinatörü Avukat Kerem Dikmen, LGBTİ+’ların durumunu, sorun ve taleplerini kaosgl.org’a değerlendirdi.
Atilla Dirim
“Türkiye’deki LGBTİ+ komünitesi, tüm baskılara rağmen çok canlı ve aktif bir mücadele yürüttü”
İHD Ankara Şubesi LGBTİ+ Hakları Komisyonu’ndan Atilla Dirim, Türkiye’de ve dünyada 2024 yılında sağ iktidarların güçlenmesine bağlı olarak homofobi ve transfobinin arttığını kaydetti. Kuruluşunun üzerinden yaklaşık bir yıl geçen İHD Ankara Şube’nin LGBTİ+ Hakları Komisyonu’na ihtiyaç olduğunu belirterek, Komisyon’un kurulmasının en önemli sebebinin İHD’nin değişim ve dönüşüm sürecini hızlandırmak olduğunu aktardı. Dirim, “İHD’nin Türkiye’deki şubelerinde LGBTİ+ kapsayıcılığının artması özellikle taşrada LGBTİ+ların hayatını önemli ölçüde kolaylaştırabilir” dedi.
Türkiye’deki LGBTİ+’ların 2024’te bütün baskılara karşın sokağa çıktığını söyleyen Dirim, şöyle konuştu:
“Türkiye’deki LGBTİ+ komünitesi, tüm baskılara rağmen çok canlı ve aktif bir mücadelenin içinde oldu. Toplumun diğer ezilen kesimleriyle beraber mücadele etmek gibi bir yönelime sahipti.”
İnsan hakları alanında çalışan tüm kurumları LGBTİ+ mücadelesini sahiplenmeye, çözüm için mücadeleyi yükseltmeye ve buna uygun politikalar üretmeye çağırdı.
İlayda Doğa Karaman
LGBTİ+’lar Yunanistan ve Almanya’da kazanım elde etti
Ankara Barosu bünyesinde 2018 yılında kurulan LGBTİ+ Hakları Merkezi’nden Avukat İlayda Doğa Karaman, LGBTİ+’ların 2024’te tüm dünyada karşılaştıkları zorlukların yanında elde ettikleri kazanımlardan söz etti. Karaman, Yunanistan’da evlilik birliğinin kabul edilmesinin, Almanya’da ise beyana dayalı olarak cinsiyet hanesinin değiştirilmesinin kazanım olduğunu söyledi.
Avukat Karaman: “Çok tehlikeli görüyoruz”
Hukukçular, Türkiye’de Anayasa'daki "aile" tanımıyla ilgili tartışmaları yorumladı. Karaman, resmî belgelerdeki cinsiyet hanesinde değişiklik yapan transların yasal zeminde evlilik hakkına sahip olduklarını hatırlattı. AKP iktidarının bunu değiştirmek istediğine dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Biz bunu çok tehlikeli görüyoruz. Şu an önümüze buna yönelik herhangi bir şey sunulmadığı için bir çalışma geliştiremiyoruz. Çünkü günümüzde muhalefetin konuşmak veya değiştirmek istediği her şey, ‘Başka bir tehlikeye yol açar mı?’ çekincesiyle ilerici düşüncelerin veya tartışmaların önünü tıkayan bir hâl aldı.”
Kerem Dikmen
Avukat Dikmen: “Bu anayasa değişikliğinin amacı; LGBTİ+ karşıtlığına anayasal çerçeve oluşturmak”
Kaos GL Derneği İnsan Hakları Programı Koordinatörü Avukat Kerem Dikmen ise, evliliğin anayasada düzenlenecek bir konu olmadığına dikkat çekti. Söz konusu tartışmayı “LGBTİ+’lara dönük bir anayasa değişikliği olduğunu söylemek mümkün. Bildiğim kadarıyla hiçbir devlet, evlilikle ilgili bu kadar spesifik bir normu anayasasına yerleştirmeye hareket etmemişken Türkiye buna yöneliyor” diyerek yorumladı. Anayasa değişiklik teklifiyle kanunun gerekçesine bakınca LGBTİ+’lar açısından birtakım riskler olduğunu dile getirdi. Geri çekilen kanun teklifinin TBMM Anayasa Komisyonu’nun birinci ve ikinci oturumlarındaki katılımcı kurum ve kuruluşların bir kısmının devlet destekli STK’lar, diğer kısmınınsa doğrudan devlet kurumları olduğunu anımsattı. Dikmen, anayasa değişikliğinin amacı ve etkisine ilişkin şu ifadeleri kullandı:
“Bunlar açıkça LGBTİ+’ların insan hakları gündeminin karşısında bir pozisyon aldılar. Dolayısıyla bu anayasa değişikliğinin amacı; LGBTİ+ karşıtlığına anayasal bir çerçeve oluşturmak. Çünkü anayasa maddeleri birbirinden bağımsız değil. Bu gerekçelerle bir anayasa maddesi yarattığınızda ileride LGBTİ+ karşıtı bir yasanın Anaysa Mahkemesi’nde (AYM) iptali görüşüldüğü zaman AYM üyeleri sadece yasa maddelerine değil o maddelerin tartışma süreçlerine de bakacaklar. Dolayısıyla diğer maddelere de etkisi olacak.”
LGBTİ+ hareketinin 2025 yılı için en acil gündem maddesi ne olmalı?
Aktivist Dirim, LGBTİ+’ların tüm sorunlarının acil ve önemli olduğunu söyledi. Yeni yılda en acil gündeme getirilmesi gereken konuların LGBTİ+ların var oluş haklarının tanınmasına yönelik politikalar üretilmesi ve transların hormon ilaçlarına erişim sorunu olduğunu vurguladı. Dirim buna dair, “Translar üzerindeki baskıların son bulması, trans kimliğinin kabul edilmesi, uyum süreçlerini yürüten hastane ve hekim sayısının arttırılması, hekimlerin Cinsel Eğitim, Tedavi ve Araştırma Derneği'nin eğitiminden geçirilmesi, bunların hepsi gündeme getirilmesi gereken acil sorunlar. 2025’te her şeyden önce LGBTİ+’ların varoluş haklarının tanınması, bunun sürekli gündemde tutulması, kazanma üzerine kurulu mücadele biçimlerinin geliştirilmesi gerekiyor” diye konuştu.
Avukat Karaman, LGBTİ+ların durum ve ihtiyaçlarının “çok yakıcı” olduğunu ifade etti. Karaman, Türkiye’de ana akım medyada LGBTİ+ haklarının insan hakları olduğuna ilişkin bir kampanyanın birçok şeyi değiştirebileceğine işaret etti.
“Bütün gündem maddeleri acil” diyen Avukat Dikmen ise, LGBTİ+’larla ilgili en acil gündem maddelerinin LGBTİ+’lara dönük nefret cinayetlerinin sonlanması, işkence ve kötü muamele olaylarının sonlandırılması, barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşlerine kolluk güçlerinin müdahalelerinin sistematik bir işkence ve kötü muamele olarak kabul edilmesi olduğunu söyledi.
*Bu haber, Avrupa Birliği’nin maddi desteği ile hazırlanmıştır. İçerik tamamıyla KaosGL.org’un sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.
Etiketler: insan hakları, medya, çalışma hayatı, eğitim, barınma, aile, siyaset, sağlık hakkı, anayasa, özel haber, beda