28/02/2025 | Yazar: Kaos GL

LGBTİ+ ve kadın örgütleri, Medeni Kanun ve Ceza Kanunu’nda yapılması öngörülen LGBTİ+ karşıtı düzenlemelere tepki gösterdi: “O dolaptan çıktık bir kere, bir daha girmeyiz”

LGBTİ+ örgütlerinden LGBTİ+'ları hedef alan kanun teklif taslağına tepkiler Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

2025 “Aile Yılı” olarak belirlenmişken, çantadan bu kez de Türk Ceza Kanunu’nda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklif Taslağı çıktı. KaosGL.org’un ulaştığı kanun teklif taslağına göre; “biyolojik cinsiyet” ifadesi Ceza Kanunu’na eklenecek. Kamusal alanda LGBTİ+ ifade biçimleri cezalandırılacak, cinsiyet uyum sürecine ilişkin yasal prosedürler zorlaşacak.

Tıklayın-LGBTİ+’lar, Medeni Kanun ve Ceza Kanunu’nda yapılması öngörülen değişikliklerle hedefte

Söz konusu kanun teklif taslağı sosyal medyada tepki topladı. LGBTİQ+’lar Kriminalize Edilemez hashtagi ile pek çok kullanıcı taslağa tepki gösterdi.

LGBTİ+ ve kadın örgütleri ile insan hakları örgütleri de dahil olmak üzere pek çok sivil toplum örgütü sosyal medyadan taslağa tepki olarak açıklamalar yayınladı:

Direnişin Renkleri: İzninizle var olmadık, yasaklarınızla yok olmayacağız! Medeni Kanun ve Ceza Kanunu’nda planlanan değişiklikler varoluşlarımızı hedef alıyor. Cinsiyet uyum yaşı 18'den 21 yaşa çıkartılıyor, 'Biyolojik Cinsiyet' ifadesine aykırı söylemlerin ve 'resmî' olamayacak eşcinsel evlilik töreni yapanların cezalandırılması planlanıyor. Uyum sürecini zorlaştıran, kimliğimizi suç sayan, LGBTİ+ ifadeleri cezalandırmayı amaçlayan bu düzenlemeler kabul edilemez! Haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmeyeceğiz!”

TİP LGBTİ+ Bürosu: Basına yansıyan, meclise henüz gelmeyen TMK/TCK değişim taslağının yakın takipçisiyiz. Bu ülkede yaşayan hiçbir LGBTİ+'yı kriminalize edemeyecekler, biz buna geçit vermeyeceğiz. Bir yanı biyoloji derken, satır arası fıtrat diyen gerici kanunlara kimseyi teslim etmemek için varız!

LGBTİQ+ Meclisleri: Bu yasa geçerse LGBTİQ+'lar ölecek. Haberdeki şekliyle yasa tasarısının geçtiği durumda zaten ayrımcılığa maruz kalan transların cinsiyet uyum süreçleri zorlaştırılacak, "hayasızlık" gibi soyut kavramlarla ayrımcılık yasal ve meşru gösterilecek, örgütlenmek cezaya tabi olacak. Yıllardır farklı cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerine düşman olanların bunu yasalaştırma çabası bizi şaşırtmıyor, ama örgütlenmeyi cezalandırmanız bizi engellemez. Gökkuşağı değil ayrımcılık suç. LGBTİQ+ düşmanlarına karşı birlikte mücadele edelim.

Demir Leblebi: Yeni TCK ve Medeni Kanun taslağında açıkça LGBTİQ+ varoluşlarımızı cezalandıran maddeler olduğu ortaya çıktı. Yasa taslağına göre: Cinsiyet uyum ameliyatı yaşı geciktirilicek, zorlaştırılacak “Biyolojik cinsiyete aykırı” söylemde bulunanlar 1 yıldan 3 yıla kadar cezalandırılacak. Resmi olmayan eşcinsel evlilik ve nişan törenleri yapanlar 18 aydan 4 yıla kadar cezalandırılacak. Bu yasayı geçirmeyeceğiz, o dolaptan çıktık bir kere, bir daha girmeyiz!

Kadın Savunması: LGBTİ+ OLMAYI SUÇ SAYAN YASA TASLAĞINI KABUL ETMİYORUZ! Hayatımıza, Bedenimize Yapılan LGBTİ+ Düşmanı Saldırılara Karşı Herkesi Dayanışmaya ve Mücadeleye Çağırıyoruz. İktidar önümüzdeki ay LGBTİ+ olmayı suç sayacak bir yasa tasarısını Meclis'e getirmeye hazırlanıyor. Heteroseksist trans düşmanı beden algıları, sınırları, hastalık tanıları trans uyum süreçlerini, iş bulmaktan ev bulmaya kadar hayatın her alanını zaten zorlaştırıyorken şimdi de LGBTİ+’lar olarak bizleri, varoluşumuzu, bedenlerimiz üzerindeki söz hakkımızı suç ilan eden kanun teklif taslağı oluşturuldu. Bu taslağa göre cinsiyet uyum süreçlerine dair operasyonların yaşı 18’den 21’e yükseltilecek ve "üreme yeteneğinden yoksun olma" şartı getirilecek; devletten izin almadan yapılan, yurtdışında yapılan cinsiyet değiştirme operasyonları yasadışı sayılacak. Bundan birkaç ay önce ise hormona erişimimiz kısıtlanmıştı. Bedenimiz bizim, hormona erişim ve cinsiyet uyum süreci en temel sağlık hakkımız. Engelleyemezsiniz! Taslaktaki lubunya düşmanı kanunlar saymakla bitmiyor. "Biyolojik cinsiyete, genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunmayı teşvik eden, öven veya özendirene" hapis cezası verileceğine dair madde var. Aynı cinsiyetteki kişilerin sembolik nişan, evlenme töreni yapmasına da hapis cezası. Devlet her kurumuyla lubunyalara, kadınlara savaş açmış durumda. Bu yılı aile yılı ilan eden iktidar hiç hız kesmeden bedenimizi, kimliğimizi kriminalize eden politikalarına devam ediyor. Bedenlerimiz, arzularımız hapsetmeye çalıştıkları sınırlara hiçbir zaman sığmadı, sığmayacak! Bedenlerimizi devletin, erkeklerin tüm denetimlerine karşı; erkek şiddetine karşı; babaların, kocaların, pezevenklerin, patronların emek sömürüsüne karşı savunuyoruz. Alışın, barışın ya da barışmayın, hiçbir yere gitmiyoruz!

Akdeniz Antalya Aile Grubu, GALADER- Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği, İzmir LGBTİ+ Aileleri Grubu, LİSTAG- LGBTİ+ Aileleri ve Yakınları Derneği: Bizler LGBTİ+ çocukları olan anne ve babalarız. Çocuklarımızın varlığı, kimliği, sevgisi ve hayatı bizim için dünyadaki en kıymetli şey. Onlar bu hayata gözlerini açtığında, onları güvende tutmaya, korumaya, sevmeye ve desteklemeye yemin ettik. Ve bugün, bu sözümüzü bir kez daha hatırlatıyoruz: Çocuklarımızı yalnız bırakmayacağız!

TBMM’ye sunulması planlanan “Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi”, LGBTİ+’ları hedef almakla kalmıyor, bizleri – ailelerini – de susturmayı amaçlıyor. Bu yasa tasarısı, “biyolojik cinsiyet” kavramını yasaya ekleyerek LGBTİ+ varoluşunu kamusal alanda suç haline getirmeyi, trans bireylerin cinsiyet uyum sürecini neredeyse imkansız hale getirmeyi ve LGBTİ+ hak savunuculuğunu cezalandırmayı amaçlıyor. Bizden çocuklarımızın gözlerinin içine bakıp “Seni seviyorum, her zaman yanında olacağım” deme hakkımızı almaya çalışıyorlar. Bunu kabul etmiyoruz. Bu yasa sadece bir düzenleme değil, çocuklarımızın hayatlarını, hayallerini, geleceklerini ellerinden almaya yönelik bir saldırıdır. Bu Yasa Bizim İçin Ne Anlama Geliyor?

Çocuklarımızın hayatı daha da zorlaşacak. Cinsiyet uyum süreci neredeyse imkânsız hale getirilecek.  “17 yaşında trans bir kızım var. Uyum sürecinin zorlaşması onun hayatını doğrudan tehdit ediyor.” Kamusal alanda LGBTİ+ varoluşu suç sayılacak. Çocuklarımızın kim olduklarını özgürce ifade etmeleri yasaklanacak.  “Çocuğumun nefret suçuna kurban gitmesi için hukuki bir zemin oluşturuluyor. Bunu nasıl kabul edebilirim?” LGBTİ+ aile grupları, destek dernekleri baskı altına alınacak. Bizlerin bir araya gelmesi bile engellenmeye çalışılacak.  “Bizden çocuklarımızı yalnız bırakmamızı istiyorlar ama biz buradayız, hiçbir yere gitmiyoruz.” Çocuklarımızın güvenliği tehdit altına girecek. Ayrımcılık ve nefret daha da meşrulaştırılacak. “Bu yasa çıkarsa, zaten büyük mücadelelerle ayakta duran çocuklarımız tamamen savunmasız kalacak.” Anne ve Babalar Olarak Neden Korkuyoruz? “Çocuğumun güvenliğinin tehlikeye girmesi nedeni ile daha da içine kapanmasından korkuyorum. Şimdi bile toplum içinde rahat hareket edemiyor. Bu yasa onu tamamen görünmez kılacak.” “Çocuğumun yaşam hakları elimden alınacak. Ben bir anne olarak buna nasıl sessiz kalabilirim?” “Yurt dışında eğitim gören çocuğum, bu yasa nedeniyle geri dönmekten korkar hale geldi. Kendi ülkesinde barınamayan bir genç olmak zorunda kalmasını istemiyorum.” Bizler, çocuklarımızı ve onların haklarını savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Çocuklarımız nefreti değil sevgiyi, korkuyu değil güveni hak ediyor. Bu yasaya sessiz kalmak, onların yalnız bırakılması anlamına gelir ve biz buna izin vermeyeceğiz. Yetkililere Sesleniyoruz! Milletvekillerine: “Çocuklarımızın hayatını karartmayın, bu yasaya karşı çıkın!” Kamuoyuna: “Biz çocuklarımız için buradayız. Sesimizi duyun, yanımızda olun!” Medyaya: “Gerçekleri anlatın, bizleri görünür kılın!”Koşullar ne olursa olsun çocuklarımızın yanında duracağız.Çocuklarımızı yalnız bırakmayacağız, siz de bırakmayın!

TİHV: Basında yer alan haberlerden öğrenildiği üzere hangi parti ve milletvekilleri tarafından, hangi tarihte hazırlandığı belli olmayan TCK ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi taslağında yer alan ve “cinsiyet değişikliğini” düzenleyen ilgili kanunlarda yapılmak istenen değişiklikler kabul edilemez.

Adana Barosu LGBTİQ+ Hakları Komisyonu: Sözü geçen kanun değişikliğinde eklenmesi planlanan tüm maddeler LGBTİ+ Haklarını hiçe saymaktadır. Mevcut iktidarın başta LGBTİ+ lar olmak üzere tüm dezavantajlı gruplara karşı kasıtlı olarak yürüttüğü cezasızlık politikası nefreti körüklemekte, ilgili maddeler Anayasa ile korunan eşitlik hakkına ve ayrıştırma yasağına aykırılık teşkil etmektedir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren, cinsel yönelimleri ayrıştıran ve nefret suçlarının önünü açan bu anlayışın kabul edilmesi mümkün değildir. LGBTİ+ haklarının insan hakları olduğunu vurguluyor; devletin görevinin her vatandaşına “hiçbir ayrım yapmadan" eşit muamele göstermek ve yaşam hakkını her ayrıntısıyla korumak olduğunu hatırlatıyoruz.

Sosyalist LGBTİ+'lar: Aile Yılı'na ve getirdiği sonuçlardan birisi olan Medeni Kanunu ve Ceza Kanunu'na yönelik kanun değişikliği tasarısına karşın dayanışma çağrımızdır. Bütün kadın ve lubunya örgütlerine sesleniyoruz! LGBTİ+fobik iktidarın kimliklerimizi kriminalize etmesine ve bedenlerimize doğrudan müdahale edecek yasa taslağına karşı birlikte mücadeleye çağırıyoruz. Birlikte eşitleneceğiz!

Sosyalist Kadınlar: Devletin “Aile Yılı” ilan ettiği 2025, biz kadınların ve LGBTİQ+’ların yaşamları üzerindeki baskıyı artırıyor. Hak gaspları ve yasaklarla varoluşumuz hedef alınıyor, yaşamlarımız kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Yeni yasa tasarısıyla cinsiyet uyum süreci zorlaştırılıyor, “biyolojik cinsiyet” dayatmasıyla kimliklerimiz cezalandırılmak isteniyor ve atanmış cinsiyeti aynı olan kişilerin birliktelikleri suç haline getiriliyor. Kadınlar ve LGBTİQ+’lar için sokaklar, iş yerleri, evler her geçen gün daha güvensiz hale gelirken, failler korunuyor, haklarımız gasp ediliyor. Ama susmayacağız! Buradayız, varız ve hiçbir yere gitmiyoruz! Dayanışmamızla, feminist mücadelemizle, omuz omuza direnişimizle; baskıya, sömürüye, şiddete karşı duracağız! Bir kişi daha eksilmeyeceğiz! Nefrete karşı dayanışmaya, yaşamı savunmaya!

"Yaşıyoruz, Yaşayacağız, Yaşatacağız!"

İzmir Barosu: Nefrete Karşı, Yaşama Sahip Çıkıyoruz: LGBTİ+ları Kriminalize Eden Yasa Teklifini Reddediyoruz! Türk Ceza Kanunu ve bazı Kanunlarda değişiklik yapılmasına dair Kanun teklifi adı altında, LGBTİ+’lar ile toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak adına mücadele eden hak savunucularını ve sivil toplum örgütlerini hedef alan kanun teklifi taslağını kabul etmiyoruz. Trans+’ların beden uyum süreçlerini zorlaştıran, LGBTİ+’ların varoluşlarını, toplumsal görünürlüklerini ve hatta toplumsal cinsiyet normlarına uygun davranmayan/görünmeyen herkesi kriminalize eden bu düzenleme ile sözde aile yılı kapsamında uygulamaya koydukları politikalarla toplumun ahlak adı altında ayrıştırılmasının amaçladığının farkındayız. Siyasi iktidar, küresel aşırı sağcı politikaların yükselmesinin gücünü de arkasına alarak LGBTİ+’ları yok saymanın ötesinde yok etmeyi hedefleyen uygulamalarını yasal zemine taşıyarak hukuk eliyle baskı ve şiddeti büyütmeyi hedefliyor. İzmir Barosu olarak her türlü gerici ve ayrımcı girişime karşı kimseyi geride bırakmadan sürdürdüğümüz mücadelemize devam edeceğimizi ve bir kez daha nefrete inat tüm yaşamları savunduğumuzu ve savunmaya devam edeceğimizi kamuoyuna duyururuz.

Boğaziçi LGBTİA+ Çalışmaları Kulübü: Bizi yok etmeye çalışanlara karşı buradayız, gitmiyoruz! Bu ilk değil! Daha önce de devlet eliyle şiddete, polis baskısına, hukuki engellemelere, nefret kampanyalarına maruz kaldık. Ama 1990'larda trans kadınlara uygulanan şiddete karşı direndik. 2013'te Gezi'de lubunyalar olarak en ön saflarda mücadele ettik. 2021'de Boğaziçi Üniversitesi'nde LGBTİA+ Kulübümüzü hukuksuzca kapattılar, ama biz buradayız, hâlâ direniyoruz! Bu yasa taslağı, bizleri tekrar görünmez kılmak, hayatlarımızı gasp etmek isteyenlerin çaresiz saldırısıdır. Ama bilsinler ki biz LGBTIA+'lar, sizden önce de vardık, size karşı da var olmaya devam edeceğiz! Kimliğimizi, hayatlarımızı, aşklarımızı, birbirimize kurduğumuz ailelerimizi savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Birbirimize sahip çıkacağız, sokaklarda, kampüslerde, hayatın her alanında inadına varolacağız. Bizi susturamayacaksınız! Birbirimize Sözümüzdür: Yaşıyoruz, Yaşayacağız, Yaşatacağız!

Türk Tabipleri Birliği Tıp Öğrencileri Kolu: LGBTİQ+lar, devlet kurumlarının yaptırımları ve Cumhurbaşkanının doğrudan hedef gösteren nefret söylemleri nedeniyle iktidar tarafından açık hedef haline getirilmiştir. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun kasım ayında hormon ilaçlarına erişime getirdiği kısıtlamayla zaten sağlık hizmetlerine erişemeyen, resmi uyum süreçleri için sıralarda yıllarca bekletilen transların beden uyum süreçleri de fiilen kısıtlandı. Beden uyum süreçleri transların sağlığı ve iyi oluş halleri için oldukça hayatidir. Bu kısıtlama sağlık hakkının ihlalidir. 2025'in 'Aile Yılı' ilanında ailenin başlıca düşmanı şeklinde hedef gösterilen LGBTİQ+ların varoluşu şimdi de Medeni Kanun ve Ceza Kanununda yapılacak değişiklerle tamamen kriminalize edilmeye çalışılıyor. 'Biyolojik cinsiyete' aykırı davranışların cezalandırılması, devlet izni olmadan uyum süreçleri için yapılan müdahelelerin yasaklanması ve uyum süreçlerinin zorlaştırılması açıkça LGBTİQ+ların beden dokunulmazlıklarının, sağlık hakkının ve yaşam hakkının ihlalidir. Kanun değişikliği taslağından derhal vazgeçilmeli, LGBTİQ+ların yaşam ve sağlık hakkı yasal güvence altına alınmalıdır!

LGBTİQA+ Tıp Öğrencileri Ağı: Bizler, LGBTİQA+ hekimler, hekim adayları ve sağlık emekçileri olarak Medeni Kanun ve Türk Ceza Kanunu’nda yapılması planlanan ve doğrudan LGBTİQA+’ların temel haklarını hedef alan değişiklikleri kabul etmiyoruz! Devletin trans bedenlerimiz üzerinde açıkça söz hakkı iddia ettiği bu yasa tasarısının beden otonomimizi hiçe saydığını görüyoruz. DEVLETİN BEDENLERİMİZE ATAMAYA ÇALIŞTIĞI KAYYUMA HEP BİRLİKTE KARŞI ÇIKIYORUZ.

Trans Onur Haftası Komitesi: 2025 yılını ‘Aile Yılı’ ilan eden Erdoğan, LGBTİ+lara karşı saldırılara devam ediyor. Duyduk ki devlet çeşitli kanunlarındaki değişikliklerle bedenimiz üzerinde tahakküm kurmaya çalışıyor, varoluşlarımızı cezalandırıyor, ‘biyolojik cinsiyet’ ve ‘genel ahlak’ adı altında ikilik dayatmaya çalışıyor. Biz bu ikiliklere sığmayacağız, trans varoluşlarımızı yaşatmaya devam edeceğiz! Genel ahlak kimin ahlakı? Aynı iktidar toplumsal muhalefeti sindirmeye çalışırken içinde mücadelemizden arkadaşlarımız Yıldız ve Erkin’i hukuksuzça tutukluyor. Ne tutuklamalara, ne biyolojik cinsiyete ne de sindirme politikalarına sığmıyoruz, varoluşlarımızın isyanını büyütüyoruz. Erkin ve Yıldız olmak üzere bütün tutuklu arkadaşlarımızı alacağız, bedenlerimizi aşklarımızı ve aşksızlıklarımızı tutsak etmelerine izin vermeyeceğiz!


Etiketler: insan hakları, siyaset
2024