13/01/2011 | Yazar: Kaos GL

İltica, Sığınma ve Göç Örgütü (ORAM) tarafından Aralık 2010 tarihinde hazırlanan "Sığınma ve Mülteci Statüsü İşlemlerinde Pletismografinin Bilimsel ve

LGBT'lerin Sığınma Hakkında Penis ve Vajina Kriteri Ne Olacak? Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İltica, Sığınma ve Göç Örgütü (ORAM) tarafından Aralık 2010 tarihinde hazırlanan "Sığınma ve Mülteci Statüsü İşlemlerinde Pletismografinin Bilimsel ve Yasal Analizi" başlıklı rapor Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi tarafından Türkçeye tercüme edildi. Raporun redaksiyonunu Kaos GL Derneğinden Nevin Öztop yaptı. 

Gey, lezbiyen veya biseksüel olduğunu ifade eden bireylerin inanılırlığını, sığınma karar mercilerinin doğru bir şekilde değerlendirmelerine yardım etmek için, hedeflenen prosedür ve kılavuzlara acilen ihtiyaç vardır. 

İnsancıl ve güvenilir soru sorma ve mülakat yapma tekniklerinin geliştirilmesine ve uygulanmasına ve ayrıca bu tekniklerdeki hakemlerin tam bir eğitimine yönelik kaynaklar ayrılmalıdır.
 
RAPORDAN NOTLAR...
 
Lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel ve interseks (LGBTI) kişilerin yaşadığı zulümler her ne kadar yeni bir fenomen olmasa da, insan hakları ihlallerinin artan bildirimleri ve farkındalığı, LGBTI kişiler tarafından yapılan mülteci taleplerini değerlendirmek için kullanılan prosedürler ile ilgili konuyu ister istemez gündeme getirmektedir.
 
Cinsel yönelimleri veya cinsiyet kimlikleri nedeniyle eziyet gören kişiler bazen başka ülkelere kaçmayı başarıyorlar. Bu kişilerin bazıları mülteci statüsü veya sığınma başvurusu yapmaktadır. Mülteci statüsü tespiti ("MST") veya sığınma mülakatı esnasında, hakem, diğer görevlerinin yanı sıra, ifadenin doğruluğunu değerlendirmek amacıyla, ifade sahibinin cinsel yönelimini veya cinsiyet kimliğini doğrulamak için girişimde bulunmak zorundadır.
 
Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı koruma başvurularının artan sayısına rağmen, bu sığınmacıların mülakatı için hiçbir standart model veya kılavuz mevcut değildir. Mülteci kanunu profesyonelleri, insan hakları gözlemcileri ve diğer paydaşlar -mültecilerin kendileri de dâhil- bu sebepten, cinsel eğilim ve cinsiyet kimliğinin değerlendirilmesinin daha objektif bir aracı için giderek artan bir uyarı ile çağrıda bulunmaktalar.
 
Çek Cumhuriyeti'nde, penil plestismografi (ayrıca "fallometri" veya "PPG" olarak da bilinmekte), eşcinselliklerini teyit etmek için sığınmacılar üzerinde kullanılmaya devam etmektedir. Bu metodun ve onun kadınlar için muadili olan vajinal fotopletismografinin ("VPG") kullanımına dair mantık, varsayılanlara göre, başvuru sahibinin cinsel tepkisinin doğru bir değerlendirilmesini sağlandığıdır. Sığınma yapısı içinde, pletimografinin, bir görüşme ihtiyacını giderdiğine inanılmaktadır.
 
Bu tebliğ PPG ve VPG testlerinin mekanizmalarını, uygulanmakta oldukları yapıları, yasal kurumların onları kabul ettiği dereceyi ve RSD yapısı içinde bu muayenelerin kullanılmasının yasal ve etik sonuçlarını tanımlayacaktır.
 
Bu tartışmadan, sözkonusu metodolojinin sadece LGBTI bireylerin insan haklarının bir ihlalini içermediği değil, aynı zamanda mülteci koruması arayışındaki kişilerin cinsel yöneliminin tespit edilmesinde kullanımının da bilimsel anlamda güvenilmez, etik dışı ve uygunsuz olduğu belli olacaktır.
 
İnsancıl ve güvenilir soru sorma ve mülakat yapma tekniklerinin geliştirilmesine ve uygulanmasına ve ayrıca bu tekniklerdeki hakemlerin tam bir eğitimine yönelik kaynaklar ayrılmalıdır.
 
Uzmanlar, fallometrinin güvenilmez ve yasak bir şekilde invaziv olduğuna dair çok sayıda psikiyatrik, tıbbi ve yasal bulgudan bahsetmektedir. Fallometrinin, esas olarak, mahremiyet hakkına müdahale ettiğini ve kişinin en az cinsel yönelimi kadar kimliğini tamamlayıcı görebileceği dini ve kültürel etkenleri hesaba katmadığını belirtmekteler. Mülteci statüsünün tespit edilmesi bağlamında fallometrinin uygulanması, zalim, insanlık dışı ve onur kırıcı uygulamadan uzak olma hakkı; mahremiyet hakkı; ve tıbbi istismarlardan korunma hakkını içeren, cinsel yönelime dayanan eziyetten kaçan sığınmacıların temel insan haklarına karşı geldiği görülmektedir. Bu doğrultuda, prosedürün, zalim, insanlık dışı ve onur kırıcı uygulamaların yasaklanmasına dair İnsan Hakları Avrupa Konvansiyonu’nun 3. Maddesi’ni ihlal ettiği görülmüş ve kullanılmasının, sığınma hakkını etkin bir şekilde engellediği anlaşılmıştır. Hâlihazırda korumasız bir sığınmacıyı, fiziksel bir invaziv prosedürüne katlanmaya zorlamak, hem yasal olarak hem de etik olarak oldukça sorunludur.
 
Gey, lezbiyen veya biseksüel olduğunu ifade eden bireylerin inanılırlığını, sığınma karar mercilerinin doğru bir şekilde değerlendirmelerine yardım etmek için, hedeflenen prosedür ve kılavuzlara acilen ihtiyaç vardır.
 
İnsancıl ve güvenilir soru sorma ve mülakat yapma tekniklerinin geliştirilmesine ve uygulanmasına ve ayrıca bu tekniklerdeki hakemlerin tam bir eğitimine yönelik kaynaklar ayrılmalıdır.
 
Rapora ulaşmak için:
 

Etiketler: insan hakları, mülteci
İstihdam