14/09/2020 | Yazar: Özde Çakmak

LGBTQ+ karşıtı önyargıları ele almakta ve değinmekte başarısız olan Kovid-19 müdahaleleri, bu kırılgan toplulukları ihmal etme tehlikesi yaşıyor.

LGBTQ+’lar ayrımcı Kovid-19 yardım uygulamalarıyla dışlanıyorlar Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

The New Humanitarian’da 24 Haziran 2020’de yayınlanan bu yazıyı Özde Çakmak, KaosGL.org için Türkçeleştirdi.

“Çok sinirlendim. Yaptıkları insanlıkdışıydı.”

Lezbiyen çiftler yerel yönetimin gözünde “aile” sayılmadığı için Rhed* ile partneri Salyn* Filipinler’de yaşadıkları şehirdeki Kovid-19 gıda yardımından mahrum bırakıldı. Neyse ki, yiyeceklerini onlarla paylaşacak ev arkadaşları ve geniş aileleri vardı.

Onlar cinsel yönelimleri ve/veya cinsiyet kimlikleri yüzünden hâlihazırda pandemi yardım çalışmalarından dışlanan dünyanın dört bir yanındaki sayısız lezbiyen, gey, biseksüel, trans, kuirden (LGBTQ+) yalnızca ikisi.

“Aşağılanmış hissettim. Şöyle düşünüyordum: Kendi başımıza yaşasak, bir yer kiralasak ve dışlansak neler olurdu?” diye anımsıyor Rhed. “Krizden bizim de etkilendiğimizi bilerek geçimimizi nasıl sağlayabilecektik?

Rhed tercüman aracılığıyla The New Humanitarian’a, “Bu olayı her hatırladığımda öfkeleniyorum,” diye konuştu. “Yaptıkları insanlıkdışıydı.”

Hükümetler koronavirüsle başa çıkabilmek için evde-kal politikaları çıkarırken, çok sayıda vatandaş gelirden yoksun ve yardıma muhtaç durumda evde kaldı.

En kırılgan olanların küresel sohbetlerinde, analizler hastalığın yükünü anlamada toplumsal cinsiyet-bilinci ihtiyacının altını çizdi. Özellikle toplumsal cinsiyete dayalı şiddete odaklanıldı: bu pandemi kadınları ve kız çocuklarını etkilemenin yanı sıra hane içi şiddet durumlarını daha da kötüleştirebilir.

Ne var ki, hak grupları LGBTQ+ topluluklarının – ve onların belirli kırılganlıklarının – bu tartışmaların çoğundan ayrı tutulduğunu gösterdi.

17 Mayıs Uluslararası Homofobi ve Transfobi Karşıtlığı Günü’nde, 96 BM ve insan hakları uzmanı uluslararası topluluğa “pandemiyle mücadele yöntemleri tasarlarken, uygularken ve değerlendirirken Kovid-19’un lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve gender diverse kişilerin üzerindeki etkisini acilen hesaba katmaları” çağrısında bulundu.

Bu açıklamanın ardından, 187 insan hakları grubu ortak bir öneriyle BM İnsan Hakları Konseyi’ne pandemi sırasında LGBTQ+ haklarını korumaya çağırdı.

Bu açıklamaların belirttiği gibi, LGBTQ+ odağının olmaması bu ötekileştirilmiş grubun karşı karşıya kaldığı eşitsizlik ve ayrımcılığı daha da çoğaltır – araştırmalar LGBTQ+ toplulukların bu ihmaller yüzünden acil durumlar sırasında daha kötü durumda olduklarını göstermektedir.

Küresel bir sorun

Rhed’in Filipinler’deki deneyimi yardım çalışmalarının açıkça cinsel ve toplumsal cinsiyet azınlıklarını dışlamasalar da ayrımcı sonuçlar yaratabileceklerini gösteren çok sayıda örnekten biri.

Bu pandeminin başında Latin Amerika’daki kısa ömürlü “toplumsal cinsiyet karantinaları” için de barizdi.

Halkın kalabalık gruplar halinde bir araya gelmesini sınırlandırmak için Kolombiya, Panama ve Peru hükümetleri yalnızca belli toplumsal cinsiyetten kişilerin belirli günlerde evden ayrılmasına izin veren hareketlilik kısıtlamaları uyguladı. Tehlikesiz görünse de, bu kısıtlamalar çok sayıda transı tehlikeli bir çifte açmaza soktu.

Sri Lanka’da yerel yönetimin gıda yardımına erişebilmek için insanların o belediyenin sakini olarak kayıt yaptırmaları gerekiyor. Bu süreç polise kalıcı adres bildirmeyi de içeriyor, bu da queer bir gender-fluid olan Ephraim Shadrach’a göre çok sayıda cinsel ve toplumsal cinsiyet uyuşmazlığı yaşayan kişiyi rahatsız ediyor. Shadrach telefon aracılığıyla TNH’ye, “Polis toplumsal cinsiyet normlarına uymayan kişilere acımasızca davranıyor,” diye açıklama yaparken Sri Lanka LGBTQ+ topluluğunda çoğu kişinin kendilerini şiddete maruz bırakabilecek bir sürece katılmaktansa yardımı reddetmeyi tercih ettiklerini dile getirdi.

Bu arada, Brezilya’da bazı translar hükümetin yardım müdahalesinin dışında bırakıldıklarını söylüyorlar.

Lua Stabile adında bir trans kadın TNH ile yaptığı telefon görüşmesinde, “Hükümet Kovid-19 krizi nedeniyle resmi olmayan işçilere acil yardım veriyor fakat translar adlarını yasal olarak değiştiren kişiler yeni yasal adları sistemde olmadığı için onay alamadıklarından bu yardıma erimekte güçlük çekiyorlar,” diye konuştu. “Hiç kimse adları nasıl değiştireceğini bilmiyor çünkü eski adlar durmadan sistemde çıkıyor.”

Zimbabwe’de, pandemi sırasında meydana gelen kuraklığın bir sonucu olarak su kıtlığı yerel kent konseyi yetkililerinin yerel su dağıtımından sorumlu olmalarına yol açtı. Biseksüel bir androjen kadın olan Keisha’ya* göre, bu suya erişebilmek kaynakları az olan bir çevrede kişisel bağlantılar yoluyla çalışmayı gerektiriyor. Keisha, “Ailemle birlikte su olduğu için ve cinsel yönelimim nedeniyle bana yönelik ayrımcılık yapmayacak az sayıda dostça kişiden biri orada olduğu için bir sonraki semte gitmek zorunda kaldım,” diyor.

Dâhil etmeyi öğrenmek

LGBTQ+ karşıtı önyargıları ele almakta ve değinmekte başarısız olan Kovid-19 müdahaleleri, bu kırılgan toplulukları ihmal etme tehlikesi yaşıyor.

TNH ile yaptığı bir video görüşmesinde, BM cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet uzmanı Victor Madrigal-Borloz yardım topluluğundan “insani önlemler uygulamalarının eşitsizliği yaymamasını ve [pandemiden sonra] daha iyi bir biçimde eskiye dönme hedefi olmasını” sağlamalarını istedi.

Madrigal-Borloz geçtiğimiz günlerde ASPIRE talimatları adı verilen bir çerçeve sunarak kapsayıcı bir Kovid-19 müdahale yardımının nasıl ilerlemesi gerektiğini gösterdi.

Fakat Lübnan’da Suriyeli mülteci bir trans kadın olan Naya Rajab’ın tercüman aracılığıyla telefonda açıkladığı gibi, LGBTQ+ toplulukları hâlihazırda toplumun büyük bir kısmından yapısal olarak dışlanmış durumdayken bu büyük bir adım. “Sıradan günlerde translar doğru düzgün sağlık hizmetlerine erişemiyor,” diyor. “Pandemi sırasında bu daha da kötü, KOVİD-19’a yakalanırsam ne yaparım bilmiyorum. Korkuyorum.”

Tıbbi yardıma erişim sağlık hizmetleri sistemi içerisinde ayrımcılığa uğramaktan korkan LGBTQ+’lar için büyük bir engel olabiliyor – özellikle de kimlik belgelerinde belirtilen toplumsal cinsiyet toplumsal cinsiyet kimlikleriyle uyuşmuyorsa ya da HIV statüleri ifşa edilmişse. KOVİD-19 nedeniyle olduğu sanılan solunum sorunları yaşayan bir trans kadın olan Alejandra doktorlar anlatılanlara bakılırsa HIV statüsünü keşfettikten ve onu tedavi etmeyi reddettikten sonra geçen ay Kolombiya’da hayatını kaybetti.

Daha kapsamlı toplumsal ayrımcılık çok sayıda LGBTQ+’ın eğitim almasını ve iş olanaklarına sahip olmasını da engelliyor. Sonuç olarak, çoğu pandemi nedeniyle çok sayıda ülkede yerinde-sığınak önlemleri uygulandığında etkili bir biçimde kapatılan kayıtdışı ekonomide günlük çalışıyor. Para kazanamayan ve genellikle birikimleri olmayan çok sayıda LGBTQ+ temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çekiyor.

Kovid-19’un LGBTQ+’lar üzerindeki etkisi hakkında bir rapor yazan Amie Bishop TNH’ye, “Birçok LGBTQ+ topluluğunun gıda güvensizliğine kayma hızı gerçekten şok edici,” dedi.

Pandemi nedeniyle Bishop’ın grubu OutRight Action International LGBTQ+’lar için bir acil yardım fonu başlattı – yaklaşık 1,500 başvurunun yüzde 56’sı gıda desteği içindi.

Farklı kırılganlıklar

Pandemi LGBTQ+ topluluğunu etkilese de, herkesi eşit etkilemiyor.

Human Rights Watch’dan Graeme Reid TNH’ye topluluktan “monolitik bir varlık” olarak bahsedilmesine karşı olduğunu ve herkesi “belli insanların karşı karşıya kaldığı belli kırılganlık türlerine bakmaya” teşvik ettiğini söyledi. Raporlar LGBTQI+ kadınların, gençlerin ve yaşlıların topluluğun ekonomik açıdan en kırılganları olduklarını gösteriyor.

Bu yapısal eşitsizliklere ek olarak, yerel politika iklimi dünya genelindeki LGBTQ+ kişiler için daha da kötüleşti.

BM Genel Sekreteri António Guterres geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, “Yalnızca var oldukları ya da sevdikleri kişi yüzünden hâlihazırda önyargılarla, saldırılarla ve cinayetle yüz yüze gelen çok sayıda LGBTİ’nin sağlık hizmeti almaya çalışırken virüsün bir sonucu olarak artan damgalamanın yanı sıra yeni engellerle karşılaştıklarını” dile getirdi.

Güney Kore, Ukrayna, İsrail’de ve başka yerlerde yerel topluluk liderleri pandeminin yayılması yüzünden LGBTQ+’ları suçluyorlar. Bu günah keçisi arayışı insanları şiddete ve diğer ayrımcılık türlerine yatkın kılıyor.

Uganda’da evsiz LGBTQ+ gençlerin yapılan bir sığınak sosyal mesafe kurallarını ihlal ettiği için basıldı. Filipinler’de ise sokağa çıkma yasağına uymamakla suçlanan üç gey erkek bir ceza yöntemi olarak herkesin içerisinde aşağılandı. Human Rights Watch her iki hükümeti de pandemiyi cezalandırıcı davranış için bahane olarak kullanmakla suçladı.

Pandemi aynı zamanda daha fazla sayıda LGBTQ+’yi haneiçi yaşamlarında şiddet riskine soktu. Gelirlerini kaybetmenin ve kamusal alanların kapanmasının bir sonucu olarak çok sayıda kişi kimliklerini gizledikleri ya da dışarı atılma tehlikesiyle karşılaştıkları aile evlerine dönmek zorunda kaldı. Diğerleri ise kimliklerini gizlemiyor ya da gizleyemiyor ve bu yüzden ayrımcılıkla karşılaşıyorlar.

LGBTQ+’ların genellikle onları “düzeltmek” için fiziksel ya da cinsel şiddet tehdidiyle karşılaştıklarını ya da deneyimlediklerini bildirdikleri bu aile ve topluluk dinamikleri içerisinde pek çok cinsiyetlendirilmiş şiddet biçimi mevcut. Keisha, “Bu denli düşmanca bir ortamda yaşamanın zihinsel acısına pandemi sırasında yaşanan stresi artırıyor,” diyor.

İnsani aktörlerin (humanitarian actor) bu topluluğun hassas durumunu kabul etmeleri ve karşılanmayan ihtiyaçları gidermek için programlarını daha iyi düzenlemeleri gerektiğini söyleyen hak gruplarına göre ileriye yönelik iki belirgin yol var.

Birincisi, yardım kuruluşları ve hükümetler planlamalarının yanı sıra gözlemlerine ve değerlendirme programlarına LGBTQ+ topluluğundan kişileri dâhil etmeli. Bu katılım üstü kapalı önyargıların eşitsizliği yaymamasını sağlayacaktır. CARE ve Uluslararası Yardım Komitesi pandemi müdahale toplumsal cinsiyet analizlerinde bunu yapmıştır ancak onların katılımcı eylemleri istisnadır – norm değildir.

İkincisi, örgütler ve bağışçılar ayrımcılık yapmamayı başta gelen ilkelerinden biri ve üstleniciler ile alıcılar arasında paylaştıkları bir beklenti sayma konusunda net olmalıdırlar. Yardımı şarta bağlamak zarar verici olabilirken, hak grupları ayrımcılık yapmama beklentilerini açıkça belirtmenin örgütleri sorumlu kıldığını söylüyorlar.

Filipinler’de Ging Cristobal, Almanya’da Nazeeha Saeed ve Kenya’da Yvonne Wamari’nin habercilik desteğiyle.

*Adlar görüşme yapılan kişinin isteğiyle değiştirilmiştir.


Etiketler: insan hakları, yaşam, sağlık, dünyadan
nefret