20/08/2015 | Yazar: Kaos GL

Aylin Günkaya Kaos GL Dergisi’nin ‘Sağlık’ dosya konulu 143. sayısı için LGBT’lerin sağlık haklarına erişimleri konusunda karşılaştıkları sorunları derledi.

LGBT’lerin sağlık haklarına erişimde karşılaştıkları sorunlar Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Aylin Günkaya Kaos GL Dergisi’nin “Sağlık” dosya konulu 143. sayısı için LGBT’lerin sağlık haklarına erişimleri konusunda karşılaştıkları sorunları derledi.

İnsanların nitelikli bir yaşam sürdürmeleri için, sahip oldukları haklardan etkin yararlanmaları oldukça önemlidir. Bu haklardan biri de sağlık hakkıdır. Sağlık hakkı; dil, din, milliyet, cinsel yönelim/cinsiyet kimliği kaynaklı ayrımcılık olmaksızın herkesin sahip olduğu bir insan hakkıdır. Ancak bu haklara yönelik olarak ihlaller yapılmaktadır ve bu ihlallerin karşısında durulmalıdır.

Sosyal hizmet mesleği de ihlaller karşısında duran sistemli bir disiplindir. Çünkü yaşamda problemler var olduğu gibi, bu problemleri çözmek adına çabalar da vardır. Bu çabaların bir parçası olan bu çalışma hakkında genel bilgiler şu şekildedir:

Araştırma, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü 3. Sınıf öğrencileri tarafından ‘’Uygulamalı Araştırma’’ dersi kapsamında, 68 LGBT katılımcı ile yapılmıştır.

Araştırmada ‘’LGBT’lerin sağlık alanında yaşadıkları problemler’’ incelenmiştir.

Bu yazıda ise araştırmanın ‘’Bulgular’’ ile ‘’Sonuç ve Öneriler’’ kısmına ait bir derlemeye yer verilecektir.

LGBT’lerin, Sağlık Hakkı Alanında Sahip Oldukları Bilgi Düzeylerine İlişkin Bulgular

Elde edilen verilerde katılımcılardan % 67, 2’si sağlık hakkı bilgi düzeyi konusunda kendisini yeterli bulmadığını belirtmiştir.

Bu oldukça belirgin bir orandır. Müracaatçıların ‘’sağlıklı bir yaşam’’ sürmeleri için sahip oldukları birtakım hakları vardır (http://reah.gov.tr/icerik/hasta-haklari-nelerdir, Erişim Tarihi 20 Mayıs 2015): Hizmetten genel olarak faydalanma; eşitlik içinde hizmete ulaşma; bilgilendirme; kuruluşu seçme ve değiştirme; personeli tanıma, seçme ve değiştirme; bilgi isteme; mahremiyet; rıza ve izin; reddetme ve durdurma; güvenlik; dini vecibelerini yerine getirebilme; saygınlık görme; rahatlık; ziyaret.

Bireyler bu haklarından haberdar olmalıdırlar. Detaylandırırsak; LGBT’ler herhangi bir sağlık hakkı ihlali ile karşılaşırlarsa, bu sahip oldukları bu haklarını referans göstererek kendilerini savunabilir ve yaşadıkları aksaklıkları şikâyet edebilirler. Fakat haklarından haberdar olmayan bireylerin, ‘’uygun sağlık hizmetini talep etme ve kendilerine verilen hizmetlere itiraz etme eğilimi’’ daha düşük olabilir. Ayrıca bireyler sağlık problemi yaşadığında nereye başvuracağını bilirse kendini daha güvende hisseder; başvuru sürecinde bir zaman kaybı yaşamadan sağlık kurumuna müracaatını etkin bir şekilde yapma olasılığı artar.

LGBT’lerin Yaşadıkları Sağlık Problemlerine İlişkin Bulgular

LGBT’lerin Kronik Sağlık Sorununa İlişkin Bulgular

Verilere göre katılımcıların %65,7’si kronik bir sağlık sorunu yaşamadığını belirtirken, %34,3’ü ise kronik bir sağlık sorunu yaşadığını belirtmiştir.

Yaşadıkları sağlık sorunlarının içeriği ise şu şekildedir: Akdeniz anemisi, astım, bronşit, epilepsi, farenjit, FMF, Meniersendromu, jinekolojik, kalp rahatsızlığı, kanser, karaciğer sorunu, karaciğer yağlanması, polikistikover, reflü, sinüzit.

Toplumdaki algıya göre LGBT’ler, en çok cinsel yolla bulaşan hastalıklarla özdeşleştirilmektedir. Ancak elde ettiğimiz bu verilere göre ise, LGBT’lerin sağlık sorunları arasında cinsel yolla bulaşan hastalıkların isimlerinin yer almadığı görülmüştür.

Psikolojik Desteğe İlişkin Bulgular

Katılımcılardan %59,7’si şimdiye kadar herhangi bir psikolojik destek aldığını belirtirken, %40,3’ü ise psikolojik bir destek almadığını belirtmiştir.

Katılımcıların aldıkları psikolojik destek içeriklerinden bazıları ise şu şekildedir: cinsel yönelim, cinsel kimlik, açılmaya dair ailevi problemler, cinsiyet geçiş süreci, cinsel istismar, dışlanma, cinsel bilgisizlik. Bu sonuçlar göstermektedir ki, LGBT’ler cinsel yönelimlerinden ötürü aileleri ve/veya toplum tarafından maruz kaldıkları baskılar sonucu psikolojik sorunlar yaşamaktadırlar.

Sağlık Hizmeti Alırken Yaşanan Problemler

Katılımcılardan %50,8’i sağlık hizmetlerine erişim sırasında herhangi bir problem yaşamadığını belirtirken, %49,2’si ise problem yaşadığını belirtmiştir.

Görüldüğü üzere sorun yaşayanların oranı, sorun yaşamayanlara göre daha az olmakla birlikte; fark oldukça azdır. Bu tablonun sağlıklı bir yorumunu şu şekilde açıklayabiliriz:

24 Aralık 2015 tarihinde bir doktorla[1] yaptığımız bir söyleşide kendisine bu soruyu ilettik ve kendisi cevap olarak ‘’Kendilerine başvuran hastaların LGBT olduğunu tespit etmelerinin çok zor olduğunu, dış görünümlerine bakıp bunu anlayamadıklarını; LGBT’lerin de ayrımcılığa uğramamak adına bundan bahsetmediğini ve dolayısıyla LGBT’lerin sağlık konusunda ne sorun yaşadıklarını bilemediklerini; onların da herkes gibi muayene olup gittiğini’’ söylemiştir.

Bu cevaptan ve elimizdeki verilerden de anlaşıldığı üzere kimliğini belli etmeyen LGBT’ler genelde dış görünümden de belli olmadığı için çok fazla bir sorunla karşılaşmayabiliyorlar diyebiliriz. Nitekim Türkiye’de kendi kimliğini belli eden ve/veya kimliği dış görünümünden anlaşılan LGBT’lerin ciddi sorunlarla karşılaştığını, ayrımcılık ve saldırılara uğradığına gündemdeki haberlerden ve/veya haberlere yansımayan durumlardan şahit olmaktayız. Bundan dolayı böyle bir güvensizlik ortamında LGBT’lerin, kimliklerini mecburen gizledikleri sonucunu çıkarabiliriz. Zira bir katılımcı anketimizin bu sorusuna: ‘’Sağlık hizmetlerine ulaşırken sorun yaşamadım çünkü zaten bu yerlerde kendimi gizliyordum.’’ cevabını vermiştir.

Sağlık Hizmeti Alırken Yaşanan Problemin Nedenlerine İlişkin Bulgular

Sağlık problemleri yaşama sebebi olarak "toplumun ve sağlık çalışanların homofobik/transfobik tutumları" %41 oranında belirtilmiştir. Oldukça belirgin bir oran olarak karşımıza çıkmaktadır ve bu alanda mikro, mezzo ve makro düzeyde çalışmalar yapılmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Problem Sonucu Başvurulan Yere İlişkin Bulgular

29 katılımcıdan %48,3’ü hiçbir yere başvurmamıştır. %3,4’ lük oranla yalnızca 1 kişinin sosyal hizmet uzmanına başvurduğu görülmektedir.

Hiçbir yere başvurmayan bireyleri düşündüğümüzde şu sonuçlar çıkarılabilir: Toplumun homofobik/transfobik tutumları, devlet ve yasaların onlara güvence verilmemesi ve damgalanma korkusu gibi sebeplerle çaresiz kalmaları.

Sosyal hizmet uzmanına başvurmamaları, bu mesleğin bilinmemesi ve/veya mesleğin etkin yapılmaması ile ilişkilendirilebilir.

Sosyal hizmet birimine başvurmama nedenleri olarak, akla gelen başka bir seçenek ise, sosyal hizmet uzmanlarının ayrımcı davranma olasılığıdır. Oysa sosyal hizmet uzmanları, sosyal hizmet mesleğinin değerlerinden olan “kendi kaderini tayin etme’’ hakkına paralel olarak, LGBT’lerin yönelimlerine saygı duymakla yükümlüdür.

Sosyal Hizmet Birimine Başvurma Durumuna İlişkin Bulgular

64 katılımcıdan %57,8’i bir sosyal hizmet birimine başvurmayı düşünmediğini, %29,7’si ise bilgi sahibi olmadığını belirtmiştir.

Sosyal hizmet birimleri hakkında bilgi sahibi olmayan ve bilgi sahibi olmasına rağmen bu birimlere başvurmak istemeyen bu %87,5’lik orana sahip bireyler göstermektedir ki; sosyal hizmeti tanıtıcı ve sosyal hizmete teşvik edici çalışmalara ihtiyaç vardır. Çünkü sosyal hizmet disiplini, dezavantajlı bireylere/gruplara yönelik çalışmalar yaparak insanın/toplumun gelişmesine yönelik olan bir meslektir ve dolayısıyla da LGBT’ler için önemlidir diyebiliriz.

Ayrıca sosyal hizmet ve LGBT’lere dair belirtilmesi gereken bir nokta da şudur (Güner, 2013, s. 7):

Eşcinseller reddedilme, yanlış anlaşılma, baskı ve kınanma ile karşılaşabilirler. Bu durum barınma, istihdam, sağlık bakımı, sosyal hizmetlere ulaşmalarını engelleyen bir ayrımcılık yaratmaktadır. Bu alanlarda yaşanan sorunlar LGBT’leri sosyal hizmetin potansiyel müracaatçısı yapar.

Bu bağlamda; LGBT’ler, sosyal hizmetin kendileri için faydalı olmayacağını düşünerek bu birimlere başvurmak istemeyecekleri gibi, başvurmak istemelerine rağmen homofobik ve transfobik tutumlardan dolayı birimlere başvuracak imkânı bulamayabilirler.

Cinsiyet Geçiş Ameliyatlarının Süreçleri ve Bu Süreçlerin Yarattığı Mağduriyete İlişkin Bulgular

Katılımcılardan %85,7’si bu süreçte mağduriyet yaşadığını belirtirken, %14,3’ü ise mağduriyet yaşamadığını belirtmiştir.

Bu mağduriyeti açarsak; geçiş sürecinde, hastane raporu alma ve mahkemesinin sonuçlanması genelde toplam 2 yıl civarı sürmektedir. (Güngör  & Çevik, 2014, s. 13).

Geçiş sürecinin uzun ve yıpratıcı olması, trans bireylere maddi ve manevi zorluklar çıkarabileceğinden ötürü, bu nokta önemli bir yere sahiptir. Örneğin cinsiyet geçiş süreciyle ilgili yasal düzlemde yaşanan sorunlara değinmek gerekirse (Tar, 2014):

Transların cinsiyet geçiş süreci prosedürlerini uygulayabilmesi için evlilik birliği içinde olmama ve üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun bulunduğunu belgeleme şartı vardır.

Cinsiyet geçiş süreci için ortaya konan bu şartlar, insan haklarına aykırıdır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’yi bu konuda mahkûm etmiştir (Tahaoğlu, 2015):

Mersin’de trans birey cinsiyet geçiş ameliyatı için dava açmıştır.

Asliye Hukuk Mahkemesi ise bireyin “üreme yeteneği olduğu için’’, bu isteği reddetmiştir.

Trans bireyin avukatı AİHM’ye başvurmuştur.

AİHM, Türkiye’nin bir transseksüelin cinsiyet geçiş ameliyatına erişimini reddetmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “özel hayata saygı hakkı’’nı düzenleyen 8. Maddesinin ihlali olduğuna karar vermiştir.

Cinsiyet geçiş sürecinde maddi düzlemde yaşanan sorunlar ise şunlardır: (Bia Haber Merkezi, 2014)

Devlet hastanelerinde cinsiyet geçiş sürecinde ayrımcılıklar yaşanmaktadır.

Ayrıca devlet hastanelerinde cinsiyet geçişi için gerekli uzmanlığa sahip olmayan doktorların yaptıkları yanlış cerrahi müdahaleler sonucunda, trans bireyler daha büyük sağlık problemleriyle karşı karşıya kalmaktadır.

Özel sağlık kuruluşlarında ise cinsiyet geçişi sürecinin 150 bin liraya varan masraflarını karşılayamayan trans bireylerin cinsiyet geçiş süreçleri yarım kalmaktadır.

En Çok İhlal Edilen Sağlık Hakkına İlişkin Bulgular:

Eşitlik hakkının ihlaline dair oran %30,4; saygı görme hakkının ihlaline dair oran %29,6; mahremiyet hakkının ihlaline dair oran ise %26,1’dir. Bu üç oran birbirine yakındır.

LGBT’ler en çok eşitlik konusunda ihlal olduğunu belirtmektedirler. Fakat sağlık hakkı en temel insan hakkı olan yaşam hakkını bütünleyen bir haktır, hiçbir koşula bağlı olmadan her bireye ‘’eşit’’ ve adil bir şekilde sunulmalıdır (Kaos GL, 2014).

Hastane Yönetiminin Öneri ve Şikâyetleri ve Dikkate Almasına İlişkin Bulgular

65 katılımcıdan %89,2’si şikâyet ve önerilerinin dikkate alınmadığını belirtirken, %10,8’i ise dikkate alındığını belirtmiştir.

Bu veriye göre, bu konudaki problem oldukça belirgindir. Şikâyet ve önerilerin değerlendirilmesi ile hastane yönetiminin daha etkin ve hızlı bir hizmet sunumu sağlayacağı söylenebilir. Ancak elde edilen verilerde şikâyet ve önerilerin dikkate alınmadığı görülmektedir. Bu durum ise LGBT’lerin sağlık hizmetlerine erişimleri noktasında yaşadıkları mağduriyetin sürmesine neden olmaktadır.

Sağlık Çalışanlarının LGBT’ler ile ilgili Sağlık Hizmetleri Konusunda Bilgi Düzeylerine İlişkin Bulgular

68 katılımcıdan %94,6’sı sağlık çalışanlarının LGBT’ler ile ilgili sağlık hizmetleri konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığını belirtirken, %6,6’sı ise yeterli bilgiye sahip olduğunu belirtmiştir.

Yalnızca LGBT’lere özel olan durumlar vardır, bu durumlardan bazıları “açılma sürecinde psikososyal sağlık, cinsiyet geçiş süreci’’dir. Bu özel alanlarda bilgi sahibi olmadan (örneğin endikasyon uygunluğu) bu durumları çözmek oldukça zor olacaktır diyebiliriz. Ayrıca 97,1’lik orana sahip olan katılımcıların, sağlık çalışanlarının ‘’Toplumsal Cinsiyet’’ eğitimi alması gerektiğini düşünmesi, bu veriyi doğrular niteliktedir.

Sağlık Çalışanlarının LGBT’lere Yönelik Tutumlarına İlişkin Bulgular

66 katılımcıdan %83,3’ü sağlık çalışanlarının LGBT’lere yönelik tutumlarını olumsuz bulurken, %6’sı ise olumlu bulmuştur.

Bu veri hakkında diyebiliriz ki, tarafsız olması gereken sağlık çalışanı olumsuz bir tutum takınmaktadır. Sağlık çalışanları, başvuran bireylerin doğrudan muhatap olduğu kişilerdir ve onların tutumları müracaatçıları etkilemektedir. Sağlık çalışanlarının yaklaşımları tarafsız olduğu takdirde, LGBT’lerin yaşadıkları olumsuz deneyimlerin azalması gerçekleşebilecektir.

Sağlık Çalışanlarının LGBT’ler ile ilgili Sağlık Hizmetleri Deneyimlerinin Yeterliliğine İlişkin Bulgular

67 katılımcıdan %98,5’i sağlık çalışanlarının LGBT’lerle ilgili sağlık hizmetleri deneyimlerini yetersiz bulurken, %1,5’i ise yeterli bulmuştur.

67 katılımcıdan yalnızca 1 katılımcı bu soruya ‘’evet’’ cevabını vermiştir.

Deneyimlerin, insan davranışında önemli bir konumu vardır. LGBT’ler, toplumun/ailelerin/sağlık çalışanlarının homofobik ve transfobik tutumlarından ötürü hastanelere gitmekte çekimser kalırlar ise, sağlık çalışanlarının bu alanda deneyimleri daha az olacaktır ve LGBT’ler, sağlık alanından istek ve ihtiyaçları doğrultusunda yeterince faydalanamayacaktır.

Sağlık Çalışanlarının Cinsiyetinin Önemine İlişkin Bulgular

68 katılımcıdan %76,5’i sağlık çalışanlarının cinsiyetinin önemsiz olduğunu belirtirken, %23,5’ i ise önemli olduğunu belirtmiştir.

%76,5’lik oran göstermektedir ki, LGBT’ler çoğunlukla cinsiyet bazlı bir yaklaşım sergilememektedirler.

Hastane Tercihine İlişkin Bulgular

Devlet hastanelerinin tercih oranı %20,6; özel hastanelerin tercih oranı %39,7; üniversite hastanelerinin tercih oranı ise %39,7’dir.

Bireyler, sağlık kurumlarına istek ve/veya imkanları dahilinde gitmektedirler. Buna göre hastane tercihleri konusunda söylenebilecek olan bir nokta şudur (Güngör, ve diğerleri, 2014: s. 64):

Devlet hastanelerini tercih eden trans bireyler, ekonomik olarak başka türlüsünü karşılayamadıklarını vurgulayabiliyorlar.

Belirttiğimiz gibi, bireyler devlet hastanelerinde ayrımcılık yaşamakta ve sağlık çalışanları işinin ehli olmamakta; özel hastaneler ise oldukça pahalı olmaktadır. Tüm bunlar da bireylerin gittikleri hastane türünü etkilemektedir.

Bu durumda, var olan yapının/devletin hastanelerde eşit sağlık hizmeti sağlama noktasında yeterince etkin olmadığı söylenebilir.

Yasaların Yeterliliğine İlişkin Bulgular

67 katılımcıdan %94’ü LGBT’lerin sağlık hakkına erişimleri konusundaki yasal düzenlemeleri yeterli bulmadığını, %6’sı ise yeterli bulduğunu belirtmiştir.

Bu oldukça yüksek oran göstermektedir ki; yasalar, LGBT’lere yeterli gelmemektedir. Oysa yaptırım gücü bulunan yasalar, LGBT’lerin hak ihlallerini önleme noktasında önemli bir konumdadır. Nitekim katılımcılara, görüşme formunun 38. sorusunda, yasal düzlemde neler yapılabileceğine dair soru yöneltilmiştir ve alınan cevapların büyük çoğunluğuna göre; LGBT’ler, insanlara LGBT konusunda farkındalık eğitimi verilmesi gerektiğini düşünmektedir. Eğitimin önemli olduğunu ve özellikle sağlık çalışanlarının da bu noktada eğitilmeleri gerektiğini belirtilmektedirler. Ayrıca LGBT’lerin de, kendi haklarını bilmeleri noktasında, eğitilmeleri gerektiğini belirtmektedirler.

Katılımcıların, verdikleri cevaplarda vurguladıkları bir diğer nokta ise yasaların durumudur. ‘’Yasaların düzenlenmesi, ‘cinsiyet kimliği’ ibaresinin yasalara konulması gerektiği; yasalar önünde birey olarak tanınmak istendiklerini’’ belirtmişlerdir.

Ayrıca, LGBT’ler fişlenme korkusundan arındıkları takdirde açılma sürecinde daha rahat edeceklerini belirtmişlerdir, bunun için de yasaların yapılmasını önermektedirler.

Vurgulanan bir diğer nokta ise; örgütlülüğün gerekliliğidir

Sağlık Çalışanlarının ‘’Toplumsal Cinsiyet’’ Eğitimi Almalarına İlişkin Bulgular

68 katılımcıdan %97,1’i sağlık çalışanlarının toplumsal cinsiyet eğitimi alması gerektiğini düşünürken, %2,9’u ise bunu düşünmediğini belirtmiştir.

Toplumsal cinsiyet eğitimi ile LGBT’lerin ilgisini açıklamadan önce, bazı kavramsal tanımlamaları yapalım (Zastrow, 2013, s. 605):

Cinsiyet rolleri, belirli bir toplumda cinsiyetlerden beklenen öğrenilmiş davranış kalıplarıdır. Erkeklerin ve kadınların nasıl davranacağını ve başkaları tarafından nasıl muamele göreceğini tanımlayan cinsiyet rolü beklentileri, büyük ölçüde basmakalıp kategoriler üzerine kuruludur.

Kadınların geleneksel olarak sevecen, edilgen, razı gelen, hassas, sezgileri güçlü ve muhtaç olması beklenir.

Bir erkeğinse sert, korkusuz, mantıklı, kendine güvenen, bağımsız ve agresif olması beklenir.

Ayrıca bir nokta da şudur ki (Zastrow, 2013, s. 608):

Ebeveynler de çocuklarını bu cinsiyet rolü beklentilerine göre sosyalleştirmek için her yola başvurmaktadır.

Tüm bunlarla sarılı olan toplumsal bir anlayışta, kadın ve erkeğin eşit olarak konumlanamayacağı açık olduğu gibi; bu eşitsizlik ortamından LGBT’lerin de etkilenmesi kaçınılmaz olmaktadır. Çünkü zaten kadın ve erkeğin eşitsiz bir biçimde yapılandığı bu toplumda, LGBT’ler ek olarak ikili cinsiyet sisteminin dışında yer alarak toplum normlarına uymamaktadır. Bu da dışlanmayı beraberinde getirmektedir.

Bu sebeplerden ötürü sağlık çalışanlarının toplumsal cinsiyet eğitimi alması ve eşitlik anlayışını öğrenip özümsemesi katılımcıların da belirttiği üzere oldukça olumlu olacağa benzemektedir.

Sağlık Çalışma Alanlarında, LGBT Sağlık Hizmetine Yönelik Materyaller Olmasına İlişkin Bulgular

68 katılımcıdan %97,1’i sağlık çalışanlarının, çalışma alanlarında LGBT’lere yönelik materyaller bulundurmasının kendilerinde olumlu bir etki bırakacağını düşünürken, %2,9’u ise bunu düşünmediğini belirtmiştir.

LGBT’ler daha önce yaşadıkları ve/veya yaşamaktan korktukları ayrımcılıktan endişe edebilirler. Bu durumda kendilerini daha rahat ifade edebilmeleri adına sağlık çalışanlarının çalışma alanlarında LGBT materyalleri bulundurmaları mümkün olabilir. Ayrıca bu materyaller, sağlık çalışanı hakkında LGBT kişiye ‘’işinin ehli’’ biri olduğunu düşündüreceği için de yararlı olabilir. Ankete katılan LGBT’ler de göstermektedir ki, bu kendileri için oldukça olumlu olacaktır

LGBT’lerin Eğitim Durumu – Bilgi Düzeyi Arasındaki İlişki

67 katılımcıdan 51 katılımcının eğitim durumunun üniversite olduğu ve bu büyük çoğunluğun ‘’Sağlık hakları konusunda yeterli bilgiye sahip olduğunuzu düşünüyor musunuz?’’ sorusuna yanıtının ‘’hayır’’ olduğu görülmektedir. Yine 7 lise eğitimine sahip katılımcının 6’sı yeterli biliye sahip olmadığını belirtmektedir.

Eğitim düzeyi üniversite olan çoğunluğun, ‘’sağlık hakları konusunda yeterli bilgiye sahip olduklarını düşünmemeleri’’ ilginç bir veri olarak karşımıza çıkmaktadır. Oranlama yaptığımızda en yüksek sağlık hakları bilgisine sahip olduklarını düşünenler ilkokul eğitim düzeyindeki bireyler. Bu veriler ‘’sağlık haklarını öğrenme noktasında, üniversite eğitiminin bu bilgiyi ne kadar sağladığı’’ sorusunu akıllara getirmektedir.

SONUÇLAR:

Araştırma sonucunda, LGBT’lerin cinsel yönelimleri/cinsel kimlikleri sebebiyle ailelerinden, sağlık çalışanlarından, toplumdan baskı gördükleri ve bunun da yaşamlarına fiziksel, psikososyal ve ekonomik açıdan olumsuz etkileri olduğuna ilişkin bulgular tespit edilmiş ve öneriler geliştirilmiştir.

ÖNERİLER

Mikro Düzeyde Öneriler:

LGBT’ler ayrımcılık ideolojileri sonucunda ‘’içselleştirilmiş homofobi’’ yaşayabilirler ve sağlık haklarından yararlanma konusunda çekimser kalabilirler. Bunun sonucunda kendisini kabullenmekte sorunlar yaşayan LGBT’lere destek olmak için sosyal hizmet uzmanlarına görevler düşmektedir.

Buna göre sosyal hizmet uzmanına yönelik önemli bir nokta şudur (Güner, 2013, s. 8): Uygulayıcı (sosyal hizmet uzmanı), LGBT’lere yönelik tutum ve becerilerinin farkında olmalı ve kendi homofobisiyle yüzleşmelidir. Yaşadıkları baskı sonucu bireylerde oluşan yalnızlık/mutsuzluk duygularına yönelik olarak güçlendirme yaklaşımı ile hareket etmelidir. Nitekim bireyin kendi yaşamı üzerinde kontrol gücü olduğunu hissetmesi, ruh sağlığının ön koşulu sayılmaktadır (http://www.sosyalhizmetuzmani.org/hivaids.htm, Erişim Tarihi: 15 Mayıs 2015). Bu sebeple ‘’güç’’ konusu, birey(ler) için önemli bir noktadır.

B. Mezzo Düzeyde Öneriler

Mezzo boyutta değerlendirilebilecek olan iş, aile, okul, sağlık kurumları gibi çevreler de oldukça önemli bir konumdadır. Bu nedenle sağlık çalışanları, henüz öğrenci iken tıp fakültelerinde ‘’toplumsal cinsiyet eğitimi’’ almalıdırlar. Bu eğitimlerin doğru ve eksiksiz verilmesi için LGBT platformlarındaki sivil toplum çalışanları ve uzmanları sistemli katkılar sağlamalıdır. Ayrıca okulda bu eğitimi almayanlar için, çalıştıkları sağlık kurumlarında zorunlu hale getirilmelidir. Böylelikle sağlık çalışanlarının LGBT’lerindurumunu ‘’hastalık/suç’’ olarak algılaması sonucu yöneldikleri ‘’sözde onarım terapileri’’nin önüne geçilmesi adına önemli bir adım atılmış olur.

C. Makro Düzeyde Öneriler

Makro boyutta, toplumsal algının iyileştirilmesi ve/veya geliştirilmesi adına okullarda öğrencilere, öğrencilerin ailelerine, iş yerlerinde çalışan bireylere ‘’toplumsal cinsiyet’’ seminerleri/eğitimleri‘’ ve ‘’LGBT’lere dair kavramsal eğitimler’’ verilmelidir. Aksi takdirde toplumsal baskı ile karşılaşmaları olasıdır; nitekim LGBT’ler, sağlık hizmetlerine erişim noktasında refakatçilerin/hastaların tutumlarından dolayı sorunla karşılaştıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca katılımcılar için mahremiyet konusu önemlidir ve bu nedenle ‘’LGBT’lere dair mahremiyet konusuna ayrı bir önem verilerek eğitimler verilmelidir.

Sözde onarım terapileri işkence kapmasına girdiği için yasaklanmalıdır (Baird, Eylem Alanları, 2004, s. 125). Bu da makro boyutta yapılacak bir düzenleme ile mümkün olabilir.

Ayrımcılıkları önleme noktasında yasalar ile güvence sağlanması için ‘’nefret suçları yasası’’ yapılmasıdır. Bu doğrultuda mağduriyet yaşayan LGBT’lerin yararlanması adına bu yasaya ‘’cinsel kimlik’’ ibaresi eklenmelidir.

Estetik amaçlı değil, ihtiyaç amaçlı olan sağlık masrafları/ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmalıdır. Örneğin ‘’aralarında transların da olduğu seks işçilerinin kondom gibi ihtiyaçları, trans bireylerin cinsiyet geçiş süreci masrafları’’ karşılanmalıdır.

Makro düzlemde yapılan tüm çalışmalarda üreme sağlığı değil, cinsel sağlık odaklı çalışmalar yapılmalıdır (Yılmaz, 2012, s. 39).

Kaynakça:

http://reah.gov.tr/icerik/hasta-haklari-nelerdir

http://www.sosyalhizmetuzmani.org/hivaids.htm

Baird, V. (2004). Eylem Alanları. V. Baird içinde, Cinsel Çeşitlilik Yönelimler Politikalar Haklar ve İhlaller (s. 125). Ankara: Metis Yayıncılık.

Bia Haber Merkezi. (2014, Kasım 13). Haber Listesi: Cinsiyet Geçiş Sürecinde Hastanelerde Yaşanan İhlaller Meclise Taşındı. Mayıs 13, 2015 tarihinde Bianet: http://www.bianet.org/bianet/saglik/159922-cinsiyet-gecis-surecinde-hastanelerde-yasanan-ihlaller-meclise-tasindi adresinden alındı

Güner, U. (2013, Aralık 3). Heteronormatif Olmayan Bir Sosyal Hizmet İçin. Kaos GL: http://www.kaosgldernegi.org/yayindetay.php?id=54 adresinden alındı

Güngör, A.,& Çevik, D. A. (2014). Trans Bireylerin Geçiş Süreci. A. Güngör, B. Sulu, D. E. Mutlu, D. Ferhat, & S. H. Doğa Asi Çevik içinde, Yeniden Doğdum Veri  Toplama Raporu (s. 13). Ankara: Ayrıntı Basımevi.

Güngör, A., Sulu, B., Mutlu, D. E., Ferhat, D., Çevik, D. A., & Hun, S. (2014). Üçüncü Bölüm: Sağlık (s. 64).Ankara: Ayrıntı Basımevi.

Kaos GL. (2014, Ocak 28). Eğitim / Queer Çalışmaları: “LGBT’lerin Sağlık Hizmetine Erişiminde Engeller Var”. Mayıs 13, 2015 tarihinde Kaos GL: http://www.kaosgl.com/sayfa.php?id=15698 adresinden alındı

Tahaoğlu, Ç. (2015, Mart 10). Haber Listesi: AİHM Türkiye’yi Cinsiyet Geçişinde İhlalden Mahkum Etti. Mayıs 13, 2015 tarihinde Bianet: http://bianet.org/bianet/lgbti/162924-aihm-turkiye-yi-cinsiyet-gecisinde-ihlalden-mahkum-etti adresinden alındı

Tar, Y. (2014, Ekim 28). Haber Listesi: CHP’den Trans Geçiş Süreci İçin Kanun Teklifi. Mayıs 13, 2015 tarihinde Bianet: http://bianet.org/bianet/saglik/159522-chp-den-trans-gecis-sureci-icin-kanun-teklifi adresinden alındı

Zastrow, C. (2013). Geleneksel Cinsiyet Rolü Beklentileri. C. Zastrow içinde, Sosyal        Hizmete Giriş (s. 605). Ankara: Nika Yayınevi

Zastrow, C. (2013). Cinsiyet Rolü Sosyalizasyonu. C. Zastrow içinde, Sosyal Hizmete Giriş (s. 608). Ankara: Nika Yayınevi.

Yılmaz, V. (2012). LGBT Bireyler İçin Kamusal Sağlık Hizmetleri. Kaos GL(127), 39.

 

Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü 3. Sınıf Öğrencileri:

Abdulmenaf EYDİ

Aylin GÜNKAYA

Duygu YASAK

Meltem KAPLAN

Ömer Faruk SİMEK

Safter BOZARSLAN

Grubunun ortak mail adresi:tezgrubu1@gmail.com

Eğitsel Danışman: Ar. Gör. Sinan AKÇAY

Kaos GL dergisi için derleme yapan: Aylin GÜNKAYA


[1]                                 Doktorun ismi etik bağlamda uygun bulunmadığı için verilmemiştir.


Etiketler: insan hakları, sağlık
İstihdam