19/02/2021 | Yazar: Kaos GL

LGBTİ+ Aileleri ve Yakınları Derneği, LGBTİ+’ların çocukluk ve gençlik hikayelerinden derlenen “Kendimi Bildim Bileli” isimli kitabı yayımladı.

LİSTAG’dan “Kendimi Bildim Bileli” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

LGBTİ+ Aileleri ve Yakınları Derneği (LİSTAG), LGBTİ+’ların çocukluk ve gençlik hikayelerinden derlenen “Kendimi Bildim Bileli” isimli kitabı yayımladı.

Editörlüğünü Yasemin Zeynep Başaran’ın, grafik tasarımını Ecemen’in yaptığı kitabı çevrimiçi okumak da mümkün.

Kitaba dair editör notu şöyle:

“Kitabı baskıya hazırladığımız bugünlerde 2020 yılında, Aralık ayının ikinci yarısındayız. ‘LGBTİ+ çocuklar var mıdır, yok mudur?’ sorusunun gündemde olduğu bir dönem. Yine bugünlerde, 9 Aralık 2020 tarihli haberlerde Ticaret Bakanlığı bünyesindeki Reklam Kurulu’nun LGBTİ+ ve gökkuşağı temalı ürünlerin satışında ‘çocukları korumaya yönelik’ +18 ibaresi bulundurulmasına karar verdiğini okuduk.

“Birazdan okuyacağınız hikayeleri, son dönemde sıkça duyduğumuz bu soruya, kendi cevabınızı vermenizi dileyerek derledik. Hikayeler, seslerine kulak verip dinlediğimizde bize sözün özünü fısıldayabilir. Biz de böylece, kimi zaman aradığımız cevaplardan bile önce orada bizi bekleyen gizli soruları duyabiliriz. Sorular değerlidir çünkü bize kendi cevaplarımızı bulmamız için gereken yolu açma ihtimalleri vardır. Bu kitabın yazarları, hikayelerini anlatabilmek için bugün bulundukları yerden, okuduğunuzda göreceğiniz gibi kolay geçmemiş çocukluk ve gençlik yıllarına doğru cesur ve belki şimdi bile onları zorlayan bir yolculuğu göze aldılar. Onların çocukluklarından bugüne uzanan bu hatırlama yolculuğu boyunca, kendilerine ve içinde yaşadıkları topluma sordukları soruları, hikayelerinin satır aralarında göreceksiniz.

“Gelin şimdi birkaçına birlikte bakalım. Belki bazıları ilk bakışta soru gibi görünmeyebilir ancak istersek içindeki soruları biz görebiliriz:

“Hangisi daha kolay? Gerçeği sahiplenmek mi, yoksa gerçekle yüzleşmeden eksik yaşamak mı?

“Ne zamandan beri böylesin? Ne zamandan beri böyle hissediyorsun? İşte verdiğim yanıt, aslında hepimizin yanıtı bu: Kendimi Bildim Bileli

“Bir şeylerin farklı olduğunu hissettiğimde küçücüktüm. Daha cinselliğin, cinsiyetin ne olduğunu bilmezken bile farklıydı bazı şeyler. Kuzenlerimle oyunlar oynardık, oyunda ‘’erkek’’ olurdum, anneanneme sorardım, ‘Bu günah mı?’ diye.

“... kuzenime söylemek istemesem de, ısrarı sonucunda durumu itiraf etmiştim. Sonrasında verdiği tepki inanılmazdı “Seni böyle görünce evli bir adamlasın falan sandım. Keşke öyle olsaydın daha kolay çözüm bulurduk.” demişti.

“Kendimi hep eksik, hep yarım hissettim ilk aşk zamanlarında. Adeta boşlukta salınan bir sarkaç gibiydim. Hiçbir kitapta, hiçbir şarkıda, hiçbir okulda bana yol gösterecek bir şeyler bulamamıştım.

“Ben top muydum? Neden? Neden kızlara değil de matematik hocama ilgi duyuyordum?

“İlkokula başladıktan kısa bir süre sonra, her çocuğun maruz kaldığı o kaçınılmaz soru bana da sorulmaya başladı “Sevdiğin kız var mı?” Birkaç kez “yok” dedikten sonra “Madem bu kadar soruluyor, olması gerek sanırım.” diyerek arkadaşım olarak çok sevdiğim bir sınıf arkadaşımın adını vermeye başladım. Böylece, henüz o yaşlarda bilmiyor olsam da, heteroseksüel rolü oynamaya başlamış oldum.

“Eee peki küfrederken neden ibne olmayanlara da ibne diyorsun?

“Sizler zannediyorsunuz ki, bu bir seçim, bir tercih. Kim bu zorbalığı, bu zor hayatı seçer?

“... nereye kadar saklayabilirdim ya da neden saklıyordum onu da bilmiyordum.

“Hikayeleri okumak bana ister istemez çocukluğumu; zorbalık yaptığım, zorbalığa uğradığım zamanları, beni bugün bu hikayeleri derlemeye getiren yolu düşündürdü. Dolayısıyla kitaptaki hikayeleri okumanın, sadece başlıktaki sorunun bizdeki karşılığını bulmaya değil, çocukluğumuza, kendimize, kim olduğumuza bakmamıza da yeni bir kapı aralayacağını düşünüyorum, benim için öyle oldu.

“Sizi hikayelerle başbaşa bırakmadan evvel, Yaşar Kemal’in bu kitabı hazırlarken kalbimde hissettiğim ve aklımın bir köşesinde tuttuğum, aşağıdaki alıntısında yer alan bir cümlesini söylemek istiyorum:

“Çocuklar insandır. ‘Ben çocukları çok severim. Onları anlamaya çalışırım sevmekten daha çok. Ben çocuklara çocuk gibi davranmam. Bir çocukla ilişkim, dostluğum, arkadaşlığım varsa, o benim arkadaşımdır, çocuk değildir. Çocuk gibi bakmam. Ayrı bir insan türü gibi bakmam. Niye bu böyle? İnanmadım hiçbir zaman çocukların, insanların çocuklara davrandığı gibi çocuk olduklarına. Basbayağı insandır onlar. Çok şeyler öğrenmemiştir daha, zenginliği azdır yaşlanmış insanlara karşılık, daha az yaşamıştır, ama düpedüz insandır. Anaların babaların çocuklara yaptıkları inanılmaz bir zulüm benim için. Ayrı bir yaratıkmış gibi bakıyorlar. Korkunç baskılar yapıyorlar. Baskılar, dayaklar, öğütler canından usandırıyor çocukları. Ya da şımartıyorlar şefkatle, okşamayla. Çocuk, insanlıktan çıkıyor her iki halde de. Yine benim çocuklarda saptadığım bir şey var, bütün çocuklar evlerden kaçmak istiyor. Benim bu bir araştırmamdır. Derinliğine indiğin zaman her çocuk, bir eli yağda, bir eli balda bile olsa, kaçmak istiyor. Çocuk, dünyamızda rahatsız bir kişidir. Bu, dünyamızın da bir sorunu. Bu kadar kötü yetiştirilen, bu kadar kötü davranılan insanlar büyüdükleri zaman yarım oluyorlar. Savaşların, kötülüklerin nedenlerini ararsak, temelde, çocuklukta insanların başlarından geçenler karşımıza çıkıyor. Bir gün dünyamız gerçek bir barışa, insanca bir yaşama kavuşacaksa çocuklara davranışımızın değişmesi gerekiyor.’



Etiketler: insan hakları, yaşam
İstihdam