04/04/2016 | Yazar: Kaos GL

‘İstismara uğrayanların mahremiyetini değil, istismarcının mahremiyetini koruyoruz. Ne kadar inkar edilse de Pandora’nın kutusu açıldı artık’

‘Babandır babanın dediğini yap, anlayışı!’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

“İstismara uğrayanların mahremiyetini değil, istismarcının mahremiyetini koruyoruz. Ne kadar inkar edilse de Pandora’nın kutusu açıldı artık”

En son Karaman'daki Ensar Vakfı'na bağlı öğrenci evinde yaşanan cinsel saldırı vakalarından hareketle konuşan Prof. Dr. Şahika Yüksel, “Diyanet İşleri'nden halen herhangi bir şey duymadık” dedi.

Prof. Dr. Şahika Yüksel, Vatikan’ın gerçeği kabul edip çözüm aramaya başladığı halde, Diyanet'in, “bu çocuklara yapılanın onları dinden de uzaklaştıran bir istismar olduğu”na dair bir açıklama bile yapmamasına dikkat çekti.

“Baba, koca, hoca konumları sorgusuz kabul ediliyor. Babandır babanın dediğini yap, anlayışı!”nın, “Siz bir imamı, bir din hocasını nasıl soruşturursunuz!” yaklaşımına vardığını belirten Prof. Dr. Şahika Yüksel’in konuşmasının satır başları şöyle:

“Diyanet İşleri'nden halen herhangi bir şey duymadık”

“Karaman tek ve ilk hadise değil, pek çok olay yaşandı, Diyanet'in bir açıklama yapması gerekirdi. Açıklama tek başına yeterli değil ama en azından durumu ciddiye alındığının bir işareti. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın vahim açıklaması bir tarafa, Milli Eğitim Bakanlığı'nın ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu konuda üzüntülerini belirterek bir kusurumuz var mı diye bakıyoruz, diyen bir açıklaması halen yok. Tersine adı geçen kurumu koruma çabaları var. Kadınların, çocukların kıyafetleri, oturup kalkmaları ile ilgili her konuda demeç veren Diyanet İşleri'nden halen herhangi bir şey duymadık. Bir din hocasının ya da imamın istismarının, diğer dal öğretmenlerinden mesela coğrafya ya da matematik hocasınınkinden daha vahim ve daha derin zarar verme riski var. Çünkü dinde doğrudan inançlarla ahlak ve insanı değerleri geliştirme işleniyor. İddia da ediliyor “değerlerini” de kaybediyor o çocuk.

Diyanet'ten, “Bu çocuklara yapılanın onları dinden de uzaklaştıran bir istismar olduğunu” duyduk mu? Vatikan'ın tepkisinde şu var var. Bu yeterli değil ama korumaya-engellemeye doğru bir şık var. Evet, dışarıya karşı yalanlıyor ama içeride bunu kabul edip, kendini temizlemeye dönük bir çabayla istismarları bilimsel yollara başvurarak önlemeye çabalıyorlar. Diyanet, bu konuyu kendi içinde nasıl tartışıyor? Diyanet'in de “burada hata var” sorgulamasını yaptığına tanık olmalıyız. Dini kaygı ile konuştuğunu söyleyen birtakım uzmanlar, üç yaşındaki çocuğun kilodu, annenin dizi tahrik edicidir, gibi sözler sarf ediyor. Bir insan üç yaşındaki çocuktan uyarılıyorsa ve uyarıldığını da alenen ifşa edip donları kapatılmalı diye beyanda bulunuyorsa, burada bir karışıklık vardır. Bu kişiler Diyanet'i temsil ediyor mu, bilemem. Diyanet bu konularda da bir şey söylemiyor; yine sessizlik. Ve her zaman sessizlik değil, cinsel saldırı konusunda haber yapan habercileri ve cinsel istismarı açık eden kadın grupları hedef haline getirebiliyor.”

“Babandır babanın dediğini yap, anlayışı!”

“Genelde bizim ailede olmaz, bizim kasabada olmaz diye hep diğerlerine ait bir durum olarak görülüp, aslında erkek egemen sistemin tezahüratı olduğu gerçeğini reddediyoruz. Ayrıca biz gücü ve otoriteyi soruşturmadan kabul etme eğilimindeyiz. Baba, koca, hoca konumları sorgusuz kabul ediliyor. Babandır babanın dediğini yap, anlayışı! 14 yaşındaki kızın istismar eden babaya kızı yapma dediğinde babasının yanıtı: “Babaya itiraz edilmez, babaların dediği yapılır. Sen, babanın dediğini yapmayan, babana saygı göstermeyen günahkar bir kızsın.” Siz bir imamı, bir din hocasını nasıl soruşturursunuz! Cinsel istismara maruz kalan o çocukların aileleri de, o ailelerin komşuları da bu “söz” üzerinden gidiyor. Bazı insanlar cinsel istismarcı olmaz. Onlar muaf diye düşünüyoruz. Ve bu bazı insanlar, bazı kurumlar oluyor, bazı inançlar oluyor. Aile, komşu, akraba, okul, politikacı, idari yetkili kişiler ve kurumlar düzeyinde “kapatmaya” çalışıyoruz. İstismara uğrayanların mahremiyetini değil, istismarcının mahremiyetini koruyoruz. Ne kadar inkar edilse de pandoranın kutusu açıldı artık.”

Cumhuriyet gazetesinden Selin Ongun’a konuşan Prof. Dr. Şahika Yüksel, 35 yıldır ağırlıklı olarak cinsellik ve cinsel kimlik sorunları başta olmak üzere travma ve şiddetin ruh sağlığına etkisi üzerine çalışıyor.

İstanbul Psikososyal Travma Birimi’nin kurucu başkanı, Cinsel Eğitim, Tedavi, Araştırma Derneği’nin (CETAD) kurucu üyesi ve eski Türkiye Psikiyatri Derneği başkanı olmanın yanı sıra Mor Çatı Sığınağı Vakfı ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın da kurucu üyelerinden Şahika Hoca, “cinsel istismar”, “cinsel saldırı”, “ensest” ve “pedofili”ye de açıklık getirdi.

Ensest ile çocuk istismarının “akrabalığı” nedir?

“Çocuk istismarı, herhangi birinin çocuğa sözel ya da dokunarak yaptığı cinsel davranışlar. Ensest ise kan bağı ile tarif ediliyor. Aslında esas olan çocuğa bakmak ve korumakla sorumlu kişinin, yani çocukla güven ilişkisi olan, uygunsuz davranışı olduğundan üvey baba, öğretmen, antrenör ve din adamı vb. istismarlar da ensest, yani aynı çerçevede yakın istismarına giriyor.”

Cinsel istismar ve cinsel saldırı arasındaki çizgi nedir?

“Yasal ya da adli tıp açısından tarif edildiğinde cinsel istismar dediğimizde penetrasyon, cinsel giriş, hariç her şeyi kast ediyoruz. Tecavüzde, cinsel saldırıda oral, vajinal ya da anal giriş kast ediliyor. Ancak cinsel istismarda dokunmak da şart değil. Soyunmasını, karşınızda mastürbasyon yapmasını istemek, cinsel şakalar yapmak ya da pornografiyi paylaşmak da istismar olabilir.”

Çocuk istismarı ve pedofili?

“Pedofilinin tarifi: Erişkinin birinci cinsel çekim nesnesi bir çocuk. Bunu düşünen ve fantezisi bu olan çok sayıda insan var, yine sayı söyleyemem. Bu kişiler bunu kendi içlerinde yaşıyor. Bu insanlar bunu hayata geçirmiyor. “Bunu düşünüyorum ve böyle hissediyorum ama bu uygunsuz bir şey. Bunu çocuklara yapmaya hakkım yok” diyor. Kendini uyarırken veya bir erişkinle beraber olurken fantezisi bu olabiliyor. Burada hiçbir suç yok. Cinsel isteğinin çocuklara olması bir suç değil, bu bir düşünce. Genel olarak bunun bir hastalık olduğu da düşünülmüyor. Ama bunu bir çocuğa uygulaması, erişkin olmayan, henüz değerlendirme yapamayacak ve karar veremeyecek birini, erişkin birinin kandırarak ya da zor kullanarak ilişki kurması bir suç.”

Suç, hastalık, tedavi?

“Bunu uyguluyorsan bir suç, hastalık demiyoruz. Şunu da eklemeliyim. Suçlar tedavi edilmez. Suç saptanmışsa sorumluluğu vardır. Bir akıl hastalığına bağlı ise o saptanır ve tedavi edilebilir. Cinsel istismarda bulunan kişiler çok kez bunu bilerek ve saklamasını becerecek şekilde yapabilir. Banka soyanı tedavi mi ediyoruz?

Durum değerlendirilir, suç nedir? Kişide bir akıl hastalığı var mı? Varsa kendisinin kontrolünü ne derecede bozuyor ve suçla ilişkisi nedir? Bu kişi (Karaman vakası) ben suçluyum ve hastayım, diyerek durumunu hafifletmeye çalışıyor. Tırnak yemek de bir ruhsal sorun ama herhangi bir suç içlemenin mazereti olamaz. Burada en az 10 yıl süren gizlemek ve mağdurları susturmak için yüksek kontrol becerisi gerektiren pek çok olay yapmış.”

Söyleşinin tamamını buradan okuyabilirsiniz.


Etiketler: insan hakları, sağlık
İstihdam