05/03/2012 | Yazar: Kaos GL

Dahası hiç dokunamadığımız yerlerde yaşanan alış-verişin ne olduğunu buralarda bizzat yaşayan insanlardan daha iyi nasıl bilebiliriz?

‘Bakmadan bilemeyiz değil mi?’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
ODTU Topluluklar mail grubunda Pembe Hayat Derneği’nin organize ettiği Seks İşçiliği ve İnsan Hakları Konferansına ilişkin tartışmalar yapıldı. Bu tartışmalara ilişkin ODTU LGBT’nin cevabını yayınlıyoruz.
 
Pembe Hayat’ın düzenlediği Seks İşçileri Konferansı duyurusunu odtü topluluklar mail grubunda "Kapitalizm sizlerle gurur duyuyor", "Rezalet", "Trans pornocular mı kadın özgürlüğünden bahsedecek" gibi ayrımcı tepkilerle karşılayanlara ODTÜ LGBT’nin cevabıdır.
 
“Pek çok şey söylenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Amacımız tartışmaları derinleştirmek, zihinlerin ve daha da önemlisi bedenlerin sınırlarını zorlamak.
 
Kimseyi ikna olmaya zorlamaksızın, insan haklarının bile dokunamadığı “insan-dışı” başkalıklara dikkatleri çekip ön yargılarla ve genel ahlakla şekillenmiş düşüncelerin kesinliğini dağıtmak.
 
Lümpenliğimiz affola, “rezaletin diplerinden” konuşmak zorunda hissediyoruz. Ve evet, buradayız gitmiyoruz!
Belki en önemlisi hiçbir karşıt kimliğin birbirini dışlamadığına, namuslunun inşasında orospunun nereye düştüğüne dair bir görü oluşturabilmek. O zaman içimizdeki fahişelerle barışmanın, belki de direnişi buradan başlatmanın imkânı doğacak.
Seks işçilerini sokaklardan temizlemeyi hangi duygularla istediğimizi deşelim hep beraber. Mekânı özel alan, arzusu evlilik içi heteroseksist arzu, rolleri/pozisyonu sabit cinselliklerin; yani olumlanabilecek tek cinselliğin karşısına fahişeliği koyduğumuzun farkına varalım. Kadın cinselliğinin, hetero-dışı cinselliklerin sokaktaki görünümünün neden tiksinti ya da en iyi ihtimalle acıma duygusu ilham etmesi gerektiğini bir düşünelim.
 
Öte yandan oldukça normalleştirdiğimiz heteroseksist erkek cinselliğinin dilde ve sokakta rahatlıkla nasıl barınabildiğine hayret edelim. Kadınları denetlemek için kullanılan temel argümanı hatırlayalım: “Kız orospu mu olacan”, “Kimler kocasından boşanır biliyor musun?”, “Bu kıyafette sokakta gezen kadına ne denir biliyor musun?”
 
Peki kadın cinayetlerine bir de buradan bakmaya başlamamız gerekmez mi? Buralarda işleyen mekanizmaları gelin birlikte ifşa edelim: Ataerkil, heteroseksist iktidarın kendi yerini güçlendirmek için dolaşıma soktuğu söylemleri tekrar etmekten sıkılmadık mı?
 
Daha namuslu, daha temiz hissetmek için her zaman fahişelere ihtiyaç vardır! Bir öncül olarak seks işçiliğinin/fahişeliğin kötü olduğu önkabulünü tam da bu ikilikçi ahlaktan değil de nereden edindik? Kapitalizmin olanca yıkıcılığıyla hayatlarımızı, yaşam alanlarımızı ve bedenlerimizi gasp ettiği bir çağda yaşıyoruz. Bu zamanlarda yan yana gelmek, dayanışmak yerine, hala yaptığımız şeyin işçilik olduğunu birilerine anlatmaya çalışmaktan üzüntü duymaktayız. Her tür işçiliğin beden sömürüsü içerdiğini unutmayalım. İşçiliğe kimi ideolojilerde atfedilen kutsallığın, seks işçiliğinin de işçilik olarak kabul edilmesi nedeniyle zarar gördüğünü düşünenlerin, CHP milletveliki Nur Serter’den farklı bir zihniyet dünyasına ait olduklarından emin olamıyoruz.
 
Bu nedenle buralarda yaşayan bireylerin söyleyecekleri bir şeyleri olabileceğini baştan reddetmemekte hayır olduğunu düşünmekteyiz.
 
Seks işçiliğine dair söylem üretmek, bu tanımın imlediği öznelerin ve pratiklerin çoğulluğu karşısında hiç de kolay değil, biliyoruz. Gönüllü/zorunlu seks işçiliği, uluslar arası kadın ticareti, vesikalı kadınlar, jigololar, gey-lezbiyen-trans seks işçileri, pornocular, striptizciler derken fuhuş sektörünün barındırdığı çoğulluğun karşısında biz de çoğu zaman ne diyeceğimizi şaşırıyoruz. Belki de bu yüzden devlet tarafından sessizliğe hapsedilmeye çalışan bu öznelerin seslerini yükseltmelerine alan açmak en doğru çaba olacaktır.
 
Anaakım porno sektörünün heteroseksüel erkek arzusuna pazarladığı, kadın cinselliğini erkek bakışından kuran pornonun diline hapsolmayalım.
 
Feminist/kuir erotik estetiğe gelin birlikte bakalım, sonra yine birlikte tartışalım. Bakmadan bilemeyiz değil mi? .
 
Kadınların, kuirlerin, transların vs. bakışından erotizmi görmekte, cinselliği yaşamakta, küçük pornoların starları olmakta özgürleştirici bir yan olduğunu keşfetmenin heyecanını paylaşalım. Ortada hakikaten böyle amansız bir alternatif porno sektörü var mı, o bile tartışma konusuyken buradaki acımasız kadın sömürüsü hakkında rahatça konuşabilmek nasıl mümkün olabiliyor? Hepsinden ziyade konuşma hakkının kime ait olduğuna bu kadar rahatlıkla nasıl karar verebiliyoruz?
 
Bizlere kurtarıcılar tayin edilmesinden, hayatlarımızın bu kurtarıcılar tarafından yargılanmasından hoşnut değiliz. Hatta bazen bu kurtarıcılardan bizi kim kurtaracak diye soruyoruz, ne acı ki… Bizler zavallı kullanılan, sömürülen, metalaştırılan bedenler olarak okunmaktan ve böylelikle başka sessizliklere hapsedilmekten bıktık. Seks işçileri olarak yaşadığımız hak ihlallerinin, mağduriyetlerin yanı sıra hayatta kalma stratejilerimizden, güçlü yanlarımızdan ve dayanışmadan da söz etmek istiyoruz.
 
Öldürüldüğümüz ya da ezildiğimiz, yani kurban kimliğine sıkıştırıldığımız müddetçe politikanın özneleri olarak hoşgörülmeyi reddediyoruz. Bu demek değil ki öldürülmüyoruz, şiddetin en ağırını yaşamıyoruz. Hayatımızın günlük parçası olan şiddeti, sömürüyü, hayal gücünün yetersiz kaldığı bir nefretle 80 yerinden bıçaklanmış arkadaşlarımızın ölümlerini, polisin taciz ve tecavüzlerini, yalnızca politik söylemler olarak “kullanamayacak” kadar derinden yaşıyoruz. Fakat heteroseksist/ataerkil şiddetin sorumlusunun kendi cinselliğimiz ya da kimliklerimiz olmadığını biliyoruz artık.
 
“Normal”, “tertemiz”, “namuslu” vatandaşta ısrar etme halinin ikiyüzlülüğünü sokaklardan, koli evlerinden, hatta beş yıldızlı otellerden biliyoruz. Ve kimliklerimize, bedenlerimize, cinselliklerimize sahip çıkarak birlikte güçleniyoruz. Kimse tekrar
duvarların ardına, sessizliğe hapsolmamızı istemesin bizden!
 
Herkesi 3-4 Mart tarihlerinde Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneğinin düzenlediği Seks İşçileri Sempozyumuna bir kez daha davet ediyoruz.
 
Özellikle de cinselliğin ataerkil/heteroseksist/muhafazakar baskılardan kurtulabildiği geçici bir alan yaratmak için ve seks işçileri ile dayanışmak için yapılacak olan “İçindeki Fahişeyi Çıkart!” partisine hepinizi bekliyoruz.
 
Madem öyle, şiarımızı hatırlatmakta fayda var: Tüm ucubeler, ibneler, fahişeler, lezbiyenler, kadınlar, hermofroditler, ahlakı bozuk enteller, kaltaklar, sado-mazolar ve de hiçbir tanımlamaya izin vermeyen rezaletin dibine batmış kuir bedenler birleşin, dokunun ya da nasıl isterseniz!”

  


Etiketler: insan hakları, eğitim
İstihdam