19/09/2006 | Yazar: Kaos GL

‘KAOS GL’yi görmek beni tam bu noktada sevindirdi. Gey ve lezbiyen hareketin kalıplara sığmayan canlılığı ve liberter görüşün kalıpları alt üst eden derinliği birbirine çok yakışmış doğrusu. Liberter yaklaşımın ‘başkasının özgürlüğü benimkini çoğaltır’ tezi gey ve lezbiyen hareket ile bir kez daha anlam kazanıyor.’ Okur T.E.’nin kaleminden.

‘KAOS GL’yi görmek beni tam bu noktada sevindirdi. Gey ve lezbiyen hareketin kalıplara sığmayan canlılığı ve liberter görüşün kalıpları alt üst eden derinliği birbirine çok yakışmış doğrusu. Liberter yaklaşımın ‘başkasının özgürlüğü benimkini çoğaltır’ tezi gey ve lezbiyen hareket ile bir kez daha anlam kazanıyor.’ Okur T.E.’nin kaleminden.

KAOS GL

T.E., Heteroseksüel

Modern devlet, her ülkede farklı özellikler gösterebilse de bireylerin kimliklerini belirlemeyi görev ve hak beller. Heteroseksüel, filanca milliyetten, filanca mezhepten falan olmanız gerekir. Esrar içmemeniz, tek eşli olmanız ve ülke ekonomisine katkıda bulunmanız gerekir. Eğer tüm bu kalıplara girmek çok zor oluyorsa, başka bir ulusal ‘kökenli’ olabilir, alkol alabilir, ya da bir fahişe bulabilirsiniz. Ama dikkatli olun!

Türkiye’de bu kimlik belirleme süreci en doğrudan ve baskıcı yöntemlerle işletilir. İşçi, memur eylemleri, gençlik hareketleri en sert yöntemlerle bastırılmak istenir. Siyasi partiler kapatılır. Askere gitmek istemeyenler vatan hainidir. Travestiler saçlarından tutularak sürüklenir.

Ancak, kriz durumları dengelerin bozulduğu ve yeni dengelerin oluşmasına olanak sağlayan durumlardır. Ekonomik veya siyasi krizler, sebepleri ne olursa olsun, mevcut ekonomik veya siyasi dengelerin devamını imkansız hale getirirler. AIDS krizi de cinsel kimlikleri veya yaşam biçimleri nedeniyle marjinalleştirilen insanlarla ilgili yeni yaklaşımları zorunlu kıldı. KAOS GL’nin 3. sayısında Almanca’dan yapılan ‘AIDS Bildirisi’ başlıklı çeviride bu çok iyi görülüyor: ‘Bu etkinliklerin başarıya ulaşabilmesi için ise, insanların eşcinsel yaşam biçimini seçebileceklerini vb. kabullenmek gerekir. Ancak insanları olduğu gibi kabul etmekle, bu insanları hastalığın bulaşma yolları ve koruyucu önlemler konularında aydınlatmak mümkün olabilir.’ İşte rasyonalizm. Birçok tartışmada benim de kullandığım bu mantık aslında ‘ılımlı’ların muhafazakârları yumuşatmak için kullandığı bir mantıktır ve pratikte geçerli ve başarılıdır. Çünkü mantıklıdır.

Duvardaki çatlağın başladığı nokta, işte bu nokta. Ve AIDS krizi nedeniyle, bu noktada heteroseksist blok çatlıyor. Bu noktada bir yandan dışlayıcı ya da baskıcı gelenek varlığını ve etkinliğini sürdürüyor, ama diğer yandan ‘ılımlı’ ya da ‘rasyonel’ yaklaşım kendini hissettirmeye ve bir meşruluk alanı doğmaya başlıyor. AIDS krizi dışında başka faktörler de bu süreci etkiliyor. İnsan hakları ve demokrasi tartışması, kadın hareketinin yarattığı etkiler, uluslararası ilişkiler vb. Sonuç olarak AIDS sorununun olası boyutlarını keşfeden her ülke, her politikacı, her bilimci ve her sağlıkçı bazı insanların eşcinsel olduklarını, bazılarının uyuşturucu kullandığını, bazılarının fahişe olduğunu, bazılarının çok eşli bazılarının evsiz olduğunu ‘kabullenmek’ zorunda artık; aksi halde bu gruplara yönelik çalışma yapmak olanaklı değil. Çevirisinden alıntı yapmış olduğum ‘AIDS Bildirisi’ tam bu anlayışı dile getiriyor.

Böylece, süregelen ilişkiler sistemi yani gey ve lezbiyenlerin marjinalleştirilmesi ve izole edilmesi ya da en fazlası, köyün delisi misali kabul görmesi durumu geçerliliğini kaybediyor. Giderek daha fazla kendini hissettiren gey hareketi de yeni tanımlamaları, yeni anlamlandırmaları gerektiriyor. İşte bu noktada sürecin gelişimini belirleyecek başlıca iki eğilim var. Birincisi önceki paragrafta ele aldığım şekliyle meşruluk alanının genişletilmesi ve gey ve lezbiyenlerin topluma entegrasyonu; diğeri ise gey ve lezbiyen hareketin getirdiği radikal soluğun diğer toplumsal hareketleri ve toplumu etkilemesi. Terimlerle oynamak gibi olmasın ama ben birinciyi serbestliğe, ikinciyi ise özgürlüğe yönelen eğilimler olarak görüyorum.

Sürecin başlıca iki belirleyenini iyi görmek gerek. Birisi sorgulanmak istemeyen ve sonuç olarak entegrasyona gerek duyan sistem, diğeri ise barındırdığı tüm çeşitlilikle birlikte gey ve lezbiyen hareket. Başka bir ifadeyle, AIDS salgını ile ortaya çıkan durum tüm dünyada gey ve lezbiyen hareket önünde bir hareket alanı açtı ve ciddi bir sıçrama olanağı sağladı. Bu olanağı iyi görerek, hem çok somut ve yakıcı günlük sorunlarla ve örneğin AIDS sorunu ile uğraşmak, hem de en geniş anlamda tahakkümün eleştirisini yapmak ve şu ya da bu biçimde yaşama radikal müdahaleyi sürdürmek bana olanaklı ve gerekli görünüyor. Böylece, çeşitli alanlarda tahakkümle başı dertte olan bireylerin de bu çeşitli alanlardaki toplumsal hareketlerin de özgürlükçü bir gey ve lezbiyen hareketinden öğrenecek çok şeyleri olduğuna, bu etkileşimin çok ciddi toplumsal etkileri olabileceğine inanıyorum.

İşte KAOS GL’yi görmek beni tam bu noktada sevindirdi. Gey ve lezbiyen hareketin kalıplara sığmayan canlılığı ve liberter görüşün kalıpları alt üst eden derinliği birbirine çok yakışmış doğrusu. Liberter yaklaşımın ‘başkasının özgürlüğü benimkini çoğaltır’ tezi gey ve lezbiyen hareket ile bir kez daha anlam kazanıyor.

Kaynak: Kaos GL, Şubat 1995, Sayı 6



Etiketler:
İstihdam