12/05/2017 | Yazar: Gözde Demirbilek
Kaos GL Medya Çalıştayı, Ankara Üniversitesi’nden ihraç edilen akademisyen Ülkü Doğanay’ın ‘Medya İzleme’ sunumuyla başladı.
Kaos GL Medya Çalıştayı, Ankara Üniversitesi’nden ihraç edilen akademisyen Ülkü Doğanay’ın “Medya İzleme” sunumuyla başladı.
Fotoğraf: Ateş Alpar
Kaos GL Derneği, internet gazetesi KaosGL.org ve Kaos GL Dergisi gönüllü muhabir ve yazar ağını güçlendirmek, LGBTİ’leri kendi hikayelerini yazmaya teşvik etmek, hak temelli haberciliği yaygınlaştırmak için Medya Okulu düzenliyor. Geçtiğimiz yıl 7 şehri gezen Kaos GL Medya Okulu bu yıl Ankara’da yeni katılımcılarla bir araya geldi. Dün ilk ayağı yapılan Medya Okulu’nda temel gazetecilik kavramlarını tartışan katılımcılar, bugün Medya Çalıştayı ile medya izleme, analiz etme ve raporlama konularını konuştular.
Medya Çalıştayı, Ankara Üniversitesi’nden ihraç edilen akademisyen Ülkü Doğanay’ın “Medya İzleme” sunumuyla başladı. Doğanay, sunuma haberde yansıtılan stereotiplerin ayrımcılık ve ırkçılığı beraberinde getirdiğine değinerek başladı.
“Bir transtan beklenenin üstüne çıkıldığında, yani sokağınızdan çıkıp meydanlara geldiğinizde o rahatsızlık dile gelmeye başlıyor. Sonra, bir trans çocuğunuzun öğretmeni olursa kıyamet orada kopmaya başlıyor.”
Fotoğraf: Semih Varol
“Bizi ancak biz olmayanı tanımlayarak biliyoruz”
Doğanay, ifadede taraf olmaya yönelten “biz – siz” ayrımının karşıdakini tanımlayarak ortaya çıktığını belirtti.
“Ben çalışkanım dediğim an bir tembel olan var. Ben temizim dediğim an bir de pis olan var bunu biliyoruz. Bu milliytçiliğin de kendini temellendirdiği nokta aslında. Ayrımcılık ve milliyetçilik burada kendini aynı kökten var ediyor.”
“Medya izlemenin nihai hedefi değişim”
Medya izlemenin raporlaştırmanın ötesine geçmesi gereken bir çalışma olduğunu ifade eden Doğanay, arşivin önemine değindi.
Fotoğraf: Ateş Alpar
“Peki, biz medya izlerken ne yapmalıyız? Raporlamak kıymetli bir şey. Elimize bir arşiv bırakıyor. Ama izlemede asıl hedef değişimi yaratmak olduğu için, ‘Şu kadar şöyle, bu kadar böyle’ demenin ötesine geçmek gerekiyor. Bu raporlamadan sonra materyal çıkartmak gerekiyor. Sistematik tarama ve analiz önemli ama arşiv de önemli. Bunları ulaşmanın kolay olması gerekiyor.”
Ayrımcılık yapanların “asıl biz mağdur olduk” savaşı
Doğanay, “saldırıya uğrayanı suçlu etme” dilinin ayrımcılık yapanların her daim “en mağdur olma” savaşıyla ilgili olduğunu ifade etti.
“Mağdurluk konumunun nasıl kurulduğu çok önemli. Mağdur – muktedir ilişkisinde ayrımcı olan taraf kendi milliyetçiliği üzerinden hep mağdur zaten. O hep mazbut, şahane, mükemmel bir ailenin içinde konumlanmış ama mahallesine LGBTİ+’ler gelince hemen mağdur oluyor.”
Başlık başka, içerik bambaşka
Çoklu kodlama yapabiliyor olmanın önemine değinen Doğanay, başlıkların haberleri her zaman yansıtmadığı genelde ilgi çeken ifadelerin kullanıldığını belirtti.
“Başlığın başka içeriğin bambaşka olduğu haberler oluyor. Burada yayının hitap ettiği kitle önemli bir konumda oluyor. Benim okuyucumun dikkatini ne çeker, neyi önemli görür kısmını başlıkta; asıl metni haberde görüyoruz. Bazen başlığa nazaran hiç beklenmedik metinler gelebiliyor.”
“Haberin başlığı ilgi çekici olmazsa da şöyle durumlar ortaya çıkıyor: Bazen metin çok düzgün, belli ki muhabirin bu konuda hem ilgisi hem bilgisi var. Ama öyle bir başlık atılmış ki, girip okuyasınız gelmez. İşte burada başlık, editörlerin elinde olduğu sürece, bazı yazılar hep elenen oluyor.”
“Analiz yaparken, tüm yayınları tek kesede almak bizi yanıltabilir”
Medya izleme çalışmaları yaparken “Bu ay gazetelerde LGBTİ’lere 37 kez sapkın dendi” ifadesindense, “Bu ay A Gazetesi 15 kez, B Gazetesi 7 Kez LGBTİ’lere ‘sapkın’ dedi” ifadesinin işlevsel olacağını ifade etti.
“LGBTİ’lere karşı olduğunu bildiğimiz birkaç gazete vardır muhakkak. Ve bu gazeteler sürekli olarak LGBTİ’lerle ilgili olumsuz haber yapacaktır. Burada tüm bu yayınları bir bütün olarak alarak sayı belirtmektense, o gazeteleri ifşa ederek hangisinin kaç kere söylediğini özellikle yazmak daha işlevsel olur. Tüm yayınları bir bütün olarak alamayız. O karşı gazetenin de verileri manipüle etmesine izin vermemek için açık açık belirtmek gerekir.”
İlgili haber
“Biz söylemezsek sözümüzü kim doğru söyleyecek?”
Etiketler: medya