16/07/2014 | Yazar: Kaos GL
KEİG Platformu, Türkiye’nin Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi’ne (CEDAW) gönderilmek üzere hazırladığı Ülke Raporu’nun yazım sürecine kadın örgütlerinin dahil edilmemesini eleştirdi.

Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi (KEİG) Platformu, Türkiye’nin Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi’ne (CEDAW) gönderilmek üzere hazırladığı Ülke Raporu’nun yazım sürecine kadın örgütlerinin dahil edilmemesini eleştiren bir mektubu kamuoyu ile paylaştı.
KEİG Platformu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’ne hitaben kamuoyuna açık bir mektup kaleme aldı. 14 ilde 29 kadın örgütü üyesi bulunan Platform, Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi’ne (CEDAW) sunulmak üzere hazırlanan 7. Dönemsel Ülke Raporu’nun hazırlanma sürecine ilişkin eleştiride bulundu.
16 Aralık 2013’te Ülke Raporu’nun ilk taslağı için düzenlenen toplantıya katıldığını belirten KEİG Platformu, toplantıda belirtilen görüşlerin ve verilen geribildirimlerin ikinci taslağa yansımamış olduğunu ifade etti. İkinci taslağa ilişkin geri dönüşlerin ise, hafta sonuna denk gelen biçimde ve 3 gün gibi kısa bir süre içerisinde istendiği vurgulandı.
Platform, kamuoyuna açık bir mektup yazma ihtiyacının, “kadınları ilgilendiren yasal mevzuat değişiklikleri, sosyal ve ekonomik politikalar söz konusu olduğunda Bakanlığın kadın örgütleri üzerinden kadınların taleplerini tamamen göz ardı eden tutumu” sonucu doğduğunu belirtti.
“Türkiye kadın-erkek eşitliğini sağlamıyor”
CEDAW Madde 2’de taraf devletlerin kadına yönelik ayrımcılığın her türü karşısında olduklarını ve ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmayı taahhüt ettikleri belirtirken, Türkiye’de ise hükümetin üst kademesinde olan karar vericilerin kadın-erkek eşitliğine karşı söylemleri olduğu vurgulandı. Buna en belirgin örnek olarak Başbakan Erdoğan’ın 18 Temmuz 2010’da Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi toplantısında kadın STK’lar önünde sarf ettiği, “Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” cümlesi gösterildi.
“Devlet yetkilileri açıkça kadın-erkek eşitsizliğine dair inançsızlıklarını başta Başbakan olmak üzere beyan ederken, eş güdümlü olarak kadına dair politikalar aile kapsamı içerisinde değerlendirilmektedir,” denildi.
Mektupta ayrıca, “CEDAW Madde 5/a, devletlerin kalıplaşmış toplumsal cinsiyet rollerini ortadan kaldırmakla yükümlü olduğunun, 5/b ise çocuk bakımının sadece kadının görevi olmadığının altını çizer. CEDAW yükümlülüklerine aykırı olarak ilgili bakanlık, kadını aile içine hapseden, nüfus artışı için kadını nesneleştiren sosyal politikaları ve ucuz işgücü için kadının hem anne hem çalışan olmasını öngören istihdam politikalarını kadınların talep ve itirazlarına rağmen uygulamaya çalışmaktadır,” denildi.
“Kürtaj yasada olmasa da filli olarak yasak”
Kürtajı yasaklama girişimlerinin kadın örgütlerinin çabasıyla yasal zemin bulamaması vurgulanırken, fiili olarak yasağın uygulandığı da vurgulandı.”Devlet hastanelerinde kürtaj yaptırmak isteyen kadınlara anestezi yapmadan kürtaj yapılması fiili bir yasaklamadır,” denilen açıklamada ayrıca, doktor-hasta gizliliğine karşı uygulamalarla reşit kadınların CEDAWa aykırı olarak gebelik ve kürtaj bilgileri aileleriyle paylaşıldığı belirtildi.
CEDAW hükümlerine aykırı olarak, yasal süre içerisinde kürtaj yaptırmak isteyen kadınlara caydırıcı engellerin gayri resmi yollarla yaygın olarak halen uygulandığı vurgulandı.
“Yasa yapıcılar CEDAW’dan bihaber”
Açıklamada ayrıca, yasa yapıcıların ve uygulayıcıların CEDAW’dan ve kararlarından bihaber olduğu, ayrımcı yasaların halen varlığını koruduğu belirtildi. Tüm yasal mevzuatın kadına yönelik ayrımcılığın önlenmesi perspektifiyle elden geçirilmesi, kadın örgütlerinin talep ve önerilerinin dikkate alınması gerekliliği vurgulandı.
Bu duruma en güncel örnek olarak TCK’da cinsel suçlara ilişkin değişiklik yapılması süreci gösterilirken, “Yasa tasarısı hazırlanırken cinsel şiddetin nasıl ele alınması gerektiğine dair kapsamlı çalışmalar yapan ve taleplerini her defasında dillendiren kadın örgütleri dikkate alınmamış ve 250’ye yakın kadın örgütünün yasa tasarısına itiraz metni yayınlamasına rağmen tasarı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden geçmiştir,” denildi.
Açıklamada sığınak sayısının azlığına değinilirken, sığınak açılma şartının daha da genişletildiği, yapılan yasal değişiklik ile sığınak açma sorumluluğunun nüfusu 50 bin olan yerine 100 bin olan belediyelere verildiği belirtildi.
“Kadın istihdamı esnek çalışmayla arttırılmamalı”
KEİG, istihdam edilen kadın sayısını arttırmak için esnek çalışma koşulları adı altında kadınların sosyal güvencesiz, emeklilik hakkı olmaksızın, asgari maaş yerine saat üzerinden ücretlendirileceklerini, eğreti çalışma koşullarıyla ucuz iş gücü olarak görülmesinin kadın-erkek eşitliği ile bağdaşmadığını belirtti. Kadın istihdamını arttırmak ve kadınları istihdamdaki ayrımcılıktan korumak için hali hazırda var olan mevzuatın (İş Kanunu, Borçlar Kanunu, Sosyal Güvenlik Yasası vb.) CEDAW Madde 11’e uygun olarak değiştirilmesi gerektiği vurgulandı.
İş yaşamında sistematik olarak ayrımcılığa uğrayan LGBTİ bireyler ve kadınlar için ayrımcılığa dair kapsamlı bir düzenleme gerekliyken, ayrımcılık yasağına ilişkin maddenin “nefret nedeniyle” ibaresi eklenerek yeniden düzenlendiği ve uygulanması daha da güçleşen atıl bir madde haline geldiği vurgulandı.
“Çocuk bakımı kadınların sorumluluğundan çıkarılmalı”
KEİG hazırladığı mektupta Türkiye’de bakım hizmetlerini kadınların sorumluluğu olarak gören toplumsal cinsiyet algısınını CEDAW Madde 5’de belirtildiği üzere değiştirmek için de çalışmalar yapılmadığını ifade etti. Kadınları aile dışında birey olarak düşünmeyen, tamamen bilinçli bir politikayla çocuk ve yaşlı bakım hizmetlerini kadınların sırtından alacak politikalar geliştirilmediği belirtildi.
Açıklamada ayrıca, CEDAW’da yer alan kırsal kesimde yaşayan kadınlar, mülteci ve göçmen kadınlar ve afet sonrası kadınlara dair politikaların hala olmaması, kadınlara dair mevcut politikaların darlığını gösterdiği de vurgulandı.
“Devlet kadını aile içinde değerlendirmeye son versin”
Açıklamada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın kadınları ilgilendiren sosyal, ekonomik, politik, yasal konularda son anda görüş almak yerine baştan beraber planlama, talepleri değerlendirme ve beraber tartışma ve uygulama perspektifini acilen benimsemesi gerektiği ifade edildi. Devlet ve ilgili bakanlığın, kadınların haklarını koruduğunu, kadın-erkek eşitliğine inandığını, şiddete karşı etkin politikası olduğunu kadınlara kanıtlaması, kadınları aile kavramı içinde değerlendirmeye son vermesi gerektiği vurgulandı.
Mektup şu şekilde sonlandırıldı: “Aksi takdirde bu şartlar altında CEDAW Komitesi’nin bir dahaki gözden geçirme sürecinde ve Nihai Görüşleri’nde Türkiye’nin Sözleşme’ye uyumunu temelden sorgulaması yerinde olacaktır.”
Etiketler: kadın