07/05/2007 | Yazar: Erkan Altay

İstanbul muhabirimiz Erkan Alçam, solda ‘nişan’ın konuşulduğu şu günlerde CHP’nin sıra dışı kişiliklerinden Bedri Baykam’la söyleşti. Baykam siyasetten sansüre, eşcinsellikten özgürlüğe pek çok konuda cesur açıklamalarda bulundu.

‘CHP genel başkanı olsam yüzde 45 ile iktidar olurum’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İstanbul muhabirimiz Erkan Alçam, solda ‘nişan’ın konuşulduğu şu günlerde CHP’nin sıra dışı kişiliklerinden Bedri Baykam’la söyleşti. Baykam siyasetten sansüre, eşcinsellikten özgürlüğe pek çok konuda cesur açıklamalarda bulundu.

KAOS GL - 07/05/2007

Erkan Alçam - İstanbul

—Sizi sanatçı, yazar ve gazeteci kimliğinizin yanı sıra politik tavrınız ve siyasi duruşunuzla da tanıyoruz. Peki, siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Bu sıfatlardan hangisini kendinize daha yakın buluyorsunuz?

—Ben her şeyden önce ressam, sanatçı Bedri Baykam’ım. Ama yazı yazmak benim için büyük bir gereksinim ve yazdığım binlerce makale ve yirmi kitap var. Sonuçta ben hep özgürlüğü savunan bir insanım. Siyasette de savunduğum her şey esasında laik, demokratik bir hukuk devleti ve onun özgür altyapısı. Yarınlara özgür bir dünya teslim etme sorumluluğunu hepimiz omuzlarımızda taşıyoruz. Bunu korumak da her zaman kolay olmuyor, bedellerle geliyor. Siyaseti de bu yüzden yapıyorum. Yoksa kendimi 2500 yılana kadar meşgul tutacak sanatsal ve edebi projelerim var yani.

—Sanat ve sanatçının evrensel bir tanımı olabileceğini düşünüyor musunuz?

Sürekli yenilik arayan, risk alan, farklı ifadenin peşinden koşan ve insanların yargılarından korkmayan bir ışık sanatçı... Sanat yaşamın bizim için olmazsa olmaz olsan gizli oksijeni.



*‘Kayıtsız şartsız solda birlik’

—CHP milletvekili bir babanın çocuğu olarak dünyaya geldiniz ve sizin siyasi çizginizin de CHP ile paralel olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Ayrıca solda birleşme için verdiğiniz mücadeleleri de göz önünde bulundurarak sizce solun birleşme potansiyeli nedir?

Ben maalesef bunun için yıllardır büyük mücadeleler veriyorum. Solda birleşmeyi zorlaştıran siyasiler Türkiye’yi intiharın eşiğine getirdiler. Bugün bile hala büyük çabalar harcıyoruz solda birlik için. Solun paramparça olup yenildiği onca seçime rağmen siyasi partilerin tavrında hiçbir değişiklik görmüyorum. Bu da çok acı bir olay.

—Sizce bu bencillikten mi kaynaklanıyor?

Bencillik, mantıksızlık ve siyasi derinlik eksikliği. Makro bakamama.

—2003 yılında CHP genel başkanı adayı olmanızın amacı bir tepkiyi dile getirmek olabilir mi?

Amacım hem bu tepkileri dile getirmekti hem de iktidar olmaktı. Benim iki iddiam var. Ben CHP genel başkanı olsam yüzde 45 ile iktidar olurum ve benim olmam şart değil, söylediklerim uygulanırsa CHP yine yüzde 40 ile iktidar olur.

—Nedir bu söyledikleriniz?

Kayıtsız şartsız solda birlik ve tek sepet. Dolayısıyla küskün seçmenlerin, merkez sağın yüzergezer laik oylarının kazanılması, kadınlara ve gençlere kontenjan ayrılması, milletvekilleri seçimlerinin parti içinde her üyenin bilgisayarda vereceği oy ile yapılması, torpil olmasına fırsat verilmemesi, STK ve sendikalarla beraber eşgüdüm toplantıları yapılarak genel politikaların onlarla belirlenmesi ve tabi ki halka inmek, ayağına gitmek ve sürekli mitingler yapmak.

*‘Mühim olan halkın sizi anlayacağı anahtarlardır’

—CHP'nin politikalarının tutucu olması ve halkla uyuşmaması eleştirileri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türk halkı o tutucu halk değildi.12 Eylül sonrası Ecevit ve DSP'nin boş bıraktığı ortam yüzünden Türk halkı tutuculaştırıldı, üstüne kılıf geçirildi. Buna rağmen bunlar hiçbir gerekçe değil. Bunlar aşılır sorunlar. Sonuçta ben Türkiye’nin belki en uçuk kitaplarını yapmış adamım. Buna rağmen halkın nasıl konuştuğunu bilirim. Mühim olan o halkın sizi anlayacağı anahtarlardır. O derin bir kültürdür. O derin kültürün anahtarlarını da bulmak zor değildir.

*‘Hiçkimse de bana ahlakçılık oynamasın’



—Özgürlük tanımı ile toplumun ahlak anlayışı arasındaki bağlantı size göre ne kadar kuvvetli olmalı? Mesela eşcinsellik hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu gibi konularda devlet ne kadar varlığını hissettirmeli?

Bu herkesin kendi özgürlüğü. Devletin hiç kimsenin cinsel hayatına karışma gibi bir keyfiyeti olamaz. İsteyen eşcinsel olur isteyen gurup seks yapar, isteyen biseksüel olur. Bana sorarsanız devletin cinsel hayata karışmasıyla ilgili... Türkiyenin fuhşu engelleyebilecekmiş gibi yasaklaması da 1940'lı yıllarda Amerika’da alkolün yasaklanması gibi bir şey oldu. Sonuçta bu mesleği ortadan kaldıran bir ülke dünyada hiçbir devirde olmadı. Türkiye bunu yasakladığını söyleyerek bu mesleği yer altına indirip hastalıklarla yüklenerek yapılmasını teşvik ediyor durumuna düşüyor. Bugün Türkiye’de randevu evi açmak serbest olsa ve oradaki bütün kadınlar denetleniyor olsa başta AIDS, frengi, bel soğukluğu gibi hastalıklar kontrol altında olsa herhalde çok daha sağlıklı bir ortam olur. Hiçkimse de bana ahlakçılık oynamasın çünkü devlet bunu İran’da bile engelleyemedi. İran’da da insanlar fahişelerle yatmak için 15 dakikalığına evleniyorlar, sonra da ‘boş ol’ diyerek boşanıyorlar.

—Özellikle eşcinseller için öne sürülen kötü örnek olma tezi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bunu tabi ki yanlış ve insan haklarına aykırı buluyorum. Sonuçta her insanın her konuda kendini ifade etme ve yaşamı eşit olarak paylaşma hakkı vardır. Kimsenin kimseyi ‘sen eşcinselsin’ diyerek toplumdan dışlamaya da hakkı yoktur.

—Siyasi partiler sizce oy kaybetme korkusu nedeniyle mi bu konulara el atmıyor? Mesela CHP?

Bu konuyu ben Türkiye’nin en tutucu halk kesimlerine bile aynı şimdi söylediğim mantığı olsa olsa farklı cümleler kullanarak yine söylerim. Kimse bundan bir rahatsızlık duymaz ve kabul eder. Neyi, nasıl, mertçe ve dürüstçe tutarlı bir şekilde söylediğinize bağlıdır verdiğiniz mesaj. Ben CHP genel başkanı olsam özgürlükleri vurgularken bunu da vurgularım.

*‘ İlgili yasaya cinsel yönelimi de eklerim’

—Oy kaybetmez misiniz?

Kaybetmem. Biz hiç kimseyi ne boksör ol ne eşcinsel ol ne lezbiyen ol diye teşvik etmiyoruz. Biz herkesin istediği hayatı yaşamasını istiyoruz. Bu, onların seçimidir.

—Peki, eşcinselleri korumak için yasalar çıkarılması?

Yasanın adının ve şeklinin ne olduğuna bakarım.

—Avrupa standartlarında, iş hayatında ve sosyal hayatta dışlanmayla ilgili mesela?

Bu zaten benim için insan haklarına girer. İlgili yasaya cinsel yönelimi de eklerim.

—Eşcinsellerin çocuk evlat edinmesi ve bunun gibi şeyler de olabilir mi?

Dünya bu konuda değerlendirmeler yapıyor. Evliliğe ihtiyaçları var mı, sosyal olarak nasıl yaşanıyor, bu konuşulur. Ama çocukla ilgili olarak bu yeteri kadar araştırma yaptığım bir konu değil. Çocuğun anne ihtiyacı ile ilgili bir sorun görüyorum ama kalıcı bir fikir beyan edecek kadar donanımlı değilim.

—Gazeteci adaylarına ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Cesur olmaları bu mesleği her an kaybedebilecek noktada olduklarını bilmeleri. Her an yazdıkları bir haber yüzünden bir gazeteden atılabilirler. Ben hep iyi çocuk olayım ve hep kolay şeyleri yazayım ve ömür boyu bu gazetede çalışayım diye gazeteci olunmaz. Ben bunu gördüm Türkiye’de.

*Muhabirimizin diğer haberleri

[["Şimdi daha özgürüz"]]

Etiketler: kültür sanat
İstihdam