25/11/2014 | Yazar: Kaos GL

Türkiye’de çocuk denince akla ne geldiğini hak mücadelesinin farklı alanlarında yer alan üç isme sorduk.

‘Çocuklar için pedagojiyi queerleştirmeye ihtiyaç var’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
20 Kasım Çocuk Hakları Günü vesilesiyle çocukların farklı alanlarda karşılarına çıkarılan sorunlara çeşitli yazılarla kaosGL.org’da yer verdik. Türkiye’de çocuk denince akla ne geldiğini hak mücadelesinin farklı alanlarında yer alan üç isme sorduk.
 
“Bizim yapamadıklarımızı ‘yapmalarını’ istediklerimizdir çocuk”
 
Esin Koman, Gündem Çocuk Derneği:
 
Türkiye’de çocuk demek; 6 yaşındaki Yücel’in atık kâğıt işçiliği yaparken arabanın altında kalarak yaşamını kaybetmesi demektir. Türkiye’de çocuk olmak on üç yaşında pres makinesine sıkışan Ahmet Yıldız’ın ölümü demektir. Gezi eylemleri sırasında ekmek almaya giden 15 yaşındaki Berkin’in ölümü, 6 yaşındaki Efe Boz’un okuldaki lavabonun üzerine düşmesi sonucu ölmesi ve okulda kullandıkları asansörün düşmesi sonucu yedi çocuğun yaralanması demektir. Ya da çocuk evin neşesidir. Evliliği evlilik yapan, yaşam motivasyonu demektir. Bu yüzden onlar için “en iyisini” düşündüğümüz daha iyi bir dünyada yaşamasını istediğimiz ve bizim yapamadıklarımızı “yapmalarını” istediklerimizdir çocuk. Onu koruduğumuz, yasa yaptığımızdır! Özerkliğinin yok sayıldığı vatandaş olma hakkının elinden aldığımızdır.
 
“Tekrar çocukluğuma dönmek istemezdim”
 
Erhan Ersöz, CHP Milletvekili Gülsün Bilgehan’ın danışmanı:
 
Engelliler günü, emekçi kadınlar günü, homofobiyle mücadele günü, işçi günü vb. günler… Neden bu kadar çok hatırlamak istediğimiz grup var? 20 Kasım da Çocuk Hakları Günü, yine bir hak mağduru grup kendilerine ayrılmış bir günde anılıyor. 365 günün bir gününü yetişkin olarak bizler onları anarak geçiriyoruz ve içimiz rahat ediyor. Yaşanan haksızlıkların farkında olan ‘ben’in özgürleşmemiş ‘benler’ arasındaki ‘ben’i avutma çabası. Buraya Türkiye’deki, dünyadaki çeşitli çocuk hakkı ihlallerini yazarak tartışabilirim veya devletin hukuksal sorumluluğu üzerine bir şeyler karalayabilirim. Ancak, bunların bir anlamı olduğunu düşünmüyorum çünkü kendime tekrar çocukluğuma dönmek ister miyim veya tekrar doğmak ister miyim diye sorduğumda olumlu cevap verebileceğimden emin değilim.
 
“Çocuklar için pedagojiyi queerleştirmeye ihtiyaç var”
 
Aylime Aslı Demir, Kaos GL Derneği:
 
İnsanların kendileriyle ilgili olarak bugüne ilişkin deneyimleri büyük ölçüde geçmiş hakkındaki bilgilere dayanıyor ve geçmişin imgeleri bir araya gelince o sırada var olan toplumsal düzeni meşru gösteriyor. Dolayısıyla bir toplumsallaştırma alanı olan okulda ikili cinsiyet rejimine dayalı toplumsallaşma ile cinsiyetçi kalıp yargıların yeniden üretiminde öğretmenler, materyaller, fizikî yapılar oldukça önemli bir hal alıyor. Queer eğitim perspektifinde cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim ile ilgili ayrımcılıkları açık etmek temel konulardan biri olsa da, kimliklerin sınıflardaki rolünü öğreten - öğrenen ikiliklerini, bu ilişki kapsamında bilginin nasıl elde edildiğini sorunsallaştırır, her türlü normalleştirme (ve elbette anormalleştirme) süreçlerini ortaya çıkarır ve sarsar. Böyle bakıldığında Cumhuriyet tarihinden itibaren var olan "anormaller" ya da değişen konjonktüre göre bir anda normal ya da anormal olarak sabitlenen çocuklar için pedagojiyi queerleştirmeye şimdiye kadar hiç olmadığından daha fazla ihtiyaç var. 

Etiketler: insan hakları
İstihdam