19/04/2013 | Yazar: Seçin Tuncel
Queer Çalışmaları dersinde bu hafta Kaos GL Danışma Kurulu Üyesi Güzin Yamaner konuşmacıydı.
Queer Çalışmaları dersinde bu hafta Kaos GL Danışma Kurulu Üyesi Güzin Yamaner* konuşmacıydı. Salı günkü derste Yamaner, “Queer, Görsel Sanatlarda 21. Yüzyıla girerken.... Dünü Bugünü....” başlıklı bir sunum yaptı.
“Bu Erkek Avcı, Bu Kadın Kıvrak”
Yamaner sözlerine sanatın ortaya çıkışıyla başladı. Yamaner, “Umuyoruz ki bu hayranlıkla karışık, mağara duvarının önündeki ressam, insanı resmediyordu. Bedenler kesin biçimsel yargılarla bölünmemişlerdi. Ama "modern zamanlar" mağara duvarlarını okuduğunda saça sakala ya da ince bele geniş kalçaya hemen yapıştırdılar biyolojik cinsiyetin en keskin iki adını: Bu erkek dansçı avdan dönüyor, bu kadın dansçı çok kıvrak ve çok anaç..." dedi.
Yamaner, zaman içinde kadın-erkek olmanın yanına heteronormatif yapının yüklendiğinin altını çizdi: “Aradan geçen bin yıllar hangi uygarlık dönemini tanımlarsa tanımlasın, dişi beden bakılan oldu, biyolojik erkek bedene ise heteroseksüel bir özne olmak yazgısı yüklendi. Gerisi "normal" bulunmadı. Her görsel sanat ürününde kusursuz bir tam kadınlık, mükemmel bir seyirlik nesne oldu. Erkek de heteroseksüel bir güce sahip olmak zorunda bırakıldı.”
“Queer, Sanatın Öznesi Hâline Geliyor”
“21. yüzyıla, binlerce yılın görsel sanat tarihi katmanlarıyla girdik. Mağara duvarının ölümsüzlükle en güçlü bağ olan, kendinden bir eser bırakma hali, devasa tapınaklarla, kusursuz yontularla, tavan bezemeleriyle sürdü gitti. Bugün de dün olduğu gibi gökyüzüne doğru Tanrı’nın heybetiyle hesaplaşmak için uzanmaya çalışıyoruz. Her şey güce odaklı...
“Ama tükettiğimiz 20.yüzyıl tam bir hız yüzyılı idi. Bu hızın bize verdiği zararlara karşın, görsel sanatlara özellikle de yüzünü modernizmden postmodernizme döndüğü ikinci yarısında olumlu katkıları oldu. Ağırlıklı olarak 1960’lardan sonra görsel sanatlar, klişe anlamda bir özgürlükle değil de, daha çok performansa dayalı bir yaratı süreciyle çeşitlendi. Zaten her türlü toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı çıkan sesler, artık görsel sanatlarda da çığlığını atıyor, atmakta. İşte biz buna queer, 21.yüzyılın görsel sanatlarına artık sadece bir tüketim nesnesi olarak değil, kendini sanatın öznesi konumunda üretici olarak katıyor diyoruz, demek istiyoruz.
“Örnekler destekliyor bizi. Queer bedene görsel sanatlarda salt bir biyolojik dişi nesne ya da heteroseksüel güce dayalı baskın bir özne değil. Queer beden görsel sanatlarda insan işte, insan. Ne denir ki... Daha çok queer beden daha çok queer’i resmetsin... Dünya daha iyi bir yer olabilir...”
* Prof.Dr.Güzin YAMANER
Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı
Modern Dans Anasanat Dalı Başkanı ve
Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı
Modern Dans Anasanat Dalı Başkanı ve
Sosyal Bilimler Enstitüsü Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı Akademik Kurul Üyesi
Etiketler: insan hakları, eğitim