14/07/2008 | Yazar: KAOS GL

Londra Queen Mary Üniversitesi Psikoloji Programları Direktörü Dr. Qazi Rahman "Sonradan eşcinsel olunmaz, öyle doğulur!" diyen yeni ekolün en parlak temsilcisi. Son olarak İsveç Karolinska Enstitüsü’nde yapılan gey-lezbiyen çalışmasıyla gündeme geldi. Bu araştırmada eşcinsellerin beyin yapılarının diğer hemcinslerinden farklılığı röntgenle kanıtlandı. İşin ilginç yanı bu oluşumun daha anne karnında başladığının anlaşılması. Savaş Özbey’in söyleşisi.

‘Eşcinsel olunmaz, doğulur!’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Londra Queen Mary Üniversitesi Psikoloji Programları Direktörü Dr. Qazi Rahman "Sonradan eşcinsel olunmaz, öyle doğulur!" diyen yeni ekolün en parlak temsilcisi. Son olarak İsveç Karolinska Enstitüsü’nde yapılan gey-lezbiyen çalışmasıyla gündeme geldi. Bu araştırmada eşcinsellerin beyin yapılarının diğer hemcinslerinden farklılığı röntgenle kanıtlandı. İşin ilginç yanı bu oluşumun daha anne karnında başladığının anlaşılması. Savaş Özbey’in söyleşisi.

KAOS GL

Savaş Özbey

İran’da eşcinsel yok diyen Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’a bir iyi, bir de kötü haber var. İyi haber şöyle: Artık isterse İranlıların tomografilerini çektirip bu iddiasını ispatlayabilir. Kötü haberse şu: Her toplumdaki gibi, İran’da da yüzde 4 civarında eşcinsel var ve yeni eşcinseller de doğmaya devam ediyor. Ahmedinejad’ın sinirlerini hoplatacak haber İsveç’ten geldi. Bir araştırma gay ve lezbiyen beyinlerinin hemcinslerinden farklı geliştiğini ortaya koydu. Hem de ana rahminden itibaren!

İddianın sahibi bu alandaki araştırmalarıyla dikkati çeken Londralı genç bir biliminsanı: Queen Mary Üniversitesi’nden Qazi Rahman, 15 yıldır bu alandaki çalışmalarıyla tanınıyor ve eşcinsellik konusunda bildik bilmedik ne varsa altüst ediyor. Ulaştığı çarpıcı sonuçlar dünyanın her yerinde yankı buluyor çünkü psikolojik ve çevresel etkenlere bağlı olarak sonradan geliştiği varsayılan eşcinselliğin aslında anne karnında başladığına dair ikna edici bulgular sunuyor.

Yeni ekol 1990’da doğdu

Dr. Qazi Rahman... Her makalesi olay yaratıyor. Sadece bilim dergileri değil, Time, Guardian, NY Times, BBC, Independent, Washington Post ya da Businessweek gibi dünyanın önde gelen medya kuruluşları mülakat için peşinden koşuyor. Çalışmaları İngiltere Tıbbi Araştırma Konseyi tarafından destekleniyor. Eşcinsel araştırmaları deyince bütün dünyada parmakların bu genç araştırmacıya dönmesinin nedeni de bu.

Dr. Qazi Rahman her biliminsanı ve psikolog için bu konuların ilginç meseleler olduğunu söylüyor: 1990’da Simon LeVay, eşcinsel ve heteroseksüel beyinlerin farklı olduğuna dair ilk araştırmanın sonuçlarını yayımladı. Üç yıl sonra daha ileri araştırmalar, kromozomlarda da farklılaşmalar olduğunu ileri sürdü. O zamandan beri bu alanda yapılan araştırmalarda bir patlama yaşanıyor. Bu araştırmalardan belki en çok ses getireni İsveç Karolinska Enstitüsü’nde yapılandı. Dr. Rahman "Bu çalışmada araştırdığımız nokta beynin iki tarafının nasıl organize olduğu, daha doğrusu beynin hangi bölümlerinin hangi bölümle iletişimde bulunduğuydu," diyor:

Geylerde ve kadınlarda beynin iki yarısı boyut olarak daha simetrik. Yani beynin iki tarafı birbirine benziyor. Oysa lezbiyenlerde ve erkeklerde beyin yapısı sağ tarafa doğru asimetrik (yamuk). Bu da demek oluyor ki geylerin beyin yapıları heteroseksüel kadınlara benziyor; buna mukabil lezbiyenlerin beyni de heteroseksüel erkeklerin beynine benziyor.

Dr. Rahman bu durumu şöyle açıklıyor: "Amygdalla ismini verdiğimiz kısımla ilgili bulgularımız özellikle önemli. Çünkü bu kısım, çekici bulduğumuz insanlar, tercih ettiğimiz yemek veya cins gibi eğilimlerimizle ilgili. Burada cinsel yönlenmeyi sağlayan beyin ağı, lezbiyenlerde erkeklerinkine, geylerde ise kadınlarınkine benziyor. Bu eğilimler sosyalleşme ya da öğrenme yoluyla edinilmiyor. Başka fiziksel farklılıklar da var: İçkulakta küçük seslerin duyulması, göz kırpma gibi. Bu bulguların hepsi, sonradan tercihle eşcinsel olunmadığı, eşcinsel doğulduğu fikrini destekliyor."

Araştırmaya göre, bu beyin asimetrisi sadece insanlarda değil, hayvanlarda da mevcut. Heteroseksüel erkeklerde görülen bu asimetrinin, bebeğin henüz ana rahmindeyken aldığı testosteron hormonundan kaynakladığı düşünülüyor.

Araştırma 90 kişi üzerinde yapıldı

Araştırmayı kaç kişi üzerinde yaptınız?

- Yetişkin ve sağlıklı erkek ve kadınlar arasından eşcinsel olan ve olmayan 90 kişi seçildi.

Peki bu sonuçlar ne kadar kesin?

- Sunduğumuz bu verilere inancım tam. Beyin görüntüleme çalışmasının sonuçları güvenilir, yararlandığımız yöntemler ise sofistike ve sağlam.

Bugün kullandığınız bu metotların gelecekte hamilelikte eşcinsellik testlerine dönüşme ihtimali var mı?

- Hayır, çünkü cinsel yönelim birçok başka faktör tarafından belirleniyor. Gelecekte bu tür testler yapılacağını sanmıyorum.

Psikobiyolog neyle uğraşır?

Psikobiyoloji vücudumuzdaki biyolojik olayların nasıl psikolojik sonuçlar doğurduğunu inceliyor. Psikobiyolog da günlük hayatta algılama, öğrenme, davranış gibi temel insan özelliklerinin kökeninde yatan biyolojik nedenleri arıyor.

Rahman’dan tespitler

*Freud işe yaramaz çöplük

Baskın anne ve silik baba figürüyle hayal edilen klasik bir gey fikri var. Bu fikir Freud’un Ödip Kompleksi teorilerinden yola çıkıyor. Bir fizikçiye astroloji nasıl geliyorsa Freud’un bu teorisi de biz bilimsel ruhbilimciler için öyle... Başka türlü ifade etmek gerekirse işe yaramaz, çöp.

*Eşcinsellik sonradan öğrenilmez

Eşcinsel ailelerin çocukları akranlarından daha eşcinsel olmuyor. Psikoloji, nöroloji, genetik, endokrinoloji alanlarında yapılan taramalar cinsel yönelimin genetik ve hormonal aktivitelerin bir karışımı olduğu sonucuna varıyor. Yetiştirme tarzı, çocukluk deneyimleri ve kişisel tercih pek önem teşkil etmiyor.

Kadınlar daha biseksüel

Nüfusun yüzde 2-4’ü eşcinsel doğuyor. Bu oran toplumdan topluma farklılık göstermiyor. Erkekler genelde ya homoseksüel ya da heteroseksüel olmaya yatkın. Biseksüellik oranı erkeklerde çok düşük. Kadın eşcinseller ise daha karma bir tercih sergiliyor. (SÖ,UY)

Kaynak: Hürriyet Pazar, 13 Temmuz 2008


Etiketler:
nefret