27/03/2013 | Yazar: Kaos GL

Bu sözler, dün Paris’te gerçekleşen ‘Avrupa’da Lezbiyen Gey Biseksüel ve Trans Hakları’ adlı konferansta İsveç’in Avrupa Birliği Bakanı Birgitta Ohlsson tarafından dile getirildi.

‘Eşcinsel Siyasetçiler ve Ünlüler LGBT Aktivistlerin Arkasına Gizlenmekten Vazgeçmeliler’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Bu sözler, dün Paris’te gerçekleşen “Avrupa’da Lezbiyen Gey Biseksüel ve Trans Hakları” adlı konferansta İsveç’in Avrupa Birliği Bakanı Birgitta Ohlsson tarafından dile getirildi.
Avrupa Komisyonu ile Fransa Hükümeti’nin işbirliğiyle organize ettiği konferansa Avrupa Konseyi üyesi ve komşusu 56 ülkeden milletvekilleri, Bakanlar, yüksek düzey bürokratlar, yargı mensupları, ulusal insan hakları ve kamu denetçiliği kurumlarından (ombuds) yetkililer ve sivil toplum temsilcileri katıldı.
 
Etkinlikte Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği ile Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’ndan üst düzey yetkililer de konuşmalar yaptılar. Avrupa Birliği dönem başkanlığını yürüten İrlanda’nın, etkinliğe Eşitlik Bakanı Kathleen Lynch ve geniş bir delegasyon ile iştirak etmesi dikkat çekti.
 
Kamu yönetiminden pek çok kurum davet edilmesine rağmen, Türkiye sadece sivil toplum kuruluşları Pembe Hayat Derneği ve Kaos GL Derneği ile konferansta bulundu. Pembe Hayat’ı Avukat Sinem Hun, Kaos GL’yi Murat Köylü temsil etti.
Konferansın açılış konuşmalarını Fransa Kadın Hakları Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Najat Vallaud-Belkacem ve video mesajı ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Mon yaptılar.
 
Belkacem, “Homofobi ırkçılıktan beter olabilir; çünkü kişinin en yakın çevresinde başlar.” dedi.
Konferansta konuşulanlar arasından diğer öne çıkanlar şöyle:
 
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon
 
LGBT’lere yönelik ayrımcılık siyasetçiler ve yargı organları açısından hafife alınamaz. İşkence, kötü muamele, nefret suçları ve sosyal dışlama hafife alınamaz.  Lezbiyen, gey, biseksüel ve trans dünya yurttaşlarına sesleniyorum: Yalnız değilsiniz. Sizleri hedef alan herhangi bir saldırı, evrensel insani değerleri hedef almaktadır. Devletlere çağrımı ısrarla yineliyorum: LGBT’leri ayrımcılık ve şiddetten koruyacak yasaları ve politikaları bir an önce gündeminize girmeli. Homofobi ve transfobiye karşı eğitim programları uygulanmalı.
 
İtalya Çalışma Sosyal Politikalar ve Cinsiyet Eşitliği Bakanı Elsa Fornero
 
Cehalet, önyargı ve ayrımcılıklar ile bezeli kültürlerimizi sorgulamalıyız. Devletin ya da çoğunlukların hassasiyetleri ile azınlık kesimlerden bireylerinkileri karşılaştıralım; kim daha kırılgan? Hükümetler bir an önce homofobiye karşı yaygın eğitim politikaları yürürlüğe koymalılar. Çocuklarımıza şunu öğretmeliyiz: İnsanlar arasındaki farklar, ayrımcılık ve şiddete gerekçe gösterilemez. Medyaya da büyük sorumluluk düşüyor.
 
Sırbistan Adalet ve Kamu Yönetimi Bakanlığı Genel Sekreteri Gordana Stamenic
 
Sırbistan Hükümeti 2010 yılından bu yana LGBT’lerin sağlık sektöründe ve sosyal güvenlikte ayrımcılığa uğramaması için çaba gösteriyor. Avrupa Konseyi ile ortak proje yürütüyor. Eşcinselliğin hastalık olmadığı bilgisini Sağlık Bakanlığı yaygınlaştırmaya çalışıyor. Sivil toplumla ortaklaşma yollarını zenginleştirmeyi hedefliyor. Ne yazık ki ülkemizde uzlaşma kültürü yeterince yerleşik değil ve aşırılıkçı gruplar ile hem bizler, hem LGBT haklarını savunan sivil toplum örgütleri büyük sorunlar yaşayabiliyoruz.
 
Polonya Devleti’nin Fransa’daki Büyükelçisi Joanna Grodzka
 
Konuyu Polonya’yı demokratikleştirme programımızın temel bir bileşeni olarak görüyoruz. Kurumsal ayrımcılığı neredeyse tamamen sonlandırdık, diyebilirim. Yasalar olmadan sosyal dışlama ve ayrımcılık ile mücadele edilemez. Bununla birlikte toplumdaki eğilimleri saptayabilmek için anketler yapıyoruz. Kamu yönetiminin görevi, tüm LGBT’lerin kendilerini güvendeki hissettikleri bir ülke yaratmaktır.
 
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi
Haklar, Eşitlik ve Ayrımcılıkla Mücadele Servisi Yöneticisi Muna Rishmawi
 
Dünya ülkelerinden üç konuya odaklanmalarını talep ediyoruz:
 
1.    Şiddet: Fiziksel olsun, sözel olsun; hoş görülemez ve kabul edilemez. Hele bu şiddet kişilerin bizzat kendi ailelerinden başlayabiliyorsa, hükümetler büyük sorumluluk altındadır. Geçtiğimiz sene Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un sözlerini tekrarlamak istiyorum. LGBT’leri hedef alan önyargı (nefret) suçları, diğerlerine göre daha gaddarca gerçekleşiyor. Aslında cinsel kimliklerden kaynaklanan önyargılar, LGBT olsunlar ya da olmasınlar, geleneksel kadın ve erkek rollerine uymayan tüm dünya yurttaşlarını tehdit ediyor.
 
2.    Ayrımcılık karşıtı yasalar:  Direkt ya da dolaylı olarak LGBT’leri mağdurlaştıran tüm yasal ve hukuki düzenlemeler, yukarıda bahsedilen şiddet kültürünü beslemektedirler!
 
3.    Ayrımcılıkla mücadele politikaları: LGBT’lere yönelik şiddet, kişilerin 11 – 12 yaşlarında cinsel yönelimlerini ve cinsiyet kimliklerini fark etmeleriyle, genellikle akran zorbalığı şeklinde ya da ailede baş gösteriyor. Namus cinayetleri sadece heteroseksüel kadınları katletmiyor. Politikalar bu gündelik gerçeği temel almalı ve eğitime özel önem vermeli.
 
Fransa Ulusal İnsan Hakları Kurumu Başkanı Christine Lazarges
 
“Eşitlik, Özgürlük, Kardeşlik” sloganının yurdu Fransa’da bazılarının eşcinsel evliliğine karşı çıkılabilmiş olmasını “banal” buluyorum. Neyse ki başarılı olamadılar. Yine de bu bize gösterdi ki, kamu ve sivil toplum ortaklığında kampanyalara gereksinim duyuyoruz. LGBT’ler için özgürlük alanlarını, büyükşehirlerin dışına doğru genişletmek zorundayız. Kozmopolitlere büyük bir LGBT göçü var; bu çeşitli mağduriyetleri beraberinde getiriyor. Amacımız ayrımcılıklarla değil, küçümseme ile de mücadele etmeliyiz. Amacımız tam eşitlik olmalı. Ayrıca, cinsel kimlik (sexual identity) yerine cinsiyet kimliği (gender identity) sözcüklerini kullanmayı öneriyorum. Cinsiyet sadece seksten ibaret kimlikler üretmez.
 
Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı Direktörü Morten Kjaerum 
 
Konuşmamı, intihar eden bir çocuğun ailesine bıraktığı mektuptan alıntı ile başlamak istiyorum: “Cinsel yönelimim nedeniyle hayatım boyunca sadece küçümsendim, alay edildim ve baskı gördüm. Sizler harikasınız, umarım yeniden görüşene kadar bana kızgınlığınız geçer.” Lezbiyen, gey, biseksüel ve transları silsileler halinde mağdur eden ayrımcılık ve şiddetin tek gerekçesi nedir? Heteroseksüel olmamaları! Bunun adını koyalım. Avrupa Birliği’nde yaptığımız kapsamlı araştırmaya göre her 10 çocuktan 8’i okullarında zorbalığa uğradıklarını söylüyor. İşe alımlarda açık ayrımcılıklarla yüzleşenlerin oranı eşcinsellerde onda 2, translarda onda 6! Çoğu eşcinselin hala her ortamda açık olamadığını da biliyoruz. Avrupa olarak daha yolun başındayız. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli saldırılar, etnik nedenli olanlara göre çok daha fazla. Kamu yönetimi olarak gerçek ile kurguyu birbirinden ayırmak için daha detaylı bilgiye ihtiyacımız var. Farklı yaşam alanlarından ve yaş gruplarından haberdar olmalı, ona göre politikalar geliştirmeliyiz. Sözünü ettiğim şey “roket bilimi” değil. Ten rengi ırkçılığı için başarıldı; homofobi ve transfobi için de başarılabilir.
 
Gürcistan Adalet Bakanı Tea Tsouloukiani
 
Gürcistan’da eşcinselliği suç olmaktan çıkardık. 2010 yılında Anayasa Mahkemesi, anayasadaki cinsiyet (gender) kavramının cinsel yönelimi de içerdiğine dair tarihi bir karara imza attı. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 12. Protokolü’nü onayladık. Yeterli olmadığını biliyoruz. Özellikle barınma ve konut kiralama hakkı ile nefret söylemine önümüzdeki dönemde eğileceğiz. BM, AK ve AB ile işbirliği içindeyiz. Adalet Bakanlığı olarak polis kuvvetlerine eğitim veriyoruz. Toplumlara kök salmış tabularla mücadele etmek Adalet Bakanlığı’nın temel görevlerindendir.(Murat Köylü/Kaos GL)

Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam