16/08/2017 | Yazar: Kaos GL

İnsan hakları örgütleri tutuklu hak savunucularına ilişkin açıklama yaptı: Ulusal ve uluslararası hukuki süreçlere başvuracağız.

‘Hak savunucularına keyfi tutuklamaya son’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İnsan hakları örgütleri tutuklu hak savunucularına ilişkin açıklama yaptı: Ulusal ve uluslararası hukuki süreçlere başvuracağız.

Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, Hak İnisiyatifi, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Kadın Koalisyonu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi ve Yurttaşlık Derneği tutuklu insan hakları savunucularına ilişkin ortak açıklama yaptı.

İnsan hakları savunucularının 5 Temmuz’da sabah saatlerinde gözaltına alınması ile başlayan süreci özetleyen insan hakları örgütleri; Türkiye’nin Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi’nin insan hakları sözleşmelerinin yükümlülüğü altında olan ve TC Anayasasının 90. Maddesi gereğince de bu yükümlülükleri yerine getirme zorunluluğu olan bir devlet olduğunu hatırlattı.

“Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın”

İnsan hakları savunucularına yönelik olarak, bir gizli tanığın ifadesinden hareketle, elinde herhangi bir delil bulunmadan keyfi olarak gerçekleştirilen uzun gözaltı süreci ve ardından gelen keyfi tutuklama kararlarını eleştiren örgütler açıklamalarına şöyle devam etti:

“Olağanüstü halde dahi kısıtlanamayacak insan hak ve özgürlüklerini tanımlayan TC Anayasasının 15. Maddesini ve 90. Maddesini ihlal etmektedir. Keyfi olarak tutuklu bulunan insan hakları savunucusu arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.”

Ulusal mevzuat ve uluslararası insan hakları hukukunun bir suçla itham edilen bireyin görevli ve yetkili bir mahkeme tarafından her türlü şüpheden uzak bir şekilde suçlu olup olmadığına dair verdiği bir hükme kadar bu kişinin maddi ve manevi varlığının her türlü haksız saldırıdan korunması gerektiğine işaret ettiğini vurgulayan örgütler, “Kolluk ve savcılıktaki usul işlemlerini kapsayan soruşturma evresinin “gizli” olmasının temel nedeni de şüphelinin adının kötüye çıkmasını önlemek, şeref ve haysiyetini korumaktır. Ancak bu koruma gerçekleşmemiştir” dedi.

Gerçek olmayan birtakım senaryolar

Açıklamada, gözaltı ve tutuklama süreçlerinde yaşanan hak ihlalleri şöyle özetlendi:

“Arkadaşlarımızın gözaltına alındığı günden itibaren yazılı ve görsel medyada belirli medya kuruluşlarınca hiçbir biçimde gerçek olmayan, adeta birtakım senaryolar üzerinden hareketle, gerek soruşturmayı yürüten savcılık makamı, gerekse de kamuoyu yönlendirilmeye çalışılmaktadır. Bu yayın kuruluşları savunma avukatlarının dahi erişemediği ve bırakalım tutuklanma nedeni olmayı, kesinlikle suç delili bile sayılamayacak bazı dokümanları, “ele geçirilen belgeler” olarak yayınlamış ve her gün yeni bir senaryo üreterek gerçekleri çarpıtmıştır. Bunları yapanlara karşı herhangi bir tedbir alınmamış, yapılan tekzipler sonuçsuz kalmıştır.

“Son derece yasal ve açık bir eğitim toplantısının kasıtlı bir biçimde kriminalize edilmesi, bu toplantıya moderatör ve katılımcı olarak katılanları sürekli olarak suçlu gösterme gayreti, hukukun bütün ilkelerini ve değerlerini ortadan kaldırmaktadır. İlgili makamların bu duruma seyirci kalması kabul edilemez bir durumdur.

“Biz insan hakları örgütleri olarak bu duruma seyirci kalmayacağımızı ve gerekli önlemlerin alınması için ulusal ve uluslararası hukuki süreçlere başvuracağımızı kamuoyu ve yetkililere duyururuz.”

İHOP’tan bilgi notu

İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi ve Yurttaşlık Derneği’nin oluşturduğu İnsan Hakları Ortak Platformu da bütün sürece ilişkin bir bilgi notu yayınladı.

Şuradan ulaşabileceğiniz bilgi notundan öne çıkan noktalar şöyle:

“Gözaltı sürecinin başlangıcında, toplantıya katılan 10 insan hakları savunucusunun odaları ve valizleri aranmış, bilgisayarlarına, telefonlarına ve pek çok özel eşyalarına el konulmuştur.

“Yasal olarak telefon ve bilgisayarların imajlarının alınması ve iadesi gerekirken bu işlem halen yapılmamıştır.

“Gözaltına alınan 10 insan hakları savunucusunun yakınları ve avukatlarına haber verilmesi talebi, savcılığın 24 saat iletişim yasağı kararı gerekçesiyle reddedilmiştir. Arkadaşlarımızın gözaltına alındığını öğrenmemiz tesadüf sonucudur.

“Soruşturmayı yürüten savcı, arkadaşlarımızın pek çoğunun ifadesini bizzat kendisi almamıştır ve görmeden tutuklamaya sevk etmiştir.

“İtirazların reddinin ardından tutuklu bulunan bütün arkadaşlarımız daha önce tutuldukları cezaevlerinden alınarak Silivri Kapalı İnfaz Kurumları Kampüsüne götürüldü ve birbirlerinden ayrı 2 ve 3 kişilik koğuşlara konuldular.

“Mevcut durumda Veli Acu, Silivri’ye gönderildiğinden bu yana tek başına tutuluyor ve gönderildiği Silivri Ceza İnfaz kurumunda 14 gündür kendisine tecrit uygulanıyor. İnsan Hakları Gündemi Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri Günal Kurşun ve Veli Acu’nun beraber kalmak için Silivri Cezaevi idaresine verdiği dilekçelerin yanısıra Veli Acu’nun spor faaliyetlerine katılmak için yaptığı başvuru da reddedildi.

“Ali Gharavi, yabancı dil bilmeyen bir tutuklu ile birlikte kalmakta ve dolayısıyla avukatlarının dışında herhangi bir kişiyle iletişim kurma olanağından yoksun bırakılmış durumdadır. Türkçe bilmediği için taleplerini cezaevinin ilgili makamlarına iletememektedir.

“Nalan Erkem’in tutuklanmadan önce geçirdiği bir rahatsızlık nedeniyle doğru ve hassas bir beslenme programına tabi olması ve sürekli olarak tıbbi kontrol altında olması gerektiği halde ve bu duruma ilişkin sağlık raporlarının sunulmuş olmasına rağmen bu konuda herhangi bir ilerleme sağlanmamıştır. Bulunduğu cezaevinin tüm tutuklular için çıkardığı yemekler, uygulanması gereken özel diyete uygun olmadığı için kilo kaybına uğrayan ve zaman zaman kanama geçiren Nalan Erkem’in kansere yakalanma riski tutukluluk koşullarında artmaktadır.

“İdil Eserin kanser şüphesi ile ilgili sağlık durumunun sürekli olarak gözetim gerektirmesine ve bu duruma ilişkin raporların daha önce tutulduğu Bakırköy Cezaevi yönetimine teslim edilmesine rağmen bu konuda herhangi bir ilerleme sağlanmamıştır. Reiner rahatsızlığı tespit edilen İdil Eser’in stresse bağlı olarak kulak çınlaması ve denge sorunu devam ediyor. Astım alerjisi ve sürekli buna bağlı ilaçlar kullanıyor. Halen Anksiyete ve depresyona bağlı kullandığı ilaçlarına erişiminde sıkıntılar henüz giderilmemiş durumda ve tutukluluğun devamı İdil Eser'in sağlık sorunlarının ciddi boyutta ağırlaştırma riskini artırmaktadır. 10/8/2017 tarihinde tutuklama kararının usulsüzlüğü ve tutukluluğun halinin devam etmemesi ve ayrıca usulsuz tutukluğun devamı durumu sağlığını ciddi boyutlarda riske sokacağı için avukatları başvuruda bulunarak ayda bir incelenen bu durumun duruşmalı yapılması talep edildi.

“Tutuklu bulunan arkadaşlarımız avukatlarıyla yalnız görüştürülmüyorlar. Böylece arkadaşlarımıza dair masumiyet ilkesi çiğnendiği gibi, savunma hakları da doğrudan kısıtlanıyor. Avukat görüşmelerinin haftada bir gün ve bir saat sınırlamasıyla, üstelik kameraya kayıt edilerek ve gardiyan eşliğinde yapılması, temel hukuk normlarına açıkca aykırı ve keyfi 4 uygulanmaktadır. Olağanüstü hal dönemi KHK'sı düzenlemesindeki savcılık kararı avukatlara savcılık tarafından tebliğ edilmediği gibi, bu kısıtlama konusunda mevcut bir infaz hakimi kararı da bulunmamaktadır. Dolayısıyla dosyaya dair kısıtlılık kararıyla birlikte savcılık tarafından infaz hakiminin onayına sunulmadan toplu halde böyle bir karar alınmış ve arkadaşlarımızın avukat görüşmeleri ile ilgili açık hukuka aykırı yöntem cezaevinin insiyatifine bırakılmış durumdadır.”


Etiketler: insan hakları
İstihdam