05/03/2015 | Yazar: Gizem Derin

Mersin Üniversitesi’nde LGBTİ’ler 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü eyleminde ilk kez gökkuşağı bayraklarıyla alana çıktı.

Mersin Üniversitesi’nde LGBTİ’ler 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü eyleminde ilk kez gökkuşağı bayraklarıyla alana çıktı. Eylemde, “direnişe ve örgütlenmeye devam” çağrısı yapıldı.
 
Mersin Üniversiteli Kadınlar 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü öncesinde üniversite kampüsünde yürüyüş yaptı. LGBTİ’lerin de gökkuşağı bayraklarıyla katıldığı eylemde “Kadınlar direnişe, örgütlenerek özgürleşmeye” pankartı açıldı.
 
LGBTİ’ler ilk kez kampüste eylemde!
 
LGBTİ’lerin kampüste gökkuşağı bayraklarıyla katıldığı ilk eylem olma özelliği taşıyan yürüyüş Fen Edebiyat Fakültesi önünden başladı. Öğrenciler “Jin, jiyan, azadî”, “Kadın, yaşam, özgürlük”, “Kimsenin namusu olmayacağız”, “Trans cinayetleri politiktir”, “Kadın cinayetleri politiktir”, “Okulda, işte, mecliste eşcinseller her yerde”, “Şiddetinizle barışmayacağız”, “Her gün bir cinayet, faili devlet”, “Katillerden hesabı kadınlar soracak”, “Erkek adalet değil gerçek adalet” ve “Özgecan’ın hesabı sorulacak” sloganlarıyla kampus boyunca yürüyüş yaptı.
 
Üniversiteli kadınlar adına basın açıklamasını okuyan Özlem Deniz Yılmaz, 8 Mart’ın bundan 158 yıl önce grevdeki kadınların polis saldırısı sonucu yanarak yaşamını kaybetmesinin ardından mücadeleyi simgeleyen bir gün olduğunu hatırlattı.
 
“Kadına yönelik şiddet sistematik ve politik”
 
Türkiye’de kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığını belirten Yılmaz şöyle konuştu:
 
“Patriarkal kapitalizmin en sert ve acımasız hallerini yaşadığımız bu coğrafyada erkek/devlet şiddeti aramızdan her gün 3 kadını alsa da bizler bedenlerimizi, emeğimizi, kimliğimizi dahası hayatlarımızı savunmaya, mücadelemizi ve örgütlülüğümüzü çoğaltarak devam edeceğiz.
 
“Biliyoruz ki kadın olmak demek, gece /gündüz sokakta rahat yürüyememek, evde en yakınından şiddet görmek, her hareketi, kıyafeti kontrol altında olmak, emeği ucuz sayılmak demek. Bu ülkede bunların dahası  da var; kahkahamızdan, kaç çocuk doğuracağımıza kaç yaşında evleneceğimize telefonda kiminle konuştuğumuza kadar hayatlarımız erkekler ve erkek devlet aygıtları tarafından kontrol altına alınmaya çalışılıyor. AKP ile “fıtrata”, “toplumsal ahlaka”” ülke ekonomisini arttırmak için 3-5 çocuk doğurmaya”, “aile namusuna” bağlanan bedenlerimiz, eşyalaştırılmaya çalışılıyor. Hayatlarımız, erkek dayanışması ve onu koruyan yasa yapıcı ve uygulayıcıları tarafından hunharca katliamlarla çalınmaya, ele geçirilmeye çalışılıyor. Yapılan katliamlar “cinnet”, canilik diyerek bireysel ya da hastalıkmış gibi üstü örtülmeye çalışılıyor. Oysa biliyoruz ki ne Ayşe, ne Berna, ne Özgecan ne Dora ne de diğer katledilen kadınların sebebi bireysel değil. Kadın cinayetleri politik. Kadına yönelik şiddet sistematik. Katillerin tamamı kadınları kurgu yaparak katlediyor ve katiller bizzat devlet yasaları, tahrik indirimleriyle korunuyor. Kadına yönelik şiddeti engelleyici tedbirler alınmıyor.”
 
“Her kimlikten kadınlar direnişe devam edeceğiz”
 
Homofobik, transfobik ve cinsiyetçi saldırılara karşı kadınlar olarak birbirlerinin yaralarını sarmaya devam edeceklerini vurgulayan Yılmaz, direniş çağrısı yaptı:
 
“Yaşam alanlarımızın daraltıldığı, nefretin ana akım bir değer olarak dolaşıma sokulduğu, sağlıktan barınmaya her alanda ayrımcılığın normalleştiği bu günlerde bize kendi yaralarımızı sarmaktan başka çözüm yolu kalmıyor. Ruhumuzu ve varoluşumuzu paramparça etmek isteye saldırılara karşı umudu yanı başımızdaki yol arkadaşlarımızda buluyoruz. Her cinsiyet kimliğinden, cinsel yönelimden, etnisiteden, inançtan kısacası her kimlikten kadınlar olarak homofobik transfobik ve cinsiyetçi saldırılara karşı birbirimizin yarasını sarmaya ve direnmeye devam edeceğiz.”
 
Kadınlar mücadeleyi ve direnişi sürdüreceklerini belirterek basın açıklamasını sonlandırdı. 

Etiketler: insan hakları, eğitim
İstihdam