26/12/2006 | Yazar: Kaos GL
‘Aslında tek korkum başkalarından duymalarıydı bunu ve benim kendimi anlatma fırsatımın olamayacağını düşünmem ya da o zamanki duygular, içimdeki heyecan, out sürecimi birileriyle paylaşma isteği, belki ders çalışmak yerine hatmettiğim Kaos GL dergileriydi aileme eşcinselliğimi anlatmam.’ Antalya’dan E. Berk Bilginer ailesine açılma sürecini anlatıyor.
‘Aslında tek korkum başkalarından duymalarıydı bunu ve benim kendimi anlatma fırsatımın olamayacağını düşünmem ya da o zamanki duygular, içimdeki heyecan, out sürecimi birileriyle paylaşma isteği, belki ders çalışmak yerine hatmettiğim Kaos GL dergileriydi aileme eşcinselliğimi anlatmam.’ Antalya’dan E. Berk Bilginer ailesine açılma sürecini anlatıyor.KAOS GL
E. Berk Bilginer - Antalya
Aslında tek korkum başkalarından duymalarıydı bunu ve benim kendimi anlatma fırsatımın olamayacağını düşünmem ya da o zamanki duygular, içimdeki heyecan, out sürecimi birileriyle paylaşma isteği, belki ders çalışmak yerine hatmettiğim Kaos GL dergileriydi aileme eşcinselliğimi anlatmam.
İlk kez bir erkeğe karşı hissettiğim duyguları tam tanımladığımda çoktan ana evinden ayrılmış, yurt odalarında konaklar olmuştum ve bana öğretilen erkeklik modeline zıt olduğumu da yine bu yurt odalarında anladım.
Bu kendi içimde yaşadığım tanımlama süreçlerinden (ki bu tanımlama süreçlerim ezberletilmiş tabularımla yüzleşmemden başka bir şey değildi; din, aile, komşu, örfler, arkadaşlar...) sonra kendimi fazlasıyla cinsel kimliğimin araştırmaları içinde buldum.
Derken tanıştığım Kaos GL dergileri ve eşcinsel örgütlerin (Kaos GL, Lambdaistanbul ... ) yayınları ile artık kendi içimde out sürecimi tamamladığımı düşündüm.
Şimdi ben rahatça 'gey' kelimesini kendimle özdeşleştirebiliyordum.
Ancak bunu kendime söylemek o zaman bana yetmedi. Açılmalıydım, açıldıkça rahatlayacağımı daha çok huzurlu olacağımı düşündüm. Arkadaşlarıma açıldım. Yetmedi. Aileme de açılmalıydım ama DURdum. Bu kadar erken olamazdı, daha bunu kendime itiraf edeli 1 sene bile olmamıştı. Korkuyordum ama inatçıydım, açılmalıydım.
Sorular silsilesi:
'Gerçekten açılmalı mıydım?'
Evet, ya başkalarından duyarlarsa
'Ya evden kovulursam?'
Bilmiyorum.
Bence bir şey olmayacak.
'Ya şiddete maruz kalırsam?'
Hayır, onlar zaten tahmin ediyorlar...
Onlarca soru, onlarca cevap, kurgular,... kafamda günlerce yer buldu ama ne ailemi karşıma alıp konuşmaya cesaret edebildim, ne de kendi içimde eşcinselliğimi yaşamayı kabul ettim ve bu kendimle hesaplaşma dönemim uzun bir süre devam etti.
Belki aylar sonraydı. Elimde Şimag kitapçığı var. Eşcinsellerin uğradığı şiddet konularını içeriyor.
Ben kitapçığı incelerken aynı odada annem ve ablam televizyon izliyorlar. Akşam saatleri ve abim işinden yeni dönmüş, odaya girip yanıma oturduğunda ateş basıyor beni, kızarıyorum, bir korku var bende ama hiç kımıldamıyorum. Abim meraklı gözlerle ne okuduğumu anlamaya çalışıyor ve birden elimdeki kitapçığı alıp incelemeye koyuluyor -bense iyice titrek, heyecanlı, korkulu…-
Hatırlıyorum da söylediği tek cümle şuydu:
Eğer sende onlardan biriysen benim kardeşim değilsin...
Tabi bu çıkışmaya, yüksek ses tonuna dikkat kesilen ablam ve annem yere atılmış kitapçığa yönelirler.
Sanki bu olayla ilgili odadaki insanların tek cümlelik hakları varmış gibi;
ablam:
Bunlar sadece ama sadece din eksikliğinden kaynaklanıyor, der.
Annemse bunu bildiğini aslında tahmin ettiğini söylerken hayıflanır, sızlanır ve yakınır durur.
Bense daha fazla üsteleyemeyeceğimden bu konuyla beraber kendimi odama kilitler, sessiz ve sakin bir geceye başlarım.
Bu süreçte kendime defalarca kez sorduğum soruların gereksizliğini anladım. Eşcinselliğimi kendi kafamda büyüttüğümü, aslında aileme açıklama cesaretini/tesadüfünü 'başkalarından duyacaklarına benden duysunlar'ın arkasına sığınarak gerçekleştirdiğimi gördüm.
Oysaki bu cesaret/tesadüf olmasaydı, belki de ailem hâlâ bilmiyor olacaktı ya da bugüne değin başkalarından bile duymayacaklardı.
Şans ki cesaret/tesadüf gecesinde babam evde yoktu. Gerçi annem ve babam ayrı yaşadıklarından dolayı babam hâlâ evde yok ama onun bu konuyu bilip bilmediğini inanın ben de bilmiyorum.
Halihazırda annemle ara sıra telefonlaştıklarında annemin konuyu çıtlatıp çıtlatmadığı hakkında da hiç bir fikrimde yok. Olsa da şuan için bir önemi yok. Şimdilik sadece aramız iyi.
Annemle de aramız iyi. O geceden sonra bir daha bu konu hiç açılmadı. Hep görmezden geldi çoğu şeyimi (özellikle Kaos GL dergilerimi), sorgulanmadım, psikiyatr diye diretmedi...
Tek kırgınlığım (ki bu çoktan geçti ve onun başka bir şeye sinirlenerek bana söylediği bir söz olduğunu düşünüyorum) aynanın karşısında kaşlarımı alırken gördüğünde:
Aynı onlara benzedin, demesiydi (burada aynı onlara benzedin’ derken, bir önceki gün haber programında izlediği travestilerdi.) Ablamsa o günden bugüne hiç değişmedi. Hâlâ okuduğum kitapları eleştiren, bilgisayarın karşısına geçtiğimde sadece gey kanallarında sörf yaptığımı zanneden biri ve hâlâ din bilgisi anlamında eğitilemediğimi düşünen tek kişi.
Şimdi Antalya'da evimi yine annem ve ablamla paylaşıyorum. Oldukça sıradan bir aile hayatımız var. Ablamla zaman zaman bu konuları konuşmaya fırsat oluyor ama annem hiç yüzleşmekten yana değil, kabullenemiyor ya da bunları benim ağzımdan duymak onu rahatsız ediyor, bilmiyorum.
Ortaokul yıllarında birlikte olduğum kuzenim dışında akrabalarımın bilmediğini düşünüyorum ya da ben öyle sanıyorum(!)
İş yerimde out'um; zaten işe kabul edilmem sırasındaki etmenlerden birisi de 'cinsel kimliğimdi'.
Gerçeği söylemek gerekirse hayatımda çok şey değişmedi o süreçten bu sürece...
Sadece kendi kurgularım kafamı çok ağrıtmıştı ama sonrası daha iyiydi, yani kurgularım kadar şiddet içermiyordu gerçekler.
Umuyorum ki ailemize açılma süreçlerimiz hepimiz için daha sancısız geçer. Ya da en azından benim gibi korkularımız olsa da bunları yaşamayız.
''Antalya 2006''
Etiketler: insan hakları, aile