20/02/2017 | Yazar: Aslı Alpar

Geçtiğimiz hafta gazetelerin LGBTİ hareketine ilişkin yaklaşımları, Oscar’a 8 dalda aday gösterilen Moonlight filminin turnusol kâğıdı işlevi görmesine sebep oldu. Haftalık gazete derlememiz ay ışığı altında rengârenk görünen çocuklara gelsin o zaman…

‘Moonlight’ eşliğinde gazeteler Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Geçtiğimiz hafta gazetelerin LGBTİ hareketine ilişkin yaklaşımları, Oscar’a 8 dalda aday gösterilen “Moonlight” filminin turnusol kâğıdı işlevi görmesine sebep oldu. Haftalık gazete derlememiz ay ışığı altında rengârenk görünen çocuklara gelsin o zaman…

                                                       Moonlight filminden bir sahne

“Moonlight” film eleştirilerinin damgasını vurduğu haftaya karşılaştırmalı bir haberle başlayalım sevgili okur.

Geçtiğimiz hafta gazeteler, sanatçı drag quuen Olivia Jones’un Almanya’nın yeni cumhurbaşkanı olan Frank-Walter Steinmeier’a oy vermiş olmasını haberleştirdiler. Posta da bu gazetelerden biri. Posta Gazetesi,  Olivia Jones’u travesti sanatçı olarak nitelemeyi tercih etti. Aynı konuyu gündemine alan Cumhuriyet Gazetesi ise Jones’u LGBTİ aktivisti olarak niteledi. Bu tarz haberler belki ısrarla nefreti körükleyen ve LGBTİ’leri yok sayan politikacılara da hatırlatma olur; Türkiye’de yaşayan LGBTİ’ler de vatandaşlar ve seçme, seçilme haklarına sahipler.

Pazartesinin bir diğer haberi, Milli Gazete’den. Gazete “Çocuklar Tehdit Altında” başlığı ile haberleştirdiği yazıda “Fırıldak Ailesi” isimli animasyon sinema filmini hedef gösterdi. Gazetenin iddiası şöyle, “söz konusu film, akıllı işaretler sisteminde 7 yaş üzeri için uygundur ibaresi ile gösterime girdi ancak filmde cinsellik, eşcinsellik ve ensest ilişkiler yer alıyor… Milli Gazetenin, “Amerikan özentisi animasyon filmlerinin çocukları tehdit ettiğini” de ileri sürüyor ve deneticileri göreve çağırıyor. Eşcinselliği ve cinselliği sapkınlık olarak gören Milli Gazete kafayı çocuk filmlerine takmış anlaşılan… Acil şifalar diliyoruz kendilerine…

Haftanın ilk gününün, son haberi Yerel Güney Gazetesinden. Gazeteden Sinem Ollaç köşesinde LGBTİ’lerin yaşadığı şiddetten bahsetti. “Her geçen gün kadınların katledildiği günleri geride bırakamıyoruz. Bugün artık kabul edilemez boyutlara gelen kadın cinayetleri ve beraberinde, güvencesiz çalışan kadınların iş cinayetleri, cinsel yönelimleri nedeniyle öldürülen bireyler, çocuk işçiler, çocuk gelinler, cinsel istismara uğrayan çocuk olgusu, mücadelenin hep birlikte ve örgütlü dayanışma içinde yapılması gerektiğini bizlere gösteriyor.”

LGBTİ derneklerine çamur atma modası

Almanya'nın yeni cumhurbaşkanına oy veren  LGBT aktivisti Olivia Jones’u  Salı günü Yeni Birlik Gazetesi de haberleştirmiş. Haberi “seçimlere damga vuran delege” manşeti ile veren gazete, transları marjinalleştirmekte kararlı görünüyor. Son olarak Yeni Söz Gazetesi’nin Jones’un cinsiyet geçişinden önce kullandığı ismi vermekte beis görmeyeni de ekleyelim.

Salı gününden bir diğer haber, Yerel Bizim Adana’dan… Anayasa referandumu üzerine hazırladıkları haberde, “hayır” oyu kullanacağını açıklayan grupları “fetöcü şer cephesi” olarak nitelendiriyor Yerel Bizim Adana. LGBTİ derneklerini "FETÖ"nün kurduğunu da iddia ediyor ve LGBTİ derneklerinin bağımsız faaliyetlerini, gönüllü emeğini, mücadelesini, bugüne dek bulunduğu katkısını kendince yok sayıyor.

Çarşamba günü için tek bir köşe yazısı seçtik sizin için, yerel Eskişehir Anadolu Gazetesinden Şinasi Kula’nın “sahipsiz sevgili vatanım” isimli yazısını…

Kula köşesinde, Eskişehir’de hafta sonu yapılacak olan Bianet ve Kaos GL işbirliğinde düzenlenen Toplumsal Cinsiyet Odaklı Habercilik Projesine takılmış. Kula, ne olur ne olmaz diyerek yüreğinin ve bedeninin tercihini her daim kadınlardan yana yaptığını söylüyor önce. Ardından da ülke gündeminin çok daha acil sorunları olduğunu ve cinsel “tercih” ile ilgilenmenin boşa uğraş olduğunu ifade ediyor. Ancak kendisi yerel gazeteci olarak bu eğitime katılmış olsaydı belki de hazırladığı bu köşesinde, LGBTİ’lere değindiği için kendi cinsel yönelimini açıklamaya ihtiyaç duymaz ve yönelimden “tercih” meselesi olarak bahsetmekten vazgeçerdi. Kim bilir…

Akit’siz olmaz!

Perşembe günü ağımıza artık nefret haberlerini okumaktan gına gelen Yeni Akit takılıyor. Yeni Akit’ten Aydemir Hüdai yazısında ABD’nin yıkılmasını umut ediyor ve bunu ilahi adalet olarak görüyor. Hüdai, Amerikalıların, cinsi sapık, psikopat, cani, homoseksüel ve ayyaş olduğunu iddia ediyor. Eşcinselliği canilikle aynı kefeye koyuyor.

“Fıtrat bozan” filmler

Haftanın son gününe güzel bir haberle başlayalım. Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi, Hollanda'da İşçi Partisi’nin meclise taşıdığı bir öneriyi sayfalarına taşımış. Hollanda İşçi Partisi Milletvekili Ahmed Marcouch sokakta yaşanan cinsel saldırının caydırıcı hale getirilmesi için kadınlara ve LGBTİ’lere sözlü tacizde bulunanlara hapis cezası verilmesi önerisinde bulunduğunu haberleştirmiş. Öneriye göre, sokakta kadınlara ya da eşcinsellere yönelik sözlü ve fiziksel taciz ceza kapsamına alınacak, darısı başımıza…

Sinemayla devam edelim. Diriliş Postası ve Haber Türk Magazin eki, vizyona yeni giren Moonlight filmini tanıtan yazılar yayınladı.

Diriliş Postası ile başlayalım. “Artistik Bakış” isimli köşelerinde Muhammed Uyar ve Muhammet Erkam Bülbül, filmi değerlendirmeye çalışmışlar. Yazının bütününe hâkim homofobiyi bir kenarda tutarsak, sinema yazısı diyemeyeceğimiz bir üslupla kaleme alınan bu metne “Karanlıkta çevrilen gizli işler: Moonlight” başlığını layık görmüşler. Yazının spotunda, eşcinselliğe odaklanan filmlerin öne çıkarıldığını ve “hiç alakası olmayan ırkçılık” gibi konularla bir arada servis edildiğini ileri sürmüşler. Irkçılık, cinsiyetçilik, eşcinsel düşmanlığı… Bunların aynı özden geldiği, aynı eşitsizlikten beslendiği gerçeğini yok sayarak, sinema ya da sanat üzerine yazmak kabul edilebilir mi? Diriliş Postasının “sanat” sayfası dahi ayrımcılığı yeniden üretiyor, nefreti büyütüyor…

Devam edelim… Yazarlar, Moonlight’ı ve eşcinsel aşkı konu edinen filmleri “fıtrat bozan” sinema olarak nitelemiş. Yazarlar, Moonlight’ın alacağı ödüllerin henüz açılmamış eşcinselleri yüreklendireceğini sonra da “binlerce LGBTİ üyesinin” İstiklal’de “zıvanadan çıkmış bir şekilde” “toplumsal ahlakı hiçe sayarak” yürüyeceğini söylüyor. Helak olan kavimlerin sonuna benzeyeceğimizi hatırlatıp korku yaymaya çalışarak devam ediyor “acaba Afrika kıtasındaki çocukların açlık çekmesiyle de ilgilenir mi bu zihniyet ” diye soruyor? Yazarlar küçük bir ihtimalle LBGTİ’nin açılımını bilmiyor, büyük olasılıkla ise LGBTİ’nin açılımını bir örgüt gibi sunmayı tercih ediyor…

Aynı filmi Haber Türk Magazin’den Mehmet Açar, bir büyüme öyküsü tanımlamasıyla yazıyor. Açar filmin eşcinsel aşkı anlattığını yadırgamadan ifade ediyor ve filmin yalnızca aşk değil, büyüme çabası, dayanışma ve ötekileştirmelerin gölgesinde bir senaryoya sahip olduğunu ekliyor.

Hafta sonu güzeldir

Cumartesi günü gazetelerde Moonlight filmine dair yazılanlara göz gezdirdik.

Aydınlık Gazetesi ile başlayalım. Gazete, filmde hem zenci hem eşcinsel hikâyesinin bir arada sunulmasının sinematografik başarı değil bir pazarlama yöntemi olduğunu ifade etmiş. Eşcinsel bir siyahinin hayatını anlatan filmin Oscar’da birçok dalda aday gösterilmesi mi hazmedilemiyor yoksa hem eşcinsel hem siyahi olunabileceği mi akıllarına yatmıyor acaba?

Sabah Gazetesi Cumartesi Eki de aynı filme değinmiş. Filmin ana karakteri Chiron'un cinsel yönelimi nedeniyle dışlanması anlatılmak istenmiş ancak bu neden yani “cinsel yönelim” sebepsizce parantez içinde verilmiş.

Haftanın son gününe BirGün Gazetesinin KHK ile işten çıkarılan akademisyenlerle dayanışma için çıkardığı akademi ekiyle devam edelim. Dr. Dinçer Demirkent yazısında, Ankara Üniversitesindeki ihraçlarda sorumluluğu bulunan Rektör Erkan İbiş’in aslında, cinsel yönelimler üzerine yapılan özgün tartışmalara hatta kimliksizleştirmeye yönelik fikirlere ve bunların evine yani üniversiteye saldırdığını yazmış. Hiç haksız değil, Kaos GL’nin Ankara Üniversitesinde verdiği Queer Teori dersleri bu dönem -dersi veren tüm hocalarının ihracı ve üniversitenin genel ruh hali nedeniyle- yapılamayacak.  Yeri gelmişken hatırlatalım, Birgün Akademi ekinin elde ettiği gelirin bir kısmı akademisyen dayanışma fonuna gönderilecek.

Cumhuriyet Gazetesinden Hilal Köse, eşcinsel olduğu için hakemlikten ihraç edilen Halil İbrahim Dinçdağ ile bir söyleşi yapmış. Söyleşi Dinçdağ’ın Merkez Hakem Kurulu Başkanlığına adaylığını odağına almış, umut verici bir röportaj olmuş.

Pazar günü yerel Yeni Dönem Gazetesinden Serap Öztürk, yerel gazetelerde karşılaşmaya alışık olmadığımız türden bir yazı diliyle MoonLight’ı anlatmış. LGBTİ farkındalığına, köşesinde hazırladığı film tanıtımı aracılığıyla yer vermeyi başarmış Öztürk. İçtenlikte teşekkür ediyoruz kendisine.

Haftaya yeni küpürlerde görüşmek üzere...


Etiketler: medya
İstihdam