03/12/2012 | Yazar: Kaos GL

Sosyalist Feminist Kolektif, Kasım ayında özel bir sayı yayınladı. ‘Mutfak Cadıları’ dosyasının ana teması ‘Çalışmak İstiyoruz ama esnek değil’ hazırlandı.

‘Mutfak Cadıları’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Sosyalist Feminist Kolektif, Kasım ayında özel bir sayı yayınladı. “Mutfak Cadıları” dosyasının ana teması “Çalışmak İstiyoruz ama esnek değil” hazırlandı.
 
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in “hem çocuğuna bakmak hem de ekonomik hayatın içinde olmak isteyenler için” esnek çalışma modelini hayata geçirmek üzere çalıştıklarını söylemesi üzerine Sosyalist Feminist Kolektif bu konuyu tartışmaya açtı.
 
Sosyal Feminist Kolektif yayınladıkları duyurunun tam metni:
 
Geçtiğimiz günlerde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, Fatma Şahin “hem çocuğuna bakmak hem de ekonomik hayatın içinde olmak isteyenler için” esnek çalışma modelini hayata geçirmek üzere  çalıştıklarını söyledi. Kadınların esneklik adı altında evdeki iş yükünü aksatmayacak şekilde, işgücü piyasasına entegre edilmesine yönelik bu uygulamaların, diğer ülkelerde hayatımızı nasıl etkilediğini gördük: Hem evde, hem işte daha fazla çalışma, daha fazla sömürü. İşgücü piyasasında toplumsal cinsiyet temelinde ayrımcılığın daha da güçlenmesi. Geçinecek kadar para kazanabilmek için iki, hatta üç işte birden çalışma. Çalıştığımız halde sosyal güvenceden mahrum kalma, ve haliyle mezara kadar ötelenen emeklik. Sonuçta ne oldu? Sözüm ona yüksek kadın istihdamı ile övünen bu ülkelerde esnek çalışmaya mahkûm bırakılan kadınlar artık isyan ediyor. Kadınlar “böyle çalışacağıma, evde otururum” derken, esnekliğe arka çıkan feministler ile birlikte, kadınların ücretsiz ev içi emek yüküne ve ücretli çalışmanın önemine dair geliştirilen feminist talepler de top yekün gözden çıkartılıyor.
 
Oysa ki patriyarkayı ortadan kaldıracak şekilde bugünden küçük adımlar atmak mümkün. Esneklik tek geçer yol değil. Mevcut koşullar altında günü kurtarmak adına kadınlar için esnek çalışma koşullarına razı gelmek, geleceği daha farklı kılabilme imkânlarını yok ediyor. Biz kadınlar evdeki işleri aksatmadan değil, bu işlerin yükünü omuzlarımızdan alacak şekilde çalışmak istiyoruz.
 
Son iki yıldır, Sosyalist Feminist Kolektif’in yayın organlarında ve farklı yayınlarda esnek çalışmanın biz kadınlar için bir çözüm olmadığını defalarca yazdık. Bu sayı ile birlikte geçmişte yazdıklarımızın bir derlemesini yapıyoruz. Feministler olarak patriyarkayı bugünden aşındıracak istihdam ve sosyal politika talepleri çerçevesinde bir araya gelmenin tam zamanı. Bu sayı sözkonusu talepleri hep birlikte tartışmaya başlamamız açısından umarız ki bir vesile olur.                                                                                                   
 
“Çalışmak istiyoruz” ama esnek değil!
 
2010- 2012 orta vadeli programın, 2010 yılı uygulamasına dair yayınlanan Bakanlar Kurulu kararına göre, bu doğrultuda incelenecek temel hedef, uzun zamandır TOBB, TÜSİAD ve hemen hemen diğer tüm sermaye çevrelerinin dillendirdiği biçimde, işgücü piyasasının etkinleştirilmesi.  İstihdamın arttırılması, işgücü piyasasının geliştirilmesi, işgücü piyasasının etkinleştirilmesi, aktif işgücü politikaları olarakta adlandırılan bu süreci bakalım Bakanlar Kurulu kararı nasıl tanımlıyor: “Esneklik ile güvence arasındaki dengenin sağlandığı, verimliliği esas alan ücret sisteminin oluşturulduğu, teknolojik değişime ve gelişime uyum sağlayabilecek istihdam olanakları ile herkese, başta cinsiyete dayalı eşitlik olmak üzere, eşit hak ve fırsatların sunulduğu etkin bir işgücü piyasası.
 
Biz kadınlar nasıl bir istihdam istiyoruz?
Türkiye gibi geç kapitalistleşen ülkelerde, kapitalist üretim tarzının yerleşip derinleşmesi için uygulanan stratejilerin başında, öncelikle tarımdaki verimliliğin muazzam boyutlarda arttırılması yoluyla sanayiye kaynak aktarılması gelir. Böylelikle, farklı yollardan, sanayileşme için gereken sermaye birikimi sağlanır. Bir yandan, köylüye düşük ödeme yapılarak satın alınan ürünlerden sağlanan yüksek oranda kâr sanayiye transfer edilir. Öte yandan da tarımda teknoloji kullanımı nedeniyle (ki bu teknolojiler erkeklerin hizmetine verilir) köydeişsiz kalan kesimin kentlere göç ederek yedek işçi ordusunu genişletmesi, sermaye birikimini ivmelendirir.
 
Soyut eşitlik değil, somut eşitlik istiyoruz!
 
25 Mayıs 2010 tarihinde başbakan imzasıyla Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Kadın İstihdamının Artırılması ve Fırsat Eşitliğinin Sağlanması” başlıklı, 2010/14 sayılı Başbakanlık Genelgesini Türkiye’de işgücü piyasasında yaşanan dönüşümden bağımsız olarak ele almanın mümkün ve anlamlı olmadığını düşünüyoruz. Bu nedenle genelgeyi, genelgenin sürekli referans gösterdiği 4857 sayılı iş kanunu ile birlikte değerlendirmeye çalıştık.
 
Kadınlar için esneklik diyarı: Hollanda
 
Türkiye’de kadın istihdamının oldukça düşük düzeyde olduğu bilinen bir gerçek. Son yıllarda bu sorunu dert edinmiş görünen hükümet ve sermaye çevreleri çözüm olarak “güvenceli esneklik” kavramını öne sürüyor. Bu minvalde sıkça gündeme gelen Hollanda örneği üzerinden, esnek çalışma koşullarının kadınların ücretli ve ücretsiz emeğine etkisini, Avrupa Birliği İstatistik Kurumu (Eurostat) ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) verilerine dayanarak incelemeye çalışacağız.
 
Hükümetin kadınlara vaadi: Daha fazla güvencesizlik ve esnek çalışma
 
Temmuz ayında hükümet yetkililerinin kıdem tazminatı hakkındaki açıklamaları gündemi epeyce meşgul ettikten sonra tartışmalar sönümlendi. Ancak hükümet sendikalarla pazarlık halinde ve önlerinde sendikalar yasasıyla birlikte Ulusal İstihdam Stratejisi (UİS) Belgesi var. Sendikalar ya da odalarca temsil edilelim ya da edilmeyelim, hepimizi etkileyecek düzenlemeler hayata geçiriliyor.
 
Kooperatifler esnek, güvencesiz, düşük ücretli kadın emeği cennetleri mi?
 
Ekonomik krizle birlikte, “kriz dönemlerinde kooperatiflerin özel bir öneme sahip olduğu” tezi öne çıkarılmaya başlandı. Bir şehir efsanesi tadında olan bu tez, sanki kooperatifler yoksullardan, kadınlardan yana, küçük üreticinin krizle baş etmesini sağlamak üzere düşünülmüş şahane bir formülmüş gibi dile getiriliyor. Oysa bu doğru değil! Evet kooperatifler küçük üreticilere, büyük sermaye karşısında ayakta kalabilmek için bir fırsat sunuyor; ancak kooperatifleri neoliberal politikalara eklemlenmek üzere dile getirilen yukarıdaki sözde sihirli formülün temellendiği nokta emek sömürüsü.
 
Güvenle al, esnekçe at?
 
Başbakanlık tarafından hazırlanan Ulusal İstihdam Stratejisi Taslağı ile birlikte Avrupa Komisyonu tarafından uygulanması önerilen ve Avrupa’nın farklı ülkelerinde dolaşıma giren “güvenceli esneklik” kavramını tartışmaya başladık. Güvenceli esneklik modeli kamuoyuna iki temel argüman ile sunuldu. Birincisi işsizlik oranının gittikçe yaygınlaşması, ikincisi ise kayıt dışı istihdamın artması. Emek piyasasında yaşanan işsizlik ve güvencesizlik gibi sorunların, işverenin işçiye iş güvenliği sağlaması yerine, işten çıkarılmanın ve işe almanın kolaylaştırılmasıyla çözüleceği vurgulanıyordu. Pek çok kurum bu argümanlarla güvenceli esnekliğin kadın istihdamını arttıracağı konusunda neredeyse hemfikir oldu. Güvenceli esneklik modelinde, esneklikle güvence kavramı bir araya getirilerek, esnek çalışma koşullarıyla iş gücünün güvencesizleşmesine neden olan etmenlerin ortadan kalkacağı ve işçilerin güvenceye kavuşacağı dillendiriliyor. Böylelikle hem işverenin hem de işçinin kazançlı çıkacağı vurgulanıyor ama içeriğe bakınca görünenler farklı. Güvenceli esnekliğe ilk sahip çıkanlar, sermaye örgütleri ile hükümet oldu. Bunun temel nedeni ise güvence ve esneklik gibi çelişik iki kavramı bir araya getiren bu söylemin temel ilkesinin "kirala ve kov" (hire and fire) olması.
 
Esnek çalışma koşulları kadın işçileri öldürüyor
 
Kader Boztepe, annesi Nermin Irmak, Ebru Yavuzdeğer, Nevin İşcan ve Necmiye Deniz isimli kadın işçiler 10 Nisan 2010’da Yalova Alkım Tekstil firmasında normal mesaileri akşam 20.00’de bitmesinin ardından 7,5 TL fazla kazanabilmek için 22.00’ye kadar çalıştıktan sonra hız ve yol kusuru nedeniyle kendilerini taşıyan servis aracının kaza yapması sonucu parçalanarak yaşamlarını yitirdiler.
 
Herkes kadın istihdamı istiyor, kimin için?
 
Türkiye’de kadın istihdamının düşüklüğü, istihdam koşulları, erkeklerle kadınların ücret farkları gibi konular, son yıllarda giderek daha çok kesimin gündemini meşgul etmeye başladı. Bu gelişmede farklı etkenlerin kesişrnesi rol oynuyor ve elbette farklı kesimler, kadın istihdamı ile farklı bağlamlarda ilgilenmekteler. Birbirinden farklı kesimler olarak nitelediklerimiz sermaye kesimi, devlet kurumları, hükümetler, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler ve feministler.
 
Ağ ören kadınlar…
 
Geçenlerde Yeni Şafak’ta bir haber çıktı: “Karadeniz kadını her yerde eşinin yanında” başlığıyla verilen habere göre, Samsun’un 19 Mayıs ilçesinde, kadınlar Halk Eğitim Merkezinin açtığı kurslarda balık ağı örmeyi öğreniyorlarmış. Spotta, kadınların “hem eşlerine yardım ediyor, hem de ördükleri ağları satarak aile bütçesine katkı sağlıyor” olmaları müjdeli bir haber olarak kutlanıyor. Haberin dili baştan aşağı kadınların cefakârlıklarını, özverilerini, kocalarına sadakatlerini yücelten ifadelerle bezenmiş: “Tarlada çapa yapan, dağda sırtında ağırlığınca yük taşıyan, evde sıcak tüten aşını eksik etmeyen Karadeniz kadını, zorlu şartlarda çalışan eşinin yükünü de paylaşıyor.” Yeni Şafak açısından bir kadının ulaşabileceği en yüksek mertebeye ulaşmış adeta bu kadınlar.
 
Çağrıya bağlı çalışma
 
Eylem Ateş
2003 yılında kabul edilen 4857 sayılı yeni iş yasası ile yapı­lan değişiklikler, yaşamla­rımıza yeni kavramlar ve tanımlamalar getirdi. Özellikle çalışma biçimlerinde yapılan değişikliklerin ilk örnekleri, sa­nayileşmesini daha önce tamamlamış ülkelerden alınarak iş yaşamlarımıza katıldı. Kapitalizmin üretim sürecinde getirdiği esnekleşmenin somut örnekle­rinden biri olan "çağrıya bağlı çalışma" biçimini ve kadınlık durumlarımıza et­kilerini görebileceğimiz zamanlar ya­kın. Bu durumdan hareketle, ilk önce söz konusu çalışma biçimine ilişkin bir ön bilgilendirme yapacağım, sonra da olasılıklar üzerinden konuya bakmaya çalışacağım.
 
Çağrı merkezleri: Kadın çalışanlar için yeni bir olanak mı?
Çağrı merkezleri, son yıllarda bankacılıktan sigortacılığa, otomotivden teknik desteğe kadar bir çok alanda karşımıza çıkıyor. Hızlı ve zahmetsiz bir hizmet sunduğu iddiasıyla, giderek bağımsız bir sektör haline gelen çağrı merkezlerine, sermaye de büyük bir aç gözlülükle ilgisini yöneltiyor.
 
Bu çağrı merkezlerinde neler oluyor?
Bütün dünyada 340 milyar dolarlık cirosu ile 124 bin çağrı merkezi bulunan ve toplam 11 milyon kişinin çalıştığı Call Center sektörü pazarı büyütmek için Türkiye’de kollar sıvanmaya başladı. Asıl olarak kadınların istihdamının hedeflendiği bu sektörde neler olduğuna bakalım istedik.
 
"Sera tekstil’de günlük kadın işçi"!
Kadınların evin dışında çalıştıklarında, düşük ücretli, güvencesiz ve esnek çalışma koşullarına maruz bırakıldığını biliyoruz. Evin dışında çalışma imkanı bulamayan kadınların bir kısmı ise, ev eksenli olarak adlandığımız biçimde, kendi adlarına ya da parça başı ücret almak suretiyle üretime katılıyorlar. Bu durumda da sağlık ve iş güvencesinden yoksun, aşırı sömürüye dayalı koşullara mahkum bırakılıyorlar.
 
Sosyo-Ekonomik politikaların dönüşüm sürecinde kadın emeği
Melda Yaman Öztürk
Kadınlar, son dönemde gerçekleşen neo-liberal yeniden yapılanmadan en fazla etkilenen kesimlerden birini oluşturmaktadır. Çalışma biçimlerinin esnekleştirilmesi, sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılması, tarımsal yapılarda dönüşüm, kanun hükmünde kararnameler, sosyal politikalar... kadınların ev içindeki ve emek piyasasındaki konumunu olumsuz etkilemektedir.
 
Esneklik kadın istihdamı için bir alternatif olabilir mi?
Özlem Kaya - Ece Kocabıçak
Sermaye birikiminin 1970’li yıllarda içine girdiği krizi aşmanın yollarından biri, tüm dünyada esnek çalışmanın yaygınlaştırılması oldu ve bu tür çalışma, kısa süreli ve geçici işlerin, süreli iş sözleşmelerinin, taşeronlaşmanın gelişmesiyle sağlandı.
 
Torba yasa’ya esastan itirazımız var!
Kamuoyunda ’Torba Yasa’ diye bilinen, "Bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu (SSGSS) ve diğer bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı" AKP Hükümeti tarafından hazırlandı. 234 maddelik 606 sayılı ’Torba Yasa’nın önemli bir bölümü, sermayenin önceden belirlenmiş hedefleri ve ihtiyaçları doğrultusunda ve Hükümet tarafından hazırlanan adı var kendisi yok "İstihdam Strateji Belgesi" ışığında, istihdamın esnek, kuralsız ve güvencesiz bir şekilde yeniden düzenlenmesini amaçlıyor. Bu düzenlenmede, ev içindeki ücretsiz emekleri üzerinden kadınlara açılan yerde ise kadınlarla erkekler arasındaki eşitsizlik derinleşiyor ve kadınların erkeklerden alacakları artıyor!
 
Torba yasa’da güvenceli esneklik, esnek beceri demek
Son günlerin en fazla tartışılan konusu torba yasa oldu. Çeşitli emek örgütleri ve sendikalar ardı ardına eylemler yaparak torba yasanın geçmemesi için seslerini yükseltirken, her gün mecliste 267 maddelik yasanın yirmişer-otuzar maddesi kabul görüyor. Medya bu konuda herhangi bir yorum yapmayıp, protestoları görmezden geliyor.
 
Torba yasa ve esneklik
Devlet, özellikle, uyguladığı gelişim stratejileri ile kadın ve erkek emeğine olan talebi, eğitim kaynakları ve diğer devlet hizmetlerini sağlayarak da kadın emeğinin arzını ve şeklini etkiler. Ancak bu politikaların kadınların güçlenmesini sağlaması ve işgücü piyasasındaki eşitsiz konumlarını değiştirebilmesi, patriyarkal aile sistemi ve zihniyetini ne ölçüde değiştirebildiği ile yakından ilişkilidir. Kamu politikası ve stratejilerinin böyle bir etki yaratabilmesi için ise, kadın istihdam sorununun teknik bir konuya indirgenmemesi ve topluma ait cinsiyete ilişkin ön yargıları kırmaya dönük bütünlüklü bir nitelik göstermesi gerekir. Ancak kadın istihdamının artırılmasının koşullarını arar görünen hükümet ve yerel yönetimlerin söylem ve politikalarına bakıldığında, patriyarkal aile sistemiyle bir sorunlarının olmadığı hatta bu yapı ve zihniyeti derinleştiren bir niteliğe büründüğü görünmektedir.
 
Konuyu daha uzun ve etraflıca ele alan makalelerden tavsiye ettiklerimize erişmek için aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz:
Ücretli İş ve Ücretsiz Bakım Hizmeti Ekseninde Kadın Emeği: 1980’lerden 2000’lere, Melda Yaman Öztürk
Her türlü katkı, görüş ve eleştiri için: sosyalistfeministkolektif@gmail.com 

Etiketler: kadın
İstihdam