28/03/2015 | Yazar: Kaos GL

Ruh Sağlığında İnsan hakları Girişimi Derneği, bileşeni olduğu ‘Çeşitlilik ve Stratejik Davalama Ağı’ndan beklentilerini ve çalışmalarını Sivil Düşün Bülteni’ne anlattı.

‘Ruhsal sorunlar yaşayanlar için insan onuruna yaraşır bir dünya’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Ruh Sağlığında İnsan hakları Girişimi Derneği, bileşeni olduğu “Çeşitlilik ve Stratejik Davalama Ağı”ndan beklentilerini ve çalışmalarını Sivil Düşün Bülteni’ne anlattı.
 
Hukuki yardım ve LGBTİ haklarının takibi gibi insan hakları koruma mekanizmaları konusunda çalışmalar yürüten Kaos GL Derneği ile Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı’nın (TOHAV) sekreteryasını yürüttüğü “Çeşitlilik ve Stratejik Davalama Ağı” projesi çalışmaları devam ediyor.
 
Proje kapsamında geçtiğimiz günlerde ayrımcılığa uğrayan kişilerinTürkçe, Kürtçe, Arapça ve İngilizce olarak başvuruda bulunabildiği “Ayrımcılığa Uğradım” websitesi açıldı.
 
Ağ bileşeni sivil toplum kuruluşları ise ayrımcılığa karşı birlikte çalışmalarını sürdürüyor. Farklı alanlarda mücadele yürüten STK’lar stratejik davalama için bir arada çalışıyor.
 
Ağ bileşenlerinden Ruh Sağlığında İnsan hakları Girişimi Derneği, Sivil Düşün Bülteni’nde çalışmalarına ve Ağ’dan beklentilerine ilişkin soruları yanıtladı.
 
Dernek/vakıf/kurum olarak bize çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Hangi alanlarda ne gibi faaliyetler yürütüyorsunuz?
 
RUSİHAK (Ruh Sağlığında İnsan hakları Girişimi Derneği), 2006 yılında sorunu bizzat yaşayan kişiler ve yakınları tarafından kurulmuş, ruh sağlığı sorunları ya da zihinsel engellilik yaşayan bireylerin haklarını savunan, alanındaki tek savunucuk örgütüdür. “Ruhsal ve zihinsel sorunlar yaşayan bireyler için insan onuruna yaraşır bir dünya” vizyonuyla çeşitli hak temelli savunuculuk çalışmaları yürütmektedir. Ruhsal ve zihinsel engelli bireyler başta damgalama ve ayrımcılık olmak üzere kurumlarda ve toplum içerisinde çeşitli hak ihlallerine uğramaktadır. RUSİHAK bu hak ihlalleriyle mücadele edebilmek için çeşitli programlar geliştirmiştir. Sürekli yürüttüğü programları arasında ruh sağlığı hastaneleri ve rehabilitasyon merkezlerini uluslararası insan hakları standartları açısından izlediği, koşulları raporladığı, kamuoyuyla paylaştığı sivil izleme programı; ruhsal ve zihinsel sorunlar yaşayan bireyleri hakları konusunda bilgilendirdiği, güçlendirdiği, gerekirse hukuki destek sağladığı, kişilerin kendi haklarını savunur hale gelmelerini sağladığı destek hattı; Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde yürüttüğü, hastalardan oluşan ve diğer hastanelere de yaygınlaştırmayı planladığı Hasta Konseyi çalışması; yurtdışındaki iyi örnekleri inceleyerek hükümete yönelik sosyal politika önerileri geliştirdiği politika önerme programı yer almaktadır. RUSİHAK üyelerinin %70’i sorunu bizzat yaşayan kişilerden oluşmaktadır.
 
Çalıştığınız alanda (insan hakları vs.) karşılaştıklarınız ışığında Türkiye’deki yargı sistemini değerlendirebilir misiniz? Ne gibi eksikler ve yanlışlar var?
 
Psikososyal engelli bireylerin insan hakları bakımından yargı sistemi bakımından iki temel sorun alanından söz konusudur.
 
Birincisi; Türkiye’de yargı sisteminin,  bireyin insan haklarını temel alan yaklaşım yerine  bireye karşı devletin önceliklerini temel alan, güvenlikçi yaklaşımıdır ki bunu hem uygulama, hem yargı kararları, hem de TESEV’in bu alandaki araştırması dahil bir çok araştırmayla  da bilinen bir gerçektir. Yargı sisteminin ve dolayısıyla yargıç ve savcıların en çok bu grupların insan hakları  bakımından zihinsel dönüşüme ihtiyaç olduğunu söylemek mümkündür. BM Engelli Kişilerin Hakları Sözleşmesi’nin getirdiği en önemli paradigma değişikliği olan psikososyal engelli bireylerin diğer bireylerle eşit hukuki ehliyet sahip olduğu gerçeği yargı mensuplarının çoğunluğu tarafından bilinmemekte, anımsatıldığında ise kabul edilmemekte ve uygulanmamaktadır.
 
İkinci temel sorun alanı ise mevzuattan kaynaklanmaktadır. Medeni Kanun’da yer alan düzenlemelere göre psikososyal engelli bireyler diğer bireylerle eşit hukuki ehliyete sahip değildir.  Türk hukuk sisteminde ehliyet kavramı hak ve fiil ehliyeti olarak ikiye ayrılmış ve psikososyal engelliler fiil ehliyetinden yoksun bırakılmıştır. Bu gruptaki bireyler en temel haklarından yoksun bırakılarak çağ dışı vesayet sistemi korunmuştur. BM Engelli Hakları Sözleşmesinin başta 12. Maddesi olmak üzere tüm sözleşmenin temelini oluşturan ve her türlü engelli bireylerin diğer bireylerle eşit hukuki ehliyete sahip olduğuna dair ilke ve kurallara uygun mevzuat değişiklikleri hala yapılmamıştır.
 
Bilindiği gibi Anayasanın 90. maddesi gereği insan hakları alanındaki uluslararası sözleşmeler iç hukuk kuralı hükmünde olup eger mevcut yasalarla sözleşmeler arasında çelişki varsa uygulanması gereken kuralın sözleşmede yer alan kural olması gerekir. Ancak mahkemeler Anayasa’nın bu açık hükmüne rağmen hala BM EHS ni uygulamamakta ve Medeni Kanun’da yer alan vesayet hükümlerini uygulamayı sürdürmektedirler. Psikososyal engelli bireylerin kişi olarak kabul edilmesini engelleyen bu hükümler bir çok yasada yer almakta, mahkemeler de gerek AİHS gerekse BM EHS’ne açık aykırı olan bu uygulamaları ısrarla sürdürmektedirler. Psikososyal engelli bireylerin adalete erişim haklarının temel güvencesi olan bağımsız avukat yardımından yararlanma, iddialarını mahkeme huzurunda dile getirme hakları dahil hiçbir güvenceden yararlanamamaktadırlar
 
Sizce stratejik dava takipleri ile bu eksiklerin üstesinden gelinebilir mi?
 
Özellikle vesayet ve zorunlu yatış konularında stratejik dava açılarak mevzuatın sözleşmelere uygun hale getirilmesi sağlanabilir. Çünkü vesayet sistemi ve vasilik sorunu psikososyal engelli bireylerin en temel sorunu olup tüm haklarının elinden alınmasına neden olmaktadır. Mahkemelerin sözleşme hükümlerini yok sayan yaklaşımlarını değiştirmek ancak stratejik dava ile mümkün olabilecektir. İyi planlanmış bir stratejik dava ve bu davayı destekleyecek bir kamuoyu çalışması ile çağ dışı vesayet sisteminin değiştirilmesi olanaklı olduğu gibi yaşamsal öneme de sahip olarak değerlendirilmektedir.
 
 Stratejik Davalama Ağı’ndan beklentileriniz nelerdir?
 
Stratejik davalama ağından beklentilerimizi şu şekilde özetleyebiliriz:
 
Zihin ve ruh sağlığı alanında yaşanan hak ihlallerini derli toplu bir biçimde özetleyerek, söz konusu ihlallere ağa üye diğer örgütlerin de desteğiyle, bir dayanışma içerisinde dikkat çekebilmek ve orta vadede yaşanan hak ihlalleri içerisinden etkili davalara dönüşebilecek olanları seçerek “mağdur” kişilerin hukuki mücadelelerine ağın sağlayacağı olanaklarla destek vermek.
 
*“Çeşitlilik ve Stratejik Davalama Ağı” projesi AB Delegasyonu Sivil Düşün Programının desteği ile yapılmaktadır. 

Etiketler: insan hakları, sağlık
İstihdam