04/05/2011 | Yazar: Varujan Tigran
Trabzon’da iki bin kişinin katıldığı 1 Mayıs yürüyüşü sonrası sokak oyunu engellenen Tiyatro Refika: “Sokağa dair algıyı değiştirmek istiyoruz.
Trabzon’da iki bin kişinin katıldığı 1 Mayıs yürüyüşü sonrası sokak oyunu engellenen Tiyatro Refika: “Sokağa dair algıyı değiştirmek istiyoruz. Sokakta dans edilebileceğini, hayatın tek düze olmadığını, farkedemediğimiz şeyler olabileceğini, bizim sürekli aynı şeyi yapan makinalar olmadığımızı göstermek istiyoruz. İnsanları huzursuz etmeye devam edeceğiz.”
Trabzon’da 1 Mayıs bu yıl iki bin dolayında insanın katılımıyla gerçekleşti. Genç-Sen, Öğrenci Dayanışması, Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloğu, Öğrenci Kolektifi, TKP, ÖDP, CHP gençlik örgütlerinin yanısıra sendikaların da katılım gösterdiği 1 Mayıs yürüyüşündeki kortejin dörtte üçünün öğrencilerden oluşması dikkat çekti. Tedaş’ın önünden öğle saatlerinde başlayan yürüyüş Meydan’daki alanda son buldu.
Bu sene Trabzon’daki 1 Mmayıs kutlamalarına ilk kez ortak bir katılımla giren Emek, Özgürlük ve Demokrasi bloğu attığı sloganlarla, taşıdıkları sarı, kırmızı, yeşil dövizlerle ve yaptıkları eylemliliklerle güne damgasını vuran grup oldu. Anadilde eğitim insan hakkıdır, bijî yek gûlan, Türk Kürt el ele güzel günlere, jin jîyan azadî, bê ziman jîyan nabe, bijî biratiya gelan, nükleere karşı omuz omuza, eşit özgür demokratik Türkiye, faşizme inat kardeşimsin Hrant sloganları eşliğinde yürüyen yaklaşık yüz kişilik grup Trabzonluların ilgi odağı oldu. En çok dikkat çeken ise her zamankinden daha gür çıkan Hrant sesleriydi. Yürüyüş sonrası ise meydandaki arama noktasına varmak üzere beklenmeyen bir şekilde yere oturarak herkesin ilgisini çekmeyi başardılar. Ardından nüfus cüzdanlarını çıkarıp havaya kaldırarak temsili olarak kimliklerini özgürce yaşayabilme arzularını ifade ettiler. 1 Mayıs alanında horon müziği eşliğinde oynadıkları şemammê ve bablêkan oyunları ise ilginç görüntülere neden oldu.
Uzun Sokakta Trabzonsporlu bazı taraftarlar tiyatro yaptırmadılar
Kendilerine “Tiyatro Refika” adını veren bir grup bağımsız sokak tiyatrocusu 1 Mayıs yürüyüşü sonlandıktan sonra uzun sokağa yönelerek hazırladıkları bir oyunu sergilemek istediler. Bunun üzerine uzun sokakta hazırlıklarını tamamladıktan sonra gösteriye başlayan topluluk ilk önce anlamaya çalışan onlarca meraklı gözle izlenirken bir süre sonra sözlü tacize ve küçük çaplı fiziksel müdahaleye maruz kaldı. Oyunda kullanılan müzik setinin kablosunu çıkaran ve sözlü tacizde bulunan taraftar grubu ”bordo mavi” tezahuratlarını sıklaştırarak oyunun sergilenmesini de önlemek istediler. Ardından yüksek seste küfürlü tezahüratlarla ve dekora yaptıkları fiziki müdahalelerle oyunun sergilenmesini imkansız hale getiren taraftar grubuna olay yerinde önceden konumlanan sivil polisler hiçbir müdahalede bulunmadı. Tüm engellemelere rağmen oyuna devam etmeye çalışan tiyatrocular bir süre sonra oyunlarını yarıda kesmek zorunda kaldılar.
Çevreden duyulan sözler şöyleydi: “Burası Trabzon burda böyle şeyler olmaz. Sen Adanalı mısın Adana’da böyle şeyler var mı burda böyle bişey yapıyorsun. Biz Türküz. Bu kız mı erkek mi? (uzun saçlı bir erkek oyuncuya) Bunu gidin İstiklal caddesinde yapın burda yapmayın.”
“Sokak tiyatromuzu engelleyen Trabzon’un kendisi tam anlamıyla sahnedeydi”
Yaşanan bu olaylar sonrası konuştuğumuz Serdar Korkmaz şunları söyledi:
“Trabzonlular sokakta bu tarz etkinliklere alışık değiller. Kitledeki olumsuz tepkilerin altında uzak kaldıkları bir yaşam tarzına duydukları tepki de gizliydi bana kalırsa. Cinsel olarak bastırılmış bir toplumun ruh halini yansıtıyor bu tepkiler. Bu bastırılmışlığın üstesinden gelmek mümkün olmadığında mümkün kılabilenler marjinal ilan ediliyor. Zira kadınlarla birlikte, uzun saçlı erkeklerin ve farklı giyinebilenlerin oynadığı bu oyun şekilsel olarak bile marjinaldi.”
“Elbette yaptığımız sokak tiyatrosunun Trabzonspor maçına denk gelmesi yaşadığımız olayın bu denli şiddetli yaşanmasında önemli bir etken ancak bu durum yaşadıklarımızı meşru kılmaz. Holiganlığın Trabzon’da vardığı nokta hiç iç açıcı değil. Kutsal kabul edilen Trabzonspor neredeyse insanların tek ortak paydası haline gelmiş durumda. Oyunumuzu provake ederken de kitle bu argümanı kullandı. Bir iki rengin ya da bir takım bayrağının insanlara gurur kaynağı olması ve bu oluşturdukları ortak aidiyet üzerinden farklılıklara saldırmaları ürkütüyor insanı. Mikro milliyetçiliği üreten şey de Trabzon Spor fanatizminin ta kendisi. Oyunumuzla ilgili ilk tahminleri ve yorumları dahi hep futbol üzerineydi. Bir çoğunun hayatında ne yazık ki sadece futbol var. Bir sonraki sokak tiyatromuzun hayatlarımızın ne kadar dar kıskaçlar arasına hapsedildiğiyle ilgili olabileceğini düşündük bugün.”
“Yaşanan olay öncesinde polisleri özellikle çağırdık. Olası herhangi bir durumda bizleri korumaları için ancak tersi bir durum yaşandı. Sataşmalardan kaynaklı gerginliğimizle sarfettiğimiz bir kaç basit kızgınlık ifadesine polisler doğrudan müdahale ettiler. Kimi kimden koruduklarını anlamakta güçlük çektik.”
“Tamamen olumsuzlamak da istemiyorum en azından tepkilere rağmen Trabzon’un bu tarz sokak etkinliklerine metropellere kıyasla olumlu anlamda açlığını da fazlasıyla hissettik. Olumlu tepkiler de aldık çevreden ve yapıcı eleştirilerde bulunan insanlar oldu. Yaşadığımız olumsuzluklar malesef ki bu az sayıdaki olumlu tepkiyi gölgeledi. Aslında bu sokak tiyatrosunda bu kez tam anlamıyla Trabzon sahnedeydi. Orta yaşlı bir teyzenin sataşan kitleyi daha da ateşlendirmek istercesine bir Trabzon Spor atkısını gelip oyuncu arkadaşımızın önce kucağına koyduktan sonra atkıyı kaldırarak sallaması, deyim yerindeyse şov yapması, çok şey ifade ediyordu.”
“Trabzonda böyle şeyler olmaz diyerek kestirip atıyorlar”
Tiyatro Şefika oyuncularından Gamze Ertük’ün ise görüşleri şöyleydi:
“Kadının ve erkeğin toplumdaki yerini irdelemek istediğimiz bir oyundu. Erkek bir yandan kadına yumruk atarken bir yandan kendisine para veriyor. Kadının ise yumruktan sonra aldığı parayla attığı o ani kahkaha rahatlamayı simgeliyordu. Ardından da aldığı parayı alışverişmerkezine veren kadının ağzı alışverişmerkezi tarafından kapatılıyordu. Oyunun devamında ise toplumsal rollerimizle de ilintileyerek, her Türk bebek doğar söylemini baz alarak, militarizmi sorgulayacaktık ancak hem buna fırsat bulamadık hem de göreceğimiz tepkiden de endişelenmeye başlamıştık. Zaten oyunun sergileyebildiğimiz kısmının içeriği itibariyle aldığımız tepkiler bile çok anlamsız ve ilgisizdi. Bir sindirememe durumu söz konusu malesef. İnsanlar farklılığa kapatmışlar kendilerini. Trabzonda böyle şeyler olmaz diyerek kestirip atıyorlar.”
“Örneğin geçmişte yaptığımız oyunlardan biri Nükleer Santraller ile ilgiliydi. Ufak tefek bir kaç sıkıntı dışında bu tarz tepkilerle karşılaşmadık aksine çok olumlu tepkiler aldık. Oyunun gerçekliğini hissettiler ve bizi fazlasıyla ciddiye aldılar. Bu kez ise bu tepkileri almamızı kolaylaştıran durum ise insanların akışkan değil de toplu halde birlikte durmasıydı. Bir araya gelen gruplar bireysel olarak yaptıklarından çok daha farklı reaksiyonlar gösteriyorlar. Birlikte olmanın cesaretiyle yapıyorlar ne yapıyorlarsa. Ama bu tarz toplanmaların olmadığı durumlarda durum bu kadar da sıkıntılı olmuyor. İnsanlar yalnızken ya bu kadar cesaret edemiyorlar ya da farklılığa açlıklarını ve meraklarını doyurma yoluna gidebiliyorlar.”
“İnsanları huzursuz etmeye devam edeceğiz”
“1 Mayısta oynamamızın özel bir sebebi olmasa da 1 Mayıs alanı yerine sokakları tercih etmemizin bir sebebi vardı. Akışkan bir kitleye oynamak tercihimizdir ayrıca sürekli gezdiğimiz ama yabancı kaldığımız yerleri hissetmek istiyoruz herşeyden önce. Her an herşeyin olabildiği sokaklarda hayat değişime ve gelişmeye fazlasıyla açık. Önceki oyunlarımızda aldığımız tepkilerle de bunu çok net görebildik insanlara başka şeylerin varlığını düşündürebilmek onları şaşırtmak istiyoruz. Sokağa dair algıyı değiştirmek istiyoruz. Sokakta dans edilebileceğini, hayatın tek düze olmadığını, farkedemediğimiz şeyler olabileceğini, bizim sürekli aynı şeyi yapan makinalar olmadığımızı göstermek istiyoruz. Ve bu yüzden insanları huzursuz etmeye devam edeceğiz.”
Etiketler: kültür sanat