06/03/2015 | Yazar: Gizem Derin

Mersin Kadın Platformu transfobik saldırıya uğrayan İpek Kaya için yürüdü.

Mersin Kadın Platformu transfobik saldırıya uğrayan İpek Kaya için yürüdü, “Trans kadınlara kalkan el dünyanın bütün kadınlarına kalkmıştır ve karşılık da her rengiyle dünyanın bütün kadınlarından gelecektir! Asla yalnız yürümeyeceğiz!” dedi.
 
Mersin Kadın Platformu’nun her hafta Perşembe günleri gerçekleştirdiği kadın eylemlerinde dün (5 Mart Perşembe) İpek Kaya’ya transfobik saldırı protesto edildi.
 
Hafta başında (1 Mart) öldüresiye dövülen ve bıçaklanan Kaya için Forum AVM köprü altında bir araya gelen kadınlar sloganlar eşliğinde Forum AVM havuz başına yürüdü. Mersin Kadın Platformu “Nefretinizle barışmayacağız, kadınlar öz savunmaya” pankartı açarken Mersin 7 Renk LGBTİ de “Şiddet Var” pankartıyla eyleme katıldı.
 
Yürüyüş esnasında, “Trans cinayetleri politiktir”, “Susma haykır eşcinseller vardır”, “Genel ahlak kimin ahlakı” sloganları atıldı. “Nikahta cinayet var” ve “Ahlakınız kan kokuyor” gibi dövizler taşındı.
 
Trans kadınların arkadaşlarına ve kendilerine yönelen şiddete karşı yoğun olarak katıldığı yürüyüşün bittiği yerde basın açıklaması gerçekleştirildi. Mersin 7 Renk LGBTİ ve Akdeniz Belediyesi’nden Tuna Şahin basın açıklamasını okudu.
 
“Nefrete alışmadık, alışmayacağız!”
 
İç Güvenlik Paketi’nin sokaklardaki transfobiyi arttıracağına ve Mersin’de yaşanan nefret saldırılarına dikkat çeken basın açıklamasının tamamı şu şekilde:
 
“Ülke olarak üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın yakılarak öldürülmesinin acısını yaşadığımız bu günlerde bir kadın cinayetinin daha provası yapıldı. Özgecan’ın öldürüldüğü şehrimizde, Mersin’de, bir trans kadın arkadaşımız öldüresiye dövüldü, bıçaklandı. Yaralı bedeni bir portakal bahçesine bırakıldı. Bahçede çalışan işçiler arkadaşımızı bulmasaydı belki de İpek’in ismini de öldürülen arkadaşlarımızın listesine eklemek zorunda kalacaktık.
 
“İpek arkadaşımızın tedavisi Mersin Devlet Hastanesi’nde sürüyor. Vücudunun çeşitli yerlerinde darpa bağlı lezyonlar, kesici alete bağlı yaralanma, kırıklar ve ağız içinde parçalanmalar meydana geldi. Umuyoruz ve inanıyoruz ki İpek’i sağlığına kavuşmuş bir şekilde yeniden aramızda göreceğiz.
 
“Fiziksel yaralar iyileşir elbette. Trans kadınlar nefret saldırılarına maruz kala kala kendini toparlamayı öğrendi. Alıştık artık biz demek istemiyoruz ama bu nefret iklimi bizi her saldırının ardından toparlanmaya alıştırdı. Ne kadar korkunç bir cümle değil mi? “Öldüresiye dövülmeye alıştık artık”, dememizi bekliyorlar. “Ölümlere, öldürülmeye, intihara sürüklenmeye alıştık artık”, diyip sokaklara çıkmamızı bekliyorlar. Ama yanılıyorlar! Alışmadık! Nefrete, yok etme kültürüne, linçlere alışmadık ve alışmayacağız! Dizimizi kırıp evlerimizde oturmayacağız!
 
“LGBTİ’lerin nefrete karşı yasal korunma talepleri çarpıtılıyor”
 
“Trans kadınlara yönelik baskı, şiddet ve çete saldırıları sürerken, çalışma yaşamının dışına itilen transların hayatlarını devam ettirebilmek için seks işçiliği yapmaktan başka seçenekleri olmuyor. Türkiye Cumhuriyeti yasaları seks işçiliğini bir meslek biçimi olarak tanımazken, seks işçilerinin güvenliksiz, sağlıksız ve kayıtsız çalışma koşullarını da görmezden geliyor. Bu durum özellikle trans seks işçileri açısından ciddi hak ihlallerinin önünü açıyor.
 
“Transfobik nefret saldırıları ve cinayetlerin hedefindeki trans seks işçilerini korumaya yönelik herhangi bir yasal düzenleme bulunmuyor. Anayasa’nın eşitliği düzenleyen maddesine cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim eklenmesi AKP Hükümeti tarafından ısrarla reddediliyor. Ayrımcılık karşıtı yasalarda LGBTİ’lere ayrımcılık yapılıyor. Nefret suçları yasa ve mevzuatları homofobik ve transfobik nefreti görmezden geliyor. Nefret suçu ve nefret söylemi kavramlarını Türkiye’de dolaşıma sokan LGBTİ hareketinin nefrete karşı yasal korunma talepleri çarpıtılıyor, yok sayılıyor.
 
“Transfobik nefret söylemi yanı sıra, medya ve toplum tarafından seks işçiliğinin de “toplumsal ahlak” normları ile tanımlanıyor olması, birçok hak ihlalini doğuruyor. Damgalama ve ifşa edilme kıskacındaki seks işçileri en temel haklarından yoksun bırakılıyorlar. Sokakta seks işçiliği yapan translara yönelik kolluk kuvvetleri tarafından uygulanan keyfi para cezaları, gözaltılar ve işkence sonucu pek çok seks işçisinin yaşam şartları tehlikeye giriyor.
 
“İç Güvenlik Paketi ile işkence ve kötü muamele sistematikleşecek”
 
“Bu koşullar altında yeni İç Güvenlik Paketi maddeleri Meclis’ten geçmeye devam ediyor. Nefrete göz yuman, nefreti ve şiddeti besleyen devlet erki ve AKP Hükümeti polisin halihazırdaki yetkilerini arttırma peşinde koşuyor. Kolluk kuvvetlerinin Yeni İç Güvenlik Yasası ile aslında bugüne kadar süregelen keyfi uygulamaları, gözaltılar, kötü muameleler ve hak ihlallerini yasallaşmış olacaktır. Bu da sıradan bir vatandaş olarak duyulan kaygıların ötesinde translar için yaşanan hak ihlallerini ve keyfi uygulamaları artacağından endişe duyuyoruz. Hukuken suç olarak tanımlanmayan ancak kolluk kuvvetleri tarafından keyfi bir şekilde suç unsuru muamelesi gören durumların artacağından endişe duyuyoruz. Translara ve seks işçilerine yönelik kolluk kuvvetleri tarafından yaygın uygulanan işkence ve kötü muamelenin bu yasa paketi ile birlikte sistematik hale dönüşecektir.
 
“Son yıllarda Mersin’de trans kadınlara dönük nefret saldırılarında bu paketin bir provasını görüyoruz. Saldırganlar elini kolunu sallayıp istediklerini yaparken kolluk kuvvetleri en iyi ihtimalle etkisiz kalıyor ya da saldırılara ortak oluyor.
 
“Mersin’de ve ülke genelinde yaşanan diğer transfobik saldırılarda olduğu gibi “Hak etti” diyenler çıkacaktır muhakkak bu saldırının da ardından. “Travesti zaten hak etti”, “Ahlaksız bunlar”, “Sapkınlar” diyerek nefretin üstünü örtemezsiniz. Hiç kimse öldüresiye dövülüp portakal bahçelerine atılmayı hak etmez. Trans kadınız diye bize saldıramazsınız. Seks işçisi diye kimse toplumsal nefretin kolay hedefi haline getirilemez.
 
“Amazonlaşarak yol arkadaşımız trans kadınları savunacağız”
 
“Yaşam alanlarımızın bu kadar daraltıldığı, nefretin anaakım bir değer olarak dolaşıma sokulduğu, sağlıktan barınmaya her alanda ayrımcılığın normalleştiği bugünlerde bize kendi yaralarımızı sarmaktan başka çözüm yolu kalmıyor. Ruhumuzu ve varoluşumuzu paramparça etmek isteyen bu saldırılara karşı umudu yanı başımızdaki yol arkadaşlarımızda buluyoruz. Her cinsiyet kimliğinden, cinsel yönelimden, etnisiteden, inançtan kısacası her kimlikten kadınlar olarak homofobik, transfobik ve cinsiyetçi saldırılara karşı birbirimizin yarasını sarmaya ve direnmeye devam edeceğiz. LGBTİ’lere ve özellikle translara dönük saldırılara karşı bu yüzyılın Amazonlarına ihtiyacımız var. Ve bizler bu yüzyılın Amazonları olacak ve bütün bu nefrete karşı tüm gücümüzle mücadele edeceğiz. Yanıbaşımızdaki transfobik nefrete karşı susmayacak, gözümüzü çevirmek yerine yol arkadaşımız trans kadınları savunacağız.
 
“Dar sokaklardan ana caddelere hiçbir trans kadın yalnız değildir! Trans kadınlara kalkan el dünyanın bütün kadınlarına kalkmıştır ve karşılık da her rengiyle dünyanın bütün kadınlarından gelecektir! Asla yalnız yürümeyeceğiz!” 

Etiketler: insan hakları, nefret suçları
nefret