05/03/2015 | Yazar: Kaos GL
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) bileşeni olduğu ‘Çeşitlilik ve Stratejik Davalama Ağı’ndan beklentilerini anlattı.

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) bileşeni olduğu “Çeşitlilik ve Stratejik Davalama Ağı”ndan beklentilerini, çalışmalarını ve cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini Sivil Düşün Bülteni’ne anlattı.
Hukuki yardım ve LGBTİ haklarının takibi gibi insan hakları koruma mekanizmaları konusunda çalışmalar yürüten Kaos GL Derneği ile Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı’nın (TOHAV) sekreteryasını yürüttüğü “Çeşitlilik ve Stratejik Davalama Ağı” projesi çalışmaları devam ediyor.
Proje kapsamında geçtiğimiz günlerde ayrımcılığa uğrayan kişilerinTürkçe, Kürtçe, Arapça ve İngilizce olarak başvuruda bulunabildiği “Ayrımcılığa Uğradım” websitesi açıldı.
Ağ bileşeni sivil toplum kuruluşları ise ayrımcılığa karşı birlikte çalışmalarını sürdürüyor. Farklı alanlarda mücadele yürüten STK’lar stratejik davalama için bir arada çalışıyor.
Ağ bileşenlerinden Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Sivil Düşün Bülteni’nde çalışmalarına ve Ağ’dan beklentilerine ilişkin soruları yanıtladı.
Dernek/vakıf/kurum olarak bize çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Hangi alanlarda ne gibi faaliyetler yürütüyorsunuz?
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nin amaçları;
Türkiye’de hapishanelerin şartlarını uluslararası standartlara ulaştırmak için sivil toplumun katkısının mobilize edilmesi;
Hapishanelerin şeffaflaştırılması, sivil toplumla bağlarının güçlendirilmesi;
Mağdurların da durumunu dikkate alarak hapsetmeye alternatif, onarıcı, sosyal entegrasyonu teşvik eden yaptırımların uygulanmasına katkıda bulunulması, suçu önleyici çalışmaların yaygınlaştırılması ve bu sayede hapishanelerin kullanımının azaltılabilmesi için destek olunması;
Mahpusların haklarının ve özgürlüklerinin korunması, bu hak ve özgürlüklerin insan onuruyla ve evrensel değerlerle bağdaşır duruma gelebilmesinin sağlanması;
LGBTİ, engelli, yaşlı, yabancı uyruklu, kadın, çocuk, 0-6 yaş arası çocuklarıyla kalan anneler gibi “dezavantajlı”, “hassas”, “kırılgan” olarak da adlandırılan “özel ihtiyaçları olan” mahpus gruplarına ilişkin farkındalığın arttırılması, bu mahpus gruplarının ihtiyaçlarının karşılanması için özel çalışmalar yürütülmesi;
Yazılı ve görsel medya ile sosyal medyanın ve internetin etkin kullanımı yoluyla hapishaneler konusunda farkındalık ve hassasiyet yaratılması;
Hapishanelere ilişkin uluslararası standartları içeren belge ve kaynakların Türkçeye çevrilerek basılmasının sağlanması ve bu yolla hapishaneler alanında çalışan kişi, kurum ve kuruluşlara kaynak yaratılması;
Derneğimizin Çalışma Metodları;
Ceza İnfaz Sistemi’ndeki iyileştirme çalışmalarına destek vermek isteyen sivil toplum örgütleri (STÖ), meslek odaları, başka uzman kuruluş, uzman kişi ve gönüllülerden oluşan bir ağ oluşturarak Ceza İnfaz Sistemi iyileştirme çalışmalarına sivil toplum desteğini güçlendirmek, sistematikleştirmek ve kurumlar arası koordinasyonu sağlamak;Ceza İnfaz Sistemi İle ilgili çalışmalar yürüten sivil toplum örgütleri için Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ile diyaloga öncülük etmek. Bu diyalog süresince gerektiğinde eleştiri ve alternatif çözüm önerileri getirmek;
Koordinasyonu güçlendirmek ve birbirlerini tamamlayıcı çalışmaların oluşturulmasına katkıda bulunmak amacı ile Ceza İnfaz Sistemi’yle ilgili çalışmalar yapan STÖ’lerin uyguladıkları bütün projeleri ve uygulayan STÖ’lerin iletişim bilgilerini içeren bir bilgi bankası oluşturmak ve bunu bütün ilgili kurumlar ile paylaşmak;“Ceza İnfaz Sistemi” hakkında kamuoyunu bilgilendirmek ve bilinçlendirmek. Kamuoyuna bülten ve başka yayınlar ile ceza infaz reformu, insan hakları, uluslararası, ulusal ve yerel kurum ve derneklerin aktiviteleri hakkında tarafsız, doğru ve net bilgi iletmek. Bu konuda yazılı ve görsel medyanın farkındalığını arttırmak ve bilgilenmesini sağlamak;
Hapsetmenin birey üzerindeki olumsuz etkilerini göz önüne alarak, hükümlü ve tutukluların sosyal ve psikolojik entegrasyonunda toplumun önemli rolünü kabul ederek, hapsetmeye alternatif yaptırımların yaygınlaştırılması konusunda kamuoyu desteğini güçlendirmek;Hapishanelerde uluslararası insan hakları standartlarının uygulanmasına katkıda bulunmak için değişik alanlarda STÖ eğitim programları ve araçları geliştirmek ve bu konularda eğitim verilmesini sağlamak;
Ceza İnfaz Sistemi alanında çalışan STÖ temsilcilerini, Ceza İnfaz Kurumları Genel Müdürlüğü’nü, hükümet temsilcilerini bir araya getiren ulusal, bölgesel, uluslararası konferans, seminer ve çalışma ziyaretleri düzenlemek. Bu sayede bilgi alışverişinin ve ileriye dönük planların oluşturulmasına katkıda bulunmak; Komşu ve diğer ülkelerde Ceza İnfaz Sistemleri’nde insan hakları standartlarının sağlanması için çalışan STÖ’ler ve diğer kurumlarla işbirliğini geliştirmek.
Çalıştığınız alanda (insan hakları vs.) karşılaştıklarınız ışığında Türkiye’deki yargı sistemini değerlendirebilir misiniz? Ne gibi eksikler ve yanlışlar var?
Derneğimiz yargı aşamasından ziyade infaz alanında yani hapishaneler alanında faaliyet yürütüyor. Bu nedenle doğrudan yargıyı değerlendirmek yerine, mahpusların yaşadıkları ve bize başvuruları üzerinden gözlemlerimizi dile getirebiliriz.
Toplumun genelinde var olan önyargıların yargı aşamasında da var olup olmadığı ciddi bir soru bizim açımızdan. Örneğin mahpusların tutukluluk hükümlülük oranlarına bakıldığında Temmuz 2013 rakamlarına göre her 5 mahpustan 1’i tutukluyken bu oran LGBTİ mahpuslar için 9’da 1’e kadar yükselmektedir. Bu rakamlar, “Yargı LGBTİ mahpuslar için daha hızlı mı işliyor?”, “Toplumda var olan ‘LGBTİ ise zaten suçludur’ benzeri önyargılar, yargı aşamasında da varlığını koruyor” sorularını akla getiriyor.
Yine avukat tutamayacak durumda olanlar için yargının hızlı ve “acımasız” olabildiğini derneğimize yapılan başvurularda görebiliyoruz. Örneğin zihinsel engelli iki bireyin karıştığı taciz vakalarında, konu taciz de olduğu için bu durumu bariz gördük.
Yargı söz konusu olduğunda en fazla sorun yaşayan gruplardan diğer ikisi ise LGBTİ bireyler ve yabancılar. Maddi olanaklarının yok denecek kadar az olduğu bu iki grup için “savunmadan yoksunlar” diyebilmek mümkün. Yabancıların buna ek olarak, baro tarafından kendilerine atanan avukatla dil bilmedikleri anlaşamamaları ciddi bir problem örneğin.
“Hapishaneler ve yargı” denilince atlanmaması gereken başka konular da var. Bunlardan ilki iller arası sevkler nedeniyle, mahpusların her duruşmada yüzlerce kilometrelik yolu ring araçlarıyla yapmak zorunda bırakılması geliyor. Bu sevkler sırasında kazalar nedeniyle yaşanılan ölümler basına da yansıdı. Bir diğer konu ise Adalet Bakanlığı’nın SEGBİS diye yeni bir yöntemi kullanmaya başlaması ve mahpusların artık sesli ve görüntülü bu sistem nedeniyle mahkeme salonuna götürülmeden hapishanenin bir odasında kamera karşısına oturtularak bir nevi SKYPE oturumu ile duruşmaya çıkarılması. Yargılamada yüz yüzelik önemli esaslardan biridir ve bu yeni yöntem bu esası yok saymaktadır.
Sizce stratejik dava takipleri ile bu eksiklerin üstesinden gelinebilir mi?
Stratejik dava takiplerinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu önem iki aşamadan kaynaklanıyor. İlk olarak daha ilk aşamada sorunu görünür kılmak gibi bir işlevi var. Çünkü çoğu sorun görünür durumda dahi değil. Bu nedenle sorunu görünür kılmanın bile bir başarı olduğunu atlamamak gerek. İkinci olarak ise görünür kılınan sorunu AİHM aşamasına kadar takip edip üzerine gitmek olası çözüm yollarını da ortaya çıkaracaktır. Çözüm olmasa dahi çözüme dair olasılıklar belirecek ve o yol açılmış olacaktır.
Stratejik Davalama Ağı’ndan beklentileriniz nelerdir?
Bir önceki soruda buna da cevap vermiş olduk aslında. Bu ağ, sorunları görünür kılmak ve olası çözümleri ortaya çıkarmak için bir araç olarak işlev görebilmeli diye düşünüyoruz.
*“Çeşitlilik ve Stratejik Davalama Ağı” projesi AB Delegasyonu Sivil Düşün Programının desteği ile yapılmaktadır.
Etiketler: insan hakları