30/12/2010 | Yazar: Kaos GL

Kaos GL’nin üç yıldır sürdüğü medya izleme programının üçüncü raporu yayınlandı.

Medyada Homofobiye Son 2010! Yayınlandı Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Kaos GL’nin üç yıldır sürdüğü medya izleme programının üçüncü raporu yayınlandı. Belirlenen kategoriler üzerinden yapılan medya izleme çalışması aynı zamanda medyacıların karnesi olma niteliğini taşıyor.
 
Medya İzleme kitabının içinde yerel muhabirlere yönelik hazırlanmış Kaos GL Dergisi ve web sitesi editör kurallarını içeren bir bölüm de yer almakta.
 
Medyada Homofobiye Son 2010, 2009 ve 2008 kitaplarına, LGBT örgütlerden, STGM Genel Merkezi ve yerel destek ofislerinden, Amargi Kitabevinden ulaşabilirsiniz.
 
Nasıl bir medyayı izliyoruz?
“Nasıl bir medyayı izliyoruz” sorusunun yanıtını iki senedir medya izleme raporlarımızla veriyoruz. Bu üç raporu birlikte okuduğumuzda ve değerlendirdiğimizde ya da herhangi bir senenin herhangi bir ayını ele aldığımızda bile medyayı tarifleyecek tek bir cümle kurmanın imkânsız olduğunun farkındayız.
 
Homofobi ve Transfobi karşıtı hareketin yapıp ettikleriyle daha görünür olması, lezbiyen, gey, biseksüel, trans (LGBT) bireylere yö­nelik insan haklarının izlenmesi, raporlanması ve bu ihlalleri görünür kılınması için yapılan eylemlerin son üç yılda medyada daha geniş yer bulduğunu görmekteyiz. Medya bir yandan LGBT örgütlenmelerin yapıp ettiklerine yer verirken bir yandan da halen eşcinsel stereotiplerini destekleyecek nitelikte haberler yapmaya devam ediyor. Halen LGBT bireylere yönelik şiddet 3. sayfanın magazinsel haberleri olarak karşımıza çıkıyor. Mağdurlar failleştiriliyor, failleri kendi ifadeleri doğ­rultusunda mağdurlaştırıyor.
 
Medya aracığıyla aynı zamanda politikacıları ve siyasetçileri izle­me ve takip etme fırsatımız oluyor. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Aliye Kavafın Avrupa Konseyinde katıldığı toplantı, toplantı sı­rasında yaptığı itiraz ve sonrasında verdiği söyleşi ile Türkiye'nin Kadın ve Aileden sorumlu Devlet Bakanı’nın eşcinsellik konusunda görüşlerini öğrenme fırsatımız oldu. Ankara’da ve İstanbul’da yapılan basın açık­lamaları, suç duyuruları medyada karşılığını buldu. Sadece LGBT ör­gütlerin değil, Tabipler Odası, Türk Psikiyatri Derneği, Türk Psikologlar Derneği gibi bir çok meslek kuruluşunun da tepkisini çeken açıklama­lara ilişkin olarak AK Parti hükümeti içinde farklı seslerin ve görüşlerin ifade edildiğini de yine medya aracılığı ile öğrenebildik. Medya spesifik olarak Aliye Kavaf olayında süreci takip etti, herkesin görüşlerine yer verecek bir süreç izleyerek LGBT örgütlerin Hükümetin eşcinselliğe bakış açısını öğrenmesine önemli bir katkı sundu. İtalya’nın Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı’nın Türkiye’yi ziyaretinde Kaos GL Derneği üyesi aktivistlerin yaptığı eylem sayesinde bütün dünya Aliye Kavaf’ın homofobik açıklamalarından haberdar oldu ve Aliye Kavaf da “bize böyle bir talep gelmedi” diye yok saydığı LGBT bireylerle ilk kez medyanın gözü önünde canlı yayında karşı karşıya geldi. Bu tartışma beraberinde “eşcinsellik hastalık mı günah mı?” tartışmasını başlattı. Bu tartışma ile eşcinsellere ana akıma nazaran daha az homofobik olma iddiasında olan Taraf gazetesin gerçek yüzü ile Hilal Kaplan ya­zılarıyla karşılaştık. Taraf’ın eşcinselliği günah, eşcinselleri günahkâr ilan eden tavrına cevabı ise gene Aktüel Dergisi vasıtasıyla İrfan Aktan verdi. Hem muhafazakâr İslamcıların görüşlerine hem de eşcinsellerin özgürleşme sürecini destekleyen muhafazakâr aydınların görüşlerine ve Kaos GL görüşlerine de yer vererek “eşcinsellik hastalıksa neden gü­nah” diye sordu. Muhafazakâr kesiminin eşcinsellikle yüzleşmesi biraz daha uzun sürecek gibi geliyor. Ancak en azından medya aracığıyla ile görüşlerimizden haberdar olmaları da önemli diye düşünüyoruz.

Biz, bize karşın üç maymunu oynayan yetkililerle sesimizi duyurmak ve eşcinsellik konusunda neler düşündüklerini öğrenmek içinde medyayı izliyoruz.
 
Hem yerel medyayı hem ulusal medyayı izliyoruz. Son iki senenin verileri ile 2010 yılının verilerini karşılaştırdığımızda yerel medyada son yılda geçen yıla nazaran haberlerde bir artış olduğunu görmekteyiz. Muhafazakârlaşmanın gittikçe arttığı bir dönemde özellikle medyaya yönelik düşünce ve ifade özgürlüğünün hem devlet tarafından hem de medya patronları tarafından engellendiği bir süreçte medyayı izlediğimizin farkındayız. Yayın politikalarının ekonomik ve siyasi çıkarların belirleyebildiği, hem patronları hem de yasalarca sansürlenen gazete­cilerin aynı zamanda özgürlük mücadelesi verdikleri bir alanı izlemeye çalıştığımızın farkındayız. Özgür, bağımsız ya da alternatif dediğimiz medya kuruluşlarının seslerinin gür çıkmaması için her türlü engelin yaratıldığı bir ortam aynı zamanda medya ortamı.

koşullarının alternatif ve tekellerden bağımsız yayın organlarına yay­gınlaşmasına engel olduğu ve böylece tekel medyanın egemenliğini devam ettirdiği bir ortam olarak medya alanını görüyoruz.
 
Medya homofobinin dönüşmesi ve eşcinsellere yönelik önyargıların yıkılması aşamasında çok önemli bir işleve sahip. Medya çalışanlarının bu gücün farkında olarak LGBT bireylere ilişkin haberlere yer vermele­ri ve ayrımcılıkla mücadelenin sorumluluklarında olduğunu unutmadan hareket etmeleri gerekiyor. Bu rapor bu anlamda bir hatırlatma ihtiya­cıyla ortaya çıktı.
 
Bu rapora ek olarak, yerel muhabirlerimize ve medya çalışanlarına yönelik hazırladığımız haber yazma kılavuzunu son bölüm olarak koyu­yoruz.
 
Bu kitabın ve yaratacağı tartışmaların, hem LGBTT bireylere hem de medyacılara ve genel olarak medya alanına daha yaşanır bir dünya yaratması umuduyla.


Etiketler: medya
İstihdam