05/12/2007 | Yazar: Kaos GL
‘Herkes Drag Queen'leri, Huysuz Virjin'i sevmek, seyretmek zorunda mı? Kesinlikle hayır. Sorun televizyonsa eğer, basarsınız bir tuşa, kanal değişir. Elinizdeki cihaz kumandadır. Kumandan değil. Bir de bu karara boyun eğen, erkek kıyafetiyle ekrana çıkmayı kabullenen Huysuz Virjin (HV) meselesi var ki, üzücü. Bizler adına onur kırıcı. O bir HV, HIV değil.’ küçük İskender’in kaleminden…

‘Herkes Drag Queen'leri, Huysuz Virjin'i sevmek, seyretmek zorunda mı? Kesinlikle hayır. Sorun televizyonsa eğer, basarsınız bir tuşa, kanal değişir. Elinizdeki cihaz kumandadır. Kumandan değil. Bir de bu karara boyun eğen, erkek kıyafetiyle ekrana çıkmayı kabullenen Huysuz Virjin (HV) meselesi var ki, üzücü. Bizler adına onur kırıcı. O bir HV, HIV değil.’ küçük İskender’in kaleminden…
KAOS GL
küçük İskender
Makyaj ve kostüm, moda dünyasının vazgeçilmez ikilisi olarak, sanki çok yüksek yerlerden aşağı iner ve halkın arasına karışır; yaşadığımız çağ, bunun böyle belgelenmesinden yana görünüyor. Başkalarına ve ayrıksı sınıflara ait 'fuzuli' bir abartının, ahlaki ve dinsel otoriteyi sarsacağından yana görüşlerin, sadeleşmekle yüzeyselleşmeyi karıştırdığının kanıtı aslında bu bağnazlık. Bu, süslenmekten çok 'persona' ile, açarsak 'psikoloji-motivasyon'la koşut bir sosyal ifadeyle ilgili; Kızılderililerin savaş öncesi boyanmaları, futbol taraftarlarının yüzlerine takımlarının renklerini sürmeleri, hep bir sahne performansıyla bağlantılı. Makyaj ve kostüm, sinemayı da işaret eder, ancak her şeyden önce tiyatronun tasarrufundadır. Kısaca, gösteri sanatının himayesinde, anlatılmak, hissettirilmek istenenin katalizörleridirler.
Anlam katıldığı sanılarak ucuzlatılan erkek/kadın rollerinin karikatürize edilmesi, bir bakıma politik bir duruşun da göstergesi değil midir? Alttan alta ironiyle beslenen bu eleştirinin, sınırlarını aşan, zorlayan bu tepkinin en mükemmel örnekleri Drag Queen'lerdir. Kendini, bir bakıma acımasız polis baskılarını protesto için New York'ta 'Stonewall Inn' adlı bir barda, 1969'larda gösterir. 'Support gay power' (Eşcinsel güce destek) sloganıyla büyük bir infiale dönüşerek, tarihin ilk eşcinsel ayaklanması haline dönüşen bu hareket içinde, Drag Queen'ler dayatılmış cinsiyet modellerine de kendi bedenleriyle ayna olmayı başarmışlardır. Daha sonraları bu 'aynalar', alternatif gece hayatının değişmez birer parçası olmuş, muhalif sesin ve görüntünün eğlenceyle birleşmesiyle, özel ikonlarını da yaratmışlardır doğal olarak. Drag Queen, cinsel yönelimden çok, beden diliyle grotesk bir eleştiri sanatıdır.
'Crossdressing', 'waitress' ya da travestilik, keskin hatlarla eşcinsellikten ayrılmayabilir; kişilerin seçimidir; hatta kimilerinin transseksüelliğe uzanan maceraları da olabilir; ama Drag Queen'lik her şeyden önce bir tavırdır. Tavır ise modernleşememiş toplumların asla kabul edemeyecekleri, büyük olasılık da anlamadığı için katlanamadığı bir tepki biçimi.
Zennelik ile Drag Queen'liğin başarılı bir sentezini yapan Seyfi Dursunoğlu'nun, bilinen adıyla Huysuz Virjin'in televizyonda bu tavrı sergilemesine yasak geldi. Eşcinsellerin kendilerini ifade etmelerine, kültürlerini zenginleştirmelerine, politik duruşlarını sergilemelerine, sosyal hak ve özgürlüklerini almalarına, eşitlik taleplerine, bu seslere kulaklarını tıkayanlar, şimdi diğerlerinin gözlerini bağlayarak görme eylemini de ortadan kaldırdı. Sadeleşirken yüzeyselleşmek demiştik; şöyle de diyebiliriz: Koruduğunu iddia ederek ilkelleştirmek.
Heteroseksizm, her zaman üstüne vazife olmayan işlere karışan bir zihniyetle, renklerin önünü keser; hayatları, kendi belirlediği siyaha ve beyaza göndererek kamplaştırır. Çoğu kere biyolojik üremeyi reddederek sevgiyi, paylaşımı, her ne haltsa, güzele ait kırıntıları başka mutluluklarda arayanları, sürüden ayrılanları cezalandırır. Yargılamaz bile; çünkü gerçek yargı da modernizmle ilgili hukuksal bir eylemdir. Yargılamaz; çünkü ona göre karar Tanrı'dan çıkmadır. Herkes Drag Queen'leri, Huysuz Virjin'i sevmek, seyretmek zorunda mı? Kesinlikle hayır. Sorun televizyonsa eğer, basarsınız bir tuşa, kanal değişir. Elinizdeki cihaz kumandadır. Kumandan değil. Bir de bu karara boyun eğen, erkek kıyafetiyle ekrana çıkmayı kabullenen Huysuz Virjin (HV) meselesi var ki, üzücü. Bizler adına onur kırıcı. O bir HV, HIV değil.
Ya siz, seyirci olması gerekirken, sahneye çıkan yetkililer, bir erkek eşcinsele zorla üç numara saç tıraşı yaptırıp takım elbiseyle karşınıza geçirttiğinizde, asıl o zaman onu, istemediği bir cinsiyetin giysisini giydirerek hiç sevmediğiniz travestiye çevirdiğinizi fark edemiyor musunuz? Bu topraklarda da Drag Queen'ler bir şarkıdır; güfte susturulsa da beste sonsuza kadar çalacaktır. Enstrümanlar bizim gibi insanların elinde.
Kaynak: Tempo, 22 Kasım 2007, Sayı: 47 - 1042
*Konuyla ilgili haberler:
[["RTÜK Huysuz Virjin'i gizlice yasaklıyor ama pes etmiyorum"]]
[[12 Eylül sansürü ekranlarda]]
Etiketler: medya