06/05/2015 | Yazar: Kaos GL

‘Hrant Dink ve Zirve Yayınevi Cinayetleri’ ile ‘Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli Nefret Suçları’ konulu panel, yoğun ilgiden dolayı daha geniş bir salona alındı.

Mersin Üniversitesi’nde “Nefret Suçları” paneline Radikal’den İsmail Saymaz ve Kaos GL’den Yıldız Tar katıldı. “Hrant Dink ve  Zirve Yayınevi Cinayetleri” ile “Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli Nefret Suçları” konulu panel, yoğun ilgiden dolayı daha geniş bir salona alındı.
 
Uğur Oral Kültür Merkezi’nde 5 Mayıs saat 13.30’da başlayan panele çok sayıda öğrenci ve öğretim elemanı katıldı. Mersin Üniversitesi Sinema Topluluğu, Avam Fanzin, Alternatif Dergisi, Mersin Üniversitesi Eğitim-Sen Temsilciliği ve Mersin 7 Renk LGBTİ Derneği’nin destekçisi olduğu panel öncesinde Alternatif adına İsa Uğur Erdoğan; Avam Fanzin adına ise Canfida Çakırbay kısa bir konuşma yaptı. Konuşmaların ardından öğretim elemanı Filiz Bilgin Ülken moderatörlüğünde panele geçildi
 
Hrant Dink ve Zirve Yayınevi cinayetleri ile ilgili olarak konuşan gazeteci yazar İsmail Saymaz, bu iki cinayetin AKP, Gülen Cemaati, MİT, Jandarma, Emniyet Müdürlüğü ve Yargıtay’ın işbirliğinde ve bilgisi dahilinde gerçekleştirdiğini ifade etti.
 
“Milli mutabakat cinayeti”
 
Saymaz: “Hrant Dink, Sabiha Gökçen ile ilgili yaptığı haber sonrasında hakarete uğradı. Dönemin Genelkurmay Başkanlığı bu haberle ilgili ‘Hrant Dink milli haindir’ ifadesinin yer aldığı bir bildiri yayınladı. Ardından Ülkü Ocakları, Hrant’ı ‘milli hedef’e koydu” diyerek Dink’in yaşadığı baskı ve hakaretleri katılımcılar ile paylaştı.
 
Hrant Dink hakkında yapılan haberler ve atılan manşetlerde Hrant’ın “Türk düşmanlığı” ile suçlandığını belirten gazeteci Saymaz bunun bir nefret söylemi örneği olduğunu da sözlerine ekledi.
 
Türk emniyet tarihini en kötü emniyet müdürü
 
Dink cinayetini yaptıran Yasin Hayal’in önceden cinayet  planları yaptığı ve bu durumdan Emniyet Müdürünün de haberdar olduğunu belirten İsmail Saymaz bu konu ile ilgili olarak, “İhbarı alan dönemin Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek, Türk emniyet tarihinin en kötü emniyet müdürüdür. Yasin Hayal, Dink Cinayetinden önce Trabzon’da bir kiliseye saldırmış. Ayrıca Mc Donalds’a bomba atmış bir kişidir. Bunlar olduktan sonra Hrant Dink ihbarı geldiği zaman da ihbarı İstanbul ve Ankara’ya göndermiş ve bu suikast ihbarını işleme koymadı. Bunun dışında Dink’e koruma da verilmedi” dedi
 
Zirve Yayınevi Cinayeti’nin de işleyiş süreci bakımından Dink cinayetine benzediğini ifade eden gazeteci Saymaz bu konu ile ilgili olarak ise şunları belirtti: “Dönemin Malatya Jandarmalığı cinayetten birkaç gün önce öldürülenleri ve ailelerini dinlemiş, takibe almıştı. Yine dönemin Malatya Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya, cinayeti işleyenlere atış talimi yaptırmıştır. Ve hemen erteci gün bu cinayet göz göre göre yapılmıştır. Tüm bunlara rağmen emniyet müdürü, görevine devam etmiş ve 3 yıl sonra Bursa’ya atanmıştır’’ diyerek bunun işbirliği ile yapılan bir cinayet olduğunu söyledi.
 
“Batı’dan gelen eşcinsellik miti”
 
KaosGL.org editörü gazeteci yazar Yıldız Tar ise cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli nefret suçları ile ilgili olarak konuştu.
 
Türkiye’de LGBTİ haberlerinin ilk olarak 1960-70’li yıllarda haberlerin çıkmaya başladığını dile getiren Tar şöyle devam etti: “İlk başlarda trans ve eşcinsel bireyler için ‘ucubeler’ kavramını kullanıyorlardı. O dönemde LGBTİ’ler kastedilerek bunların Batı’dan geldiği ve burada da çoğalıp yaygınlaşacaklarını haberlerinde aktarıyorlardı. Yine 1980 darbe ile birlikte trans ve eşcinsellere ‘sahne yasağı’nın getirilmesi, bunun yanında 90’lar ve 2000’li yıllarla birlikte şehir dışına atılmaları ve linç edilmeleri ayrımcılık ve nefret suçlarının örneği olarak gösterilir.”
 
1996 Cihangir ve 2000’ler Avcılar Örneği
 
1990’lı yıllarda trans bireyler için müthiş bir linç girişiminin başladığını belirten Tar, aynı zamanda o dönemin habercilik anlayışı ve dili de bu bireylerin sürgün edilmesine ve açık hedef haline gelmesinde etkili olduğunu söyledi. 1996 yılının bu anlamda hareketli olduğunu belirten gazeteci Tar: “Cihangir’de halk ‘Mahallede Fuhuş İstemiyoruz’ diyerek translara saldırmışlar. Helikopter destekli operasyonlar yaparak evlerine saldırmış ve trans bireyleri o mahalleden atmaya çalışmışlar” dedi.
 
Avcılar’da “milli mutabakat” linci!
 
Yine benzer bir örneğin 2000’li yıllarda Avcılarda yaşandığını ve haber yapmak için gittiğini ancak şok edici bir sahneyle karşılaştığını ifade eden Yıldız Tar o anları şu şekilde anlattı: “Olayı duyduğumuz zaman hemen oraya gittik. Avcılar Meis Sitesi’nde transların evlerine saldırı oldu. Bir araya gelmesi mümkün gözükmeyen farklı siyasi pozisyondan kişilerin orada linç için birleştiğini gördük.
 
Tar, Vahdet ve Yeni Akit gazetelerinin devamlı kendilerinden bahsettiğini ve en çok bunları takip ettiğini ancak haberin başında kullandıkları ‘‘Sapık-Sapkın’’ kavramlarına da bir gönderme yaparak bu durumu mizahi bir dille ifade etti. Bunun yanı sıra Hürriyet’e de değinen Tar: “Hürriyet gazetesi bizim onur etkinliğinin duyurusunu yapıyor ancak iki sayfa ileride trans cinayeti haberinde öldürülenin hangi elbise giydiği, mini etek giyip giymediğini belirterek haber sunuyor” dedi. Medyada ayrımcılığın arttığını dile getiren Tar, son olarak şunları kaydetti: “Bizler eşit yurttaşlık istiyoruz. Cinsiyet kimliğinin anayasaya konulmasını istiyoruz. Nefret söylemlerini azaltmak için de mücadele etmeliyiz. Bu toplumsal yaşamı örgütlemek adına çok önemlidir.”
 
Konuşmaların ardından soru-cevap kısmına geçildi.
 
Haber kaynağı: Salih-i Umar
 
*Bu etkinlik Avrupa Birliği'nin Demokrasi ve İnsan Hakları için Avrupa Aracı (DİHAA) tarafından desteklenen “LGBT Hakları için Farkındalık ve Savunuculuk Projesi” kapsamında desteklenmiştir. Bu, etkinlik içeriğinin AB'nin resmi görüşünü yansıttığı anlamına gelmemektedir.

 


Etiketler: insan hakları, nefret suçları
İstihdam