15/01/2025 | Yazar: Kaos GL

Kahire’de yaşayan feminist yazar ve araştırmacı Shimaa Tantawy ile Mısır’daki kadın ve LGBTİ+ aktivizmini, Mısır’daki siyasi atmosferin LGBTİ+’lar üzerindeki etkilerini konuştuk.

“Mısır’daki mevcut durum LGBTİ+’lar için güvenli değil” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Hayriye Kara ve Umut Güven'in Shimaa Tantawy ile söyleşisini Emir Monajed çevirdi. Söyleşinin tamamı aşağıda yer alıyor:

Shimaa Tantawy feminist bir yazar ve Kahire'de yaşayan bir araştırmacı. Yasama reformu için savunuculuk çalışmalarında izleme ve belgelemenin önemi, toplumsal değişim ve Mısır'da dil ve söylemin kamu bilinci üzerindeki etkisi gibi konuları çalışan Shimaa ile Mısır’daki mevcut durumu konuştuk.

Shimaa merhaba, bize biraz kendinden bahsedebilir misin? Seni tanımak isteriz.

Merhaba, adım Shimaa Tantawi. 35 yaşındayım ve hayatımın büyük bir kısmını Güney Mısır'ın ilçelerinde geçirdim. Üniversiteye kadar Bilgisayar Bilimleri okudum, ardından Psikoloji ve Edebiyat ile ilgilendim. 25 Ocak 2011'den itibaren bu alanda çalışmaya başladım. 2014 yılında Feminist Sivil Toplum alanında çalışmaya başladım. Kendimi yazar ve feminist araştırmacı şeklinde tanıtıyorum. Yerel ve bölgesel düzeylerde öğrenme, bilgi ve farkındalığı yayma konularına ilgi duyuyorum. Öğrenme ve feminist bilgi ile zihinsel sağlık bilgisini yayma konusunda toplumsal normları ve dili kırmaya önem veriyorum.

Kendi aktivizmini ve çalışmalarını senden duymayı çok isteriz. Neler yapıyorsun?

Feminist Sivil Toplum alanında çalışmaya Nazra Feminist Örgütü ile başladım. Onlarla yarı zamanlı feminist eğitim koordinatörü olarak çalıştım, ardından tam zamanlı genç feminist girişimler programı koordinatörü olarak görev yaptım ve sonrasında aynı programın yöneticisi olarak çalıştım. Nazra’da çalıştığım müddetçe Mısır'ın farklı illerinde genç feminist girişimler için bir harita yaptım, ardından doğrudan yöneticimle birlikte “Genç Feminist Girişimler Kılavuzunu” yazdım. Beş yıl süren çalışmam sırasında birçok görevde bulundum. Bunlar arasında elektronik savunma kampanyalarının yönetimi, eğitim atölyeleri ve feminist okulların koordinasyonu, belgelerle ilgili işlerin yapılması vb. görevler var. 2020 yılında “Bedayaa” (Mısır ve Sudan) adlı örgütle çalışmaya başladım. Bu örgüt, LGBTQ+ topluluğunun hakları üzerine çalışmakta. Görevlerim arasında LGBTQ+’lar ve HIV ile yaşayan kişilere psikolojik destek ve rehabilitasyon hizmetleri sunmak, onlara farkındalık ve psikolojik sağlık atölyeleri düzenlemek vardı. Bu örgütte iki yıl süreyle çalıştım. 2023 yılında “Barah Aamen- Mısır'da Aile İçi Şiddetle Mücadele” adlı örgütün yönetiminde yer aldım. Bu Mısır merkezli örgüt, 2015 yılından bu yana, Mısır'daki kadınların çeşitli cinsiyet yönelimleri ve kimlik ifadelerine yönelik gizli şiddetle mücadele etmektedir. Örgütün kuruluş aşamasından itibaren kurucu üyesiydim ve son dokuz yıl boyunca farklı pozisyonlarda görev aldım; ancak bu görevler gönüllü olarak yürütüldü. 2023 yılında yürütme müdürü pozisyonuna başladım. 2024 yılının başında Orta Doğu ve Kuzey Afrika'dan “Transat” (Bölgesel Program Müdürü) adlı örgütle çalışmaya başladım. Son on yıl içinde, Mısır'daki kadınlar ve LGBTQ+ topluluğunun karşılaştığı marjinalleşme, ayrımcılık ve cinsiyet temelli şiddetle ilgili bir dizi araştırma, görüş ve analitik makale üzerinde bireysel olarak çalıştım.

“Mevcut durum, LGBTQ+ topluluğunun herhangi bir hak veya eşitlik talebinde bulunmalarına da olanak tanımıyor”

Mısır’da yaşıyorsun ve Mısır’da gerçekten önemli çalışmalar yaptığına değindin. Mısır’daki toplumsal cinsiyet eşitliği ve LGBTQ+ hakları bağlamındaki mevcut durum nedir?

Yerel bağlamda, kamusal alanın kapanması ve devletin askerileştirilmesi, kamusal bir alanın veya ifade ve düşünce özgürlüğünün var olmasına izin vermemekte, dolayısıyla genel olarak azınlıkların ve özellikle LGBTQ+ topluluğunun herhangi bir hak veya eşitlik talebinde bulunmalarına da olanak tanımamaktadır. Politik açıdan en kötü dönemlerden birini yaşadığımız bu dönemde, uluslararası yasaların ve anayasaların eşitlik ile ifade ve düşünce özgürlüğü ile ilgili bölümlerinin ihlali söz konusudur. Zaman geçtikçe alanlarımız daha da daralmakta. Kadın sivil toplum örgütlerine yönelik faaliyetlerin yürütülmesi ve hibe alımı konusunda baskıların yanı sıra, LGBTQ+ topluluğu için durum daha da kötüleşmiştir. LGBTQ+’lar, sosyal medya ve flört uygulamaları aracılığıyla izlenmekte ve “avlanmaktadır”. Buna ek olarak, sosyal medya ve yerel medya aracılığıyla yaygınlaşan ırkçılık ve nefret kampanyaları da mevcut.

LGBTQ+ kimliklerin yaşam ve eşitlik hakları için yasal düzenlemelerin yeterli olmadığını görüyoruz. Bu konuda Mısır’da nasıl düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu düşünüyorsun?

Mısır'da mevcut yasalar, LGBTQ+’ların yaşam hakkı ve eşitlikleri için yeterli koruma sağlamamaktadır. Bu topluluğun yasal durumu karmaşık ve zordur; çünkü haklarını koruyan belirli yasalar yok, aksine belirli davranışları suç saymak veya geleneksel ahlak anlayışına dayalı sosyal denetim uygulamak için kullanılan yasalar vardır. Örneğin, "fuhuş" ve "ahlaksızlığa teşvik" gibi yasalar LGBTQ+’ları hedef almak için kullanılmakta, bu da onları büyük bir tehlikeye atmakta ve ayrımcılığa maruz kalmalarına yol açmaktadır.

Gerekli yasal düzenleme türleri ise şöyle özetlenebilir;

Ayrımcı yasaların kaldırılması: "Fuhuş" ve "iffetsizliğe teşvik" yasaları gibi cinsel kimlik veya toplumsal cinsiyet kimliğini suç saymak için kullanılan yasalar kaldırılmalıdır. Bu yasalar belirsizdir ve LGBTQ+’lara karşı kolayca kötüye kullanılabilir.

Ayrımcılıkla mücadele yasalarının çıkarılması: Tüm yaşam alanlarında, iş, barınma, eğitim ve sağlık hizmetleri dahil olmak üzere, cinsel kimlik veya toplumsal cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılığı yasaklayan net yasalar çıkarılmalıdır.

Gizlilik ve kişisel hakların korunması: Gizliliği korumak ve devletin veya toplumun bireylerin cinsiyet kimliği veya cinsel yönelimine dayalı olarak özel hayatlarına müdahale etmemesini sağlamak güçlendirilmelidir.

Cinsiyet kimliğinin yasal olarak tanınması: Bireylerin kimlik belgelerinde, kimlik kartları ve pasaportlar gibi, cinsiyet kimliklerini kolaylıkla ve saygı ile değiştirebilmelerini sağlayan bir yasal sistem kurulmalıdır. Translar, özellikle cinsiyet geçiş süreciyle ilgili büyük zorluklar ve karmaşıklıklarla karşı karşıya kalmaktadır. Yasalar geçişi yasaklamasa da bir bakanlık kararı, sürecin psikolojik takiple başlamasından tıbbi operasyonlara ve resmi belgelerin değiştirilmesine kadar düzenlenmişti. Ancak, bu adımlar yıllardır askıya alınmış durumda ve translar geçiş sürecinde ölümcül zorluklarla karşı karşıya kalabilmektedir.

Yasal bilinçlendirme ve eğitim: İnsan haklarının ve LGBTQ+’ların haklarına saygının önemine yönelik farkındalık artırma programlarının güçlendirilmesi; hukukçuların ve yargıçların bu konularla adil ve önyargısız bir şekilde ilgilenmesi için eğitilmeleri gerekmektedir.

Mısır'da yaşam hakkı ve eşitlik ile LGBTQ+’ların haklarının korunması, ayrımcı yasaların kaldırılmasını, ayrımcılıkla mücadele yasalarının çıkarılmasını ve kişisel hakların kapsamlı bir şekilde korunmasını gerektirir. Hukuki ve toplumsal bilinçlendirme çalışmalarının güçlendirilmesi ve hizmetlerin ayrımcılık yapılmadan sunulması, herkesin adil ve tarafsız bir muamele görmesini sağlamak için önemli bir parçasıdır.

“Translar, trans geçiş sürecinde ölümcül zorluklarla karşı karşıya kalabilmektedir”

Ev içi şiddeti önlemeye yönelik çalışmalarına denk geldik. Bu konuda neler yapıyorsunuz ve nelere ihtiyaç olduğunu düşünüyorsun?

2015 yılından itibaren gönüllü olarak Mısır’daki yasa koyucularına, aile içi şiddete karşı bir yasayı yürürlüğe koymaları için baskı yapmak amacıyla bir grup oluşturduk. Bu grup, kadınlar ve kız çocukları üzerindeki aile içi şiddet vakalarını belgelemeye dayanan bir savunma kampanyası olarak başladı. Kampanya sırasında, aile içi şiddetin farklı biçimlerini belgeleyen binden fazla ifade topladık. Bu belgeler, o dönemde kadın hareketinin merkeziliğini kırarak, Mısır’ın çeşitli illerinden gelen kadınlar ve kız çocuklarına dair farklı bir perspektif sundu. Bu kampanya zamanla bir girişimden, dört programdan oluşan düzenli bir kadın kuruluşuna dönüştü:

1. Gözlem ve Belgeleme Programı: Bu program, Mısır’daki aile içi şiddet olaylarını konu alan haberleri toplayarak, analiz eder ve bu haberlerden istatistikler çıkarmakta. Bu oranları derinlemesine analiz ederek, buna dayanarak tavsiyeler sunuyoruz.

2. Savunma Programı: Bu program, sosyal medya aracılığıyla "savunma kampanyaları, bilinçlendirme kampanyaları, istatistikler ve veriler, raporlar ve makaleler" gibi araçları kullanarak savunma yapmakta. Ayrıca, kadınların durumlarını iyileştirmek ve ayrımcılığı azaltmak amacıyla Mısır’daki kadın ve queer gruplarla iş birliği yaparak baskı oluşturuyor.

3. Kapsamlı Destek Programı: Bu program, aile içi şiddetten kurtulmuş kadınlar ve kız çocuklarına daha iyi bir yaşam sağlamak için "psikolojik destek- hukuki danışmanlık - sosyal ve ekonomik destek" gibi hizmetler sunar. Kapsamlı destek, kadınların ve kız çocuklarının şiddet döngüsüne yeniden düşmelerini önlemek amacıyla bütüncül bir hizmet sunmaktadır.

4. Eğitim ve Kapasite Geliştirme Programı: Bu program, çeşitli konularda bilgi yayma ve üretme amacıyla bilgi ve farkındalık sağlamaktadır. Bu program aracılığıyla, merkeziliği kırarak Mısır’ın farklı vilayetlerindeki kadınlara ulaşmayı hedefliyoruz.

Bu, "Barış Yolu"nun aile içi şiddet konusundaki hizmetlerinin genel bir özeti. Mısır’daki mevcut yasalar, kadınları ve kız çocuklarını aile içi şiddetten korumak için yetersizdir; ayrıca özel alandaki suçluları caydırmak için de yetersiz kalmaktadır. Her ne kadar Ceza Kanunu’nda fiziksel şiddet ve saldırı gibi suçları kapsayan maddeler bulunsa da, bu maddeler aile içi şiddet suçlarında uygulanmamaktadır. Bu durumda, ataerkil gelenekler ve görenekler öne çıkıyor. Güvenlik yetkilileri ise kadınların haklarını arama çabalarını bu ataerkil değerlerle görmezden geliyor. Suçlar engellenmediği sürece, fiziksel şiddet zamanla cinayete dönüşür ve son yıllarda birçok grup, özel alanda kadınlara yönelik vahşi cinayet vakalarını belgelemiştir. Ayrıca, kadınlar, yüzyıldan fazla bir süre önce çıkarılmış ve çok az değişiklik yapılmış olan medeni hukuk yasalarında yaşanan sorunlarla karşı karşıyadır. Kadın STK'larının sunduğu pek çok öneri devlet tarafından kabul edilmemiştir. Bu yasalarla ilgili yaşanan sorunları konuşmak için kadınların yaşadığı hikâyeleri içeren büyük hacimli kitaplara ihtiyaç vardır (nafaka, şifahi boşanma, yoklama boşanması, itaat evi vb.).

Önemli olan ise,

- Kadınlar ve kız çocuklarına hayatta kalmalarına yardımcı olacak gerekli hizmetleri sunmak,

- Sağlık, psikolojik ve hukuki bilgileri sağlamak,

- Toplumsal ve yasal değişim için savunma ve baskı yapmak.

Yukarıda belirtilen tüm noktalar birbiriyle tamamlayıcıdır.

Mısır’da Müslüman feministlerle LGBTQ+ aktivistler arasında bir köprü ve dayanışmadan söz etmek mümkün mü?

Gerçekten, Mısır'da kendilerini İslamcı feminist olarak tanımlayan feministleri, Umayma Abu Bakr hariç, görmedim. Modern çağda veya 2011 sonrası dördüncü dalga feminist hareket içinde, kendilerini bu tanımla tanıtan feministler tanıdığımı söyleyemem. Bu nedenle, Mısır'daki Müslüman feministlerin LGBTQ+ topluluğu ile iş birliği yapma konusunda net bir görüşüm veya fikrim yok.

Toplumsal cinsiyet temelli şiddetle ilgili dil ve söylemin toplumsal değişim açısından önemi nedir? Bu konuda Arapça üstünden çalışmalar yaptığınızı biliyoruz, biraz bundan bahsetmek ister misin?

Mısır'daki ve dünyadaki feminist mücadelenin çok önemli bir parçası, feminist söylem ve kullanılan dil fikridir. Dil, toplumların kolektif bilincini değiştirmede çok önemli bir faktördür. Evet, bu zaman alabilir ama etkisi mükemmel ve akıcıdır. Ülkenin ve sokak dilinin yakın olduğu terimlerin ve ifadelerin seçilmesi, yerleştirilmesi ve yayılması, toplumu desteklediğimiz mesele hakkında farklı bir bakış açısına yönlendirebilir. Örneğin, "cinsel taciz/taharrosh jinsi" terimini "rahatsızlık/mo'akasa" yerine kullanmak, cinsel tacizi olumsuz bir şey olarak tanıtır ve bu davranışı yapan kişinin kötü ve suçlu biri olduğuna dair bir algı yaratır. Bu nedenle, "rahatsızlık" terimi olumlu bir şey olarak algılanırken, "cinsel taciz" bir suç olarak kabul edilir ve herkes bu eylemi damgalar ve kınar. Yasal uygulamada zorluklarla karşılaşıyoruz ve raporlama adımlarında mahkemeye ulaşana kadar da zorluklarla karşılaşabiliyoruz ama sonuçta toplumsal değişiklik sağlıyoruz. Ayrıca, "kızlar ve kadınlar üzerinde cinsel organların yaralanması" suçunu da dil açısından "sünnet'ten/"khitan", "mutilasyon" terimine dönüştürdük ve şimdi "cinsel organların yaralanması" terimini yerleştirmeye çalışıyoruz. Tüm bu değişiklikler, toplumsal algıyı ve bu tür suçlara karşı toplumsal ve yasal değişiklikleri etkiledi.

“Dayanışmanın tek bir biçimi yok, dayanışma çeşitli şekillerde olabilir”

Ulus aşırı dayanışma ağlarının ve aktivizmin yeterli olduğunu düşünüyor musun? Sence ulus aşırı bağları güçlendirmemizin çalışmalarımıza nasıl katkıları olur?

Küresel dayanışma ağlarının merkezcilik sınırlarını daha da kırması gerektiğini düşünüyorum. Dünyanın kuzey kesimi, destek ve dayanışma kaynaklarına daha kolay erişim sağlıyor ve savunuculuk ve baskı oluşturabiliyor. Oysa güneydeki ülkeler savaşlar, silahlı çatışmalar ve kıtlıklarla mücadele ediyor ve bu olaylar arasında kadınlar karmaşık ve iç içe geçmiş şiddet döngülerinde kalıyor. Destek sağlayan kaynaklar uygun şekilde sunulamıyor, bu da güney ülkelerinin kötü ekonomik koşullarından etkilenen kadınlar ve diğer cinsiyet kimlikler üzerinde olumsuz bir etki yapıyor.

Bana göre dayanışma birçok şeyi kapsar. Bunlar arasında ortak sorunlarda farkındalık ve savunuculuk şeklinde dayanışma, marjinal grupların şiddet ve ataerkil döngülerden çıkmalarına yardımcı olacak sağlık, psikolojik ve ekonomik hizmetlerin sunulması şeklinde dayanışma, benzer siyasi ve hukuki durumları olan ülkeler arasında deneyim ve bilgi alışverişi şeklinde örneklendirebiliriz.

Küresel bağlantıları güçlendirmek, bireyler ve kuruluşlar olarak yaptığımız etkinliklerin ve faaliyetlerin iyileştirilmesi ve geliştirilmesi açısından kesinlikle yardımcı olur. Çünkü dediğim gibi, dayanışmanın tek bir biçimi yok; dayanışma çeşitli şekillerde olabilir ve her şekil, sosyal hareketlerin genel olarak ve feminist hareketlerin özel olarak farklı ülkelerde gelişimine katkıda bulunur. Sonuç olarak, dayanışma ne kadar büyük ve geniş olursa, ataerkilliği, emperyalist ve askeri güçleri sınırlama ve zayıflatma şansımız o kadar artar. Bu güçlerin yükselmesi tüm dünyayı etkileyebilir ve bu, hepimizi etkiler.

Kaos GL okuyucuları için paylaşmak istediğin başka bir şey var mı?

Bu fırsatı ve alanı sunarak marjinalleştirilen grupların seslerini ifade etmeme ve bu sesleri dünyadaki daha geniş alanlara ulaştırmama izin verdiğiniz için teşekkür etmek istiyorum. Bu seslerin benzerleri olabilir ve birinin acısını ifade eden bir sesin dünyaya ulaştığını görmek dayanışma hissi yaratabilir.

Bu söyleşi ilk olarak Kaos GL Dergisi'nin Uluslararası Ahval-2 dosya konulu 198. sayısında yayınlanmıştır. Dergiye kitapçılardan veya Notebene Yayınları’nın sitesinden ulaşabilirsiniz. Online aboneler dergi sitesinden dergiyi okuyabilir.

*KaosGL.org’ta yayınlanan köşe yazıları, KaosGL.org’un editoryal çizgisini yansıtmak zorunda değildir. Yazı ve çizimlerden yazarları ve çizerleri sorumludur. Yazının ya da çizginin KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki veya çizimlerdeki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: insan hakları, kadın, siyaset, dünyadan, özel haber
2024