14/09/2006 | Yazar: Kaos GL

‘Bu yazının başlığı 'Cesur bir kadın' da olabilirdi. Çünkü sevgili Martina Navratilova, siz cesur bir kadınsınız. İnsanların tepkilerinden asla çekinmediniz. Dubçek dönemi Çekoslovakya'sını terk ederken de, cinsel yöneliminizi açıklarken de. Yıllarınız, sizi bu yüzden dışlayan insanlarla mücadele etmekle geçti, yılmadınız.’ Sevin Okyay’ın kaleminden…

Muhteşem Navratilova Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

‘Bu yazının başlığı 'Cesur bir kadın' da olabilirdi. Çünkü sevgili Martina Navratilova, siz cesur bir kadınsınız. İnsanların tepkilerinden asla çekinmediniz. Dubçek dönemi Çekoslovakya'sını terk ederken de, cinsel yöneliminizi açıklarken de. Yıllarınız, sizi bu yüzden dışlayan insanlarla mücadele etmekle geçti, yılmadınız.’ Sevin Okyay’ın kaleminden…

KAOS GL

Sevin Okyay

Bu yazının başlığı 'Cesur bir kadın' da olabilirdi. Çünkü sevgili Martina Navratilova, siz cesur bir kadınsınız. İnsanların tepkilerinden asla çekinmediniz. Dubçek dönemi Çekoslovakya'sını terk ederken de, cinsel yöneliminizi açıklarken de. Yıllarınız, sizi bu yüzden dışlayan insanlarla mücadele etmekle geçti, yılmadınız. Maçlarda rakiplerinizi, özellikle bir numaralı rakibiniz Chris Evert'i tutmalarına aldırmadınız. Kendinizi kabul ettirdiniz, hatta gelmiş geçmiş en iyi kadın tenisçi oldunuz. Yıllarca meslek kuruluşunuzun başkanlığını yaptınız, siz Amerikan Açık Tenis Turnuvası'nda son maçınıza çıkarken, Arthur Ashe kortu ağzına kadar doluydu. Seyirciler sırf sizi izlemek için, Maria Şarapova-Justine Henin-Hardenne müsabakasından sonra stadı terk etmemişlerdi. Bob Bryan'la ikiniz, Çek rakipleriniz Kveta Peschke ile Martin Damm'ı 6-2, 6-3 yendiniz.



Martina Navratilova, 18 Ekim'de 50 yaşında oluyor. Tenisi daha önce bırakmıştı, sonra yeniden, bu sefer çiftlerle başladı. En son Amerikan Açık'a çıktı, 59'uncu gran şlem unvanını aldı, seyirciler onu sevgiyle uğurladı. O da, kısa süre önce veda etmiş Agassi'ninkine benzer bir konuşma yaptı. "Harika bir yolculuk için size teşekkür ederim," dedi. "Andre'nin dediği gibi, ömrümün geri kalanında bu hatırayı yanımda taşıyacağım." Maçı, karşılanamayan bir servisle noktalayan Bryan ise, teniste gelmiş geçmiş en parlak meslek hayatına sahip olduğu için onu tebrik etti.

Martina Navratilova, Martina Subertova adıyla 1956'da Prag'da doğdu. Tenisçi bir ailenin kızıydı, büyükannesi Agnes Semanska, uluslararası bir tenis yıldızıydı. Küçük yaşta kortlara çıktı. İlk turnuvasında sekiz yaşındaydı. Onu, annesiyle 1962'de evlenen üvey babası Mirek Navratil çalıştırıyordu. Martina da, dişi soneki 'ova'yı ekleyerek, onun soyadını aldı. İlk turnuvasında yarı finale ulaştı. Çek yetkililerin dikkatini çekti, Çekoslovakya'nın büyük tenisçilerinden George Parma ile çalışmaya başladı. 1973'te hem profesyonel oldu, hem de ilk kez ABD'ye gitti. Akron'daki turnuvada, daha sonra baş rakibi olacak Chris Evert'e yenildi. İki yıl sonraki Amerikan Açık sırasında da, yetkililerle sürekli çatıştığı Çekoslovakya'yı terk etti, ailesini geride bıraktı. Dört yıl onları görmedi. ABD'ye ilk gittiğinde, farklı mutfak onun hayli kilo almasına neden oldu ama kısa sürede kendine geldi. 1978'de Chris Evert'i yenerek ilk Wimbledon unvanını aldı, ertesi yıl da korudu. O sıralar sık sık lezbiyen romancı Rita Mae Brown'la birlikte görünüyordu, gazetelerde bu konuda tahminler yer almaya başladı. Navratilova hemen bir açıklama yaptı: Haklıydılar, kendisi lezbiyendi, Brown'la bir çift oluşturuyorlardı. Bu cesaret ona bir kesimin saygısını kazandırırken, sponsorlarının da kaçmasına neden oldu, çok para kaybettirdi. Bu arada, 1981'de Amerikan vatandaşı oldu.

***

1980'lerde kadınlarda tenis dünyasına daha önce hiç görülmedik ölçüde hâkim oldunuz. 1982'de, tekler ve çiftlerde toplam 29 turnuva kazanmıştınız. Aynı yıl, tek bir yılda bir milyon dolar kazanan ilk kadın sporcu oldunuz. 1980'lerin ortasında Wimbledon size ait gibiydi, 1982'den 87'ye kadar arka arkaya altı turnuva kazandınız. Evert'le rekabetiniz sürdü. Çok farklı stilleriniz vardı. Siz servisinizle voleylerinize güvenirdiniz, sık sık net önüne gelirdiniz. Chris geride kalmayı tercih eder, saldırmaktan çok kesinliğe güvenirdi. Karakterleriniz de farklıydı: siz ateşli ve duygusaldınız, Chris ise sakin ve akılcı. Seyirciler daha çok onu tutardı. Hem homofobiyle boğuşması gerekmiyordu, hem de güzeldi.
1990'da dokuzuncu kez Wimbledon'ı alıp 1938'den beri süren bir rekoru kırdınız. Çiftlerle birlikte Wimbledon unvanlarınızın sayısı 20'yi buluyordu; büyük bir tenisçiyle, bir vakitler çiftlerde birlikte oynadığınız arkadaşınız Billie Jean King'le paylaştığınız bir rekor. Daha öyle çok 'en'iniz var ki, sıralamaya yetişemiyoruz. 1994 Kasım'ında ayrıldınız, 2000'de döndünüz. Şimdi gene gidiyorsunuz. Tenis size 20 milyon dolar getirdi, sponsorlar bazen kaçsa da. Eşcinsel hakları, hayvan hakları ve çevre kampanyalarında etkinsiniz. Size saygımız sonsuz, ne de olsa yerinizi alan Steffi Graf bile sizden önce ayrıldı. Güle güle, Martina Navratilova...

Kaynak: Radikal, 14 Eylül 2006

Etiketler:
İstihdam