23/05/2025 | Yazar: Seçin Tuncel

Reyda Ergün, Aslı Çarkoğlu ve Koray Başar’ın konuşmacı olduğu, Berfu Şeker’in moderatörlüğü üstlendiği panelde “Aile Yılının Akademik Özgürlüklere Etkisi” tartışıldı.

Murat Çekiç Derneği'nden çevrimiçi panel: Toplumsal cinsiyet karşıtı politikalar, akademiyi baskılıyor Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Fotoğraf: Hale Güzin Kızılaslan / csgorselarsiv.org

Murat Çekiç Derneği, 21 Mayıs 2025’te “Aile Yılının Akademik Özgürlüklere Etkisi” başlıklı çevrimiçi bir panel gerçekleştirdi. Akademik özgürlüklerin, özellikle toplumsal cinsiyet ve LGBTİ+ alanlarında çalışan araştırmacılar için nasıl hedef haline geldiğinin tartışıldığı etkinliğe, Reyda Ergün, Aslı Çarkoğlu ve Koray Başar konuşmacı olarak katıldı. Etkinliğin moderatörlüğünü Murat Çekiç Derneği’nden Berfu Şeker üstlendi.

Toplumsal cinsiyet çalışmalarına açık bir saldırı var

Etkinliğin açılışında konuşan Berfu Şeker, iktidarın “aile” temelli politikalarının farklı toplumsal varoluşları sistematik olarak dışladığını vurguladı. Şeker, 2024’ün “Aile Yılı” ilan edilmesiyle birlikte feminist, queer ve toplumsal cinsiyet temelli akademik üretimlerin daha yoğun baskı altında kaldığını belirtti.

Reyda Ergün: “Direnişi kolektif şekilde yeniden düşünmeliyiz”

Hukuk felsefesi, toplumsal cinsiyet ve hukuk ve LGBTİ+ hakları alanlarında çalışan akademisyen Reyda Ergün, küresel düzeyde yükselen toplumsal cinsiyet karşıtı hareketlere koşut bir şekilde Türkiye’de hükümetin toplumsal cinsiyet karşıtı söylem, düzenleme ve uygulamalarının giderek arttığını ifade etti. Ergün, “Akademi bu saldırıların doğrudan hedefi haline gelen alanlardan biri. Bu baskılar karşısında akademik çevrenin üyeleri olarak direniş alanlarını nasıl örgütleyeceğimizi yeniden ve kolektif biçimde düşünmeye odaklanmalıyız” dedi.

Ergün ayrıca, hükümetin hazırladığı yasa taslağı ile HÜDA PAR tarafından Meclis’e sunulan yasa teklifinin ayrıntılarını aktardı. Yasa taslağının ve teklifin genel ve madde gerekçeleri incelendiğinde, LGBTİ+ hakları ve görünürlüğünün hedefe konulduğunun açık olduğunu ifade eden Ergün, düzenleme önerilerindeki en çarpıcı yanın ceza hukukunun araçsallaştırılma biçimi olduğunu belirtti. Ergün, taslak metinlerdeki “biyolojik cinsiyete aykırı tutum ve davranış”, “alenen hayasızca harekette bulunmak”, “övme, özendirme, propaganda” gibi kanunilik ilkesine aykırı ifadelerin yaratacağı hukuki belirsizliğin inşa edilmek istenen toplumsal cinsiyet rejimine aykırı her türlü varoluşu ve ifade biçimini suçlulaştırmak için kullanılabileceğine dikkat çekti.

Aslı Çarkoğlu: “Cinsel yönelim çalışmaları kriminalize edilme tehdidi altında”

Psikolog ve akademisyen Aslı Çarkoğlu, özellikle cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet temalı akademik çalışmaların hedefe konduğunu vurguladı. Çarkoğlu, “Araştırma merkezleri, ders içerikleri ve yayınlar denetleniyor. Cinsel yönelimi konu alan içerikler yasa tasarılarında ideolojik propaganda çerçevesine alınmaya ve kriminalize edilmeye çalışılıyor” diyerek akademideki artan sansür ve oto-sansür baskısına dikkat çekti.

Koray Başar: “Sağlık alanındaki bilgi üretimi tehdit altında”

Psikiyatrist ve akademisyen Koray Başar, özellikle transların sağlık hakkı üzerine çalışan bilim insanlarının baskı altında olduğunu söyledi. “Transların sağlık hizmetlerine erişimini savunmak ya da bu alanda akademik üretimde bulunmak, giderek daha fazla politik bir risk haline getiriliyor. Bilimsel bilgi üretimi etik değil, ideolojik kriterlerle denetleniyor” diyen Başar, transların sağlık hakkı için çalışanların hedef gösterildiğini belirtti.

Fon kesintileri, oto-sansür ve artan baskı

Etkinlikte, akademisyenlerin maruz kaldığı fon kesintileri, ders içeriklerinin sansürlenmesi ve giderek yaygınlaşan oto-sansür zorlamaları da gündeme geldi. Konuşmacılar, akademik alanın iktidarın aileci ve cis-heteronormatif politikaları doğrultusunda yeniden şekillendirilmeye çalışıldığını vurguladı.

Akademik dayanışma ve alternatif üretim ihtiyacı

Panelde, baskılara karşı akademik dayanışma ağlarının güçlendirilmesi gerektiği ve alternatif bilgi üretim mekanizmalarının önem taşıdığı ifade edildi. Katılımcılar, LGBTİ+’ların, kadınların ve tüm dışlanan toplumsal grupların bilgisini üretmenin ve yaymanın, akademik ve politik bir sorumluluk olduğu konusunda ortaklaştı.


Etiketler: insan hakları, eğitim, aile, özel haber
İstihdam