17/06/2025 | Yazar: Oğulcan Özgenç

Bugün insan hakları aktivisti Murat Çekiç’in aramızdan ayrılışının ikinci yıldönümü. Karşı’laşmalar dizisinin bu bölümünde Murat’ın dostlarını ve ailesini dinliyoruz: “Murat’ın dediği gibi, biz yan yana oldukça korkacak bir şey yok”

Murat Çekiç’in ailesi ve dostları anlatıyor: “Onun mevsimleri vardır” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Bugün insan hakları aktivisti Murat Çekiç’in aramızdan ayrılışının ikinci yıldönümü.

Türkiye’de 2025’in Aile Yılı ilan edilmesi ve gündemdeki LGBTİ+ düşmanı nefret yasası ile dayanışmaya en çok ihtiyaç duyulan bu günlerde başladığımız Karşı’laşmalar yazı dizisinin bu bölümünün konukları 17 Haziran 2023’te aramızdan ayrılan insan hakları aktivisti Murat Çekiç’in arkadaşları ve ailesi.

Murat Çekiç’i sevgiyle anıyor, birbirlerinin yaşamına dokunan dostlarının ve ailesinin sözlerine kulak veriyoruz.

“Zorlukları, engelleri sevgiyle aşmamı sağladı”

İlk söz Murat’ın annesinde:

“Ben oğlumla kalbi bedenimde atmaya karar verdiği an tanıştım. Bedenimde attığı ilk dakikadan itibaren benim arkadaşım, sırdaşım, dostum, çocuğum oldu. Beraber büyüdük, zorlukları, engelleri sevgiyle kolaylıkla aşmamı sağladı. Öğrendim onunla bilgeliği, hak aramayı, savunmayı, dostluğu, anneliği, arkadaşlığı…Bir kere olsun onun tarafından kırıldığımı hatırlamıyorum. Çok destekçiydi, herkesten her şeyden çok destekçiydi.  Zaman geçiyor boğazımdaki düğüm, kalbimdeki sızı artıyor. Çiçeklerine sarılıyorum, sevdikleriyle konuşuyorum onu anlamaya çalışıyorum. Ama oğlum ben seni çok özlüyorum…”

“Çünkü Murat öyledir, onunla bir kere tanışmazsınız”

Murat’ın arkadaşlarından Pınar, Murat’la nasıl tanıştığını anlatarak başlıyor sözlerine:

“Ben Murat’la 15 Ekim 2011, Cumartesi saat 17.20’de karşılaştım. Nasıl mı bu kadar net biliyorum? Çünkü Murat, Uluslararası Af Örgütü’nde benim direktörümdü ve bu tarih de benim birinci mülakatıma ait. Fakat ben Murat’la ilk kez burada tanışmadım. Güzel Türkçemizin en sık yapılan yanlışlarından birine düşmedim. Murat’la ilk kez Uluslararası Af Örgütü mülakatında, ikinci kez direktörümken, üçüncü kez Uluslararası Af Örgütü’nden ayrıldığında, dördüncü kez de nikah yemeğimizde bize dair söylediği güzel sözler sırasında tanıştım. Çünkü Murat öyledir, onunla bir kere tanışamazsınız.”

Pınar, sözlerine şöyle devam ediyor:

“Onun mevsimleri vardır, sizin mevsimlerinize bazen uyar, bazen uymaz. Bazen iki elinizle gırtlağına sarılmak istersiniz, bazen de iki elinizle onu hiç bırakmayacak gibi onu kucaklamak istersiniz. Murat’ın benim hayatımda değiştirdiklerini en net şöyle izah edebilirim: “Her şey olacağına varır. Senin şu an burada buna bu kadar üzülmen hiçbir şeyi değiştirmeyecek.” Ha’ bir de: ‘Bu kadar paçoz olmanın alemi yok!’”

“Bir kız çocuğunun Murat gibi bir abisi olması sanırım en muhteşem doğa olayı gibi bir şeydi”

Kız kardeşi Gülo ise şunları söylüyor:

“Sanırım ben en şanslı insanlardan biriyim, kendisi 10 Ekim 1987 yılından beri hayatımda ve iyi ki hayatımdaydı. Bir kız çocuğunun Murat gibi bir abisi olması sanırım en muhteşem doğa olayı gibi bir şeydi. Onunla her gün ilk defa karşılaşıyorum gibiydim çünkü her gün bambaşka bir yönünü görebilirsiniz. Dediği gibi ‘Korkmayın biz yan yana oldukça korkacak bir şey yok.’”

“Murat bitmek bilmeyen bir puzzle”

Murat’ın kız kardeşinin eşi Can ise Murat’ı şöyle anlatıyor:

“Şu hayatta karşılaşır karşılaşmaz en nefret ettiği nadir insanlardan biri olabilirdim. Kendisinin en kıymetlisini onunla paylaşınca bana bir gıcık olmadı değil. Ama sonra anladım ki Murat bitmek bilmeyen bir puzzle, tamamlanan her bir yerinde yepyeni bir dünya ile karşılaşıyorsunuz. Söylediği gibi ‘Hallederiz kanka sorun yok ‘”

“Murat’ın gidişiyle onunla karşılaşmalarım sanki hiç bitmedi”

Söze Murat’ın dostalarından Nurcihan devam ediyor, nasıl tanıştıklarını anlatarak başlıyor:

“Ben Murat’la 2007 yılında, STGM’nin eğitici eğitimlerinde karşılaştım. Sivil alanda başlayan arkadaşlığımız zamanla “seçilmiş kardeşliğe” dönüştü. Bu ilk karşılaşmanın tarihine bakmak için eski maillere daldım; maillerinin konusu ya “bacımmm” olurdu ya da “canoo”. Çok gezdik, çok güldük, çok yedik, çok içtik. Telefonumun fotoğraf arşivinde benden çok onun selfileri vardır. Çekerdi ve asla silmezdi. 2010’ların başında kendi selfilerini yüklemek için Facebook hesabımı bile kullanmışlığı var.”

“Onunla karşılaşmalarım hiç bitmedi” diyor Nurcihan ve şöyle devam ediyor:

“Murat’ın gidişiyle birlikte, onunla karşılaşmalarım sanki hiç bitmedi. Anılarda karşılaşıyorum; bir olay olduğunda “şimdi ne derdi” diye düşünüyorum -genelde söylenirdi büyük ihtimalle-. Gezi planlarında karşılaşıyorum, aklımın bir ucunda hep o oluyor. Evden çıkarken, aldığı Kaptan Spock afişiyle karşılaşıyorum. O afişin arkasından ya Vulcan selamı ile beni onaylıyor, ya da yüksek ihtimalle “gene ne giymiş bu?” diyor. Murat’la karşılaşmak, hala süren bir sohbet gibi; eksilmiyor, sadece şekil değiştiriyor.”

“Murat sayesinde dönüşümler yaşadım”

Tufan ise şöyle anıyor Murat’ı:

“2008’de tanıştım Murat’la. Ancak asıl kendisini tanıma sürecim Murat’ın da olduğu bir gezi grubuna davet edilişimle başladı. Bu davet benim için yıllardır yedek kulübesinde olan ve oyuna girmek için sabırla antrenmanlar yapan amatör bir spor oyuncusunun heyecanı gibi coşkundu. Bu heyecanlı tanışma Murat’ın benim hiçbir şeyimi beğenmeyerek mütemadiyen önerilerde bulunmasıyla taçlandı. Karakterime, kılık kıyafetime, üretimlerime, iletişimlerime ve yeme içme biçimime kadar Murat sayesinde dönüşümler yaşadım. Şimdilerde de yaptığım çoğu eylemde Murat olsa ne önerirdi bu durum için diye düşünüyorum. Muhtemelen ‘gerizekalı’ der ve daha doğrusuna yönlendirirdi. Can Murat.”

“Gidişiyle hayatımın her alanı değişti”

Ezgi ise Murat’ı ise şu ifadelerle anlatıyor:

“Ben balımla 93 senesinde annemin beni zorlu doğumunda tek destekçisi olduğu zaman tanıştım. O gün bugündür ne ben onu ne de o beni bıraktı. Gidişiyle hayatımın her alanı değişti. Ama her anımda her zorluğum da kafamı çevirdiğimde hep onu görüyorum. Gülüşünü, konuşmadan sadece sarıldığımız anları çok özlüyorum. Sadece özlüyorum ve onu çok seviyorum. İyi ki benim ailem iyi ki benim canım olmuşsun. Güzel kalpli Murt’im!”

Karşı’laşmalar adını verdiğimiz bu yazı dizisi, LGBTİ+’larla heteroseksüeller arasındaki temaslara odaklanıyor; çoğu zaman göz ardı edilen, gündelik hayatın içinde kendiliğinden gelişen karşılaşmaları görünür kılmayı amaçlıyor. Bazen fark edilmeden geçen, bazen hayatın yönünü değiştiren bu anlar, ortak yaşam vaadiyle örülü bir diyaloğun izlerini taşıyor.

Ne LGBTİ+’ları romantize eden bir temsil kurmayı ne de heteroseksüelliği mahkum eden bir hesaplaşma yaratmayı amaçlayan bu yazısı dizisi; zaten var olan, birlikte bir yaşam ören ama nadiren duyulan seslere kulak vermeye, duymaya ve duyurmaya niyetleniyor.

Rejimin LGBTİ+ karşıtlığıyla şekillendiği bir ortamda, heteroseksüellerin ne düşündüğünü ve LGBTİ+’larla nasıl yan yana geldiğini duymaya ihtiyacımız var. Bu yazı dizisi tam da böyle bir yerden yola çıkarak mikrofonu heteroseksüellere uzatıyor; tehlikenin, temasın kendisine yöneldiği zor zamanlarda, kimin ne zaman “hedef” ilan edileceğini birlikte düşünmeye davet ediyor. Her bir karşılaşma kişisel bir hikaye olmanın ötesinde politik bir anlam barındırıyor: Bu hikayeler, örülmek istenen duvarların arasındaki çatlaklardan sızan seslere dönüşüyor.

Karşı’laşmalar, hayatı ikilikler üzerinden tanımlamaya çalışan düzene karşı, gündelik temasların açtığı işte bu çatlaklara kulak veren bir çağrı.

Bu yazı dizisi boyunca, ikiliklerin temas anlarında nasıl esnediğine ve çatladığına birlikte bakacağız. Dayanışmanın ve ortak yaşamın mümkün kılındığı, iz bırakan anlara kulak vereceğiz.


Etiketler: insan hakları, yaşam, özel haber, karşılaşmalar
İstihdam